K-an Uykusu
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
1923 Venedik
O’nu neden bu kadar çok sevdiğimi Psikolog Danie Clara hayla anlamış değildi. Seansa başladığım günden beri uygulamış olduğu testler ve ilaçlar onu unutturmaya yetmedi. Henüz birini unutmak için de bir ilaç üretilmemişti.
Bu zorlu geçen üç yılın sonunda buhranlar geçirmeye ve olmayacak şeyler kurmaya başladığımı, annem Machel fark etti. Benden habersiz Psikologuma giderek konuyu anlatmış olsa gerek ki eve gelir gelmez üzgün bir şekilde bana sorular sormaya başladı;
‘’ Ceny kollarına ki yaraları sen mi yaptın? ‘’
‘’ Kollarımda bir şey yok ki onu nereden çıkarttın? ‘’
‘’ Ceny senin için endişeleniyorum, neden böyle olduğunu anlatmayacak mısın annene?’’
‘’ Off! Annee… Sorun yok merak etme. ‘’
* Psikolog Danie Clara bu gibi belirtileri tam teşhis olmasa da ‘’ Multipl Skleroz ‘’ tanısını koymuştu. Bunun neden kaynakladığı Machel ve Doktoru bilmiyordu. *
(…)
Psikolog Danie Clara bugün başka güzeldi. Omzuna düşen saçları ve giydiği mini kırmızı eteği ve siyah delikli çoraplarıyla kadın olmama rağmen beni etkisi altına almıştı. Hatta o kadar çok etkilenmiştim ki bana seslendiğini bile duymadım.
‘’ Hoş geldin Ceny. ‘’
‘’ Hoş buldum doktor görünümlü Clara. ‘’
Beraber gülmeye başladık. İnce tiz sesiyle sorular sormaya başladı.
‘’ Bugün nasıl olduğunu anlatır mısın bana? Ne hissediyorsun? Mesela onu anlat. ‘’
Clara bana ilk defa onu anlatmamı istedi. Ve o kadar şaşırdım ki ne diyeceğimi bilemedim.
O benim derin yaramdı ve kimse açmak istemezdi.
Bundan 792 gün önce sonbaharın yeni girdiği bir mevsimde saçlarını elleriyle taramasıyla tanıdım onu. Ogün başka bir yerde olmak istemedim. Kalbi bana müsait miydi onu da bilmiyordum. Utandığımı görmesini hiç istemedim. İlk görüşte ‘’ aşk ‘’ dedikleri şeyin bu olması çok tuhafıma gitti. Duvara yaslanmış bir şekilde sigara içiyordu. Nasıl yanına giderim, nasıl konuşurum diye düşünürken markete girip ‘’ Rockets Polonya ‘’ markalı bir sigara aldım. Sigara içmeyi dahi bilmeyen ben ilk defa o gün içtim. Terleyen ellerimin arasına sıkıştırıp yanına doğru yürüdüm. ‘’ Ateşiniz var mı? ‘’ Sorusuna sigarasını uzatması tuhafıma gitmişti. Çünkü sigara yalnız çakmakla değil, sigarayla yanacağını o gün öğrendim. İçime çekmeye çalışmam bile apaçık sigara içmediğimin göstergesiydi. Sigara bahane oldu o gün ama sonunda tanıştık. Venediğe tatil için geldiğini üç gün sonra döneceğini söyledi. Hayal kırıklığıyla içime düşen ateşi anlatamam. Ama üç gün boyunca beraberdik. Öyle güzel şeyler yaşadık ki dönüşünde gitmek istemediğini ama işi gereği gitmesi gerektiğini ve bana tekrardan döneceğini söyledi ama dönmedi. Bu güne dek ondan hiçbir haber alamadım. Öldü mü? Ne oldu onu dahi bilmiyorum. Bende kalan tek bir resmi var bir de hayalleri…
Seansımızın sonuna gelmiştik. Bir sonraki seansım yaklaşık beş gün sonraydı. Ve o kadar sıkıcıydı ki her şey eve gidip uyumak istiyordum. Belki de son defa gözlerimi kapatırım ona…
Akşam üzeri her şeyden habersiz radyomun cızırtısını kesip ‘’ Ranee& Renato – Save your love my darling ‘’ dinlemeye başladım. Şarkının sözleri o kadar derin ve beni- bizi anlatıyordu ki kulaklıkla uyuya kalmışım.
Gece yarısı 3:45
Saatin tik tak sesleri beynimin ötesinde canımı sıkmaya başlamıştı. Ayaklarımı duvara dayayıp düşünmeye başladım. Ne zaman döneceğine dair hiçbir iz olmaması içten içe bitirmeye başladı beni. Telefon rehberine bakıp yaşadığı şehrin telefon numaralarını birer birer aradım;368765213
586423545
875621317
124556866
En son aradığım telefon numarası doğruydu.
‘’ Cledi Daordi ile görüşmek istiyordum madam lütfen bağlar mısınız?
‘’ Böyle bir kayıt yok bayan, listeden silinmiş ya da adresi değişmiş olabilir. ‘’
‘’ Teşek… Dıt! Dıt! ‘’
Artık emin olduğum bir şey vardı dönmeyecekti. Ona ulaşa bileceğim yolların tümünü kapatmış. Yaşamak ile ölmek arasında kaldığım bir ikilem bir seçenek gibi bir şeydi bu. Gözlerimi kapatıp, uyumak, uyumak, uyumak! Sonsuza dek, u y u m a k…
Mechel Ceny uyandırmak için odasına girdiğinde yatağın kan olduğunu görür görmez çığlıklar attı. ‘’ Ceny meleğim hayır bunu yapmış olamazsın! ‘’ Evet, Ceny artık derin bir uykuya kendini teslim etmişti… Ölümünden üç ay sonra Machel kendinin yatağının altına düşmüş bir not buldu. Notta şöyle yazıyordu;
~ Bugün aşkın ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum. İnsan bazen vazgeçtiğinde değil, vazgeçildiğinde görürmüş doğruları. Ne bileyim ben vazgeçmemekle diretirken hiçbir şeyin farkına varamadım. Aşk sandığım şeyin aslında koca bir saplantı olduğunu yeni öğrendim. Oysa en büyük kırgınlığım hayata oldu ona kırgın, hatta kızgın bile değilim. Çünkü yüzümün gölgesine kadar onunla doluydum ben. Hoşça kal, mam… ~
1928 Venedik
Cledi, Ceny’nin ölümünden beş sene sonra Venediğe gelmişti. Ama bilmediği şey Ceny’nin ölümüydü. Sabahın erken saatlerinde Bayan Machelın kapısını gitmiş, aralıklarla zile basmıştı. Machel kapıyı açtığında şok olsa dahi neden geldiğini merak etti.
‘’ Sen… ‘’
‘’ Evet, uzun zaman sonra geldim suçluyum biliyorum ama Cenyi görmek istiyorum o nerede? ‘’
‘’ Öldü! ’’
Duyduklarıyla şaşkınlık yaşayan Cledi, Ceny’nin son defa da olsa odasına girmek için ısrar etti. Machel ne kadar istemese bile en son kabul etti. Cledi odanın ışığını açmak istemesiyle duyduğu sesle ürperdi.
‘’ Işığı kapat Machel ‘’
~
‘’ Save your lave my darling, save your love… ‘’
K-an Uykusu Yazısına Yorum Yap
"K-an Uykusu " başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
ccelayir
@ccelayir
Teşekkür etmenize gerek yok, olumsuz bir eleştiri. Ha kötü mü, değil, bakış açısı.
Zên
@z-n
Beğenmeniz ya da beğenmemeniz beni alakadar etmez! Kusura bakmayın ama yazım tarzı ve düşünce her kese hitap etmek zorunda değil.
Ben bana olumsuz eleştiri yaptığınız için değil yazımı okuduğunuz için teşekkür ettim.
... Hee Siz bunu anladınız mı? elbette hayır!
saygılar.