- 460 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MONTAİGNE 1
Ünlü Fransız düşünürü Michel de Montaine, 1533 ’te Dordoğne’de dünyaya geldi. 59 yıllık yaşamına bir çok eser sığdırdı. Montaigne, Toulcuse’da hukuk öğrenimi gördü. Perigueux vergi mahkemesi üyeliğine, üç yıl sonra da Bordeaux Parlamentosu üyeliğine getirildi. Montaine fikirlerini ve inançlarını derinden etkileyen ’can yoldaşı’ Etienne de Boetie ile Bordeaux’ta tanıştı.
Atandığı görevlerden pek hoşlanmıyordu Montaigne, nitekim bundan dolayı saray çevreleriyle ilişki kurdu. 1565 yılında evlendi. Üç yıl sonra babası, toprağını ve ünvanını ona bırakarak ölünce ilk iş görevini satmak oldu. 1569 yılında, babasının vasiyetine uyarak, Raymond de Sebonde’un Hristiyanlığı akla dayandıran ünlü yapıtı Theologia Naturalis’in çevirisini yaptı ve yayınladı.
Montaigne, kendisine ölümsüz bir ün sağlayacak olan Denemeler’ini 1572 yılında yazmaya başlayacaktı. Yapıt, 1585 yılında yayınlandı. Hem oyalanmak hem de tadavi görmek için Almanya ve İtalya’da iki yıl süren bir geziye çıktı. Döndüğünde Bordeaux belediye başkanlığına seçildi ve 1588 yılına kadar bu görevi kentin çıkarlarını ustaca koruyarak yerine getirdi. 1588 yılında bir dizi ekle ve üç cilt halinde Denemeler’in ikinci baskısını yayınladı, kısa zamanda tükenmiş olan yapıtının üçüncü baskısını hazırlamakla geçirdi.
Hümanizm çağında doğup yetişen ve çağının siyasal mücadelelerine katılmaktan da geri kalmayan Montaigne , bilginin, insan oğluna ölünceye kadar akıllıca ve bilgece yaşama yolunu açacağına inanmıştı. Daha sonra, 1576 yılında bastırdığı madalyonun üzerindeki ünlü ’Kimbilr?’ sözcüğünde anlatımını bulan ılımlı bir şüpheciliğe gelip yerleşti. Aslında Montaigne, kendi ünlü deyişiyle, ’her insanın bütün insanlığı kendinde taşıdığı’na inanmıştı. Dolayısıyla da, ’sırf başkasına yararlı olabilmek amacıyla’ kendi kendisinin sıkı bir analizine girişti. Ereği, ’Denemeler’ diye adlandırdığı kendi deney ürünlerini okurlarına birer temel yaşam kuralı olarak kabul ettirmek değildi katiyen;insanların kendi sorumluluklarını kendi iradeleriyle yüklenecek bir bilinç düzeyine ulaşmalarına çalışmaktı. Nitekim yazılarında, bu tavra son derece uygun düşen bir konuşma üslubu seçti;okurlarıyla adeta dertleşir gibi yazdı.
Özetlemek gerekirse Montaigne, açık sözlülüğü seven, daima vicdan huzurunu arayan, kendi kendisi üzerinde egemenlik kurmayı bilen ve biricik tutkusu kültürünü sürekli genişletmek olan çelebi bir insandı. Şiddet ve bağnazlığa karşı duyduğu tiksinme , siyaset alanında tutuculuğa varan bir ihtiyatlılığa sürükledi onu. Ama öte yandan, dogmatik ve partizanca fikirlere saplanıp kalmaktan sakınmasını ve çağının olayları ile insanlarını açık görüşle değerlendirmesini de gene bu şüpheciliği sayesinde başardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.