- 396 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“Ali Usta Sonuna Kadar Seninle Varım.”
Yıllardan 1993 yılı olacaktı. Malatya’da kurmayı düşündüğüm engelli derneği için kurucu üye olacak engelli kişiler bulmam gerekiyordu. Folklor Eğitim Derneği’nden tanıştığım arkadaşlarımdan Semiha Demir, Kiltepe semtinde oturmakta olan rahmetli Hüseyin Kılıç’tan bahsetti. İstersem beni götürebileceğini ve tanıştırabileceğini söyleyince seve seve kabul ettim. Uygun bir gün belirledik ve Semiha Demir benim tekerlekli sandalyemi sürerek Hüseyin Kılıç’ın evine gittik.
Malatya’nın kenar mahallelerinden Kiltepe’de oturmaktaydı. Kas erimesi hastalığı nedeniyle benim gibi tekerlekli sandalye ile yaşamına devam etmekteydi. Benim rahatsızlığım romatizma onun ise kas erimesi olduğundan durumu benden daha ağırdı. Suyunu dahi biri olmadan içemezdi, okuduğu kitapların bir sayfasını dahi iki üç dakika uğraşı vererek çevirebilirdi. Yazdığı şiirleri ise nasıl zorlanarak yazdığını siz düşünün…
Evlerinin önünde oturduk. Tavşankanı çaylarımızı yudumlarken saatlerce sohbet ettik. Kurmayı düşündüğüm engelli derneği hakkında, dernekte yapacağımız faaliyetler, vereceğimiz mücadeleler, karşılaştığımız zorluklar sıkıntılar hakkında uzun uzadıya sohbet ettik. Bu konuları bitirdikten sonra okuduğumuz kitaplardan ve yazdığımız şiirlerden konuşarak sohbet ettik. Hüseyin sürekli kitap okuyan biri olduğundan kendini çok iyi yetiştirmiş biriydi. Okuduklarını ise şiirlerine yansıtır. Çok iyi bir şairdi…
Saatler ilerleyip ayrılma vakti geldiğinde bana, “Ali Usta (bana hitap şekliydi) sonuna kadar seninle varım.” demişti... Bunu söylerken gözlerinin içi ışıl ışıldı. Baktığınızda gözlerinin içini güler görürdünüz. Ben tanıdığım hiçbir engelli-engelsiz insanda bunu bir daha göremedim. Hüseyin ile ve onun aracılığıyla aynı gün komşuları olan engelli Mahmut Yılmaz (O da engelliydi, derneği açtıktan sonra üyemiz olmuş ve birkaç yıl sonra vefat etmişti.) ile vedalaşarak ayrıldık…
Konuştuğumuzda kurmayı düşündüğümüz derneğin adı henüz belli değildi. Daha sonra yeni dernek kurmaktan vazgeçip Türkiye Sakatlar Derneği’nin şubesini açmaya karar verdik. Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesinin onbeş kurucu üyesi arasında Hüseyin Kılıç’ta böylelikle yer aldı.
26 Nisan 1994 tarihinde Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesinin kuruluşunu tamamlayarak faaliyete başladık. Kurucu üyelik yapan Hüseyin daha sonra yönetim kurulunda ve denetleme kurulunda görev aldı.
“Ali Usta sonuna kadar seninle varım.” diyerek söz veren Hüseyin verdiği bu sözü tutamadı ve sonuna kadar birlikte olamadık... 1997 yılının Nisan ayında aynı rahmetli Abidin Yanılmaz gibi vefat etti... Düşünceleri ve fikirlerine değer verdiğim ve sevdiğim bir kader yoldaşımdı... Ecel yollarımızı erken ayırdı... Vefatından sonra 1999 yılında çıkardığım Sessizliğim adlı şiir kitabımda ona yazdığım dört şiire yer verdim... Başta Hüseyin olmak üzere Abidin Yanılmaz ve Mahmut Yılmaz gibi kader arkadaşlarıma Allahtan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun…
Hüseyin’in en büyük hayallerinden biri şiir kitabı çıkarmaktı. Ancak bunu gerçekleştirmeye ömrü yetmedi. Hüseyin’in vefatından yıllar sonra dernek üyemiz sayın Süleyman ÖZEROL’un özverili ve fedakar girişimleri ve destekleri sonucunda gerçekleşiyor olmasına sevindim. Bu nedenle maddi ve manevi büyük emek veren sayın Süleyman ÖZEROL’a çok teşekkür ediyorum…
Ayrılık
Ayırmak zordu seni
Kalemlerden, kitaplardan
O sarı sayfalardan
Ta ki ecel seni
Bizlerden ayırana kadar.
10 Nisan 1997
Tutulmayan Söz
Hani verdiğin söz senin
Hani be arkadaş
Senin sözün böyle miydi
Amacına ulaşmadan
Terki diyar mı eylemekti.
10 Nisan 1997
Sen De Gittin
Sen de gittin
Abidin Abi gibi ansızın
Mevsimlerin en güzeli
İlkbaharın gelişiyle
Bir selam, bir sabah
Demeden.
10 Nisan 1997
Nisan Ayı
Sevmiyorum artık seni
Nisan ayı
Her yıl sevdiklerimden
Bir bir ayırdın beni.
10 Nisan 1997
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.