- 1992 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
SAMİ HOCA FETVASI: ADI ÖMER OLAN BİR ALEVİNİN(!) EŞİ ÖLDÜĞÜNDE SELASI BİR SÜNNİ İMAM TARAFINDAN OKUNUR MU OKUNMAZ MI?
Dünden beri dostum, arkadaşım, can deyip bağrıma bastığım pek çok Alevi kardeşimin ve bu arada Alevi olmasa da çağdaş, ilerici, demokratik-laik ve aydın pek çok arkadaşımın sayfalarından taşan bir öfke ve kınamaya şahit oldum.
Bu öfke ve kınamanın sebebi neydi peki?
İşte o noktada iki ayrı haber kaynağının olayı veriş biçimlerine bakmak gerekiyor.
Oda Tv ve Sözcü Gazetesi tipinde haber kaynaklarına göre Almanya’da vefat eden Nurten Mirzeler adında 54 Yaşında bir Alevi vatandaşının cenazesi, Kocası Ömer Mirzeler tarafından Türkiye’ye getiriliyor…..Adana’da toprağa verilecek.
[Burada bir hooopppp demek lazım aslında ama kimse demiyor. Kadın Alevi, kocası da öyle tabii ki…Lakin kocanın adı Ömer…Siz hiç adı Ömer olan Alevi gördünüz mü?]
Hani şeytan ayrıntıda gizlidir derler ya bu haberde de daha en başından şeytan ayrıntıların arasına gizlenmiş bile. Hem Alevi, hem de Ömer !!!!!! Hiç kimsenin dikkatini çekmiyor bu kısım.( Maksat üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek olunca adamın adı Ebu Süfyan, hatta Yezit olsa bile kimse bunun üzerinde durmayacak tabii ki )
Neyse. Devam edelim.
Evet…Oda Tv ve Sözcü Gazetesi ile aynı minval üzere yayın yapan kuruluşlara göre Alevi kardeşimiz Ömer Mirzeler, Eşi Nurten’in Cenazesini almak üzere gittiğinde Ömer’in kayın biraderinin hanımı Mehtap Mutluer Mahallenin imamı Musa Oğuz Tarhan’dan ölen Nurten Hanım için sela okumasını istiyor. İmam da ‘’ Alevinin selası mı olurmuş?’’ diyerek bu isteği reddediyor ve sela okumuyor.
Devamı daha da komik mi desem, tirajikomik mi desem, iğrenç mi desem bilemiyorum öyle bir şey işte.
Oda Tv nin haberinden aynen kopyalıyorum:
Musa Oğuz Tarhan “Alevilerin salası mı olur?”diyerek karşı çıktı. Bunun üzerine Nurten Mirzeler, sala okunmadan toprağa verildi.
Bir Sünni imam sela vermedi diye bir Alevi kardeşim, selası okunmadan toprağa verildi ha?
Sonra?
Haberin hemen devamında aynen şöyle diyor:
Adana Alevi Platformu Başkanı Murtaza Moroğlu, olayın İslamiyet’le bağdaşmadığını belirtti.
Yani Adana’da bir Alevi Platformu var, bir Cem evi var, dolayısıyla Alevi imamlar da var, Alevi Dedeleri de var ama bir ölünün arkasından sela verebilecek hiç bir Allah’ın kulu yok ve Nurten Mirzeler sela verilmeden toprağa kondu ha?
Aslında en başından Alevilere hakaret eden aslında bu tip yayın organları. Öyle ya hem Ömer adında bir Alevi çıkartıyorlar karşımıza, haydi o neyse, belki bir istisna olabilir; ama sonra da Alevilere bir yerde ‘’ Siz ölünüzün arkasından sela okumayı bile bilmiyorsunuz, gidip bir Sünni İmamdan rica etmişsiniz, o okumayınca da ölünüzü selası verilmeden toprağa vermişsiniz’’ anlamına gelmiyor mu bu haber?
Şimdi sorarım: İmam’ın ‘’ Alevinin selası mı olur?’’ Demesi mi daha büyük hakarettir yoksa Sünni bir imam sela okumadığı için bir Alevinin, selası okunmadan toprağa verildiğini, dolayısıyla Aleviler içinde sela okumayı bilen ne bir imam ne de bir dede olmadığını dolaylı da olsa söylemek mi?
Ama bu kadar değil olay…
Şimdi gelin bu olayı bir de Cihan haber ajansı nasıl vermiş ona bakalım.
Cihan Haber Ajansına göre Adana’nın Merkez Yüreğir mahallesinde meydana gelen bu olayda mahalle İmamından Nurten Mirzeler için sela okunmasını isteyen kişi Mehtap Mutluer değil merhumenin kardeşi Recai Mutluer’dir. İmam Musa Oğuz Tarhan’dan bu istekte bulunduğunda vakit akşamdır. İmam ‘’ Ölenin adı neydi?’’ diyerek bunu bir kağıda yazmış, kağıdı cebine sokmuş ve cumartesi sabah namazını müteakip de selayı vermiştir.( İmamın iddiası böyle)
Sabahleyin erkekler cenazeyi almaya gittiklerinde müteveffa Nurten Mirzeler’ın kız kardeşi Hasibe Kıstak ( Yani görümce Mehtap Mutluer değil ) imamın lojmanının kapı ve penceresine vurarak niçin sela okumadığını sormuş, imam ise okuduğunu söylemiştir. Bunun üzerine dedikodular, ‘’Okudun da biz niye duymadık, yok efendim ben okudum ama siz uyuduysanız n’aapıyım’’ münakaşaları başlamış…İmamın iddiası bu... Buna karşılık karşı taraf ısrarla ‘’İmam Alevinin selası mı olurmuş?’’ iddiasında bulunuyor.
Yani İmamın ‘’Alevinin selası mı olurmuş?’’ iddiası her iki haber ajansında da var. Fakat…
Evet fakat…
Cihan Haber ajansı Nurten Mirzeler selası okunmadan toprağa verildi demiyor. Ne diyor peki?
İtirazların ve kınamaların artması üzerine imam Musa Oğuz Tarhan’ın selayı bir kez daha okuduğunu, daha sonra da cenaze sahiplerine gelerek onlardan özür dilediğini söylüyor. Bunları söylerken de yine ‘’ İmam efendi bize ‘’Alevinin selası mı okunur’’ dedi ‘’ diyen insanların daha sonraki ifadelerine göre söylüyor. Yani Oda tv ve Sözcü Gazetesinin dediği gibi Alevi kardeş Nurten Mirezeler selasını verebilecek bir tek Alevi imamı ya da dedesi olmadığı için (!) selası okunmadan toprağa verilmiyor. Her şeye rağmen bir Sünni imam o selayı okuyor ve selası okunmuş olarak toprağa veriliyor Nurten Mirezeler adlı Alevi kardeşimiz… Ha bu arada bir densizlik varsa imamın ‘’ Bu gün Cumartesi. Benim tatil günüm, isteseydim ben bu selayı okumazdım’’ şeklindeki beyanıdır. İşte –eğer böyle bir şey dediyse- tam anlamıyla bir felaket ve öküzlüğün daniskası olmuştur. Çünkü bir rahmetlinin arkasından -izin gününde de olsa- sela okumak bir lütuf değildir.
Peki bu habere yapılan yorumlara da bakalım mı?
Bakalım tabii ki…Dünden beri sosyal medya bu haberle çalkalanıyor. Bakmasına bakalım da habere yorum yazanların neredeyse hiç biri Cihan Haber Ajansının haberini baz olarak almamış. Hep Oda Tv, Sözcü gazetesi ya da diğer sosyalist hatta ateist sitelerde verildiği şeklini baz almışlar. Ve bakın olay en hafif haliyle ne şekle dönüşmüş:
‘’İletişimin çağ atladığı bu zamanda, sela camilerden okunmamalıdır. Bir çok insan zaten camilerden illallah çekti. Camilerde kulağı sağır eden sesle ezan, sela, hutbe okunmasına son verilmelidir.’’
‘’Alevilerin vergilerini alip cocuklarinin kursagina ekmek sokunca oluyor ama degil mi yezid. Aleviler ne zaman bir ve beraber olup, bunlara muhtac kalmadiklari gün onurlarini ve gururlarini geri kazanacaklardir. Bunlardan bize hayir gelmez, gelmesini de hiç bir Alevi ne bekliyor ne de istiyor. Caniniz cehenneme vesselam’’
‘’alevinin selasını okumazlar ırakta insan öldürmeye giden amerikan askerlerine dua edenler.’’
‘’Sen git subyanci Michael Jackson’a hatim indir 5 dilden - yakisir..’’
‘’ben de bir alevi olarak soylemeliyim ki, camiiye gitmeyin kardesim.... gidip sela da istemeyin .... cem evinden kaldirin cenazeyi.... o kadar degerli irfan sahibi dedeler varken, ne gidip akepenin kadrolu sözde objektif amigo imamlariyla muhatap oluyorsunuz ki ? kötu konuşmayacagim... bu onlarin işine gelir...o yuzden bosverin’’
‘’BU ÜLKEDE SİZİN GİBİ DÜŞÜNEN NE HACILARA NE DE HOCALARA İHTİYAÇ VAR.ALEVİLERE DİL UZATACAK KADAR O MERTEBEYE GELMEK NE SENİN HADDİNE NE DE SENİN ŞAKLABANLIGINI YAPTIGIN ZATLARIN HADDİNEDİR. SEN ÖNCE 13 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUGU 60 YAŞINDAKİ BİR ADAMA NİKAHLARKEN İŞLEDİGİN GÜNAHIN FARKINA VAR. SONRA DA NİKAHINI KIYDIGIN BU ÇOCUGUN < ÇOCUGUN OLURSA HELALDİR< LAFININ HESABINI YÜCE DİVANDA VER ÖYLE GEL LAFINI KONUŞ. KİMİN KÖPEGİ İSEN SENİ HAVLATANLAR GELSİN BİZ BİLGİMİZLE ÖRFÜMÜZLE VE ÖZÜMÜZDEN ALDIGIMIZ TERBİYE İLE SANA HER TÜRLÜ SELA NASIL OKUNUR NASIL CENAZE DEFNEDİLİR VE NASIL HELALLİK VERİLİR ÖGRETİRİZ. YÜRÜ GİT ŞİMDİ. GERİZEKALI.’’( Resim 2)
Aslında bunlar en hafifleri…İmam Musa Oğuz Tarhan peşin peşin Selefi yapılmış, Vahhabi yapılmış, adam 12 senedir imamlık yaptığı mahallede 13 yaşındaki kız çocukları 60 yaşındaki adamlarla nikahlayan bir sapık olmuş… Olmuş da olmuş.
Sonra ne olmuş?
Sonra sevgi, barış, ‘’ Hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye?’’ şarkıları türküleri olmuş.
Sonra?
Sonra ‘’Gelin canlar bir olalım ‘’ olmuş…
Daha daha sonra?
Daha daha sonrayı boş verin. Daha daha önceye bakalım mı?
İki yıl önceye….
3 kasım 2013…Kadıköy … ‘’ Biz Aleviyiz’’ Mitingi…
Platform kürsüsünde konuşan bir vatandaş aynen şunları söylüyor:
‘’ Canlar hiç cami ve cem evi bir arada, aynı çatı altında olur mu?’’
Meydan ‘’Olmaz’’ diye cevap veriyor bu soruya. Tam o anda da Haydarpaşa Camiinden ikindi ezanı okunmaya başlıyor. Kürsüdeki vatandaş sözlerine devam ediyor ezan sesini duyduğu anda.
‘’ İşte görüyorsunuz. Ezan okunuyor. Oysa biz aynı anda saz çalıp semah dönüyor olacağız. Gördüğünüz gibi cami ve cem evi birlikte olmaz. Cami ayrıdır, cem evi ayrı.’’
Doğru mudur? El Hak doğrudur. Cami ayrıdır, cem evi ayrı.
Tekrar bu güne gelelim.
Adana’da bir cem evi var mı? Var.
Nurten Mirzeler’in cenazesi nereden kaldırılmıştır? O cem evinden ( Resim 1 Eğer gerçekten de Nurten Mirzelerin cenazesine aitse öyle…)
O halde cenazesi cem evinden kaldırılan bir insanın selası niçin cem evinden verilmiyor?
Adı Ömer olan Bir Alevinin eşinin selası için niçin bir Sünni imama müracaat ediliyor?
Hepsini geçtim. En önemli soru: Ey Alevi kardeşlerim ! Sünni bir imam selasını okumadı diye bir Alevinin – selası okunmadan - toprağa verildiğini haber yapan haber kaynaklarına nasıl oluyor da güveniyorsunuz? Onlara söyleyecek bir çift sözünüz olsun yok mu Allah aşkına? Bu haberlerde hiç mi midenizi bulandıran başka unsurlar görmüyorsunuz?
Bir dönem görev yaptığım Muğla’nın Fethiye İlçesinden bir resimle devam edeyim:
Fethiye’de yaklaşık 20.000 civarında İngiliz ve Alman vatandaşı yaşamaktadır. Bunlar içinde elbette hayatlarını yitiren ve bu topraklarda defnedilmek isteyenler olmuştur. Yine bu insanlar içinde hem Müslüman hem de Hıristiyan geleneklerine göre defnedilmeyi vasiyet eden on yedi insan olmuştur ve bu insanlar resimde de görüldüğü gibi hem Sünni imamlarca Fatihalarla, hem de rahipler eşliğinde düzenlenen Hıristiyan inançları çerçevesindeki dini törenle toprağa verilmişlerdir. ( Resim 3)
Resim 4 de ise Londra’da bir cenazede imamla rahibi yan yana görmektesiniz.
Yani bizim Sünni imamlarımız pek çok insanın sadece dilinde olup da kalbine bir türlü indiremediği sevgi, hoşgörü, barış olayını çoktan aşmışlardır bile. Yeter ki onlara bakarken tozlu gözlüklerle bakmayın. Gözlüklerinizin camını silmediğiniz müddetçe dünyayı hep toz ve çamur kaplamış görürsünüz.
Güzel görmek istiyorsanız güzele bakın. Güzele bakarken dillerinizle değil, hatta gözlerinizle de değil, kalplerinizle bakın.
Tek bir yöne bakmayın. Başka yönlere de bakın.
Ve Lütfen…Allah rızası için insanlarımız arasına ikilik sokmayın.Sokmaya çalışanlara pirim de izin de vermeyin.
Benim Sünni oğlumun en iyi arkadaşı olan Alevi Cüneyt kız kaçırdığında, kızın ağabeyleri kızın peşine düştüklerinde aklına ilk gelen Sünni arkadaşı Cihangir ( Yani oğlum ) oldu. Kızı bizim evde sakladık. Abileri bulursa vurmayı, vuruşmayı göze aldık. ‘’Sen bir Alevisin bize ne kardeşim ‘’ demedik.
Bir kaç ay sonra Cüneyt böbrek yetmezliğinden öldüğünde Cüneyt’in Alevi olan annesinin aklına gelen ilk kişi oğlum Cihangir oldu. Sünni Cihangir koştu Cüneyt’in cenaze işlerine yardımcı olmak için. Hayatında ilk kez bir cem evinde( Ataşehir-Mustafa Kemal Mahallesi - Pir Sultan Abdal Cem Evi) Alevilerle saf tutup namaz kıldı Cihangir. Alevi Cüneyt’in Alevi annesi ‘’ Oğlum ‘’ diye oğluna çok benzeyen Sünni Cihangir’e sarılarak ağladı. Ölen oğlu yerine Cihangirin hayatta olması ile teselli buldu.
Hem Sünnilere hem de Alevilere sesleniyorum:
Yapmayın, etmeyin. Bölmeyin bu milleti… Allah rızası için dilinizdeki sevgiyi kalbinize indirin artık…Provokatörlere ‘’Canınız cehenneme bölücü hainler’’ Deyin artık.
Son olarak:
Yazının başlığındaki soruyu kısaltalım ve cevabını verelim. Soru neydi? ‘’Bir Alevi’nin selası okunur mu okunmaz mı? ‘’
Her ne kadar Sami Hoca Fetvası dediysek de hem Alevilerin hem de Sünnilerin ortak paydası olan Yunus Emre versin bu cevabı…
Sela verin kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun
Namaz için üstümüze duranlara selam olsun
YORUMLAR
Can Ağabeyim benim sorduğum soruların cevabını bir tek diyanet işleri başkanlığından istiyorum belgelerle...Kulaktan dolma veya üç beş kişinin yazmış olduğu tarihten değil...Bu konuya en iyi açıklamaları verecek olan Diyanettir...Bir de MEZHEP olayı yoktur...Peygamber efendimiz HAKKA yürüdükten sonra ortaya çıkan ve EMEVİLERİN İslamiyet üzerinde oynadıkları oyundur...Bir de EFENDİ manasından yoksun olanlar var...Manasını bilmiyorlarsa yazayım...(BUYRUĞU YÜRÜYEN-SÖZÜ GEÇEN KİMSE) denir...Kimi konuşmalarda Peygamber efendimiz neden diyorlar o zaman o diyen kişilerde Aynur Engindenizin o söyleyen kişileri de aynı görüyor...Hiç kusura bakmasın EFENDİ kötü ve aşağılayıcı bir kelime değildir...Kim nasıl anlarsa...ALLAH kimsenin kıblesini şaşırtmasın...Selam ve saygılarımla...
Bunlar taş devrinde yaşayan meczuplar
Benim çok Alevi dostum var. Hepsi çok güzel ve çok özel insanlar
Atatürk'ün kurduğu layikliğin düzenin Yılmaz bekçileri
Bir kere o imam önce sala vermenin ne demek olduğunu öğrenmeli
Sala duyuru demektir cemaatin birini öldüğünü bilip cenazeye gelmeleri çağırısıydır
. Bu çağ
Ğırıyı bir hiristiyan bile yapsa ne önemi var Allah aşkına.
Benim Almanya'da ilk evsHibim olan karı koca biri katolik bir efengalişti
Kutsal günlerinde her biri kendi ibadet hanesine giderdi.
Mühim olan insan olmak yaratılana yaratan hayrına saygı duymak.
Sela verilmeden gömülmenin dini açıdan zararlı olduğunu söyleyen birin çıksın hadi bakalım hoşça kalın saygılar
Kıymetli hocam
Dini konular sıkça tartışılmalı doğru bilinen yanlışlar-yanlış bilinen doğrular tabu olmaktan çıkarılıp gerçekler ortaya konmalıdır. Tabiri caiz ise herkes eteğindeki taşları ortaya dökmeli, ama bunu karışsındaki insanı kırmadan aşağılamadan hakarete vardırmadan yapmalıdır. Her ne kadar o veya bu ölçüde dini inançlarımızı yaşıyor olsak ta ‘’din’’ ve dini öğretiler, kendi içinde bir bilimselliğe sahiptir.
Anadan doğma yâda sonran olma İslam’la şereflenmiş Müslüman olmuş bir kişi, her şeyle ve herkesle kardeş olamaz. Örneğin; faiz, zina, kumar ve içki, vs gibi günahları normal göremez yâda yüce ‘’ALLAH’’(c c) inkâr edip hakaret edenle ve peygamberimize ve KUR’AN-I KERİM ’e hakaret edenlerle de kardeş olamaz. Bunlar islamın kesin hükümleridir.(bu günahların istisnasız hepsini işlemiş olmasına rağmen gönülden tövbe etmiş insan müstesnadır) o insan yeniden Müslümanların kardeşidir artık o kişinin hesabı ‘’ALLAH’’ın katındadır.
Ölümün ve nikâhın duyrulması İslami bir prensiptir. Ölüm sonrası (sala) okunması veya evliliğin duyurulması için ‘’İslami prensiplere uygun olması şartıyla’’ (düğün) yapılması peygamber efendimizin bir tavsiyesidir.
Bunun onlarca sosyolojik gerekçesi vardır. Bilinen en temel gerekçesi ölen kişinin borçlu yâda alacaklı olduğu insanların olabileceği düşüncesiyle ölenin, ailesi ile helâlılaşması için sala okunarak o kişinin ölümü duyurulmasıdır. Düğün ise birlikte yaşayan kadın ve erkeğin zina etmediklerini nikâhlı olduklarını duyurmak için yapılan sosyal bir uygulamadır.
Bilindiği üzere Müslüman olmak için kelimey-i şahadet getirmek yeterlidir. Yani yüce ‘’ALLAH’’(c c) bir olduğuna Hz MUHAMMED (s.v.s ) in ‘’ALLAH’’ın kul’u ve resulü (peygamberi)olduğuna iman etmek KUR’AN-I KERİMİ hak kitap olduğuna akıl ve gönülle inanmak yeterlidir. Geri kalını toplumların kültürlerinden gelen ritüellerdir.
Peygamber efendimizden bu yana İslam dininin iki düşmanı hiç eksik olmamıştır.( 1.kesim Müslümanlar arasına fitne ve fesat sokmaya çalışan Kâfirler ve Siyonistler. ( 2. kesim de bilerek veya bilmeyerek birinci kesime hizmet eden, İslam’ın ilime ve bilime açık aydınlıkçı öğretilerini yok sayıp yüce İslam dinini ilkel bir din gibi yaşayıp İslam’ı akıl dışı din gibi göstermeye çalışan yobaz kesimlerdir.
Sonuçta; Er, yâda geç, yüce ‘’ALLAH’’(c c) yürürlükten kaldırdığı diğer dinlerin mensubu olan insanlarda mutluluğun sırını bulacakları İslam’ın güzelliklerine koşacaklardır. Bizlere düşen bu mutlak, gerçeğin bilincinde olup, buradan hareketle de dinimizin ve kardeşliğimizin kıymetini bilmektir.
Kaleme aldığınız, düşüncelerimizi paylaşa bildiğimiz bu hassas ve nitelikli konulardan dolayı size çok teşekkür ederim.
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Yazdığın yorumda benim ilave edeceğim ya da eleştireceğim hiç bir şey olmadığı için sadece ve sadece ''Allah razı olsun '' diyorum.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Diyorum.
Selam ve sevgiler.
Sami hocam ; çok hassas ve bir o kadar da tehlikeli bir konu. Fakat, konuşulmalı, yazılmalı. Bu cesareti birileri göstermeli. Birlikten yana, aklın yolundan yana, barıştan yana olanlar cesurca, inatla yazmalı, konuşmalı. Bu yönünle de takdire değersin hoca.
sami biberoğulları
Öncelikle çok teşekkür ederim.
Evet...Hassas bir konu, hatta hassastan öte tehlikeli bir konu. Ağzınızdan, kaleminizden dökülecek bir satır çok çok yanlış manalarda algılanabilir ve kaş yapayım derken göz çıkarabilirsiniz. Ama her şeye rağmen konuşulması gereken bir konu. Birilerinin cesaret edip konuşması gereken bir konu.
Haa yanlışlarım, hatalarım, bilgi eksikliklerim olabilir. Eyvallah. İşte onları da konuşarak aşacağız. Sustukça birbirimizi anlamamız daha da zorlaşıyor çünkü. Birbirimizi anlamayınca da gereksiz bir düşmanlık oluşuyor.
Selam ve sevgilerimle.
Dünyanın yıkılacağı günü dört gözle bekliyorum. O zaman kim hak kim batıl net bir şekilde görmüş olacağız. Ha ondan önce herkesin kendi kıyameti olan "ölüm" var. Fakat biraz hususi kaçıyor. Gidenin öbür tarafta ne yaptığını bilmiyoruz. Bize geri dönme şansı yok. Ama kıyamet koptuğunda öbür taraf var mıymış yok muymuş, huriler ne şekil, zebaniler ne renk göreceğiz. Güzel olan yanı bunu hep birlikte görecek olmamız. O gün için Rabbimden dileğim var. Gözüme kestirdiğim beş on kişi var dünyadan. Karşılarına geçip "Naberr!" diyebilme şansını bana versin. Ya da onlar bana "Ya şiştin mi" diyebilsin. Sadece bu mevzu için değil. Genel.
Bu arada cennetle müjdelenen on sahabeden biri olan Hz. Ömer' e "Ömer efendi" diye hitap etmeyi ve onu Türkleri katletmekle suçlamayı bu arada "peygamber efendimizin" buyruğunu çiğnemekle itham etmeyi akıl tutulması olarak isimlendiriyorum. Belki de İran'a kök söktürdüğü için "ömer efendi" olmuştur. Ona lanet okuyana diyecek söz bulamıyorum bile. Besbelli kendilerini o iki zatı cennetle müjdeleyen Allah'tan daha hak sahibi buluyorlar.
Cesaretinden dolayı seni kutluyorum hocam.
NOT: İmamların dört dörtlük insanlar olmasını bekleyemezsiniz. İçlerinde çürük de var, cahil de. Mesela bizim köyün imamına "Alevi'nin selası okunur mu?" diye sorsam büyük ihtimal "tövbe estağfurullah" der. Namazı kılınır mı diye sormaya cesaret dahi edemem. (Yine de bu sözlerimle onu zan altında bıraktığım için en kısa zamanda ona bu soruları soracağım ya da sorduracağım :) Neticeyi bildiririm inşallah.
Selametle.
Aynur Engindeniz tarafından 3/11/2015 2:32:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Öteki alemde benim hiç kimseye ''Ne haberrr..Nasılmış?'' deme şansım olmayacağından eminim. Zira o kadar büyük günahlarım var ki onların derdine düşüp paçayı nasıl sıyıracağımın telaşı içinde hiç aklıma bile geleceğini sanmıyorum.
Öteki konudaki siteminizle ilgili olarak arkadaşıma cevap verdim. Umarım okursunuz.
Selam ve sevgilerimle.
Not: Sünni kesimden birileri çıkıp Cumhur başkanı Peygamber...Diğeri Allah´ın sıfatlarını taşıyor derlerken neden Diyanet bu konu da bir şey demedi...
Bizler Allah´a kul
Peygambere de tabiyiz...
Kimse kendini bir başkasından üstün görmesin...
Türkiye de ki insanların kaçı kendi dara çekti yani kendi kendini mahkemeye verdi...Kendini Aklı erdiğinden beri kaç canın hakkını yediğini...kaç canı incittiğini...kaç sefer haram yediğini...Kaç sefer kalp kırdığını...kaç sefer yalan söylediğini...kaç sefer kaçamak yaptığını...kaç sefer gıybet ettiğini...kaç sefer dürüst gözüküp de insanları aldattığını...kaç sefer işten kaytarıp kaçtığını...Kaç sefer iyilik edip de iyiliğini söylediği...kaç sefer bilmediği bir konu da durup dururken yalan yanlış konuşmaları olduğunu vesaire vesaire...kendini sorguladı...Daha ne dieyeyim ki...Kendini yoklamayan insanlar başkalarına hata ve kusur bulurlar...CANELİ...
sami biberoğulları
Sevgili İsmail.
Yazdığın yorumlara cevap vermek üzere bu gün saat 12 gibi bilgisayar başına oturdum ve yazmaya başladım. Saat 12.50 de bitti yazdıklarım. Gönder butonuna bastım. Baktım İnternet gitmiş. Tüm yazdıklarım silinmiş. Canım sıkıldı tabii ki ama konu sen olunca akan sular durur. Oturdum tekrar yazıyorum. Su anda saat 12.55. Bakalım ne zaman biter.
En baştan başlayalım:
1- İslamiyette mezhep vardır ya da yoktur konusu ne senin ne de benim vereceğimiz bir fetvayla çözülecek bir konu değil ama çok basit bir örnekle bu meseleye çözüm getirebiliriz sanırım.
Atatürk döneminde biliyorsun Kur’an Türkçeye çevrildi ve 1932-1950 yılları arasında on sekiz sene ( İsmet İnönü döneminde de ) Camilerde sureler Türkçe okunarak namaz kıldırıldı, ezan Türkçe okundu. Bu derece radikal bir devrim yapmış olan Atatürk isteseydi ve senin de dediğin gibi İslamiyette mezhep denen şey yoktur kanaatinde olsaydı nüfus cüzdanlarındaki Mezhebi: Hanesini kaldırtamaz mıydı? Çok rahatlıkla kaldırtırdı ama kaldırtmadı. Her ne kadar kendi nüfus cüzdanında Mezhebi hanesi boş olsa da bu sütun taa 1975 e kadar nüfus cüzdanlarından kalkmadı. Atatürk bile namaza ve ezana dokunduğu halde mezhep konusuna dokunmadığına göre bu konuda bizim vardır ya da yoktur dememiz ne ifade eder senin takdirine bırakıyorum
2- Anadolu Evliyaları bu toplumun ortak kültürüdür. İsimlerini tek tek saymaya gerek yok sanırım. Ama sana küçük bir örnek vereyim: Antalya’nın Finike ilçesine bağlı Turunçova Beldesinde bir Türbe vardır. Kâfi Baba Türbesi. Yılın her günü o türbe hem Sünni Müslümanlarca, hem de Alevilerce ziyaret edilir, adak kurbanları kesilir orada. O zatın ruhuna Fatihalar okunur. Hiç kimse de merak etmez alevi midir, Sünni midir diye. Hacı Bektaş Veli de öyle değil midir? Mevlana, Yunus Emre….Antalya-Elmalı’da türbesi olan Abdal Musa hepsi hem Sünnilerin hem de Alevilerin değer verdikleri Anadolu evliyaları değil midir?
3-En önemli konu: Yavuz Sultan Selim’in Anadolu’da katlettiği 40.000 Alevi ve buna fetva veren Ebu Suut efendi.
Bir fetva var mı? Var. 40.000 insan katledilmiş mi? Evet katledilmiş.
Peki Yavuz Sultan Selim’in hayatının en az bir döneminde Bektaşi olduğunu bilen var mı? Yeniçeri askerlerinin komple Bektaşi olduğunu… Düşmana kılıç çalmadan önce okudukları gülbenklerinin son cümlesinin ‘’Pirimiz Hacıbektaş Veli demine devranına hu diyelim hu’’ Olduğunu kaç kişi biliyor? Düşmana kılıç çalarken ‘’Ya Allah, ya Muhammed, Ya Ali ‘’ diye kılıç çaldıklarını? Peki yeniçerilerin en önemli görevlerinin padişahın canını korumak olduğunu bilen var mı? Yani Yavuz Sultan Selim kendi canını Bektaşi olan yeniçerilere emanet ediyor ama gidip onların inançdaşları olan Alevileri katlediyor. Bu bir tezat değil mi?
Dahası var. Ordunun asıl büyük kısmını teşkil eden sipahiler özbe öz Türklerden oluşur. Çoğu Yörük ve Türkmendir. Yani Alevi…Peki Alevi bir ordu ile Alevi katliamı yapmak bir çelişki değil midir?
Demek ki irdelenmesi gereken bir başka konu var:
Yavuz Sultan Selim döneminde olsun ondan sonraki dönemde olsun yapılan bu 40.000 kişilik katliam onlar Alevi oldukları için olmadı. Onlar bir başka devlet olan Safevi devletine ve onun hükümdarı şah İsmaile hizmet ettikleri için oldu.
Şah İsmail nasıl ki barıştan yana tavır koyan annesine bile acımadıysa Yavuz Sultan Selim de barıştan söz eden çocukluk arkadaşı, kankardeşi Hemdem Paşaya acımadı. Şah İsmail nasıl ki Yavuz hesabına çalışanları Sünni-alevi fark etmeden katlettiyse Yavuz Sultan Selim de Şah İsmail hesabına çalışanları Sünni-alevi ayırd etmeden katletti.
Bu bir devlete baş kaldırının cezalandırılmasıdır. Olayın öldürülenlerin alevi olmalarıyla ilgisi yok. Ama gel gör ki bunu anlatamadık bir türlü. Ve bu satırları yazdım diye ne senin ne de bir başka Alevinin ‘’ Aaa yaaa bak doğru diyor hoca. Olayın aslı başkaymış’’ diyeceğini hiç sanmıyorum. Yüzlerce senedir kafalara böyle kazınmış.
Yavuz Sultan Selim’e alevi katliamı yaptı demek ile Atatürk Koçgiride, Ağrıda, Dersimde hem Kürt hem de Alevi katliamı yaptı demek arasında bir fark var mıdır?Ama gel gör ki Yavuz lanetle anılırken bazı alevi kardeşler hem ‘’Dersimin öcünü alacağız derler. Hem Seyid Rıza’nın heykelini dikerler Tunceli’ye hem de cem evlerine Atatürkün resimlerini koyarlar. Bunu nasıl izah etmeli bilemiyorum.
1984 den bu yana 40.000 in üzerinde Kürt pkk terörü ile mücadele kapsamında öldürüldü. Şimdi ‘’ Devlet otuz bir senedir Kürt Katliamı yaptı’’ olarak mı yorumlamalı bu durumu?
4- Peygamberimizin ‘’ Türklerle savaşmayın , maveraünnehri geçmeyin ‘’ şeklinde bir hadisinden bahsetmişsin ama kaynak vermemişsin. Ben de sana kaynak vererek bir başka hadisini yazayım: "Müslümanlar, Türkleri öldürmedikçe, kıyamet kopmayacaktır."
(bkz. müslim, e's-sahih, kitabu'l-fiten/62-65, hadis no:2912; ebu davud, sünen, kitabu'l-melahim/9 babun fi kıtali't türk, hadis no: 4303; nesei, sünen, kitabu'l-cihad/ babu gazveti't-türk)
Bunu ne yapacağız? Nasıl yorumlamalı?
O tartışmaya girmeyeceğim. Sadece şu kadarını söyleyeyim. Eski medreslerde ve şimdi İmam-Hatip Liseleri ile İlahiyat Fakültelerinde Hadis diye bir ders vardır…Bir insanın bir hadisi yorumlayabilmesi için senelerce dirsek çürütmesi gerekirken bizler kalkıp da okuduğumuz ama gerçek mi değil mi, ya da aslında ne demek istemiş onu bile anlamaktan aciz olduğumuz söz üzerine hüküm vermeye kalkarsak çok yanlış olur. Çünkü sen ‘’Peygamberimiz Türklerle savaşmayın demiştir’’ dedikçe bir başkası da ‘’ Hayır tam tersine Türklerin ortadan kaldırılmasını istemiştir’’ der durur ve sonuçta bu kısır döngü devam eder gider.
5- Ehli Beyt sevgisine gelelim.
Öncelikle hemen belirteyim: Hiç bir Sünni Müslüman Hz. Ali’den, Hz. Hasan ve Hz.Hüseyinden bahsederken Ali Efendi, Hasan Efendi, Hüseyin Efendi diye bahsetmez. Ama sen Hz. Peygamberin ‘’Faruk ‘’ lakabı verdiği dostu Ömer’den bahsederken ‘’Ömer Efendi’’ diyebiliyorsun. Peygamberin sevdiğini sevmiyorsun ama sevgiden bahsediyorsun.
Hz Peygamberin ‘’ "Benden sonra bir peygamber gelseydi bu Ömer olurdu."(Tirmizî, Menakıb ,48.) Hadisi ortadayken sen ona basit biriymiş gibi Ömer Efendi diyebiliyorsun.
Tekrar Ehli Beyte dönelim. Kelime anlamı olarak ne demektir Ehli Beyt: Hane halkı
Peki Hz. Ayşe nedir? O da peygamberimizin hane halkı. Hz.Ebubekir? Kayın pederi olması hasebiyle o haneye destursuz girebilen tek kişi. O da hane halkı. Peki nerede Hz.Ebu Bekir sevgisi?
Peygamberin hanesinden bazılarını sevmek, bazılarından nefret etmek ehli beyt sevgisi olabilir mi? Ama yine de bir kaç münferid şahıs dışında hiç bir sünni ‘’Alevilerde ehli beyt sevgisi yoktur demez. Sadece bizdeki ehli beyt sevgisinin daha kapsamlı olduğunu, o haneye girebilen her sahabenin bir nevi ehli beyt olduğunu söyleriz. Tabii ki ehli beyt denilince Hz. Ali, Hz. Fatıma ve Hz. Alinin evlatlarının kast edildiğini de biliriz çok şükür.
6- Diyanet İşleri Başkanlığı konusunda tamamen haklısın lakin 3 mart 1924de bizzat Atatürk tarafından kurulmuş olan ve kurulduğu o tarihten bu yana sadece Sünni- Hanefi Müslümanlara hizmet veren ( Ki öyle aman aman bir hizmeti de yok. Öyle olsaydı en azından Adnan Hoca denen bir deyyus olmazdı dünyamızda ) bir kurumu kapatmaya kim cür’et edebilir ki?
Pek çok yazımda dile getirmişimdir Diyanet İşleri Başkanlığının ya kaldırılmasını, ya da her dine ve inanca hizmet etmesini ama maalesef memlekette işler benim isteklerim çerçevesinde yürümüyor.
7- Alevilerin Cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi meselesi: Çok çok haklı olduğun bir konu. Ancak on onbeş sene öncesine kadar biz cem evi diye bir kavramdan bile habersizdik.
Bak sana bir hatıramı anlatayım:
İzmit’in Belenören ( Şimdiki adı Balören ) diye bir Alevi Köyü vardı. Oradan pek çok öğrencimiz benim görev yaptığım Akmeşe Köyündeki Yatılı okulda okurlardı.
1992 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam. O köye gittim. Köy Alevi köyü ama koskoca bir cami var. Köyün öğretmeni ile aramızda şöyle bir muhabbet oldu:
-Hocam köyde cami var. Aleviler namaz kılıyorlar mı bu camide?
-Hayır hocam. Ben beş vakit ezan okuyorum. Tek başıma namazımı kılıp çıkıyorum.
-İmam da yok o zaman?
-Yok hocam
-Peki dein derslerinde ne yapıyorsun? Çocukları camiye getirip abdest almayı, namaz kılmayı tatbiki olarak öğretiyor musun?
-Evet hocam arasıra getiriyorum.
-Peki veliler itiraz etmiyor mu?
-Jandarma korkusu var hocam nasıl itiraz etsinler ki? Adamlar zaten Tokat’tan, Muş’tan yurdun dört bir yanından sürülmüşler buralara. Bir de buradan mı sürülsünler?
Evet 1992 de durum buydu. Şimdi ise artık yurdun her yerinde cem evleri açılıyor ve bizler daha yeni yeni Alevi kardeşlerimizin cem evi diye bir ibadethaneleri olduğunu öğreniyoruz. 1923 ten bu güne kadar ancak bu kadar yol alabilmişiz maalesef. Duam odur ki bundan sonra çok daha hızlı adımlar atılır bu konuda.
8-Gadr-ı Hum olayını da bir yazımda anlatmıştım. Vada Hutbesi sonrasında Hz. Peygamber ‘’ Ali ve ailesi size Allah’ın emanetidir’’ mi dedi, yoksa ‘’Benden sonra halifeniz Alidir ‘’ mi dedi konusu çok daha uzun seneler tartışılacak anlaşılan. Tartışılmasına tartışılacak da kime ne faydası olacak bilemiyorum. Hz. Ali’ye bir haksızlık yapıldığını kabul edelim. Onu tekrar diriltip ‘’Halifemiz sensin ‘’ diyemeyeceğimize göre bu tartışmadan ne sonuç çıkacak merak ediyorum.
9- Mum söndü:
Alevileri en çok rahatsız eden konu olduğu gibi Sünnileri de ( En azından beni) oldukça rahatsız eden bir konudur.
Şimdi sen soruyorsun bunun aslını diyanet niçin açıklamıyor diye. Ben de sana soruyorum. Bunun aslını Alevi Dedeleri niçin açıklamıyor? Sen bana dersin ki ‘’ Biz açıklıyoruz ama okuyan , yazdıklarımıza bakan yok.’’ Ben de sana ‘’ Biz de açıklıyoruz ama okuyan bakan yok ‘’ derim.
Bu işin bir boyutu. Öteki boyutu da. Bu ülkede 1950 yılına kadar bir Türkçe ezan-Türkçe kuran olayı yaşanmış, sonra iki tane ihtilal yaşanmış, bu arada muhtıralar yaşanmış, sağ sol çatışmaları yaşanmış, türban sorunu gibi bir sorun yaşanmış, zamanımızda ayakkabı kutuları olayları yaşanmış, Habur rezaleti yaşanmış, Diyarbakır feleketi yaşanmış, bütün bu hay hengame içinde maalesef konuşaraki diyalogla çözülebilecek ya da en azından bir ortak paydada birleşeceğimiz konular konuşulamamış. Bunlardan biri de işte bu bahsettiğin konu.
Bunu atlamak bence Sünnilerin değil Alevilerin üzerinde olan bir borçtur. Siz anlatacaksınız. Siz anlatacaksınız.
10- ‘’Sünni kesimden birileri çıkıp Cumhur başkanı Peygamber...Diğeri Allah´ın sıfatlarını taşıyor derlerken neden Diyanet bu konu da bir şey demedi...’’ Diye sormuşsun.
Yukarıda da belirttim. Diyanet İşleri başkanlığımız maalesef zemzem suyuyla yıkanmış bir kurum değildir. Fetva vermesi gereken onca önemli ve acil konu varken gider ‘’ Lades oynamak haramdır, günahtır’’ diye fetva verir.
Bu gün RTE a Peygamber diyenler için ağzını açmadığı gibi geçmişte Atatürk için
“Atatürk Ekber!
Atatürk Ekber!
ancak O var: Atatürk!
Evliya odur, peygamber odur, sanatkâr Atatürk,
Tarihe hakim, zekâya önder, doğma serdar Atatürk,
Bunları geçti insan büyüğü: Kendi kadar Atatürk!
Diyen Yusuf Ziya Ortaç’a da bir şey demedi. İktidarda kim varsa onun borusunu çaldı durdu maalesef. Dediğim gibi…Diyanet konusunda seninle hemfikirim.
Saat 3.35 oldu. Arada yemekdi çaydı derken yaklaşık iki buçuk saat olmuş.
Dediğin gibi daha konuşulacak çok şey var aslında.
Yahu konuşabiliyoruz en azından. Bu biler çok büyük bir aşama aslında. Öyle değil mi?
Selam ve sevgilerimle.
Can Ağabeyim..Şunu belirtmeliyim ki İslamiyette mezhep yoktur...İslamiyet tek yoldur...Neden Diyanet işleri başkanlığı ve ilahiyat fakülteleri çıkıp da gerçekleri anlatmıyor...Neden İslamiyetin öz yolunu göstermiyorlar...İslamiyet sevgi dini iken neden katliamlara sesleri çıkmıyor...Anafolu evliyaları dinden değil sevgiden ve kardeşlikten bahsederken neden Diyanet işleri başkanlığı hükümetin dediklerini yapıyor...Neden Ebu Suudun zamanında vermiş olduğu fetvanın yanlış bir fetva olduğunu söylemiyor...Neden ayrımcığın İsmaiyet´te kötü yollara neden olduğunu anlatmıyor ki Sevgili Peygamberimiz bu konuda hadisi vardır bunu da kimse inkar edemez ''Ayrımcılık yapan benim ümmetimden değildir'' demesine rağmen...Neden Peygamber efendimiz Türklerle savaşmayın demesine rağmen Ömer efendi Peygamberimizin emirlerine karşı gelip Mavera-ün nehri geçmeyin demesine rağmen 1000'nin üzerinde seferler yapıp´binlerce Türk´ü katletmiştir..,Neden diğer dinlerin içinde ki mezhep ve buna benzer şeyler kabul edilirken Alevilerin Cem evleri kabul edilmiyor ki ''Cenab-ı Allah ben size şah damarınızdan daha yakınım herkes nasıl inanırsa inansın onun sorgusu bana aittir''demesine Diyanet işleri hükümetlerin rağmen dediğini yapıyor...Neden mum söndü olayının aslını bilmelerine rağmen gerçekler anlatılmıyor...Daha söylenecek çok şeyler var lakin anlatmakla bitmez Canım Ağabeyim...Sunni kesim ezberlemiş araplarda üç beş isim onların yazdıkları ve çzdikleri yalana uyup gitmişler...Ehlibeyti inkar eden bu insanların peşinden neden koşarlar...Diyanet işleri başkanlığı Neden iki emanetten biri Kur-an diğeri Ehlibeyt olduğunu söylemezler de Peygamber efendimizin sünneti derler...Ehlibeytte sarılmayan ŞEFAATI asla göremezler...Neden Gadirhumda ki gerçekler anlatılmıyor...NEDEN NEDEN NEDEN...Selam saygı ve hürmetlerimle...
Cenaze namazı kılınmayan adamın salası mı olurmuş.
Salanın sözleri ve anlamı
Esselatü Ve's-Selamü Aleyke Ya Rasullallah
Anlamı : Ey Allahın elçisi Salat Ve Selam Senin Üzerine Olsun
Esselatü Ve's-Selamü Aleyke Ya Habiballah
Anlamı : Ey Allahın Sevgilisi Salat ve Selam Senin Üzerine Olsun
Esselatü Ve's-Selamü Aleyke Ya Nebiullah
Anlamı : Ey Allahın Peygamberi Salat Ve Selam Senin Üzerine Olsun
Esselatü Ve's-Selamü Aleyke Ya Nure Arşillah
Anlamı : Ey Allahın Arşının Nuru Salat Ve Selam Senin Üzerine Olsun
Esselatü Ve's-Selamü Aleyke Ya Hayra Halgillah
Anlamı : Ey Allahın Yarıtılanlarının En hayırlısı Salat Ve Salam Senin Üzerine Olsun
Esselatü Ve's-Selamü Aleyke Ya Seyyidel Evveline Vel Ahirin
Anlamı : Ey Öncekilerin Ve Sonrakilerin Efendisi Salat Ve Selam Senin Üzerine Olsun
Vel Hamdü Lillahi Rabbil Alemin
Anlamı : Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah içindir.
Peygamber efendimize salat ve selam sunar ve Alemlerin Rabbına iman ve hamd içerir. Böyle bir sala istiyorlarsa buyursunlar camide cenaze namazınıda kılsınlar. Peygamber efendimize salat ve selam istiyen peygamber efendimiz gibi mescide ve camiye de gider namazınıda kılar cenazesinide camiden kaldırır.
Yok sadece insanlar duysun diye ise internet ve telefonlarımız var onlarla duyursunlar bu da yetmediyse nasıl cem evindeki etkinlikleri ve samah oyunları için sokaklarda caddelerde araba ilegezip anons ediyorlar cenazeyi duyurmak içinde anons yapsınlar.
Sert mi oldu ne
Selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA tarafından 3/11/2015 8:46:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Şu yazdığın yorum ile benim yazdığım yazı arasında pek bir bağlantı göremedim. Hele hele de selanın nasıl okunduğunu yazman kusura bakma ama abesle iştigal olmuş. Buna ne gerek vardı bilemiyorum.
Sela denen şey esasında bir insanın vefatını duyurmaktır. O açıdan baktığımızda camiden bir gayri müslimin vefatını duyurmanın da hiç bir sakıncası olabileceğini düşünmüyorum.
Başka iletişim araçları varken niçin camide sela okutmak istediler?
Sen soruyu böyle sorduğunda ben bir alevi olsam sana bir başka soruyla cevap veririm: '' Madem öyledir, madem bir sürü kitle iletişim aracı vardır o halde siz de neden ramazan ayında gecenin bir vakti davul çalarak uyandırıyorsunuz oruç tutan ya da tutmayan herkesi? Hastası var, yaşlısı var; Bu kadar kitle iletişim aracı varken davul da neyin nesi?'' derim. Verecek hiç bir cevabın da olamaz.
Umarım anlatabilmişimdir. Bir yazıya yorum yaparken iyi düşünmek, aklına gelen ilk cümleyi hemen ağızdan çıkarmamak lazım
Selam ve sevgilerimle.
HÜSNÜ ÖNDER
HÜSNÜ ÖNDER
Selamlar...
Güzel bir çalışma.
Giriş ve gelişme bölümleri can sıkıcıydı ama,
finali muhteşem oldu.
Yazıyı okuduktan sonra, arkama yaslanıp düşündüm şöyle bir.
Gerçekten de,
bir hıristiyan ile bir Müslüman,
gün geliyor, inanç konusunda bir noktada buluşabiliyorlar.
Ama nedense,
hepimiz Müslüman olduğumuz halde,
bir araya gelemiyoruz Alevi ve Sünniler olarak.
Oysa, eskiden böyle değildi.
Bir çok alevi dostumuz vardı ve onların inanış şekilleri bizleri asla rahatsız etmiyordu.
Onlar da bizden şikayetçi değillerdi.
Kardeş kardeş yaşayıp gidiyorduk.
Sonra birileri çıktı,
bu mezhep olayını kaşımaya başladılar.
Ortaya bir çok sevimsiz durum çıktı.
Ben, olayların böyle gelişmesine çok üzülüyorum.
Canım da çok sıkılıyor.
Sabrım da taşıyor sözün doğrusu.
Kimse dokunmasın insanlara.
Sünnisine, Alevisine.
Kimse, kimsenin inanışına müdahale etmesin.
Hiç kimse,
sadece mezhep ayrılığı nedeni ile bu ülkede huzursuzluk çıkarmasın.
Ülkeyi bölmeye, parçalamaya uğraşmasın.
sami biberoğulları
Öncelikle çok teşekkür ederim.
Esas itibariyle kimsenin inancı yine kimseyi rahatsız etmiyor. En azından beni hiç rahatsız etmiyor. Gidiyorum, sarılıyorum, kol kola giriyorum birlikte şiirler okuyorum onlarla. Lakin bazen bir olay oluyor ( Bu yazıdaki gibi ) İşte o zaman genellemeler yapılmaya, bu genellemeler içinde dolaylı olarak bana ya da inandığım, sevdiğim insanlara, değerlere sataşmalar olunca dayanamıyorum.
Elimden geldiğince dilim döndüğünce gelin canlar bir olalım demeye çalışıyorum lakin o da başka taraflara çekiliyor. Hem de can dediğim insanlar tarafından.
Neyse...Yunusun dediği gibi '' Bilmeyen ne bilsin bizi...Bilenlere selam olsun''
Selam ve sevgilerimle.
Hocam ne yazıkki Alevi vatandaşlarımızdan islama saldırılar var kendilerini aydın kişi olarak gösteriyorlar ama ayrımcılığın alasını buna benzer islama saldırarak kötüleyerek gösteriyorlar isim olayına gelince süleyman ve bekir olanına rastladığım gibi ömer ismide olabilir Hem çoğu aleviyiz diyenlerin inançsız olduklarınıda biliyorum hele hele yeni nesilin ve bunu da göz önünde bulundurursak böylesi saldırıların olması kaçınılmazdır Her Alevinin aynı düşünmediği gibi kaleminize sağlık saygılarımla
sami biberoğulları
Genellemelerden kaçınalım.
Benim derdim zaten bu...Bir Sünni imamın yaptığı/ Ya da aslında yapmadığı densizlik üzerine tüm imamları aynı kategoriye sokanlara bir iki çift laf söyleyeyim derken şimdi sen de anı şekilde bir iki kendini bilmezin söz ve davranışlarından hareketle genellemelerde bulunursan işin içinden hiç çıkamayız. Temelli Arap saçı olur çözemeyiz.
Selam ve sevgilerimle.
bekir odaci
Aaaaah hocam, ah!...
Kılavuzu karga olanın...demişler....
Karga mı? Akbaba yahu, akbaba!...
"Gönülsüz köpek sürüye kurt getirir" derim, daha da demem...
Selam ve saygılarımla
sami biberoğulları
Madem sen gönülsüz demişsin ben de öyle diyeyim.
Gönülsüz yenen aş, ya karın ağırtır ya baş ))))))))
Selam ve sevgilerimle.