Atlar Taylar Kısraklar
Bir iki hafta önce geniş bir grupla Malatya’ya yöneliyoruz..
Aynı araçla yol alıyoruz..
Sekiz on kişiyiz..
İki günüz bir gece kalacağız..
Bayanlı erkekliyiz..
Sohbet ve muhabbetle ilerliyoruz..
Vakti iyi değerlendirmek durumundayız..
Arkadaşlar planı sen yap diyorlar, ne de olsa uzunca süre burada yaşamışsınız..
Sağı solu bilir tanırsınız..
Tamam diyorum o zaman her şeyi bana bırakın..
Bana uyun..
………………………….
İlk uğrak yerimiz Sultansuyu..
At çiftliği..
Hara..
………………………….
Sultan Abdulaziz Han’dan beri süregelen bir işletme..
Geniş bir alan..
Uçsuz bucaksız bir yer..
Müsaade alıp giriyoruz içeri..
Aramızda otuz beş yıl önce işletmede altı ay görev yapmış bir arkadaşımız var..
Duygulanıyor görünce..
Ne kadar da değişmiş diyor..
Çok farklı,eskisine göre çok farklı diyor..
Aşina ya oraya..
Altı aylığına da olsa gezip tozmuş çalışmış ya..
Gözleri yaşarıyor..
…………………………
Atları kısrakları tayları görmek istiyoruz..
Tavlalara geçiyoruz..
Duruşları çok asil..
Asil kanlar..
Saf Arap Atları..
Nice yarış kazanmış,
Sahibine ödül aldırmış atlar..
Secereleri var..
Soy kütükleri..
Anne baba,büyük anne büyük baba hepsinin kaydı tutulmuş..
Bir çok ünlü yarışta birinci gelmiş..
Lider bitirmiş..
En önde tamamlamış..
Alı, kırı,yağızı..
Renk renk..
Çeşit çeşit..
……………………………….
Ayrılıyoruz oradan..
İşletmeyle şehir arası yakın yarım saatlik yol..
Acıktık diyor arkadaşlar..
Şöyle hafif yollu bir şey..
Ne yiyebiliriz..
Ne atıştırabiliriz..
Düşünüp tartışıyor,
Görüş alışverişinde bulunuyoruz..
Vakit harcamayalım uzun uzun yemek yemeyelim bir çorba içelim diyoruz..
Hemfikiriz bu konuda..
O zaman sen bilirsin bizi iyi bir çorbacıya götür diyorlar..
Tamam iyi bir çorbacı biliyorum ama sekiz on kişiyiz adamın yeri ufacık içerde müşterisi varsa bir kısmımız dışarıda kalırız diyorum..
Olsun olsun yeterki çorba iyi olsun parti parti yeriz diyorlar..
……………………………….
Ara sokak..
Henüz bir lise öğrenciyken otuz beş yıl önce ki çorbacımız..
Uğrak yerimiz..
Hatırladım o günleri..
Bir bir gözümün önünden geçti..
Film şeridi gibi..
Mütevazi harçlığımızla ancak haftada bir gün uğrayabildiğimiz bir yerdi..
Genellikle cumartesi..
Sabah dokuz gibi çorbacıda..
Arkasından kadayıfçıda..
Sonrasında Büyük Sinemada..
Fırsat bulursak bir Kanal Boyu bir Kernek turu..
Sonrasında dolmuşa binip tekrar okulumuza..
…………………………..
Günü tamamlardık böylelikle..
…………………………..
Abi kapalı burası dedi genç bir delikanlı..
Nasıl olur buradaydı burası bir çorbacıydı..
Telaşlanmayın işi büyüttüler karşıya taşındılar..
Hemen şurası..
Genelde işi büyütenler bozar, kaliteyi düşürür..
Endişem bu..
Eski tadı ve lezzeti alamayacağımı düşünürüm..
Biraz sakınırım..
…………………………
Hiç bozmamışlar..
Aynı tat..
Aynı lezzet..
Aynı sıcaklık hem çorbada hem kendilerinde..
Kemik suyuna tereyağlı mercimek çorbası..
Yanında yarım Malatya pidesi ve,
Herkese özel yeşilliği..
Üzerine tavşan kanı çayı..
Arkadaşlar mutlu oluyor..
Böylesine bir çorba ilk kez diyorlar..
İkinci porsiyonu istiyorlar..
Ücret ödüyoruz toru topu üç buçuk lira..
Islak mendili ve çıkışta kolonya ikramı dahil..
……………………………..
Kadayıfçıya gideceğiz ama önce Şıra Pazarı diyoruz vakit daralıyor çünkü..
Işıltılı rengarenk bir şıracıya giriyoruz..
Kayısının her türü..
Döneri pestili,sucuğu,kurusu, gün kurusu..
Başlıyor ikram faslı..
Doyasıya bir kayısı ziyafeti..
Tıka basa..
Tam tadınca..
Hoşnut oluyor arkadaşlar..
Böylesi yok diyorlar..
Böyle memleket görmedik..
Bu kadar güler yüz,ikram izzet ve fiyat diyorlar..
Boş çıkmıyoruz epey bir hediyelik alıyoruz..
Onlar memnun biz memnun oradan ayrılıyoruz..
……………………………
Kadayıf işi diyorum arkadaşlara..
Yer kalmadı,
Adamlar kayısıya doyurdu bizi diyorlar..
Bunun üzerine gitmez ki diyorlar..
Hak veriyorum kendilerine..
İnşallah o da bir başka gelişte diyorum..
……………………………
Çanta poşet valiz otele dönüyoruz..
Giriş miriş,
Epeyce bir işlem faslı ve sonrasında,
Odalarımıza geçiyoruz..
Yerleşiyoruz..
Arkadaşlar havuza saunaya,bense eski birkaç dostla muhabbete..
Kemal GÜL
20.02.2015