Devredemeyen Devir
Günümüz çağında pek çok klişe olaylardan muzdarip olduğumuz dile getirilebilir. İnsanlar artık ‘’ nerede, nasıl, hangi şekilde konuşacağını ya da yürüyeceğini ‘’ bilmez hale geldi. Duyarlı sandığımız toplumun aslında sığ bir sağırlık yaşadıklarının farkında değiller. Ancak, ne zaman duyarlı olurlar (?) bir olay yaşanır, insanlar katledilir o zaman çıkarlar Taksim meydanına ellerinde pankartlarla yürümeye başlarlar. Sizce duyarlılık bu mu?
Şimdi söyle bir düşünelim…
‘ Erkek doğar 3-5 yaşlarına geldiği zaman sünneti davullu zurnalı olur. Erkekliğinin iyi bir şey olduğunu zanneder. Kız kardeşi yahut annesi evde yemek hazırlar, sofra kurar kendine hep hizmet edileceğini, her şeyden üstün olduğunu düşünür. Kız kardeşi eve geç gelir, azar işitir yeri geldiğinde dayak yer. Erkek eve geç geldiğinde babası hiçbir şey demez. Demek ki kızlar önemsiz ve sokağa çıkmaması gerekiyor. Günler geçer erkek büyümeye başlar ve baba ‘’ sana hangi kızı alayım, seç beğen ‘’ der. Erkek seçme hakkının yalnızca kendisinde olduğuna inanır. Genç büyüdükçe nefsine yenik düşer bir kızla beraber olur. Bunu duyan babaysa; hiçbir şey olmamış gibi ‘’ benim aslan oğlum adam olmuş ‘’ der! ‘ Peki, bu şekilde büyüyen bir erkekten nasıl duyarlılık bekleye bilir insan?
Bitmedi!
Çocuk yaşta hırsızlığa zorlanan erkekler gibi dilenmeye zorlanan kızlarımız var. Metro istasyonlarında, Alışveriş merkezlerinde bulunan binlerce çocuğun aynı hizmete çalışması gibi acınılası bir durum yok. Peki, onlar istemeden yapıyor bunu diyelim onlara zorla ‘’ dilendiren ‘’ insanlara ne demeliyiz? Sonra bu insanlardan güzel bir toplum bekler oluruz.
Farkında mısınız bilmiyorum bir tek bizim toplumuzda ayrımcılık var; mezhebi, rengi, konuşması farklı diye ön yargılı davrananlardan tut, doğulu diye teröristsin diyenler bile var. Yapmayın lütfen. Hepimiz aynı kıbleye dönüyoruz. Aynı Allah’a dua ediyoruz.
Ülke almış başını gidiyor; parti kavgaları, seçimler, koltuk davaları! Saraylar, köşkler.
Peki, bizim adaletine inandığımız yüce mahkemelerde dahi haklarımıza saygı gösteren oldu mu? Düşündünüz mü peki bir işçinin hakkını kim savundu? Devlet mi? Patronu mu? Hükümet mi? Güldürmeyin beni. Bir insan otobüse bindiğinde aldığı maaşın 3/1,5’ni her ay İ.E.T.T ‘ ye veriyorsa onun işçi hakkı olduğunu savunmasın.
Eskiden devlet hastanelerinde saatlerce beklerdik. Yasalar, kanunlar değişti artık beklemez olduk. Atladığınız bir şey var tamam seni bekletmiyor ama ilaçlara zam yapıyor. Üstelik muayene parasını senden söke, söke alıyor. Neden? Sırada beklemiyorsun… Devletimize Adaletin geldiğini inananlar var ‘’ Allah devletimize zeval vermesin. ‘’
Gibi bir sürü şey…
Bu devlette töreler, kadın cinayetleri, bedelli askerlik, askeri maaş gibi şeyler oldukça sırtımız yere gelmez bizim.
Geçmiş olsun ey halkım.
^^ Düşünüyordum da biz ne zaman bu hale geldik. Suyumuza ne karıştırdı bu hükümet? ^^
Devredemeyen Devir Yazısına Yorum Yap
"Devredemeyen Devir " başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.