- 767 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Dinamo Katiller
Çok yazıldı çizildi bu akla zarar vahşetin üstüne.
Tuşlara basmasını bilen herkes ama herkes bir şekilde dışa vurdu duygularını./ ama lehte ama aleyhte.
Samimi olan sadece halktı. İlle de halktan analar…
Bir şekilde yaka etiketi taşıyanlar ise sadece kendi egolarını tatmin ettiler.
Siyasi, sanatsal, medyatik egolar!
“Fırsat bu!” diye kendini ortaya atanlar “gündem yaratmak ” uğruna neler yapmadılar ki?
Milletvekili görünümlü bir kadın “Dünyada da böyle yapılıyor” savunmasıyla: tek tip kıyafetli partili kadın üyelerini Kızılay’ın göbeğinde toplayıp dans etti.
- Evet, dünyada örnekleri vardır bu tür tepkilerin. Ancak: Dans ederken yüzünüzdeki o “utandırıp tiksindiren” kocaman gülüşler ve kahkahalar neyin nesiydi acaba?
Türkücü görünümlü bir erkek, bir kesime yaranmak adına önce “mini etek giyenler” diye suçladı, tepki alınca da silip, “ah vah” etti.Sonunda beklenen oldu ve o da “beyabilerinn dlne pelesenk olmuş deyimle) “ ben yapmadım paralelciler yaptı” dedi (!)
- Sen önce suratındaki kapkara “otel” lekesini temizle!
(reyting budalası ve değişken kişilikli olan bu zat, vaktiyle şarkıcı sevgilisinin “mini eteklerini” makasla parçalamıştı. Kişinin fikri ne ise zikri de oymuş demek ki (!))
Gazete görünümlü bir paçavra da “mini eteğe” gönderme yaparak “… Yaşam tarzı ölüm getirdi” gibi katledileni suçlayıp katili aklayan bir manşetle duyurdu haberi.
- 70 yaşındaki köşe yazarınızın tecavüz ettiği kız çocuğu da mı mini etek giymişti?
-
- Sapıklığın bahanesi olabilir mi?
( dine mal ederek, 365 gün kadını aşağılayan, tecavüzü legalleştiren paçavra yakın tarihte “ insan kesen İŞİD soytarısını da alkışlamış destek vermişti. Fikir ve zikir meselesi yine (!) )
Sosyal medyada durum daha vahimdi.
Katillerin kişisel hesaplarındaki söylem ve fotoğraflarından ülkücü oldukları ortaya çıkınca karşıt görüşlüler arasında başlayan tartışmalar ise insanlıkta nasıl dibe vurduğumuzun bir göstergesiydi adeta...
( Birileri de kolları sıvayıp sokaklara caddelere verdiler ismini Özgecan’ın...)
Verdiğim üç örnekten ibaret te değil yazılan çizilenler tabi.
En üst yetkilisinden, en sıradan vatandaşına kadar..
Birçok şehirde tepkiler sokağa taştı ve tansiyonu yüksek eylemlere döndüştü.
Üç isme kilitlendik. Üç caniye lanetler yağdırıp “idam edilsinler”, “hadım edilsinler” “ aynı eylemle cezalandırılsınlar” diye çığlık atıyoruz günlerdir.
Sorunlarımızı sadece o an, o gün sıcağı sıcağına hem de bağıra çağıra tartışıyoruz. Sakin ve mantıklı çözümler üretme, üzerinde tartışma ise hak getire!
B12 fukarası topluluklar olarak, basit algılayıp, küçük düşünüp beylik ve büyük çığlıklar atıyoruz.
Lehte ya da aleyhte herkesin dilindeki en popüler argüman ise din!
Gündem yeni bir olayla değişince ilkini hemen unutacak kadar da balık hafızalıyız.
…………………………………..
Toplum ve adalet olarak dibin de dibine vurmuş bu ülkede üç kişiden ibaret değil tehlike.
Hemen her gün bir başka adreste kadınlar ve çocuklar tecavüze uğruyor katlediliyor.Ne yazık ki bu son da olmayacak. (olsa keşke…)
Diğerlerinden farkı, olayın vuku bulduğu yer, sebep ve katil(ler)in sadistlikte aklı dumura uğratan yöntemleri kullanmış olmalarıydı belki de…
Şöyle bir hafızamızı yoklayalım. Kayseri’de, Kars’ta, İstanbul’da ve daha sayamadığım birçok ilde yaşanan, kurbanlarının kadınlar ve çocuklar olduğu tecavüz ve cinayet olaylarının hangisi diğerinden daha katlanılabilirdi ki? Hiçbiri!
Hali hazırda bir takım yerleri (haksız yere) işgal eden, basın, sanat ve siyaset camiasında ( ve çok farklı yer ve mevkilerde) bulunan, kendilerine göre de “belli kitlelere” sahip olan, o kitleleri etkileme, yönlendirme gibi bir gücü ellerinde bulunduran kişi ve kurumlar var.
Yazıp çizdiklerinin, söylediklerinin satır aralarını dikkatli okursak hepsinin de en az o üç cani kadar tehlikeli olduklarını görürüz.
Gizli mesajlarla halkta ( özellikle de buna çok müsait, hasta, cahil ve müridvari biatkarlarda) yarattıkları – bile isteye yaratmak istedikleri- algı operasyonunun tehlikesinin farkında mıyız?
Haydi, üç pisliği astık diyelim. Kurtulacak mıyız? Arkamıza yaslanıp oh çekerek rahat uyuyabilecek miyiz?
İşte, sokakta, hatta komşularımız arasında kaç sapkın ve cani ruhunu taşıyanlar var biliyor muyuz?
TV izlediğimizde, gazete okuduğumuzda, internete girdiğimizde karşımızda boy gösteren sayısız katil adayı var!
Münferit olaylarda adı sanı belli bir iki kişi katil olarak muhatap alınır gereken yapılır ya da yapılmaz.
Ya onlardan daha tehlikeli ve asla “katil sensin”diye muhatap alıp suçlayamayacağımız, bundan çok rahat sıyrılabilecek o azmettiren “dinamo katilleri” ne yapacağız?
Son dört gündür kaç ananın genç kızı dışarı çıktığında ardından “ Taksiye binme! Minibüste tek kalma iki durak önce in yürü! Telefonunu açık tut! Kime nereye gidiyorsan bana dakika dakika yaz, bildir!” diyerek, hep yaptığından beş kat daha fazla uyardığını, gelene kadar da eli yüreğinde beklediğini ve beş kat daha korktuğunu bilyor musunuz?
Hatta: “ Onu giyme kısa! Bunu giyme açık! Süslenme!” vs gibi yasaklar koyduğunu?
Buna rağmen yine de akşama kadar telefonu elinden düşürmeyip korkuyla beklediğini?
Mevcut sistemden geçmişin intikamını alma planında kantarın topuzunu kaçıran günün “kanun koyucuları” özelikle kadınlar ve çocukları hedef alarak gerek adalet ve ceza sisteminde, gerek eğitimde gerekse medeni kanunda ayan beyan veya gizli yaptığı aleyhte uygulamalarla (yenilikler (!) ) zaten temelde hasta olan sapkınları nasıl cesaretlendirdiği, hedeflerindekileri ise nasıl korku ve kaygıya düşürdüğü, yaşamı zehir ettiğini hangimiz bilmiyoruz?
………………………………..
Hangi birini asalım?
“Erkek durup dururken cinayet işlemez’ diyen emniyet müdürünü mü?
“Sen de mini etek giymeseydin” diyen türkücüyü mü?
“ Mini etek giymesi tecavüz ve ölüm getirdi” diyen gazeteciyi mi?
Aralarında siyasetçi, asker, memur ve işadamlarının bulunduğu 40 kişinin tecavüz ettiği N.Ç. için. “Rızası varmış” diyen mahkeme heyetini mi?
Söyleyin hangisini asalım?
Ama ailede,
Ama eğitimde,
Ama siyasette,
Ama sanatta,
Bu ülkede asıl asılması gereken:
Kadını aşağılayan, zihniyettir!
Herkese söyleyebileceğim çok söz var dlimde ama?
Sana yok…
Seni koruyamayan bir ülkede yaşadığım için beni affet Özgecan…
Utanıyorum!
Söz bitti…
...
Not: Yazımı bitirdiğim dakikalarda gündeme düşen iki utanç bombası daha:
“Mecliste çekiçli kavga ,muhalefetten 4 vekil yaralı”
" İstanbul’da bir gazeteci esnaf tarafından öldürüldü!"
……………………………………
İŞİD ruhunu uzaklarda aramasın kimse!