- 1016 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mutlulukda,mutsuzlukda çocukluğumuzdaki yaşamımızın eseridir.
Düşünüyorumda annem bana çocukken ne bir oyuncak aldı,nede bir bisiklet.Yalvarsanda yakarsanda o oyuncak o bisiklet alınmadı.Parasızlıkdanmı,yoksa alınmak istenmemesindenmi,şuan ayrımı yapabiliyorum...
Paramız çok değildi,ama evimiz kendimizindi,annem vardı,babam vardı,kardeşlerim vardı.Annemin varlığı,hastanede yatan bir insanın refakatcısı gibiydi.Hasta acısını çeker,revakatcısıda zorunlu görevini yapar,onunla bir zebillik çeker,uykusuz yada rahatsız günler geçirir.Annemde öyleydi,çok zeki bir kadındı,ama zekasını eğitim alarak sivreltememiş birisiydi.Aklına gelmeyen bir adamla çok uzaklara gelmiş ve evlenmişdi.Babamın bencilliğiyle,kabakuvvetiyle cehaletiyle öylesine şavaşıyordu ki,doğurduğu evlatlarına acımakdan başka bir duyuguyu aşılıyamıyordu.
Şimdi düşündüğümde,annemden öyle güzel acıma ve şefkat duygusu öğrenmişimki,sevmek nedir nasıldır,normal bir sevgi nasıl olur beceremiyorum.Annem yaşamım boyunca koskoca bir cehaletin timsalidir benim için.Cehaleti öyle çok canımı yakmışdır ki, ençok cehaletyle şavaşmışdır babamla ve dünyayla...Babamdan şuan yaşamasına rağmen asla hazetmem.Bir kız çocuğunun ilk aşkı babası hikayelerini gıbdayla ve imrenerek seyrederim hala bu yaşımda.Babamın işe gittiğini,işden geldiğini,yemek yiyip nefessiz kahveye kendini attığını hatırlıyorum.Hiçbir geceyi beraber ve mutlu bir aile tablosuyla yaşamamış bir çocukluğun gölgesi içimi acıdır ara sıra...
Annemin evin içinde sürekli iş yapması,hep çok işinin olması,hep babamın isteklerine yetişme cabası,onun kava kuvvetine maruz kalması,onunla ve bizimle uğraşmak zorunda kalması,cahil kalbini çok kırmışdır..Kalbi kırılan bir kadın saldırır,hayata,çocuklarına,kendine,tüm dünyaya...Annemde hep saldırarak isterdi benden her isteğini,içimde yapmak istediği hiçbirşeye karşı sempati oluşmazdı.Yapılması gereken mantıklı şeylerde bile ayağımı yere vurur,asla dayak yemeden kabul etmezdim.Çoğu zaman dayak yiyince bile kabul etmezdim.
Annem vardı evet,babamda vardı evet...Ama kalbimde hiç gerçek olmadılar...Öksüz değildim evet,yetim değildim evet..Ama annemle babamın kişilik şavaşının ortasında,cehaletle çekilen kelimelerin ve kaba kuvvetin kimin kime gececeği belli olmayan bir evde,kendinin varlığından bile haberdar olmayan bir küçük kızdım...Çok küçükdüm,kırılgandım,ama bir okadar zeki,hemen kavrayan...
Çocukluğa herzaman dönüp bakmam,bakamam..Canım yanar...İçim acır..İnsan mutsuz geçirdiği zamanları çok hatırlamak istemez,daha çok mutlu olduğu anları kazır hafızasına...
Çocukluğuma dair her bir anı elle tutulur yanlızlığımla,tekliğimle,yorganın altında karanlığı koyulaşan bir dünyadır...
Her defasında,anneme ve babama bakdığımda,ruhumla soruyorum Yaradana neden bu insanların genleriyle gönderdin beni bu dünyaya diye...Sorgulamakmı yaradanı,yoksa kendime acıkammı ayrımını hala yapamam...
Çocukluğuma dair güzel anılarımda annemim yanında geçmişdir...Yada yoğun çabalarımın karşılığıydı,onun dizine yaslanarak yerde yediğimiz yemekşerin güzelliğini kendime ısrarla kabul ettirmem.Ençok onlu yaşlarıma gelene kadar,anneme dokunmayı severdim..Cahildi,ama ben ozamanlar cehaletinden haberdar değildim.En akıllı insan oydu,en becerikli,yemekleri en güzel olan.Kyıtsız şartsız sevmekmiş bir çocuğun annesini sevmesi...
Çocuklukdan çıkılan yıllar,kayıtsız şartsız sevmeninde sonu oluyormuş,ahir ömrüm bunuda kavradı...
İnsan ençok annesinden,babasından ve kardeşlerinden zarar görürse,dünyada güvenecek ve gerçek sevginin varlığının olduğunu kabulu zordur..
Ondandır ki,çok uzun yıllar gerçek sevginin varlığını idrak edemedi kalbim.Gençlik yıllarımı,en güzel yıllarımı,kalın bir duvarla ördüm içimde.Asla kendimden ve inandığım doğrularımdan kimseye ödün vermedim..Serttim,katıydım ve aile zorlu bir yerdi yaşamda.Aile kurmak asla hayalim olmadı.Eşimin ısrarlı sevdası,inandırdı belkide beni evliliğe...Sabrı,isteği,ısrarı,sevgisi...Yıllar sonra aile kurmama sebebdir...
Genede içimde biryerlerde,annemle babamın bana olan yanetkisidir eminim,evliliğe pek inanmam.İnanmam ama çıkıp gidememde..Çünkü gözümün içine bakan bir eş,gözümün içine bakan bir evlat vermişdir yaşam bana...Verilenin iyisi kötüsü olmaz diyorum ve vazifem gereği onları severek yaşamayı öğretiyorum kendime...
Yaşam denen karmaşa,çocukluğunun gölgesinde bugüne ve yarınlarda verdiğin kararlardır bence...
Çocukluğumda en güzel günlerim,canım teyzemin yanında geçen günlerimdir...Kızı ablam ve oğulları abilerimin arasında sevgiyle kucakdan kucağa sevildiğim günlerimdir.Tertemiz misgibi kokan bir ev,gülen yüzler,kaba kuvvetin uğramadığı masal dünyası benim için...
Canım teyzemin yedirdiği yemekler,beni yıkayıp paklayıp mis gibi en güzel aldığı kıyafeteri giydirip sevgiyle koklamasıdır...İkiz teki olmamdan mütevelli,anneme yardımı olsun diye gittiğim cennetimdir teyzem..Gerçek evime dönüncede arkasından günlerce ağladığım canım teyzem...Teyzem çocularını okuttu,kızını oğlunu öğretmen yaptı...Ablamın o beni sarması,kucaklaması,herbirinin eve gelirken aldıkları çukulatalar,harçlıklarımla,köşedeki pastaneden alınan dondurmalar..Canım teyzemle gidilen apartman gezmeleri,ençok asansörü severdim...İnmek ve çıkma bile benim gibi küçük bir kızın ne büyük eğlencesiydi..Her sabah kapıcının getirdiği gazete ve taze süt,gecelerde ablamın koynunda uyumak...
Demekki seni doğuran ve doğurtturan değildir bazen kalbine taht kurabilen..Küçük bir çocuğun tahtının sevgiyle ve şefkatle kurulması gereklidir...
Anne baba olmak cinsi munasebetle,dokuz ay sonra zoraki bir doğumla tertemiz bir varlığı dünyaya getirmek değildir...Getirdiğin o küçük canlı şeyi,sevmekdir,çok sevmekdir,ilgilenmek,canından can gider gibi büyütmekdir...Herkez analık ve babalık duygusunu haketmez,ama tanrı genede onları sınamak için evlat hediye eder....
Annemle babama ben ve kardeşlerimin,hediye olduğunu hiç düşünmedim..Sadece cehaletlerinden dolayı dört çocuk yapıp büyüttüklerini biliyorum...
Bu ana baba konusu nerden aklıma geldi bilmem..Ama bir haftadır anneme olan kızgınlığım tetikledi galiba...
Sınırlarımı hiçe sayması ve bunun bilincinde bile olmaması...Neyi kime anlatacaksınki kızım,kır kıçını kes sesini hissini yaşatıyor bana...
Bu kadar sert ve köşeli vede sınırlı bir yapımın olması gene onun genlerinin bir armağanıdır...Diğer üç çocuğunu yılarca kontrolü altında tutmayı başarmış ama bende bu başarısından eser yoktur.Liseyi bitirdiğimden beri,neyi nasıl yapmak istediysen öyle yapdım..Sevgi dünyam hariç,oda gene dengesiz bir gen yapımın olmasından kaynaklı bence...
Şimdi sınırlarımı koruyarak,ama çok çok uzak durmadan yaşıyorum insanlarla...Ailem dediklerimle ve arkadaşlarım dediklerimle.
Birtek kalbimin içindekilere sözümü geçiremiyorum.Nasıl sevilmez biri,nasıl unutulur başaramıyorum...Bununla yaşamayı kalbime öğretiyorum hepsi bu...
Çocukluk çok önemlidir insanın yaşamında...Mutlulukda,mutsuzlukda çocukluğumuzdaki yaşamımızın eseridir...brn
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.