Mavi Şeffaf Oda
Lyon olanlardan habersiz tavana doğru bakıyordu. Kapıyı sessizce aralayıp gölgelerinden izliyordum. Hissetmiş olsa gerek ki başucu lambası yaktı. Telaşla ellerimi arkama doğru gizledim. Sonra Lyon’un seslerinin odada saniyede kaç km yankılandığını bilmiyorum.
Birkaç saat sonra evin etrafında duran ağaçların kıpırtısıyla camdan dışarıya baktım. Ortalıkta kimselerin olmadığını fark ettim ama tam karşıda duran evin ışıkları henüz sönmemişti. Gölgemi saklayıp perdeleri kapatmak istedim. Fark edilmek ya da çığlıkları kimsenin duymadığından emin olmak istiyordum. Korkularım birbirine karışmıştı. Rüzgârın sesi camlara vurdukça pişman oluyordum.
Saatler sabaha doğru yaklaştıkça odada duran Lyon ve Peter’in tenleri iyice soğumaya başlamıştı. Evin kapısını kilitleyip arabama doğru koşmaya başladım. Kontağı çevirir çevirmez marşa bastığım gibi oradan ayrılmam kolay oldu. Kendime geldikten sonra dönecektim ve bakacaktım bir çaresine. Torpido gözünde duran sakızı ağzıma atıp pişkin, pişkin çiğnemeye başlarken havanın karanlığından olsa gerek girdiğim çukurdan kendimi çıkartamadım. El firenini çekerek durdurdum arabayı. Biraz dinlensem iyi gelir düşüncesiyle arka koltuğa geçip uzandım. Tatmin olamadım çünkü hayla kulağımda Peter’in sözleri yankılanıyordu:
‘’ Soyunmadan, seviştik! ‘’
Aldattım diyemiyor da… Soyunmadan sevişmek ha! Ben sana gösteririm sevişmeyi. Öfke patlamaları yaşadıkça, dişlerimle dudaklarımı yemeye başladım.
Tekerleğin alt tarafına ufak taş parçalarıyla doldurup, çıkacaktım battığım yerden. Bir iki patinaj çekerek çıkmayı başardım. Hızlı bir dönüşle eve doğru ilerlemeye başladım. Beynimde çalkalanan ses devam etmeme diretse de, ellerimde dolanan Peter’in kokusu sanki beni yaptıklarıma pişman etmeye çalışıyordu.…
Kapıyı açar açmaz Lyon’un nefes aldığını fark ettim. Lyon’un yanına uzanarak;
-Bitti sanıyorsun değil mi? Nereni açtın o’na? Hadi şimdi söyle kahrolasıca pislik!
Konuşmasına izin vermeden ellerimle kanayan yarasına bastırdım. O kadar bastırmışım ki ellerimi midesinde hissettim.…
Gün kendini güneşe teslim ediyordu artık. Hava puslu ve oda kan kokuyordu. Kusmamak için kendimi zor tuttum. İçtiğim şarabın ve sigaranın etkisinden olsa gerek başım sürekli dönüyordu. Sonra belli belirsiz bir tebessümle odadan ayrıldım. Kapıyı üzerlerine kaç defa kilitledim hatırlamıyorum. Evden çıktığımda içimde hiçbir duygunun kalmadığını fark ettim. Arabanın bagajından benzini alarak gözümü kırpmadan onları yaktım.
Arabaya bindiğimde saat 06:03 ‘ü gösteriyordu umursamadan devam ettim yoluma. Radyonun sesini açarak, çalan şarkıya eşlik ettim;‘ But I set fire to the rain,
Watched it pour as I touched your face,
Well, it burned while I cried
Cause I heard it screaming out your name, your name! ‘
‘’ Ah Şehelly ‘’ dedim… ‘’ Seninde canın Cehenneme! ‘’…
Mavi Şeffaf Oda Yazısına Yorum Yap
"Mavi Şeffaf Oda" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.