Seni Sevmedim
Seni sevmedim; kendimi sevdim.
Kendimi sevmedim; seni sevdim.
Ne kendimi ne de seni sevdim.
Dünyayı da sevmedim; sadece koşmayı sevdim.
Meryem, elindeki kocaman süpürgeye binerek rüyalarıma geliyordu gerçek ismini bana söyledikten sonra. Nasıl ama cilveli cilveli gülümsemişti gerçek ismini söylerken! "Benim gerçek ismim Dadlu Cadu! Dadlu Caduuu! Korktun mu benden? Süpürgeme binip kâbuslarına geliyor muyum? Burnum çok uzun mu?" demişti. Ben de aynen şöyle karşılık vermiştim: "Dadlu Cadu? Burnun epey uzun, her şeyin kokusunu alacak kadar uzun ve keskin... Sen gerçek hayattaki kâbusumdun şimdiye kadar, bundan sonra gecelerimin, uykularımın da kâbusu olacaksın. Nasıl da böbürlendin, nasıl da gülümsedin! Ne ben Yusuf’um ne sen Zeliha’sın. Basit insanlarız, basit hikâyeleriz. Gerçeğimiz yok, yalanlarımız ortada. Ve ortada bir yerde sallanıyoruz düşmek üzere olan bir diş gibi. Şimdiki halinle bile beni mahvediyorsun, beni yiyip bitiriyorsun. Senden başkası bana haram olsun tüm cadıların en makyajlısı. Biliyorum, bu tarihten sonra hiç kimseyle yakınlaşamayacağım ve kesinlikle seni de elde edemeyeceğim. Bunu çok iyi biliyorum. Söyle, ne yapmam lazım? Gökler, melekler, ağaçlar, bitkiler, çiçekler benim için ağlar mı? Ya Tanrı, ya sen? Tanrı biliyor içime giren gücün kuvvetini. Böyle konuşuyorum diye beni alaya alırsın içinden, beni içinde ezip un yaparsın, unumu ipe serersin. Unumdan kalın, kuru, efsunlu ekmekler pişirirsin. Ekmeğe üfler dağıtırsın tüm karşılıksız sevenlere. Ne kadar kötülük yaptığını bir bilsen! Ne kadar temiz olduğunu bir unutsan! Bir bilsen içimde ne kadar temizsin! Cadı oldun diye seni sevmeyi bırakacak değilim. Anlat bana kâinata nasıl üflendiğini. Anlatmak istemiyorsun. Anlat fantastik bir hikâye. Hep durursun karşımda böyle. Neden susarsın ki? Belki de basit bir romanda adı geçen kocakarısın. Aptalca bir konusu olan fantastik bir hikâyenin içinde adı geçen bir cadısın. Rüzgârı, bulutları, yağmuru, hayvanları istediğin tarafa sürüklüyorsundur. Kartallar, şahinler, kargalar sürekli seni takip ediyordur. Haftaya aynı gün ve saatte seni Bakırköy sahilinde bekleyeceğim. Unutma aynı gün ve saatte," demiş ve çekip gitmiştim. Diğer hafta aynı gün ve saatte indim Bakırköy sahiline.