- 640 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ŞİİRE ÖYKÜLER
BİR ŞİİRE ÖYKÜLER
Sabahın ilk ışıkları. Gökyüzü az bulutlu. Necla sudan bir sebeple annesini uyandırmaya çalışıyor. Dünün ve önceki günlerin tüm yorgunluğunu göz kapaklarında duyan kadın hafifçe gözlerini aralıyor.
Sevgi ve şefkat dolu bir sesle:
-Dolabın alt gözünde ,diyor.
Necla bir gülümseme beklerken kapılar kapanıyor. Annesi başına kadar çektiği yorganın altında az önceki sessizliğine gömülüyor.
’An geçer, gün akşama döner yeniden.’
*
-Bugün neler oldu biliyor musun, diyor çocuk.
Öfkeli ve yorgun bir ses yanıtlıyor:
-Nerden bileyim, ne oldu?
-Anlatayım mı, diye sorarken içten içe bir heyecan kaynıyor çocukta. Aklından tüm detayları tekrar geçiriyor. Yaptığı işi, okula gidişini, dersin başlamasını, ödevini öğretmeninin ve arkadaşlarının çok beğenmelerini. Onların hayranlık dolu bakışlarını ve sözlerini.
-Şimdi televizyon izliyorum, diyor baba. Araya reklam girsin, dinlerim seni. Şimdi konuşma. Sessiz ol. İzlediğimden birşey anlamıyorum.
Çocuk bir köşeye oturup babasının ilgi ile izlediği programa bakıp bir şeyler anlamaya çalışıyor.
Bir kadın giyinmiş, süslenmiş, geliyor.Bir grup insanın önünde duruyor. Kalabalık ekipten biri söz alıyor.
Ayakkabılarından makyajına saçlarına kadar herşeyini eleştiriyor.
Derken bir başkası çantasını şık bulmadığını, çok ucuz bir mal olduğunu ifade ediyor. Arada başkaları da söze karışıyor. Üst üste gelen sözler anlaşılmaz bir hal alıyor.
Genç kız göğsünün üstüne dökülen saçlarının ucunda tutarak çekiştiriyor. Birkaç damla gözyaşı süzülüyor yanaklarından aşağı. Dudak uçları kıvrılıyor. Belli ki bir şeyler söylemeye hazırlanıyor. Ancak diğer tarafta süslü bir koltukta oturmuş bir kadın farkediyor bunu.
-Hadi söyle, diyor .Kus bütün nefretini. Ne diyeceksen de. Bu kadar basitlik de ancak sende olur. Fakat unutmayın. Kimse bize sesini yükseltemez. Buna kesinlikle fırsat vermeyiz.
Kesinlikle sözünü daha güçlü bir vurguyla tekrarlıyor. Ve devam ediyor:
-Siz kim oluyorsunuz? Bize her hal ü karda itaat etmeniz gerekiyor. Kaç hafta oldu, şu giyip de geldiğin kıyafete bak. Aman Allahım. Bu renkler de ne böyle? Bu ayakkabılar, bu saçlar.
Sen milli bir felaket gibisin kızım.
Çalan cep telefonunun sesi bir anda televizyon ekranındaki seslere karışıyor. Babasının alnı kırışıyor hoşnutsuzlukla. Kalkıp telefonu alıyor. Konuşmaya başlıyor.
Çocuk hala bir köşede sıranın kendisine gelmesini bekliyor sabırsızlıkla.
’bir beklenen vardı
ve o beklenen
gün gelecek
beklenenler olacaktı şüphesiz.’
*
Kayıp insanlar, kayıp sokaklar, kayıp şehirler vardır , bilirsiniz.
Bir de kayıp zamanlar. Siz geniş zamanlar umarsınız. Siz umularınızın uygun vaktini beklerken bir bakarsınız yaşamınızı hiç tanımadığınız insanların boş hikayeleri sarıvermiş.
Bir şiire öyküydü bu. Sevgili Behçet Necatigil’in ’Sevgilerde’ dizelerine iki küçük öykü.
Hepimizin bir öyküsü var. Birbirine çok benzeyen öyküler. Ve yazık ki pek çoğu
Ah!..diye başlayan.
Bazı öyküler yaşanmış, bazıları umulmuş, yaşamak için vakit bulunamamış.
Yaşamınızdaki iyi öykülerin çoğalması umuduyla.
Söz Necatigil’in.
’sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen
tutuk
saygılı...
bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı.
.....
gizli bahçenizde çiçekler büyüttünüz
gecelerde ve yalnız
vermeye az buldunuz onları bize
yahut vakit olmadı.’
küçük menderes gazetesi-2/3/2015