KÖŞESİ YIRTIK HAYAT
Darmadağın olmuş tüm hayalleri taşıyan dilekler!
Burçların ötesinde yaşayabilme olasılığıyla bir bütün gibi bugün,leş kokulu çöplükler.
Çıkarları olmadan yaşayabilen insancıkların elinden gelen bir şey yok.Vakitsiz öten horoz misali tüm dengeler.Dimağına acıdan başka bir tat değmemiş olan dünün çocukları yarınlara hükümdar olma hevesine düşmeye layık değiller midir?Uçuşan zikirlerin zifiri karanlıklarda parıldayışı hâlâ hatırımdadır.Bir fısıltısı hikayesidir bizimkisi.Anlamaya çalışmaktansa yaşamaya karar kıldığımız bir fısıltı hikayesi.Gençliğimizin gölgelendiği kuytu köşelerde,ihtiyarlığımızın soluklanacağı,cesetlerimizin gömüleceği bir hikaye.Ansızın buluverdiğimiz yaşam özgürlüğünü başkalarının özgürlüğüne kast ederek yaşamaya çalışmaktansa,tütün kokan topraklarda gözlerimizin yaşıyla,alnımızın teriyle mahkum olmaya razıyız.Bilmediğimiz bir başka diyarlarda kopan kıyametlerin kokusunu ciğerlerimize çekmeye razı olduğumuz gibi.
Ve böyle devam ediyor işte bulanıklaşan tutuklu hayatlarımız,tutkulu hayallerimiz.Doğmamış varlıkları sahiplenebilme yeteneğine sahip insanlar olarak,ölmüşleri tanımama alçaklığına inebiliyorken özgürüz biz.
Zamanında ulaşılamaz zannedilen yükseklikleri bugün ayağımızın altında çiğnerken,boyun eğip sözünü dinlediklerimizin bugün boynunu keserken hiç ödün vermedik insanlığımızdan."Hıçkıra hıçkıra ağlasın ya bırakın şu hiçbir şeye yaramaz veletleri"derken de bizler insanlığımızı sergiliyorduk bizim yerimize insan olması gereken masum hayvanların önüne.Yolda kuyruğunu sallaya sallaya yürüyen bir köpek insanların bu sarhoş hallerine bakıp da haline şükürler ediyordur.Kuşlar gökyüzünde özgürlüğün tadını çıkarıp da zikre dalarken,eli sapan tutan çocukların içi eriyordur.Böyle saçmasapan bir saçmalığın içinde saçmalamamaya çalışıp da saçmalığı saçma ötesi bir evreye taşıyan benim gibi saçmalar nasıl oluyor da yaşıyorlar?Nasıl oluyor da iradeliyiz deyip de zora gelince ağlıyorlar,kaçıyorlar?Bilmediğim dumanların izini sürmektense oturup islerin bedenimi zaptedişini izlemeyi yeğlerim.Varsın dili olan konuşsun,varsın gücü olan kullansın,varsın sözü olan konuşsun.Ben susuyorum.Çünkü biliyorum ki günde kırk defa bizi ziyarete gelen şerefli ve temiz dostumuz elbet bir gün bu misafirlikten eli boş dönmeyecek.Gelecek,süzecek,gülecek,alacak ve gidecek.Böylelikle devran diğer tarafta devam edecek.Adalet o zaman eşsiz ve müthiş bir şekilde inlete inlete,dinlete dinlete tecelli edecek.Hadi bakalım ötün ötebiliyorsanız şimdi.Her neyse benimle çok güzel oynayacak olan sevgili dostuma selamlarımı iletiyorum.Hiddetli haline değil de şefkatli haline imreniyorum.Onu seviyor,bekliyorum.
Ben bu gece de onu atlatabilirim diye yarından habersizce seviniyorum.Ama o da biliyor ya ben onu çok seviyorum.
Ben onu çok seviyorum.
MEHMET EMİN ŞAHİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.