- 2072 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
:::...LEYLEK MASALI:::...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
…:::LEYLEK MASALI:::…
“Hani camlarda bekler de,
Der ki; sensiz uyumadım…
Ödül bekler bu hünere
BEN O KADIN OLAMADIM”
Aysel Gürel
İki ucunda kaldık hayatın… İki ucu da bir işe yaramaz aslında… Atla ve kurtul misali içimizde her gün biriken intiharlar, kadınsı ve erkeksi isyanlar var. Dünyamızın merkezinde erkekler var zannedilir ya hep, ne zavallı bir egodur. Merkeze konduğumuzu ve bizimle tatmin olduklarını hiç bilmezler. Aslında merkezde bir arada olduğumuzu ve birbirimizle doyduğumuzu bilmiyoruz hiçbirimiz. Diyorum ya iki ucu işe yaramaz değnek! Hayat ve ilkel güdüler…
Kadın denir, anadır, büyütendir, yürütendir, idare edendir, sabredendir denir… Deliliktir! Hepsi birer deliliktir aslında! Hayatını elinin tersi ile itip kendini bitirmektir. Kimse anlamaz, görev bilinir, etek giymek, saç taramak bile görev bilinir! Kimse dur demez! Kimse “ben kimim?” demez! Adı her ne ise kadının, ben buyum bile demez!
Her şey kadının üzerine oynanır. Reklâm, TV programları, magazin, ticaret! Dergilerde boy boy kadın resimleri… Mankenlerle yakalanan şöhret adayları, kadın iç çamaşırı ekleri erkek dergilerinde yer alır! Hep! Dükkânlarda kadına ayrılan yer erkek giyimine ayrılan yerin hep kat kat fazlasıdır. Şarkılar hep kadın duygularını taşır! En çok kadınları ağlatmak için yazılır. İhanet bir tek kadına yakıştırılmaz. Seks bir tek kadında konuşulmaz. Belki artık vajina estetiği üzerine yazılar da yazılıyor, kadın cinselliği biraz da olsa konuşulabiliyor ama ulaştığı kitle, bunları okuyan, algılayan, sorgulayan kitle bir bardaktan fazla olmuyor. Hala!
Kadınlar en çok ağlamayı sever denir ya, ağlatan hesaba hiç katılmaz. Ağlatan bir tek erkeklerdir sanılır. Anne oğluna, kadın sevgilisine ağlar gibi görünür. Kadına yaşamak, erkeğin yaşamasından daha ızdıraplıdır. Derindir kadının girintileri! Çok derin! O derinliğe inemeyen kendini cm’lerle ölçer durur! Kusuru bir tek çıkıntısında bulur!
Fırsat veren kadındır. Tüm bunlara, hayatın üstünden geçip gitmesine izin veren kadından başkası değildir. Erkek asla fırsat vermeyende söz sahibi değildir denir. Kuyruğu olan, sallayan, kısan hep kadındır da denir. Hayvanların çiftleşmesi ne ise insanın sevişmesi de aynen bu basitlikte tanımlanır. “Aldatırız biz, hormonlarımız böyle” der birileri. Kadının kimyasında yoktur hormon azgınlığı! Ne komik! Dayatılır. Bastırılır. Susturulur. Buna da fırsat veren kadındır!
Feminizm denen şey kadının “sadece” konuşan şeklidir aslında! Kadını savunan, kadını öven değil! “Kadın hakları” denir. En çok gözden kaçırılan şey “insan haklarıdır!”.
Kadın kendini “insan” gibi göremez mi? Robot mudur bedeni? Kadın hep şaşırtır!
Terfi eder şaşırtır. Başa geçer şaşırtır. Yatakta şaşırtır, sokakta şaşırtır, bir laf eder şaşırtır! O kadar mı kalıplaşmıştır kadına ait olanlar?
Neyi tartışır dururuz yüzyıllardır bilmem. Bu kısırdöngü de neyi ararız, neyi bulamayız bir türlü? Kadın değil midir sabah programlarını yaşatan? Kadın değil midir birbirine düşman olup bir adam için kendini aşağı alan?
Bakan ama göremeyen erkeklerin arasında “kadın” gibi yaşamaya çalışan kaç ruh parçalanmıştır kim bilir! Aynılaştırılan, farklı olduğu için, kolay olmadığı için, emek verilmesi gerektiği için başka kadınlara tercih edilen kaç kadın? Ünzile’ler, Firuze’ler, Leyla’lar…
Masa toplamaktır, yatak düzeltmektir, eteğini çekmektir, hep ama hep mesaidedir hayatı! Noktası gelmez hiç, virgüldür hep sancıları! Korkuyla yaşar, öfkeyle yaşar, sessizlikle yaşar! Düş kurar hep, gerçeğe inanmaz. Duvarlarını kendinden başkasında yıkmaz! İçine yaşar içine ölür. Kırılmak ve toplanmak zorundadır. Yalnızdır. Anne olmak hazırlığındadır bir ömür. Bir gün olur! Onu da olur! Kimisi öyle kalır. Hep anne! Hep eş! Hep bekleyen! Hep içinden çıkaran hep içine sokan! Kimisi kariyer ister. Olur! Kadınlara tanıdığı şans erkeklere tanıdığı şanstan hep daha azdır. Çünkü korkuları vardır, çünkü yine ezilmekten korkar, çünkü kadına güvenmez. Kendine güvenmediği için! Kendi yaşadıklarını başkası da yaşasın derdinde olduğu için. Kaynana kelimesi gibi… Kaynanasından ne gördüyse gelinine de onu yaşatma derdindedir ama sorsanız neler çekmiştir. Aynısını yapar! Çektiklerini çektirir! Oğlu bir tanesidir. Kocasından gördükleri ona ders olmamıştır. Ama sorsanız “kadın haklarını” ona, anlatır da anlatır. Kendi hakkını bilmez çünkü! Başka bir kadına nasıl hak tanıyabilir ki! Kimdir öyleyse gerçekten “kadın haklarını” savunan! Hangi kadındır bir kadına değer veren? Kendine değer vermeyi öğrenmeyen bir kadın bunu nasıl başarır ki? Sonuç hep aynıdır!
Herkesten daha çok ihtiyacı vardır dokunulmaya bir kadının! Aslında herkesin dokunmaya, dokunulmaya, hissetmeye ihtiyacı vardır. Kadın hiç sevişmeden de yaşayabilir demek “zayıflığın ve hormonların arkasına saklanmaktan” başka bir şey değildir. Hiç dokunmadan, hiç hissetmeden yaşanan bir aşk sonsuz görülür ya hani, iradesizliktir. Yaratıcı zekânın eksikliğidir. Devamını getirememek korkusu ve gerçekten hormonlara yenik düşmektir. Güçsüzlüktür. “Bir tek kadınla ömür geçirmek mi Allah korusun” derler ya hani… Yeteneksizlikleri ve eksikliklerindendir. Kendini farklı görenlerin tek farkı kendilerine olan güvensizlikleridir. Erkekler hep bunun arkasına saklanır. Erkekler hep saklanırlar. O yüzden hep çok “ortalıktadırlar”. Kadının göğsünü alırlar, saçını keserler, eteğini çıkarırlar altından; kadın yine kadındır. Duygusu, ruhu, içi, derinliği ile… Erkeğin kesilecek bir tek yerini kesseler ne erkektir artık ne de kadın. Böyle denir ya hani; işte erkek olmak bir tek ona sahip olmak demek değildir. Bundan başka yeteneği olmayan ve ruhunu tanımayan erkektir bunun arkasına saklanan aslında!
Emin olma duygusudur kadını yaşatan! Emin olmamaktır erkeği erkek yapan! Kendinden emin değildir önce! Sevgisinden emin olmamalıdır bir kadının! Elinde olmamalıdır hiçbir şey. O yüzden hayat ellerinde değildir hiçbir zaman! Başaramazlar! Ne sevmeyi ne yenilmeyi ne de yenmeyi! O yüzden severler şampiyon olan takımlarını ve o yüzden küfrederler kaybettikleri her maçta! Hayata!
Önemlidirler aslında! Kadınlar için önemlidirler! Her şeyini kendi yapabilen bir adamın bir kadına ihtiyaç duymadığını savunması bile insani bir zaaftır. Kadını sadece çamaşır yıkayan, yemek yapan, derleyip toplayan biri olarak gördüğündendir. Birine ihtiyaç duymamak ruhunu, bedenini, özünü sevmemektir. İnsan yalnızlığı sevmez aslında, sevdiği şey bencilliğidir! Bu da sevgisizliktir. Kendini sevmemektir. Ne kadın ne erkek değildir aslolan. İnsandır, bunu kimse anlamaz!
Kadınlarla erkeklerin birbirini sürekli yargılaması komik gelir bana. O yüzden ne feministimdir ne de erkek yanlısı! İnsan olmak gerekir önce. Robot değil, taş değil, hayvan değil! Beyni olan, ruhu olan biri gibi davranmaktır aslolan!
Kadın kendini sunmaz, bedenini sunar! Erkek alır, hakkıdır! Çünkü sunulanı almamak da erdem ve irade işidir. Erdem demek rahip olmak demek değildir ama, sadık olmaktır, aç olmamaktır, hazmetmiş olmaktır. Dürüst ve kontrollü olmaktır. Yaratıcı, eğlenceli, güçlü olmaktır. Hem ruhuna saygı duymak hem cinselliğine saygı duymaktır. Kirlenmemek, temiz yaşamaktır. Tek eşlilik zayıflık değil tamamen bir bilgeliktir. Bilmem var mıdır böyle birileri?
Benim için feministlik kadının kendine verdiği değerdir. Erkekten gördüğü zararın isyanı demek değildir ki kadın önce kendine sonra başka bir kadına daha çok zarar verir. İster içgüdüsel ister hormonal olsun hayat bir tek kavramın etrafında döner; Bilgelik! Kimi savunursanız savunun, kimi suçlarsanız suçlayın… Eğer kendinizi “irade ile idare etmeyi” ve “el üstünde tutmayı” bilmiyorsanız hiçbir “–izm” size kusursuz düzeni ve huzuru vermeyecektir. Yaşama hakkını, hiç!
Gülümseten bir yaklaşımla bitebilir belki de bu kavga; “sadece kadın ya da sadece erkek olsaydı bu hayatta, ona da muhakkak bir kusur bulurduk biz!” İnsan değil miyiz işte peh!
YORUMLAR
ÜZÜCÜ !...
Destek mahiyetinde, bir kaç bayan üyemizden yorum görsek de çözüm önerisi olarak ortaya bir şey sunulmamış olması üzücü...
Öneri olarak getirilen hemen çözüm olmasa da bu çeşit platformlar bence en güzel ortam...
Herkes fikir jimnastiği ba'bında bir öneri ortaya atsa, belki bir çok konuya çözüm olmaz ama sorun olarak bir ya da bir kaçı azalmış bile olsa kâr kârdır.
Ve hatta böyle bir platformdan oluşacak güç birliği ile ses duyurmak, tepki koymak bile mümkün olabilir...
Açılışların dışında hiçbir yerde görünmeyen
" kadından sorumlu devlet bakanına " duyurulabilecek sesten bahsediyorum...
Evet... işin kilit noktası, öncelikle fikir jimnastiği... ama zor görünüyor !
Böyle nitelikli bir yazıya bende dahil 13 yorum !
İşte her konudaki sessizliğimiz burada da hüküm sürüyor...
Halbuki; konu hassas ve sitede kalemi son derece kuvvetli üyeler var... Anlaşılan, kalemlerin sadece şiire erk'i var !
Şiir yazmak... düşünen, hisseden, sorgulayan, gözlemleyen, yaşayan ve tüm gördüklerini üreten bir beyinde harmanlayıp netice çıkaran ve bu neticeyi süsleyerek okuyucuyla buluşturan insanın maharetidir...
Nitelikli şiir yazıyor diye düşündüğüm kişilerin sayfada olmamalarından, olanların ise çözüm önerisi bırakmamasından üzüntü duydum...
NEDEN BU KADAR SESSİZİZ ?
BU SESSİZLİĞİMİZ SADECE KADINLARA DEĞİL...
NEREDEYSE VATAN'A MÂL OLMAK ÜZERE !...
" Söz gümüşse sükut altındır " diye bir deyimimiz var... Her konuda değil !
SAYGILARLA
Rom@ntik tarafından 6/25/2008 8:34:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sizin yazınız ve yorumlar,hepsi de okunmaya değer...
Kadınını en güzel şekilde anlatan Tanju Okan'ın sesi kulaklarımdaydı sizin yazınızı okurken.KADINIM nasıl duyarak nasıl hissederek okuyor.
Siz de bizim sesimiz oldunuz ve sayfalara o kadar güzel biçimde aktardınız ki,günün yazısı olmayı fazlasıyla hakeden bir yazı oldu.
Sevgi ve selâmlarımla...
sizi önce bu seçiğiniz hayatın kanayan yarası olan k a d ı n
ve bitmeyen sorunlarını ele aldığınız yazınızdan dolayı kutluyorum. başarılarınızın ve kaleminizin kırılmaması dileğim. sizinle KADINIM şiirimle teşekkür ediyorum
K A D I N I M
Doğururken uğruna
Seve seve öldüğün
Kardeşliği barışı
Doğruyu öğrettiğin
Gün geldi bıçaklandım
Gün geldi dayak attım
Alın yazısı sanıp
Sesini çıkarmadın
KADINIM
Gün geldi seni sattım
Gün geldi satın aldım
Gün geldi din uğruna
Kara çarşafa sardım
Baldır bacak reklamda
Para için kullandım
Alın yazısı sanıp
Sesini çıkarmadın
KADINIM
Uzun saç kısa akıl
Deyip uyuttum seni
Bu işi yapamazsın
sesin çıkaramazsın
Deyince hep inandın
yazısı sanıp
Sesini çıkarmadı
KADINIM
Dünyanın yarısı ben
Diğer yarısı da sen
Karar ver
Sen de yönet
Yanlışlarımı düzelt
Hak alınır verilmez
Gümüş tepsi ile hep
Al elimden silahı
Engelle savaşları
Dağıt bütün dünyaya
Kardeşliği barışı
KADINIM
Ne çok farkındalık.. Yorar bu insanı. Kendimden biliyorum..
Yazının içeriğinden ve anlatılandan çok ilgimi çeken bu oldu.. "Ne çok farkındalık?.."
Hayatı böylesine irdelemek düşünce yapısında binlerce dehliz açar farkında olmadan.. Zamanla bu dehlizler genişler,büyür ve değiştirilemez bir yapı olarak çıkar karşımıza.. En küçük bir kelimede,en küçük bir davranışta,günün bir manzarasında sıradanlaşır herşey ..
Bir kadını bunca irdelemek(konu kadın olduğu için kadını diyorum.Sanıyorum yazar," kadın" kadar hayatındaki bir çok şeyi bu şekilde irdelemektedir) mutlu etmez insanı.. Farkında olmak mutlu etmez.. Tadını alır götürür hayatın bunca farkındalık.. Gün gelir sıradan insanlara özenmeye başlar insan.. Düşünmeyen,sorgulamayan.. sadece yaşayan.. Çünkü mutludur "sadece yaşayanlar".. Çünkü kadını kadın olduğu için,erkeği erkek olduğu için, eşyayı sahip oldukları için severler.. Kadından alınması gerekenler vardır hayat adına ve alır erkek.. Erkekten alınması gerekenleri alır kadın.. Yemek yenir,traş olunur,duş alınır,çalışılır,kavga edilir,sevişilir,çocuk sahibi olunur,ev sahibi olunur,komşu sahibi olunur... ve uzar gider bu liste..
Yaşamak gerektir diyorum.. İrdelemeyi bırakıp bir kenara, hayatın tadını çıkarmak gerektir!.. İçtiğin sudan sonra oh!çekebilmek için!.. Yediğin yemeğin tadını çıkarabilmek ve huzurla kalkabilmek için sofradan,başını yastığa koyduğunda sadece uyumayı düşünebilmek için,
sabah kalktığında aklında sadece iş olması için...
Zaman sürekli geçmekte.. Bizler yaşamı bunca irdelerken birçok güzelliğini kaçırıyoruz ve pişman oluyoruz;eğer pişman olunması gerektiği sonucuna kadar ulaşabilirsek irdelemelerimizde.. Çünkü iredelerken bu sonuca ulaşamazsak bu konuda da başarısız sayılırız..
Kısacası yaşlandığımızda farkındalıklarımız bizi mutlu etmeyecek.. Bir ses bir görüntü arayacağız geçmişe dair..
O günkü mutluluğa kaynak olacak tek bir görüntü..
Yaşamış ve mutlu olmuş olmaya dair cebimizde saklayabileceğimizi birşeyler..
Umarım cepleri gamze dolu şirin birer yaşlı olabiliriz bütün bu farkındalıklardan sıyrılarak..
Selam ve saygılarımla..
Kutladım günün yazısını yazan canı..
İlk satırdan son satıra kadın kokan bir yazı
Kadını ezeni kadın kendi eliyle büyütür bizim oralarda kız çocuğu eli kaşık tutumu mesai başlar erkek ise aman erkek çocuk soframı kurar erkek çocuk evmi süpürür yemekmi yapar diye büyür birde analrı gözlerinin içine bakar aman oğlum ...küçük yaşta robot misalı kurulan bizler potasniyel hizmetçi programı hafızamıza yüklenmeye başlar ve yazıdaki gibi gelişir olaylar sürer belgin türkün dediği gibi aslında kadına en buyuk kötülüğü öğretende yapanda bir kadın olur
Cinselıkte erkek yıne bır adım önde sünnetle başlar davular zurnalar çalar oğlum erkek adam oldu diye kızlar regl olduğu vakit baskı on kat artar birde adettendir diye tokat yer böyle geldi böyle gidermi bilinmez ama öncelıkle kadın elindeki gücün farkına varmalı dirençli azimli ve ne kadar çalışkan olduğunu kendine öğretmeli
TEBRİKLER gerçekten harıka bir yazı okudum
yazının tamamını dikkatle okudum..oldukça iyi analizler içeriyor.sanki çok çok fazla sayıda kadının duyguları,fikirleri sorularak bazı sonuçlara varılmış..gerçi hepimizin yaşamından kesitler sunuluyor..çoğuna işimize geldiği için göz yumuyoruz..çoğuna da gücümüz değiştirmeye yetmediği için başımızı kuma gömmeye devam ediyoruz..
kadının kendi özeleştirisini çok iyi bir dille anlattığı sıradışı bir çalışma olmuş..katılmadığım çok az kısmı var..oda sanırım hala erkek egemenlğinin beyinlerde bir türlü gerçekleştiremediği devrimden kaynaklaniyor..kadının gerçek yerinin ne anlama geldiği..yaşam için varlığının ne anlama geldigini kavramak çok zaman aldı..hala da zaman aleyhine işliyor kadının her toplumda..kırsal alanda yaşayan kadınlarla ilgili bir araştırma içindeyim..bu yüzden bu yazının ne anlam geldiğini hatta bu eleştirilerin ne kadar hafif geldigini çok daha iyi biliyorum..duyduğuum hikayeleri buraya taşısam..kadınlar toplu isyan çıkarır:))
belkide bu anlayışın beyinlerde oturabilmesi için yeni bir anaerkil döneme ihtiyaç vardır..
paylaşım için tşk...sevgiler
çiselim diyeceksin ki ne alaka olsun sen gene duy belki malzeme çıkar sana :))))
geçen sene rumeli hisarındayız cümle alem
konser arasında ihtayacımdan olacak ki tuvalete gitmek gibi bir duygu oluştu içimde ... gittim de :)
bayan - bay wc lerimiz ayrı olmasına rağmen her iki tarafta da kuyruk tabi ama bizim kuyruğumuz üniseks :)))
dedim yanlışmı duruyorum kuyrukta ama yok doğru... en son elimi yüzümü yıkarken her kapı açıldığında kızlar çıkıyordu önce yadırgadım sonra hoş buldum tabi önemli değildi bizim için...
şimdi
bu senede gitmeyi düşünüyorum / özellikle bayan wc ye gitsem acaba bir tepki alırmıyım diye bir danışayım dedim sana şeker..
yazın mı ?
delisin sen muhteşem her kelimesi.
erkeği bu dünyada üstün yapan kadınlardır!
asla unutulmamalıdır...
ve kadının kadına yaptığını erkekler bile kadınlara yapmamıştır neredeyse...
gelin-kaynana
gelin-görümce
elti-elti
komşu-komşuyla
arkadaş-arkadaşla
daima kadınlar birbirleriyle didiştiklerinden bırakın haklarını savunmayı himaye olmaktan kurtulamadılar...
oğullarımızı paşam diye büyüttüğümüz sürece erkekler bizden üstün hissedeceklerdir kendilerini...
güzel konu Çisel hanım ...
Nefis bir yazı... gerçekten de nefis... kutlarım...
Bu yazıyı nefis kılan unsur : İçindeki gerçekliklerdir...
Şimdi... bu yazının içeriğini aklımızda tutalım ve diğer yandan ATATÜRK'Ü düşünelim.
Dünyada ilk defa kadın haklarına önem veren ve bunu da çıkarttırdığı kanunlarla tescilleyen lideri...
ve ardından gelelim 70 yıl sonrasına aradaki farkı karşılaşıtıralım : İlerlemiş miyiz, yoksa gerilemiş mi ?
Gir içeri, tokalaşma haramdır, sen bilmezsin, ört başını, yürürken önüne bak, karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmiyeceksin ! Bebe ağlıyor git bak şuna, erkeklerle gezme namusumuzu kirletme, kız kısmı okumaz otur evinde el işi öğren... ve daha verilebilecek yüzlerce örnek...
Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde orantı nedir ?
Net olarak bilen var mı ?
550 millet vekilinin içinde toplam 50 kadın milletvekilimiz var mı ?
Varsa da bu, hoşgörüden değil emin olun...
Sadece, seçmene karşı ezik duruma düşmemek ve kadın seçmenin oyuna göz kırpmak !
ve bu kadarı dahi ATATÜRK' ün sayesinde... seçme ve seçilme hakkını tanıdığı için
" bizim tanıyamadığımız kadınlarımıza "
Kadınlarımız açısından pozitif anlamda daha yüzlerce örnekle süsleyebiliriz haklı olduğu kanularda
Peki bir de tarafsız olarak irdelemek istediğim konular var...
Kadın, bedeni ile kullandığı materyallerle erkeklerin ilgi odağı değil mi ?
Hem de iç çamaşırına kadar ve hatta çamaşırsız hali bile...
O halde, neden kadınlarımız buna izin veriyor, kendini teşhir eden, o dergilerle boy boy poz veren, çamaşırlı ya da o da olmadan ! Resimlerin çıkmasına neden kadınlarımız müsade ediyor ?
Piyasada Edebiyat dergisi ya da kitabı çıkar satılmaz... ya da çok düşük rakamlarda seyreder ama kadın dergilerinin tirajı öyle mi ?
Toplumca yadsınamayacak bir gerçek var ki; o da, en çok alışverişi kadınların yaptığı...
Ben, bu güne kadar rastlayamadım büyük alışveriş merkezlerinde (pahalı ve bir gardrop dolusu eşyası bulunmasına rağmen ) alışveriş yapmaktan vazgeçip de
Yaa.. ben bu parayı yol kenarında bekleyen bir, iki hemcinsime vereyim de, en azından bir veya birkaç günde olsa amiyane tabirle erkeklere meze olmaktan kurtulsun...
Ya da hatırlamam ki; tüm kadın kuruluşları, dernek ve organizasyonları birleşip... bu insanlar için toplumu el birliği ile bilinçlendirelim, ellerinden tutalım türü bir etkinlik yapmadılar !
Yahut hiç bir kadın kuruluşu gidip esas sıkıntının çekildiğ köylere topluca gidip onların dertlerini dinlemediler...
Alışverişe vakit var... kuaföre vakit var...
Birlik olmaya ?
Eh... İnşallah o da olur bir gün !
Yanılıyor muyum ?
Neden ? Engel nedir yapılmaması için ?
Aksi yönde kanun ya da içtihad mı var ?
Kadın hakları mı ? Evet...
Eziliyorlar mı ? Evet...
Peki neden sessizler !
Ağlamayana meme vermezler gibi bir deyim yazacağım o bile kadın unsuru içeriyor...
Bizde kadın sadece, anne olduğu zaman kutsaldır !
Öncelikle bu bilinci değiştirmekle başlamalıyız...
Sözün özü : Ne onlarla yapabildik ne de onlarsız ama biraz da sizler bilinçlenin... sözüm, ATATÜRK'ÜN Türk kadınına
SAYGILARLA
"Kadın"
-Sen evet sen...Adın bu mu?
:)
Ne çok anlam çıkar altından bir tek kelimenin/ ya da ne çok görev sarınır bir kelimeye...
-Bunların hepsini kaldırabilecek kadar başın dik mi?
Evet...
-Kim söyledi?
Adımı babam koymuş...
.
.
.
:)
Sevgimle...
Ben çok beğendim...