- 1178 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
1999 yılında marmara depremi makale ve şiirim
Sayfa.1 MARMARA DEPREMİ
Dünya kuruldu kurulalı tarih sayfalarından aldığımız bilgiler ışığında kimi insanlar veya kavimler
ya yaşadığı gibi inanmışlar yahut inandığı gibi yaşamışlar” konuyu farklı boyutlarda incelemek mümkündür. Ancak deprem ile ilgili bir analiz yapalım diyorum. Herkesin de bildiği gibi deprem veya tabii afetler tarihin her safhasında yaşanmıştır.
dünyamız 20.ve 21 inci . Asırda teknoloji alanında büyük mesafeler alınmış ve halen alınmaktadır. Bilgisayar teknolojisi gibi gelişmeler bizi bilimsel çalışmalar neticesinde önceden bazı olumlu veya olumsuz olabilecek olayları bazı formüllerle önceden tespit etmişlerdir. Ancak, Ne hikmetse henüz deprem ile ilgili ilmi bir açıklama geliştirilmedi önceden depremin olacağını bildiren. zamanını şiddetini bizlere belirten bir teknoloji geliştirilemedi.
Malumunuz dünyada güneşin ne zaman, hangi saatte tutulacağını tespit edebiliyor. Örneğin 11.8.1999 günü saat 14.38 de dünyada güneş tutulmasını aylar öncesinden belki de yıllar önceden tespit ettiler ve hatta batılı ülkelerden gözlem ve incelemeler için hangi ilimizde veya hangi mezramızda daha iyi inceleme yapılacağını tespit edip yurdumuza birçok ilim adamı ve insanlar akın, akın geldiler incelemelerde bulundular.
Sonuç itibarı ile hemen, hemen her şey olumlu sonuçlandı. Bu olup bitenleri eskiden böyle saniyesi saniyesinde tespit etme imkanımız var mıydı?
Ama şu günümüzde var; ve yaşadık şahit, olduk tüm bu gelişmelere rağmen peki neden halen deprem ile ilgili bir tahminde bulunamıyoruz ve olabilecek maddi ve manevi zararlardan kendimizi korumamız için bazı tedbirler ve önlemler alamıyoruz?
Ve insanoğlu bu depremlerden veya felaketlerden ne zamana kadar olumsuz yönden etkilenecek soruyorum. Acaba yeterli bilimsel incelemeler yapamıyor muyuz?
Bu sorunun cevabı Türkiye’de belki evettir. Fakat batı ülkelerinde takip ettiğimiz kadarıyla tüm teknik ve teknolojide olduğu gibi bu konularda da üstün bir performans gösterdikleri hepimizin malumu.
Peki tüm bu olan bitenler karşısında elimiz kolumuz bağlı deyip seyirci mi kalmamız gerek veya inancımız gereği her şey haktandır, kaderimizdir deyip tevekkül mü edeceğiz?
Tabi ki iman etmişiz. iman şartlarına elbette ki uyacağız. Fakat yüce ALLAH (c.c) bizlere akıl denen nimeti vermiş eğer aklımızı kullanırsak hem bu dünya hem de Ahiret hayatımızı kurtarmış olacağız nasıl mı?
Çok basit. Yüce ALLAH (cc)’ın emir ve yasaklarına harfiyen uymamız gerektiğini aklımızdan asla çıkarmamalıyız. O şanı yüce peygamberimiz Hz. Muhammed S.A.V.’ in yolundan uzaklaşmamalıyız. Kısacası İslam dininin top yekûn kaide ve kurallarını her insan kendi nefsinde uygulamalıdır diyorum. Ancak insanlar islam dinini kendi nefislerinde
islami bir şuurla uyguluyorlar mı?.
İşte asıl sıkıntı burada başlıyor. Kişi veya kişiler bunları biliyoruz inanıyoruz diyorlar fakat icraata gelince koskocaman bir sıfır. Bazı inançsızlar belki de bu yazdıklarımı eleştireceklerdir. Yahu kardeşim ne alakası var deprem veya tabii afetler geldiği zaman inananı da inanmayanı da hep beraber ya ölüyor veya maddi manevi zararlara maruz kalıyor Bu dünyalık düşünülürse azda olsa haklı olmamakla beraber düşünüp söz söyleyebilirler.
Eğer akıl sahipleri aklını kullanacak olursa ALLAH (cc).’ın ayetlerine baş vurup gerçeği görürler. Elbette ki inananı da ölür inançsızı da ölür fakat kimi iman ile ölür kimi imansız ve tövbe fırsatı bulmadan ahiret yurduna intikal eder.
Yüce ALLAH CC. Bir ayetinde mealen şöyle buyuruyor “başınıza ne musibet geldiyse kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Oysa bir çoğunu da bağışlıyor”Şûrâ Suresi Ayet 30 sayfa 484.
Yüce Rabbimiz Kur’anı Kerimde bütün emir ve yasaklarını apaçık bizlere bildirmiştir ve bir de bunu bizlere anlatabilmek için peygamber efendimiz Hz. Muhammed (sas). Memur etmiştir. Bizlerde onun örnek hayatına bakarak hayatımıza yön vermemiz gerekiyor.
İslam dini hiçbir zaman bizlerin kötü bir örnek olmasını istemez. Bilakis daima iyi bir örnek olmamızı öğütler İslam hiçbir zaman bizleri ilimden bilimden Alı koymamıştır. Hatta teşvik etmiştir ilim konusunda çok güzel söz ve hadis vardır. Örneğin
(beşikten mezara kadar ilim öğreniniz)
(ilim müminin yitiğidir ilim Çin’de de olsa alınız)
(Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum) Hz. Ali R.A.HADİS
örnekleri çoğaltabiliriz
İslam’ dini Müslüman’ın sadece ibadet yapmasını emretmemiştir Müslüman ilmi de bilimi de çalışmayı da ibadet saymıştır. Bu konuda Müslüman’ın yapması veya yapmaması gereken kuralları hep hatırlatmıştır. İslam tembelliği asla sevmez ve kabul etmez. Bakınız Yüce Dinimiz insan oğlunun hayatına nasıl kurallar getirmiştir.
Örneğin: bir günlük yaşam kuralına şu ölçüyü vermiştir. dinimiz bize 24 saati nasıl geçirmemizi emretmiştir.
24:3= 8 bu formülle dinimiz diyor ki;
8 saat ibadet et, 8 saat çalış, 8 saat dinlen. Eğer dinimiz bizden sadece ibadet etmemizi isteseydi demek ki 24 saat ibadet etmemiz gerekirdi. Dolayısıyla ilim, bilim ve istirahata zaman ayıramazdık. Peki böyle bir şey olsaydı hayat nasıl olurdu? Halbuki Yüce ALLAH CC. Bizlere hayat programımızı düzenlemek için bizleri her bakımdan uyarmış ve yapmamız gerekenleri belirtmiştir.
Bakınız tevekkül konusunda peygamber efendimiz Hz. Muhammed (sas) me bir sahabe gelir şöyle der
“Ya Resulullah ben devemi falanca yere bıraktım ve ALLAH (cc)’a Tevekkül ettim ” dediğinde peygamber efendimiz şöyle buyurur
“Öyle yapacağına deveni sağlam bir yere bağla daha sonra tevekkül et buyurmuştur.”
Bu hadisten ne yapmamız gerektiğini anlamamız gerekmektedir. Kısacası inancımız gereği iman edip imanımızın gereği neyse onu hayatımıza uygulayacağız. Ancak gereken tedbirler neyse onu da almalıyız gereken tedbirler alındıktan sonra tevekkül edeceğiz.
SIRA GELDİ TEVEKKÜL VE TEDBİRLERE
Gelin hep beraber şöyle bir geriye bakalım çok uzaklara değil son üç beş yıl öncesine gidelim Türkiye’de hangi tarihlerde depremler olmuş maddi ve manevi bilançosu nedir tüm bu olan bitenden ne derece bir tedbir aldık veya aldığımız tedbirlerin ne derece faydasını gördük bakalım.
son birkaç yıl içinde halen yaraları sarılmayan ve bizleri derin üzüntülere boğan Adana, Erzincan,Dinar,Varto ve sayamadığım bir çok felaketlerde ülke olarak vatandaş olarak ne yaptık?
Ayrıca bu yazıları yazmama vesile olan son 17.8.1999 İstanbul, düzce , marmara. Bursa, İzmir, Yalova, Gölcük depreminde derin yaralar açan bu depremden nasıl bir ders almalıyız. Devlet ve millet olarak neler yapmalıydık veya neler yaptık?
Bazen düşünüyorum da inanınız ki yaramız çok derin olmasına rağmen ulusça çabamız 0.0.0.0.0.0 sıfır. Neden sıfır neden bu kadar karamsar düşünüyorsun diyenleriniz elbette olacak.
Çünkü Yüce ALLAH CC.’ın vermiş olduğu büyük nimet olan aklımızı Hemen, hemen her konuda her alanda maalesef kullanamıyoruz. Çünkü her felaket sonunda kendimize bir pay çıkararak ders almadık önlem almadık her zaman aklımızı kendi çıkarımızı ön plana alarak nefsimizin esiri olduk.
Hani nasıl ki yağmur ve kar yağmasına rüzgâr ve bulutlar vesile olursa ardından kar yağmur dolu yağıyorsa muhakkak her şeyin bir habercisi vardır. Nasıl ki bulutlu bir havada sımsıkı giyiniyorsak, varsa şemsiyemizi alıyorsak işte basit bir örnekle yetiniyorum. Demek ki her şeyin her olayın muhakkak bir habercisi vardır. Bunu çözmek ve önlem almak için ise
akıl sahibi olmak gerekiyor.
Elbette ki akıl denen nimet her insanda var. varda aklını hangi konuda kullanıyor acaba iyiliğe mi, kötülüğe mi, barışa mı, savaşa mı, ilime mi, cehalete mi, ALLAH CC. Yoluna mı, şeytan yolunda mı?
Bakınız şöyle bir rivayet ve kıssa var; Allah c.c. insan oğluna ölüm var ve size öleceğinizi bildireceğim ve bildiriyorum demesine rağmen aklını kullanamayan biri ALLAH bana öleceğimi bildirecek deyip ölüm gelip çatmadan bana bildirecek gibi düşünür. Gün gelir ölüm anı çatar ve ölür
rivayet bu ya ölen ya rabbim hani bana ölmeden önce öleceğimi hatırlatacaktın diyor. Rabbim şöyle nida eder
“Evet ben sana bildirdim fakat sen anlamadın dünyaya bebek olarak yarattım bebektin büyüdün genç delikanlı oldun derken sana sıhhatinin bozulduğunu haber verdim saçların ağardı belin büküldü damarlarındaki kan kudret azaldı tüm bedenin depremlerle ve acılarla kıvrandın hücrelerin ölmeye başladı vs. peki nasıl olurda beni suçlamaya kalkarsın ben vaadimi yerine getirdim sen halen benden nasıl bir ölüm haberi bekliyorsun.”
İşte bu kıssadan sonra iyi düşünmeliyiz. Yüce ALLAH CC. Bizlere sayısız nimetler verdiği halde halen neden aklımızı kullanmıyoruz. Her olandan bitenden bir ders almıyoruz. Bakınız tarihte veya yüce kitabımız Kuran-ı Kerimde her şey apacık ortadadır.
bir bakın tüm ayetlerde bin bir türlü uyarı bin bir türlü mucizeler var bütün ayetler bizlere ders veriyor. Örneklerle tarif ediyor. Dünya kuruldu kurulalı ne zaman ki insanlar küfür ve şirke girdiyseler muhakkak bir uyarı ve uyarıcı gelmiştir ama bunlara rağmen halen insanlar küfürde ısrar ettiklerinde Yüce Rabbim muhakkak bu insanlara veya kavimlere bir deprem veya kasırga veya su ile helak etmiştir.
Kısacası belki şimdiki teknik ve teknolojide depremi önceden bildiren bir aygıt yapılmadıysa ve halen insanlara bu deprem felaketini önceden bildiren bir düzenek kuramamışlarsa bakınız Kuran-ı Kerimde 1400 yıl evvel bizlere bildirmiştir.
Nasıl mı? Akıl sahipleri bunu bilirler ama küfründen dönmeyenler illa küfür yolunu seçenler bunu anlayamazlar. Bakınız
Nuh tufanı neden oldu?
Lut kavmini inceleyin neden helak oldu?.
Karun neden yerin dibine batırıldı?
Birkaç örnek verdim bilenler bilir bilmeyenler araştırsın okusun öğrensin.
Sevgili okurlarım bakınız dünyada doğu batı güney kuzeyde yaşamakta olan tüm insanların yaşayışına inanışına bakın. Acaba gerçekten ALLAH’a gerçek kulluk yapabiliyorlar mı yoksa şeytan dostları mıdırlar?
Haydi belki tüm kainatı imkanlarımızla belki analiz yapamayız fakat şu Türkiye topraklarında yaşayan insanların yaşantısını inancını örfünü adetini kültürünü mercek altına alma imkanımız var haydi bir inceleme yapalım analiz yapalım bakalım tüm olan biten afetleri acaba hak ettik mi yoksa tüm kainatın sahibi olan Yüce ALLAH CC. Bize zulüm mü ediyor HAŞA.
Hatırlayınız hafızalarınızı zorlayınız Türkiye’nin başına irili ufaklı felaketler geldi ne gibi ders aldık ve başımıza gelen her musibetlerden önce biz ne gibi kusurlar işledik her fert olarak ulusça biz hangi hatalarımızın kurbanı olduk acaba bakınız son 5-10 yıl içerisinde politika ve politikacıların yanlış politikaları yüzünden halkımızın %100 rahatsız inananı da inanmayanı da politikacılardan söz açılmışken bakınız
laik düzen diye ALLAH CC.’ın hükümlerini kanunun hiçe saymadılar mı?
Bazı politikacılar insanların sırf inancı ve saf temizliği ve dürüstlüğünü istismar edip inanç sömürüsü yapmadılar mı?
Bazı politikacılarda inançlı insanların Kuran’a bağlılığını sevgisini bildikleri halde onların uğrunda ölebilecek kadar kutsal olan ALLAH CC.’ın Kuran’ı na dil uzatıp ayetlerini inkar edercesine bir baş örtüsü veya tesettürü için vatandaşlarımızın tabii hakkı olan okuma ilim öğrenme haklarını ellerinden almadı mı?
Neymiş baş örtüsü ideolojikmiş bunlar ülkeyi bölmeye çalışan bölücüler diye haksız yere itham edilerek ilimlerinden yani tabii hakkı olan
öğrenimine türlü engellemeler ile öğrenim hakkı elerinden alındmadımı sırf ALLAH’ın emrine uyup örtündükleri içinyapıldı tüm bunlar.
sanki bu inançlı insanların kalplerindekini biliyormuşçasına insanlarımızı derinden üzmüşlerdir. Kalp konusuna girince şu kıssa aklıma geldi: “Asrı saadette bir savaşta Müslüman ve kafir müşrikler arasında olan bir savaş anında müşriğin birisi karşısındaki savaşçıyı yenemeyeceğini anlayınca korkusundan veya iman etmesinden dolayı hasmına şunları söyler:
Ben iman ettim ben İslam dinini seçtim deyip hatta kelime-i şahadet getirir. Fakat Müslüman olanı kendi kendine şunu söyler galiba bu benim kılıcımdan korktu da böyle söyledi der. Bir an bir hamle ile düşmanını bir kılıç darbesiyle öldürür. Olaya şahit olanlar durumu peygambere iletirler peygamber o sahabeyi yanına çağırır ve niçin böyle yaptın diye sorar. Sahabe
ey ALLAH’ın Resulü o müşrik benim kılıcımdan korktuğu için yalandan iman ettiğini sandım onun için öldürdüm dedi.
Bunun üzerine peygamberimiz şunları buyurdu.
Ey falan sen o kişinin kalbini mi yardın mı ki yalan söylediğini anladın?
Şimdi bu kıssadan ve hadisten sonra bu başını ALLAH CC. Rızası için mi kapandığını yoksa sırf bölücülük yapıyor diye hangi teoriye dayanarak bu inançlı insanları suçlamaya çalışıyorlar?
Bu bir yana imam hatip okullarını kapatmak için ellerinden gelen tüm kötülüğü yaptılar ülkemize 8 yıllık kesintisiz eğitim adı altında imam hatipleri öksüz bıraktılar aynı zamanda alel acele çıkarılan bu eğitim yasası ile aynı zamanda tüm okulları eğitimden mahrum bıraktılar. Sözün özü bu olup bitenler sadece bir Yahudi veya işbirlikçilerinin ülkemizde oynanan oyunlardı ve amaç imam hatip okullarında okuyan insanları yani imanlı dürüst çalışkan insanların önünü kesmek değil miydi?
Biraz daha meseleyi yoğunlaştıralım. Kuran kurslarını neden kapattılar?
Kuranı çok sevdiklerinden mi yoksa kuran ehli insanların çoğalmasından mı yoksa laik demokratik kanunlarına göre mi Kuran öğrenmemiz gerektiğini mi istiyorlar?
Yani Kuran-ı Kerim laik düzenden ve onun kurallarına göre öğrenmelidir diyorsunuz. Ne yazık ki gerçekte budur. ALLAH CC. korusun ALLAH’a Kitaba küfredenlere hiçbir kısıtlama yok. Ama Atatürk’e laik cumhuriyete karşı Kuran’ca yaşamak büyük bir saygısızlıktır deyip insan kanunlarının hükmü Yüce ALLAH’ın kanunlarından ehven olduğunu sananlar gaflette olduklarını ne zaman anlayacaklar dersiniz?
Bir nokta daha yetmiyormuş gibi bu yanlış zihniyet erbapları baktılar ki ülkedeki inançlı imanlı insanlar yinede Kuran’dan vazgeçmiyorlar ne yapalım ne edelim Yahudi dostlarımızı nasıl sevindirelim deyip bu kez resmi Kuran kurslarından tutunda camilerde verilen Kuran kurslarına ancak 12 yaşını bitirmiş olan insanlar gidebilir diye bir kanun çıkardılar maksat bir çocuk 12 yaşına kadar Kuran ile muhatap olmasın diye Hani bir Atasözü ne diyor (AĞAÇ YAŞ İKEN EĞİLİR)
Bu inançtan dinden imandan mahrum olan azınlıkta olan azgın sözde aydın geçinen çağdaş müşrikler olaki bu imanlı Kuran ehli sünnet ehli insanlar yetişirse ve çoğalırsa bizim sefamız saltanatımız biter endişesine kapıldılar ki bu 12 yaş sınırlamasını getirdiler.
Çünkü her şey apaçık ortada. Ülkemizde her insan istediği gibi küçük 0-6 yaş veya üstündeki çocuklarını ister baleye ister müzik isterse spor isterse vs. her kursa gönderiyor fakat ne hikmetse Kuran kursu yasak edilsin galiba bu senaryoların nereye varacağını bilmemek ancak (ya deli olmalı yada gaflet uykusunda olmak gerekir)
Sıra geldi 11.8.1999’a. biliyorsunuz. Yüce ALLAH’ın gücü ve kudreti kainatta tüm feza alemi her şey belli bir kural ve ölçüyle akıp gitmektedir. İşte 11.8.1999 tarihi yüzyılın son güneş tutulmasıydı. Ve büyük bir ilgiyle tanık olduk. Kimi bilim adamları ilim için incelemelerde bulundu. Kimisi tarafından çok basit bir olaydı şeklinde karşıladı. Kimisi ALLAH CC.’ın bir lutfu diye ibadetle meşguldü. Kimisi de güneşin tutulmasını güneş ve ay dans ediyor veya öpüşüyor deyip sazlar cazlar eşliğinde içki ve fuhuş alemine dalıp o anda ya dans ettiler çılgınlar gibi veya kendi tabirleri güneş ve ay öpüşüyor deyip fuhuş yaparak karşıladılar.
Bu tüm olanları medya aracılığıyla gördük izledik. Aslında yazacak çok şey var fakat bitirmek istiyorum. Zaten çok yazmakla ancak ne benim fazla yazma azmim olur ne de sizin okuma azminiz olur. Onun için son sayfalarda şunu belirtmek istiyorum bizler halen bu olan bitenlerden ders almıyorsak yazıklar olsun bizlere.
Şunu iyi bilmeliyiz ki bu depremleri tabii afetleri biz istiyoruz ve davet ediyoruz belki de bunlar bizler için basit bir uyarı niteliğindedir. Çünkü eğer bizler ALLAH’ın ipinden uzaklaşırsak ve ALLAH CC.’ın hüküm ve emirlerini hiçe sayarsak Yüce ALLAH CC. Unutmayın ki bizleri boşu boşuna yaratmadı. Bizleri yarattı ki biz yaradana kulluk vazifemizi yapalım. Yok eğer bizler kulluk vazifemizi yerine getirmezsek Yüce ALLAH CC. bizleri bu imtihan sahasında dilerse inananı olsun inanmayanı olsun hepsini ve tüm kainatı bir anda helak eder. Çünkü Yüce ALLAH bir ayetinde şöyle buyuruyor (ALLAH TÜM KAİNATI ALTI GÜNDE YARATTI) dilerse altı saniyede yok eder.
Bunları göz önünde bulundurarak ey çağdaş müşrikler aklınızı başınıza getirin bu dünya ne size kalacak ne de karuna kaldı. Sultan Süleyman’a da kalmadı. Firavuna da kalmadı.
“mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi”. Gelin zararın neresinden dönerseniz kardır tövbe istiğfar edin ve bir daha günah işlemeyin şeytanı sevindirmeyin. ALLAH CC.’ı sevindirin. ALLAH dostlarını sevindirin. Küfrünüzde ısrar etmeyin haydi küfürden uzaklaşın ve ALLAH’ ın ipine hep beraber sarılıp kurtuluşa erelim. Yüce ALLAH CC. GAFURDUR, RAHİMDİR, AF EDİCİDİR dilerim bizleri af ve mağfiret eder sığınacak başka bir yerimiz olmadığını iyi bilelim. Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed A.S. şefaatinden mahrum kalmayalım. ALLAH’IN MAĞFİRETİ VE BEREKETİ PEYGAMBERİN ŞEFAATİ ÜZERİMİZE OLSUN. AMİN.
Yazan: araştırmacı gazeteci yazar. Yakup fırat
16-8-1999 17-8-1999
GECE SAAT 03.00 SULARINDA
Depremler acı verir keder verir hepimize
Kurulu düzenler bozulur virane olur bize
Lafımı kenara atmayın küpe olsun hepimize
Her musibetten ders almalıyız bir gün bize bir gün size
Varto Erzincan Adana bu gün İstanbul Bursa
İnsanlar bu felaketlerden bir ders almazsa
Yeryüzünde ALLAH’ın kanunu hiçe sayılıp taguta uyuluyorsa
Felaketler çoğalır içki zina inkar çoğalırsa
Rabbim altı günde yarattı tüm kainatı
Yeryüzünde dağlarla dengeyi kurdu gösterdi sanatı
Karun da asi oldu yerin dibine battı tüm saltanatı
Görün bakın kırk beş saniyede Değirmen dere denize battı.
Felaket geldi mi yaşta yanar kuru da yanar
Bu musibetlerden cümlemiz görür zarar
Son pişmanlık fayda etmez verelim bir karar
Bir ders verdi Rabbim yine uyanamadık
Beşik gibi sallandı Marmara bölgesi
Büyük acıya boğdu dünyayı herkesi
Kimi pantolonu ile kimi çıplak aldı son nefesi
bir ders verdi Rabbim halen uyanamadık.
Kimimiz tatlı uykusunda kimimiz barda meyhanede
Gölcük İzmit yerle bir oldu kırk beş saniyede
İstanbul Bolu Bursa’da nasibini aldı bu zelzelede
Bir ders verdi Rabbim yine uyanamadık.
O gece kim bilir neler oluyordu bazı mekanlarda
Duydum gördüm ALLAH unutulur olmuş sahil kenarında
Cinsiyet karışmış şehirlerde barlarda pavyonlarda
Bir ders verdi Rabbim yine anlayamadık.
Nuh Lut kavmi neden helak oldu düşündünüz mü?
Zelzeleden sonra kendinize gelip ders aldınız mı?
İlahi gücün kudretin neler yapacağını gördünüz mü?
Bir ders verdi Rabbim yine uyanamadık.
Kusur aramıyorum bende sende onda hepimizde var
Kimimiz ibadet yolunu seçeriz kimimiz içki bar
Rabbimizi unutursak depremlerin şiddeti daha da artar
Bir ders verdi Rabbim yine anlayamadık.
Ders derstir küçüğü büyüğü olmaz artık anlayın
ALLAH’ın azametini düşünün sakın aklınızdan çıkarmayın
Kötü amelleri bırakın iyi amellere geç kalmayın
Bir ders verdi Rabbim yine uyanamadık.
Bu felaketten ders alınmıştır sanıyordum
Münafıkların kinini küfrünü halen görüyordum
Yardım için seferber oldu bütün yurdum
Bir ders verdi Rabbim yine uyanamadık.
El ele omuz omuza yardım için insanlar bir oldu
Mazluma aş için Ramazan çadırları kuruldu
İrticacılar propaganda yapıyorlar deyip engel olundu
Bir ders verdi Rabbim yine uyanamadık.
Yardım etmek için herkes koşuşup duruyordu
Sesimi duyan yokmu diye birileri bağırıyordu
Herkes Allah ın rızasını kazanmaya çalışıyordu
Bir ders verdi rabbim yine uyanamadık
Bırakmalı kini nefreti böyle günlerde
Herkes düçar olabilir böylesi derde
Bölünmeyelim birleşeceğimiz yerde
Bir ders verdi rabbim yine uyanamadık
Yakup Fırat 1999
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.