Kamer hanım'a mektuplar (10) O şey bana da birşeyler yapmaya çalışıyor.
12 Haziran 2013 00.01
HAB: Anlattığına göre sana onları S. musallat etmiş... Sen gayretlerine devam ettikçe zaman içinde arınacaksın inşaallah. Evinde bilgisayara sürekli Kâfirun ve Yasin surelerini okuyacak şekilde ayar yap. Kısık sesle de olsa sen uyurken bile sürekli okunsun. Selam es selame.
K: Abi sizden ayrıldığımdan beri Kur’an dinliyorum ama nasıl böyle bir ayar yapılabiliyor? Tekrar tekrar okuması için tıklamam gereken bir yeri mi var. Bilmiyorum bunu. Biliyorsanız söyler misiniz ayarlayayım?
HAB: Maalesef ben de bilmiyorum... Ancak belki çevrenizde bilenler vardır... Bir hatim kaseti koy o takdirde... Kur’an-ı Kerimi baştan koy. Gündüzleri de açık kalsın. Evde sürekli hatim yapılsın. Böylece evde kalmalarını engellemiş olursun. Onlara eziyet olur. Terk ederler inşaallah.
K: Peki. Sağolasın abim.
HAB: Sen de sağol.
15 Haziran 2013 19.18
K: Selamün aleyküm.
Sevgili abim merak edeceğinizi düşündüm. Ben iyiyim çok şükür. Bu olan bitenin hayırlara çıkacağı ümidiyle çok iyiyim. Allah sizden binlerce kere razı olsun. Şimdi ben size toparlamaya çalışarak anlatıcam.
Sizinle son konuşmamızdan sonra bir gece bile uyumadım. Sabaha kadar ayaktayım. Sürekli zikir çekiyorum. O şey S.’ya yaptığını bana da yapmaya çalışıyor. Hatta size de rahatsızlık verdiğini tahmin ediyorum. Beni uyutmaya çalışıyor ama direniyorum. S.’yı uyutmak için hiç zorlanmıyor. O hemen kendinden geçiveriyordu. Kamerada ilk akşam nasıl uyuyakaldığını gözümle görmüştüm. Bana yapamıyor. Sanırım sizin dualarınızla ve hâlâ her namazda sağ devri yapıyor ve sürekli zikirlerimi çekiyorum. Başaramaması bu yüzden olmalı. Neyse bundan daha mühimi ben şunu anladım: Ben nasıl size sonsuz güvenip sözlerinizi emir telakki ediyorsam, S.’nın da böyle güvendiği birisi var. Zaten bu mübarek deyip durduğu şeyi O’na veren O. O da bu işlerle ilgilenen ve çevresinde cinleri olan biri. Ben öyle anladım. Sözde O yardım etmiş ve şu an başında musallat olan, kötü olan, etkisiz hale getirilmiş.
Size ilk yazışmalarımızda da söylediğim gibi S.’nın bir şey bildiği yok. Bunlara inanmış ve o şeyler O’nu uçuruyor, kaçırıyor, bir takım “doğaüstü” denen şeyler yaşatıyor ve bu kızcağız da çok bir şeylere mazhar oldum düşüncesinde. Artık O’nunla ve O’nunla ilgili olup bitenle ilgilenmiyorum. O ders alıp doğruyu görmemekte ısrarlı. Herkes seçimlerinin sonucuna katlanmak zorunda değil mi ?. Arkadaşım da olsa bu böyle. Benim yolum da, yönüm de belli. Böyle şeylerle benim ilgim olamaz. Onların sunacağı hiç bir şeyi istemiyor ve kabul etmiyorum. Artık bunun benim için çok ciddi bir sınav olduğunu düşünüyorum ve “Zül Celâli vel ikram” ayetinin tecellisinin ümidini taşıyorum tüm bunların sonunda.
Sizinle son konuştuğumuz gecenin sabahı, artık uykusuzluğa dayanamadım ve dua ettim. “Ben dayanamayıp uyuyakalıcam, Sen beni koru, bir yol aç” diye ve internette dualara bakarken karşıma bir dua çıktı. “Rabbi enniy messeniyeş şeytanu binusbin ve azaba. Rabbi euzü bike min hemezatiş şeyatıyni ve euzübike rabbi en yahdurun. Ve hifzan min külli şeytanin marid” nedense bunu okumam gerektiğini hissettim ve 7 kez okuyup uzandım ve uyudum. Hiç sorun olmadı. Sonra bir süre sonra telefon çalmaya başladı, uyandım. “Alo alo” seslendim, cevap yok ve kapandı. O anda o şey bana yüklenmeye başladı. Anladım ki ben telefonla uyandırılıp uyarıldım. Akşamüzeri S. aradı. Söyledikleri çok ilginçti, sizin de ilginç bulacağınızı düşünerek anlatıyorum:
İş yerinden erken çıkmış. “Metrobüse binmiş. “Kalan zaman oturmaya yer olmaz, bu kez çok az insan vardı ve ben yer beğenemeyip üç kez yer değiştirdim.” dedi. “Üçüncüsünde tek başına oturan yaşlıca bir kadın vardı. O’nun yanına geçtim. Yeşil başörtüsü, bordo rengi elbisesi vardı. Sürekli salâvat çekiyordu. Selamlaştık ve kadın konuşurken eliyle ağzını kapatıyordu” dedi. O kadın O’na “Kusura bakmayın oruçluyum, ağzım kokabilir” deyince, S. da cevaben “Olsun oruçlu insanın ağzı cennet kokarmış” deyince, yaşlı kadın “Hayır o koku günahlarının kokusudur evladım” diye cevap vermiş. Sonra S.’nın sağ elini tutup “S.” diye hitap etmiş. “Ben ismimi söylememiştim” diyor. Ve kadın devam etmiş: “Hepsi geçecek sabır ve dua ile. Temiz kalbini koru. Dedem seni ve arkadaşını bekliyor” demiş. “Hangi arkadaşım?” demiş bizimki. Kadında “Ay” demiş. “Düşün o kadın Ay . Burda değil, biraz uzakta ama hep kalbi senle ve seni korumaya çalışıyor” deyince S. “Sizin dedeniz kim? Siz kimsiniz? İsminiz nedir?” diye sorunca, “Benim ismim Remziye. Bahçeşehir’de oturuyorum. Dedem Zincirlikuyu’da. İsmi Zeynel Abidin Burak. Ben O’nun torunuyum. Vakit kaybetmeyin, tez gidin, sizi bekliyor.” demiş. Ve “Bir dua göndericem senin telefonuna, bunu bu gece saat 10’da 7 kere oku. Ben de senin için okuycam” demiş. Durağa gelince S.’yla birlikte inmiş. S. sarılıp helallik istemiş. O’na arkamı döner dönmez aklıma geldi telefon numaramı vermemiştim. Vereyim diye tekrar döndüm ve kadın yoktu. Daha 1-2 saniye olmuştu ve yoktu diyor. Oraya buraya bakındım yoktu diyor. Onlarla bir inen bir delikanlıya “Yanımdaki kadın ne tarafa gitti, gördün mü?” diye sormuş. Ama O da “Abla sen yalnız indin, yanında kimse yoktu” diye cevap vermiş. “Olur mu yolu beraber geldik, yanımda oturuyordu hani yeşil başörtülü kadın” deyince delikanlı da “Abla sen yalnız oturuyordun, kimse yoktu” demiş yine. Bana anlattı ve “Rabbim ne kadar büyük. Bak bir kapı açtı” dedi.
Dün gece beni rahatsız eden şey bayağı üstüme geldi ve boğuştuk. Hatta yatağın ayakucuna düştük beraber. Ama sanırım bunlar ruhen oluyor. Çünkü ben kendimi yatakta buluyorum. Ve bir ara yakaladı beni. Sanki uçuyoruz ve öyle hızlı gidiyoruz ki abi anlatılır gibi değil bu hız. Başım, kulaklarım anormal bir basınç altında kalıyor ve uğulduyor. Bu sabah S. bana o cinci büyüğünden bahsedip yardımcı olabileceğini söyledi. Ben reddettim. Benim yolum cinciyle değil. Bu günden itibaren size anlamsız gelebilir ama ben böyle hissediyorum. Artık o şeyle mücadele etmiyorum ona savaş ilan ettim. Ben o şeylerin süflî ya da ulvî olsunlar sunacakları hiç bir şeyi istemiyor, kabul etmiyor ve onlarla savaşıyorum. Evet korkuyorum. Bu kez cidden korkuyorum. Ama cesaret korkmamak değil, korsan da vazgeçmemek, üstüne gitmektir.
Az önce ikindiyi kılarken size ne ifade eder bilmiyorum ama bana manen güç veren bir şey yaptım. Rasulullah’ı Cebrail’i, gök ehlini davet ettim yanıma ve “Allah’ım sen cemaatle kılınan namazı tavsiye ediyorsun. İşte ben de cemaatle kılıyorum sen kabul et” diye dua ederek durdum namaza. Bu bana çok iyi geldi. S. hâlâ bu olmadık insanlarla beraber olup bu işlerle avunmak istiyorsa artık bu O’nun seçimi ve artık beni ilgilendirmiyor.
Ben Zeynel Abidin Burak hakkında internette kısa bir araştırma yaptım. Zincirlikuyu Mezarlığı’na gidip ziyaretimi yapıcam Allah’ın izniyle. Benim halim ateşe su taşıyan karınca misali, bu ateşi söndüremesem de gücüm oranında su taşırım, safım bellidir. Yolum bellidir. Hocam bellidir. Sizin söylediğiniz ve söyleyeceğiniz her şey benim için emirdir. Bu sebeple en başta dediğim gibi, tüm bu olan bitenin hayırlara çıkacağını umuyorum. Onlarla sonuna kadar savaşıcam. Lütfen dualarınızı esirgemeyiniz. Selam es selame.
Az önce unuttuğum bir şeyi eklemek istiyorum. Sonra S.’nın telefona mesajla dua gelmiş. Ve O da o numarayı arayınca teşekkür etmek için aradığında bir erkek çıkmış ve “Remziye Hanım’ın telefonu” deyip hemen kapatmış. Akşam bana duayı gönderdi “sen de oku” diye. Dua az önce size yazdığım, benim uyumadan önce okuduğum duaydı. “Telefon numarasını söyle bana bunu gönderenin” dedim. Baktı, “Numara silinmiş” dedi. “Ama ben silmedim, nasıl olabilir ki? Numara yok” dedi. Son 4 rakamı kalmış aklında. O rakamları söyledi ve o numara gündüz beni uyandıran ve konuşmadan kapanan telefonun numarasıydı. İşte böyle Ali Abi. Detaylı yazmaya çalıştım. Uzun oldu. Ama eksiksiz bilin istedim. Şüphesiz siz tüm bunları benden çok daha iyi değerlendirirsiniz.
23 Haziran 2013 22:29
K: Hayırlı akşamlar Ali Abi. Kandilin mübarek olsun, ellerinden öpüyorum.
23 Haziran 2013 23:31
HAB: Allah razı olsun. Senin de kandilin mübarek olsun. Allah geçmiş hatalarımızı bağışlasın, yepyeni bir sayfa açarak halimizi hayra yöneltsin. Âmin. Selam es selame
11 Temmuz 2013 22:14
K: Sevgili Ali Abi, hayırlı akşamlar. Bir süredir size yazmıyorum. Sizi fazlasıyla yorduğumu düşündüğüm için. Hatta samimi olmalıyım, bıktırdığımı düşündüğüm için. Siz benim kusuruma bakmayın. Ben size merhaba demeyi çok özledim ve hayırlı ramazanlar dilemek istedim. Her daim gönlümde ve dualarımdasınız. Selam ve dua ile.
HAB: Aleyküm selam. Sen bana yazsan da benimlesin, yazmasan da. Senden asla bezmem. Asla yormazsın. Son yazdığını tahlil etmeme zamanım, şartlarım izin vermedi. Sonra da geri dönemedim. Sen yaz, inşaallah izin oldukça sana karşılık yazabilirim. Ramazanın mübarek olsun. İnşaallah daha rahatsınızdır... Durumunuzu merak etmeden edemiyorum.
K: Ah abim nasıl mutlu ettin beni şimdi, inanın kanadım olsa uçucam. “Bıktırdım abimi” diye kahroluyordum için için. Zeynel Abidin Hazretleri’nin türbesine gittim. Onu yazıcam size. Bu akşam yazarım, siz de uygun bir zamanda okursunuz inşaallah. Ya Ali Abi ben seni çok seviyorum yaa.
HAB: İnşaallah ben de seni aynı derecede seviyorum. Allah yolunun yolcusu herkesi sevdiğim gibi. Size sevgi ve saygı duyuyorum. İnşaallah dikkatlice okuyacağım yazdıklarını. Selam ve dua ile.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.