- 1503 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
ANADOLU NEREYE KOŞUYOR
Sabahleyin baktım hava güzel, günlerden de pazar.
Hanım’a dedim ki "Biraz yürüyelim!" … Attık kendimizi sokağa.
Ohooo! Biz geç kalmışız. Antalya koşuyor… RUNATOLİA ! ("Anadolu Koşuyor" demek galiba!)
Biz de… Yürüdük milletin koştuğu tarafa doğru.
Seyrettik koşanları… Fotoğraf çektik.
Bir spor etkinliği sanmıştım, meğerse kapitalizme hizmetmiş!
Hanım’a " Hizmetten geri kalmayalım… Haydi biz de koşalım!" dedim.
Koştuk, 5M MİGROS’a !
Önce vitrinlere baktık… Karnımız acıktı, yemek alanına daldık.
McDolald’s dan iki menü (Hem de BİG MENÜ) alıp … götürdük.
Cappuccino’muzu SHAKESPEARE’DE içtik.
Çıktık açık havaya, birer de PARLIAMENT üfürdük.
İçeriye girerken, KAPİTALİZM’E DUA ETTİK SESSİZCE.
Eve dönüşde,
"YENİ TÜRKİYE… GARANTİ… BİTİRİYORUZ" ilanları takıldı gözüme.
İçimden:
"YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE!"
Diye bağırmak geldi!... Bağıramadım…
Bağırsam kimsenin umurunda değil,
Herkes koşuyor kapitalizme hizmete!
KOŞ ANADOLU KOŞ!
Bekir GÜÇLÜER
YORUMLAR
Millet olarak marka gösterme hastalığına bulaştırıldık...
Konuşurken bile bilemeden, iki oda bir mutfak demeye dilimiz varmıyor;
gizli din, işâretini okuyup üflüyoruz ölmeden rûhumuza...
Mevlîd-i Şerifini okumaya Ruşen Hafız'ın rûhunu çağırın, sesi Zeki Müren seslidir(rahmetli).
Yedi hazîrana ne kaldı ki... şekeri benden!.
Hürmetle Selâm ederim...
(epeyce marka reklâmı yaptınız... Sizi gidi- Siziiii) Affınızla.
kadiryeter Kadir Yeter. 02.3.2015 TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=139599
bekir güçlüer
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür ederim.
Dedim ya maksat kapitalizme hizmet. Geri kalmamak lazım !
Saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
aklıma lise yıllarında sınıfın muzip öğrencilerinin hepimize yaptığı meşhur şaka aklıma geldi ve biz tümsınıf her seferinde hatta öğretmenlerimiz bile bu tuzağa düşerdik...
muzip öğrencilerden biri tavana bakar gözlerini diker oraya... onu gören bir başkası sonra bir diğeri sonra öteki derken sınıfın tümü ve bunu görünce öğretmenimiz de... dersin bir kısmı kaynardı böylece ve onlar amaçlarına ulaşmış olmanın keyfini yaşarlardı öğretmenimiz bizleri toptan azarlarken...
nereye koşuyorsunuz yahu bi durun diyen birini bekliyoruz galiba...
okudukça gülümseten gülümsedikçe düşündüren güzel bir yazıydı..
kutlarım saygıyla...
Hicran Aydın Akçakaya tarafından 3/2/2015 10:12:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve anınızla yazıya anlam kattığınız için teşekkür ederim.
Anınız, bana da bir gözlemimi hatırlattı.
Bir gün bir filme girmek için sinemanın önünde bekliyorum. Filmin afişleri yüksekçe bir yerde asılıydı. Afişlere bakmak isteyenler başlarını yukarıya kaldırıyorlardı. Bu olağan bir durumdu. Ancak dikkatimi çeken başını yukarıya kaldıran herkes aynı zamanda ağzını açıyordu. Bu durumu yanımdakilere göstererek epeyce eğlenmiştik.
Sadece başkasının baktığı yere baksak, durumu anlayacağım da, baktığı şeyi ağzı açık seyretmek daha ilginç gelmişti bana.
Saygılarımı sunarım.
Adam gibi adam olanlar nereye, niçin koşmaları gerektiğini bilirler. Adam olmayanları da koşturucuları, dizgini başkalarının elinde istediği yana ve yöne atlar gibi koştururlar. Anadolunun nereye koştuğuna gelince: çiftini çubuğunu bırakarak, tarlalasını- tabarını da musevilere, araplara, rastgele yabancılara satarak büyüklü küçüklü tüm şehirlerin varoşlarına, gözleri kararmış, amaçlarını şaşırmış halde koşuyorlar. Umutvar olduğumuz anadolumuzun da dizlerini dermansızlık ve romatizmal hastalıklar sarmış, sanırım istese de koşamaz artık. Çünkü kırmızı mercimeği Kanada dan, buğdayı, kuveytve katardan, cevizi - ince kuru üzümleri kırgızitan ve tükmenistandan, pirinci de zaten çinden ve vietnamdan ithal ediyoruz.
Eksik olmasın ve bin yaşasın bizim kapitalist sermayedarlarımız, onlarca çeşit peynir ve diğer tüketim ürünleriyle market raflarımızı dolduruyor, İtalyan çimi, çiçeği ve kansorejen tropik iklim ağaç ve fideleriyle park ve bahçelerimizi donatıp gözlerimizi de bir güzel boyuyorlar.
Değerli dost ne gerek kaldı ki anadolu sığırına, toprağında yetişen tarım ürünlerine, şeker pancarına, mısırına, limonuna ve muzuna. Acaba Anadoluya gerek kaldı mı, anadolunun nereye ve ne yana koştuğu varoşları , salaş kafeteryaları, makdonalstları dolduran anadolu insanlarının umrunda mı?
Tüm farkındalığını kaybeden bir toplumun koştuğu yönler ve yollarında artık bir önemi kalmadı. Çünkü amaçsız kör koşulardan hiç de düzeyli sonuç ve dereceler sağlanamaz.
Yaşasın ... özgür ve her zaman eğemen kapitalist rejimimiz. O bize hangi yöne, hangi ritim ve ivmelerle koşmamız gerektiğni emreder, bizler de şak diye hızla finişle kalkarız.
Kutlarım yetkin kaleminizi çokça saygılarımla.Kemal Polat
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve Anadolu'nun nereye koştuğunu açıklıkla ifade eden değerlendirmeniz için teşekkür eder, selam ve saygılarımı sunarım.
Sayın GÜÇLÜER mevcut durumumuzu uygulamalı olarak mükemmel anlatan bir yazıydı. Anadolu nereye koşuyor?
Koşanların nereye kostuklarının pek farkında olmadıkları kesin tabii. Yazınızdan da anlaşılacağı üzere, koşturanlar her şeyin hesabını kitabını iyi biliyor ve şaşırtmadan koşturuyorlar hepimizi.
Tebrik ediyor sevgi ve saygılar sunuyorum.
bekir güçlüer
İfade ettiğiniz gibi antrenörler her şeyin farkındalar. Bir de koşanlar fark edebilseler!
Ziyaretiniz ve kıymetli değerlendirmeniz için teşekkür eder, selam ve saygılarımı sunarım.
her geçen gün..... dağılıyoruz türk kaşığı ile ecnebi pisliği yemeyi ne zaman bırakacağız.... ülkemizde yabancı gibiyiz.... duyarlı kaleme saygılar
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve anlamlı değerlendirmeniz için teşekkür eder, salam ve saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve kıymetli değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.