- 735 Okunma
- 6 Yorum
- 3 Beğeni
Âdem’e mektuplar-3
(gerçekler)
Üçüncü mektubumu yazıyorum evladım,
Huzur dolu bir günü bilsen ne çok özledim.
İstanbul’da kaldığım uzun yıllar boyunca,
Gözlem yaptım üzüldüm yolsuzluklar duyunca.
Her köşede izini, buldum Anadolu’nun.
Her sokakta sesini, buldum Anadolu’nun.
İstanbul’u tanıyan, anlar Anadolu’yu.
Türküleri bilenler dinler Anadolu’yu.
Sokakları dolaştım, delik deşik bir halde.
Zengin semtlere baktım inan başka bir belde.
Kaldırımlar yapılmış her biri farklı telde,
Yürüyenlere baktım sanki dans eder yolda!
Asılmış iş yerine anlaşılmaz isimler,
Sattıklarına baktım farklı farklı cisimler.
Parkları var şekilsiz, kirlenmiş suyu akar,
Her köşeden karşına, garip insanlar çıkar.
Kurumuş çimenleri, ağaçlar susuz kalmış.
Doluştukça atıklar, çöplük halini almış.
Kapkaç yapan eşkıya şimdilerde türedi,
Baksak kim olduğuna şekilsizdir suratı.
Sıkarsa çık dışarı, biraz hava almak için,
Çıkar aniden hırsız, paranı çalmak için.
Caddeler kilitlenmiş, sanırsın trafik durmuş,
Herkes barut fıçısı, âlem sanki kudurmuş!
Araçlarda kahvaltı yapanı mı ararsın?
İnan burada olsan, dolmaları sararsın.
Yol alsa da araçlar çabuk gidilse işe,
Geç kalınca kapanır numara veren gişe.
Birbirine bağıran, küfredip boğuşan çok,
İşaretleri eksik, trafik memurları yok.
Çoğu semtler bakımsız pek çok yoksul oturur,
Çeşmeler sokaklarda kadınlar su götürür.
Değer biçmek zor gelir boğazda yalılar var,
Yol uzanır Beykoz’a köy yolundan daha dar.
Hadi genişletelim bu yolu derse biri,
Zenginlere güç yetmez, vermez bir metre yeri.
Denizlerle çevirmiş güzel şehir her yandan.
Giremez olur insan kirlilik eder candan.
Mangal sefası ister, insan fakir olsa da,
Gidemez uzaklara istek gönle dolsa da.
Kimi dansını eder çeker gemide halay,
Kimi de kıyısında içemez bir bardak çay.
Boğazın kıyıları tüm insanların hakkı,
Lakin Boğaz zenginin, gidemez fakir Hakkı.
Açlıktan, bir simidi bölüşen çocuklar var.
Servislerden yoksula gülüşen çocuklar var.
Kimi semtlere girmek polis olsan bile zor,
Araç yakan gençleri kolaysa gözünle gör.
Pazarları bir âlem, alışveriş pahalı,
Artıkların peşinde bekler nice ahali.
İnceleme yapanlar görülmez orta yerde,
Satılır bozuk, çürük düşer insanlar derde.
İş takibi kuyruğu uzadıkça uzanır,
Zengin bunları görmez çok da zaman kazanır.
Hizmetler vatandaşa, iyi sunuldu derler.
Hataları gördükçe, akıllardan ederler.
Hastaneler doluyor, muayene çok kısa.
Teşhisler yanıltıyor bulunmaz buna yasa.
Parası olan ebet özel doktora koşar.
Yoksul Devlet elinde doğru yolunda şaşar.
Çeşmeden akan sular içilmez kokusundan.
Ona razı vatandaş, akmıyor borusundan.
Bir yolculuk yapmalı otobüsle demiştim,
Binmez olsaydım keşke, kötü bir halt yemiştim.
Sıkışmış yolcuların yüzünden ter akmakta.
Ne yapsın ki garipler, mahzun mahzun bakmakta.
Bir ileri bir geri, sıkışıp yol alınır.
Kaçamaz ki tacizden, feryatları salınır.
Belli ki çok yorgunlar, bakışları pek üzgün.
Fakir olsalar bile hareketleri düzgün.
Betonlaşan şehirde kalmamış güzel toprak.
Hani yeşil alanlar? İçimden geldi sormak.
Biraz yağmur yağınca dersin oluştu afet.
Başlar çilesi şimdi, hizmet eksiktir elbet.
Dere yerleşim yeri otoparklar kurulmuş,
Sele kapılan canlar araçlarla sürülmüş.
Kimse suçluyum demez Millet zarar görünce,
Suçlar başkalarını gazeteci sorunca.
Şehrin kötü yanları anlatmakla hiç bitmez.
Yazsam Anadolu’yu buna zamanım yetmez.
Ne insana değer var, ne güzelim bu şehre.
Yok, edilen eserler inler nafile yere.
Zengin olma hevesi insanı esir almış,
İnandığı değerler anılarında kalmış.
Para musluklarında her görüşten cambaz var,
İmanı para olan hangi yarayı sarar.
Gerçekler karşısında şaşırdım kaldım şimdi.
Ülkemi harap eden idareciler kimdi?
Vatandaş bir anlasa gerçekleri görmeyi,
Beceriksiz insana yanlışları sormayı.
Mehmet Macit
12.09.2009
İzmir
Nice liderler var ki; milletin kalesidir
Nice liderler var ki; rantçının kölesidir
Kafkasi
YORUMLAR
Her gecen günde ,eskı dedigimiz resimleri özlüyoruz...Her gecen günde eski dedigimiz insanları özlüyoruz..garip bir yenilik var ortalıkta,ne sözleri anlaşılır nede suratlarında mutluluk izleri var,baktıkca içimiz kararır,koşarak yürüyenler çarpar birbirine ne özür diler,nede dikkat eder,pervasizlık hat boyu ,edep terbiye iflas etmiş,elindeki sigarayı etrafa atıp....garip bir topluluklarda yaşamak zorunda kaldık....Macit bey kardeşim,dert çok ,sorunlar boyumuzu açtı,başka Vatanda yok,ne olacak halimiz bilemiyoruz...ne güzel yansımış mısralarınıza dertlerimiz,gönlünüze saglık..Elleriniz dert görmesin...
mehmetmacit
elimizde sadece özlem kaldı...
Gerçekleri içeren yazınız anlamlıydı abi. Güzel doğayı taştan beton yığınlarıyla doldururlar bilmem ki neden.
Az yere çok insan yerleştirmek ama o denli insanı bir yerde tutmakla kalıyor kimse yan komşusu aç mı tok mu bilmiyor neye yarar o halde onca zillet derim çok kez.
Burda genelde bahçeli evlerde oturuluyor merkezlerde var yüksek binalar dairelerde kalmayı çoğu istemez.Gürültü olmaz sakin ama her yerde zıttıyla doğrular yanyana.Selam ve dua ile.
mehmetmacit
mehmetmacit
üzülerek gördüğümüz gerçekler, neden yazı bölümüne eklediğinizi anlamadım ama beğendim. saygılar.
mehmetmacit
yorum için teşekkür ederim
Mesnevi dizilişi ile kaleme aldığınız bu hiciv içeren yazınızı okudum.Güzel bir manzume olmuş.keşke insan önce insan diyebilsek keşke...Ne güzel olurdu o zaman.!..Tebrikler,saygılar...
Semiray Emre tarafından 3/2/2015 8:42:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
mehmetmacit
saygılarımla