- 852 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ANNE GİBİ -1
İstanbul’un ,devlet üniversitelerinden birinin, Anadolu yakası kampüsü koridorlarında bir ilân :’ Evimin bir odasını ücretsiz verecek, bir ya da iki kız öğrenci arıyorum. ’ İlânın sonunda verilen telefon numarası aranmaktan kilitlenmek üzere.
Kendisi emekli bankacı olan Cavidan hanım, doktor eşini kaybedince, koskoca evinde yalnız yaşamaya başlamış, yurt dışında olan oğlu ve kızının senede ancak birer defa gelmelerine razı olmuştu. Hem can sıkıntısına çare, hem de bir-iki öğrenciye yardımda bulunabilmek için aklına gelen bu olayı bir ilânla fakülte öğrencilerine duyurmuştu.
Ev, kampüse oldukça yakındı. Günlerinin çoğu, evinin penceresinden öğrencileri seyretmekle geçiyordu. Telefonla arayan öğrencilerden bazılarına randevu vererek kampüs karşısındaki bir pastahanede görüşmeye başladı. Bir türlü gönlündeki öğrencileri bulamamış, sıkılmaya başlamış, neredeyse bu fikrinden vazgeçmeyi bile düşünmeye başlamıştı. Ciddî bulmuyordu kız öğrencilerin çoğunu. İhtiyaç sahibi olduklarına, ya da gerçekte okumak gibi bir amaçları olmadığına inanıyordu.
O gün ısrarla çalan telefonu, neredeyse açmayacaktı bile. Hele arayan bir de erkek öğrenci olunca, kızmaya bile başladı. Görüşmeyi kesip, telefonunu uzunca bir süre açmamaya bile niyet etti. Fakat telefondaki ses, yavaş yavaş etkilemeye başlamıştı onu. Kendisiyle bir kere olsun görüşmesi, ufacık da olsa bu kadar bir şans vermesi için yalvaran ses, yoksul bir taşra çocuğuna aitti. Bir erkek öğrenciyi evine almayı aklının ucundan bile geçirmeyen Cavidan hanım, bu çocukla görüşmeyi kabul etti. Koşarak gelmişti çocuk kampüsün karşısındaki pastahaneye. Yaklaştığı anda bile yüzünü yalvarıcı bir ifade almaya başlamıştı. Kadının elini öperek oturdu karşısına.
’ Bana bir şans vermeyi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim size ! ’ Orta boylu, zayıf, kısa saçlı, ucuz giyimli, esmer bir delikanlıydı. On sekizden fazla değildi yaşı. Çakırdı gözleri. Gür kaşları ve uzun kirpikleri vardı. Burnu, çenesi düzgündü. Biraz kepçeydi kulakları ; galiba zayıflıktan öyle görünüyordu. Konuşması bitene kadar, kesmeden, can kulağıyla dinledi kadın. İyice süzdü çocuğu. Gizli bir hayranlık, bir sıcaklık duydu.
’ Adın ne senin ? ’
’ Aydın efendim. ’
’ Nerelisin sen ? ’
’ Eskişehir efendim. Köylerinden. Aslımız Tatar’mış bizim. ’
’ Annen, baban, sağlar mı ? Ne iş yaparlar ? ’
’ Çok şükür sağlar efendim. Çiftçilik yaparlar köyde. ’
’ Kaç kardeşsiniz ; başka okuyanınız var mı ? ’
’ Dört kardeşiz efendim. İlk defa ben üniversite okuyacağım kısmetse. ’
’ İnşaalah oğlum. Nedir bölümün, kaçıncı sınıftasın ? ’
’ Elektrik mühendisliği efendim. Bu sene başladım daha. ’
Konuşmaları bitince doğruca alıp evine götürdü çocuğu. Odasını gösterdi. Çocuklarından kalma ders çalışma masası, yatak, gardrop vardı. Hepsinin onun olduğunu ve istediği gibi kullanacağını söyledi. Oğluna ait kıyafetleri çıkarıp ona uygun olanları da seçip verdi. Çocuk her şey için çok sevinmiş, mutlu olmuştu.
’ Bak Aydın. Evime bir erkek öğrenci almayı hiç de düşünmemiştim. Fakat kısmet işte. Sana kanım kaynadı, ısındım, oğlum gibi geldin bana. Belki annen var ama o şimdi uzakta. Burada senin annen ben olacağım bundan sonra. Annen kadar faydalı olmaya çalışacağım ama annene duyduğun gibi de saygı beklerim senden. Sözümü dinlemeni, evime düzgün girip çıkmanı ve asıl önemlisi de, derslerine mutlaka iyi çalışmanı ve okumanı istiyorum senden. Anlaştık mı ? ’ Çocuk yine ellerine uzandı kadının ve sevinçle, mutlulukla öptü.
’ Annemsiniz artık. Söz veriyorum size, saygılı ve de çalışkan olacağım. Asla sizi utandıracak, üzecek bir davranışım olmayacak. ’
’ Anlaştık öyleyse. Numaram sende var, telefonuna kaydet Cavidan anne diye. Ben de seninkini Aydın oğlum diye kaydediyorum. Şimdi git okuluna, dilediğin zaman da eşyalarını getir. Haydi bakalım hayırlısı olsun.
’ Sağol Cavidan annem. Allah ne muradın varsa versin ! ’
Devam edecek.
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Bende Cavidan Anne gibi " hadi bakalım hayırlısı olsun" diyorum.
Okuyup göreceğiz o usta kaleminizden neler çıkacak ?
Selamlarımla...