Edebiyat ile sinemanın arkadaşlığı çok eskilere uzanıyor. Özellikle sinemanın edebiyattan beslendiği bir gerçek. Edebiyat ile sinema ilişkisi söz konusu olunca akla ilk olarak kitap sayfalarından beyaz perdeye aktarılan filmler gelir. Birbirinden bağımsız iki farklı disiplinin birbirleriyle etkileşim içinde kalarak gelişimlerini ve varlıklarını sürdürdüklerinin bir göstergesidir bu. Çünkü edebiyat her zaman sinema için besin kaynağı olmuştur.

Romanlar ve öyküler başta olmak üzere pek çok edebi yapıt sinema sektörünün senaryo hammaddesi olarak görülmüş ve beyaz perdeye aktarılmıştır. Ama bunun yanı sıra ülkemizde henüz bir filmden kitaba uyarlanan herhangi bir yapıt mevcut değildir. Filmden kitaba kitaptan filme dönüşüm sürecinde incelediğimizde sinemanın edebiyattan daha fazla etkilendiğini görürüz.

Edebiyat ve sinema amaçları aynı olan, fakat anlatım biçimleri ile birbirinden ayrışan iki farklı sanat dalıdır. Her ikisinin de sınırları alabildiğine geniştir ve sanatsal varoluşlarını etkin biçimde yerine getirmektedirler. Aralarındaki etkileşim her iki sanat dalı var olduğu sürece tıpkı geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edecektir.