- 3807 Okunma
- 18 Yorum
- 10 Beğeni
SEVGİ AİLEDE BAŞLAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Aşkla kurulmuş bir evren ve yine aşkla yaratılmış varlıklarız bizler… Ağlayarak açıyoruz gözlerimizi dünyaya kim bilir belki de ağlayınca şefkat ve sevgi gösterilir o yüzdendir gün ışığını ilk defa gören gözlerden dökülen yaşlar.
Allah, anneye kendisinin kuluna sevgisinden, evlada ise kulun Allah’a sevgisinden verirmiş bu nedenle annenin evladına duyduğu aşkın yerini hiçbir şey alamaz. Ve en katıksız sevgidir annenin evlada duyduğu sevgi. Anne şefkattir, en çaresiz anımızda bizi sarıp sarmalayan merhamettir, uykularını bölen fedakârlıktır, ömrümüzün bitimine kadar yüreğimize damlayan ummandır anne…
Annenin varlığı ummanda baba olmazsa tam olur mu aile? Korunaklı gölgedir, çatıdır, güç, kuvvetdir baba. Anneler kadar tahammüllü olmasalar da tüm kusurlarımızı en son onlar duysa da en katı kuralları onlar uygulasa da gölgesine sığındığımız en korunaklı çınardır baba…
Gerek karakter, gerek ailelerden görülenler, gerekse ruh dünyası gibi faktörlerle kimi zaman anne ve babalar evlatlarına sevgilerini yeteri kadar gösteremeyebiliyorlar. Kimi zaman da anlamsız tepkiler ve katı kurallarla otoritenin ölçüsünü kaçırıyorlar. Evladının saçını okşamayan, yanağından öpmeyen bir kere olsun çocuğunu omzuna yaslamayan o kadar çok anne ve baba var ki…
Sevgiye ve şefkate yeteri kadar doyamayan bireyler olarak büyüyüp toplum içine karışıyoruz ve sevgi tüccarlarına gün doğuyor. Eksik kalıyor çünkü içimizde yeri doldurulması gereken en büyük değer… Tatlı sözden, sevgi ve ilgiden hatta güvenden yoksun büyümüş bir insana pazarlanacak ve itibar görecek suistimale en açık duygu AŞK…
Her köşe başına kurulmuş tezgahlar meyve, sebze niyetine satılıyor aşk… En çok alan da aile içinde yeteri kadar sevgiye doyamamış, saçları yeteri kadar okşanmamış ruhu sevgiye aç insanlar. Nasıl insanın karnı açken doyurma ihtiyacı hissediyorsa ruhu aç insanda onu doyurma yoluna gidiyor ki ailesinde yeteri kadar doyamamışsa bunu dışarıda aramaya başlıyor ve gördüğü ilk tezgaha dalıyor alıcı olarak. Ve ne acıdır ki iki tatlı sözü aşk sanıp hem ruhunu hem bedenini teslim ediyor aşk zannettiği yalana…
Çevremde şunu gözlemledim mutlu ve sevgi dolu ailelerde büyüyen bireyler aşık olsalar dahi mantık duygularını sevgisiz ortamda büyüyenler kadar kaybetmiyor ya da yalan bir aşkı daha rahat ayırt edebiliyor gerçeğinden çünkü sevgiyi kaynağından öğrenerek ve yaşayarak büyüyorlar.
Maddi hiçbir götürüsü olmayan ancak vermekte en cimri davrandığımız duygu sevgidir belki de. Ne olur sevin çocuklarınızı sadece gözlerinizle değil sözlerinizle, ellerinizle de sevin, dokunun saçlarına "Seni seviyorum" deyin ara sıra, her anne baba evladını korumak ister ama “Ben sana güveniyorum sadece insanlara güvenmediğimden kural koyuyorum” deyin onlara güven duygusunu aşılayın hiçbir şeye değilse bile kendilerine güvenmeyi öğrensinler. Kırılgan olmasınlar ki birilerinin himayesine ihtiyaç duyup her tatlı söze güvenmemeyi öğrensinler. Cimri davranmayın ki sevgi de gün doğmasın sevda tüccarlarına ve kalksın tedavülden yalan aşklar…
Yakamoz Deniz (Serpil TÜGEN)
YORUMLAR
yakamoz deniz
Sayfanızda son yazımın temasına yakın bir yazınızı görünce okumak istedim, okuyunca da yazmak!... )
‘Otu çek köküne bak’ diye bir atasözümüz var ve ben bu sözü sık sık kullanırım. Her çocuk çıktığı aileye benzer. Aileden gördüğünü yapar. O nedenle evlilikte doğru örnek olabilecek anne – baba adaylarını seçmek çok önemli. Çünkü bu evlilikten doğacak çocukların ilk önce doğru örneğe ve çok sevilmeye ihtiyaçları var.
Bütün bu bildiklerimize rağmen sevgi ağır bastığında mantık devre dışı kalıyorsa muhtemel hatalara da pay ayrılıyor demektir.
Devam eden ya da parçalanan ailelerde çocuğu en çok etkileyen anne yokluğu. Annedeki ‘özel güç’ oğlunu ya da kızını tüm donanımıyla hayata hazırlamaya, her zorluğunda ve durumunda yanında olmaya yetiyor.
“Bir tek annem olsun, bana bir şey olmaz!”
Oysa küçük yaşlarından itibaren anne yokluğuyla büyüyen yetişkinlerin bile bir tarafları hep çocuk, hep ergen, sevgi eksiği çok yoğun, onu bırakıp giden anneden dolayı kimseye güvenmeyen, herkesin bir gün onu bırakacağı kuşkusuyla gergin yaşayan, mutlu olamadığı için de mutlu edemeyen… o kadar çok sıralanacak şey var ki!...
Bir anne yokluğu ömür boyu kapanmayan bir açık olarak kalıyor. Bir daha hiçbir kimse o döneme dair o sevgi boşluğunu tamamlayamıyor. Ama bu yapıda payı olmayanlar bir süre sonra sebebi olmadıkları şeyin sonucu olabiliyorlar, mutlu olmak adına başladıkları beraberliklerinde kuşkunun hedefi olarak huzursuzluğu hiç hak etmeden en yoğun aliyle yaşayabiliyorlar. En kötüsü de bu!...
“Çevremde şunu gözlemledim mutlu ve sevgi dolu ailelerde büyüyen bireyler aşık olsalar dahi mantık duygularını sevgisiz ortamda büyüyenler kadar kaybetmiyor ya da yalan bir aşkı daha rahat ayırt edebiliyor gerçeğinden çünkü sevgiyi kaynağından öğrenerek ve yaşayarak büyüyorlar.”
Yazınız özeti bu paragraf gibi geldi bana. O kadar her şey içinde ki fazla söze gerek yok.
Öyle bir konu ki bu, sayfalarca yazabilirim, okuyabilirim, günlerce konuşabilir, dinleyebilirim!
İyi ki sayfanıza uğramışım. Kaleminize, yüreğinize sağlık Serpil Hanım.
Sevgilerimle.
Her köşe başına kurulmuş tezgahlar meyve, sebze niyetine satılıyor aşk…
Materyalistlerin işi bu
Bardağın dolu yanı... bir de :)
Yahu nerden takıldım şu zibidiye diye pişman olup, sebze, meyva
denklemine rahmet okutan oldukça kalabalık bir zümre var :) ... Onları
kabzımal kesmez !.
Kutlarım hürmetle.
VAHA. tarafından 2/19/2015 9:59:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
yakamoz deniz
Gerçekten çok güzel, çok anlamlı bir yazı.
Yazanın da, güne getirenin de yüreğine sağlık.
Çok dersler verici bir çalışma.
Geçenlerde, yaşlı annem ve babamla sohbet ediyordum.
Birisi 88, diğeri 82 yaşında, sevimli iki ihtiyarcık.
Neden dedim,
babalarınızın anılarını, ya da babanızın size aktardığı hayat derslerinden bahsetmediniz hiç bize?
Mesela ben, dedem hakkında hiç bir şey bilmiyorum.
Annam;
''Biz babamla asla konuşamazdık ki. hatta, aynı odada bile çok az bulunurduk.'' dedi.
Babam;
''Babamız bizimle pek sohbet etmezdi. Ona soru sormak, bir şeyler anlatmasını beklemek de ne haddimize düşmüştü.'' diye cevapladı soruyu.
Çok üzüldüm valla.
Disiplin yüzünden,
atalarımızı doğru dürüst öğrenemedik, tanıyamadık.
Hadi ben neyse de, kendi çocukları bile tanımaya fırsat bulamamışlar.
yakamoz deniz
Güne düşen emeği tebrik ederim.
Eskilerin "efradına cami, ağyarına mani" diye tabir ettiği bir metin kanımca.
Söylenmesi gerekenleri özlü biçimde söyleyen, anlamı kapalı olmayan, anlatımı sıkmayan yazınızı içtenlikle kutlarım.
Yüreğiniz solmasın, kaleminiz daim olsun dilerim.
levent taner tarafından 2/19/2015 9:47:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
O kadar guzel tesbitlerdi ki hic birisi sosyal yasantimizda eksik veya fazla degildi yasadiklarimiz ve gozlemlediklerimizde.
Illa ki sevgi demis yuregin ve sevgisiz cicek bile ciliz, celimsiz buyuyup cicek bile acmiyor kirginliklarindan. Insan ne yapsin sevgisiz.
Bu guzel yazina sevgi ciceklerimi ilistiriyor, bendesin, sevgimdesin, yurektesin diyorum ve seni seviyorum diyorum... :)
yakamoz deniz
tebrik ederim gönlünüze sağlık.
Bırakalım sevdayla büyüsünler
Serpilip gelişsinler fidan gibi
Senin,benim,hiç kimsenin değil
Bütün bir yer yüzünündür onlar
Bütün insanlığın gözbebeği
Bebeklerin ulusu yok
Bebekler çiçeği insanlığımızın
Ve geleceğimizin biricik umudu.
ATAOL BEHRAMOĞLU
insanın, boyu ve yaşı uzadıkça azalan şeydir sevgi. ( bu kısa boylular sever de uzun boylular sevmez anlamında değil).
beyaz bir kar örtüsüdür sevgi, üzerinde gezindikçe kirlenir.
sevgi usta bir makyözdür kendi yüzünde. Özünü kaybeder makyaj yapıldıkça.
güzel bir yazıydı.
eyvallah...
yakamoz deniz
Merhaba değerli kalem,
O kadar anlamlı ve kritik bir konuya eğilmişsiniz ki ilgisiz kalamadım...
Sevgi eğitimi adına hep yazmaktayım...uzun soluklu bir çalışmam var...Sizi tebrik ediyorum duyarlılığınız için...
Bakın sevgi tutkunu düşünürler ne demişler sevgi adına:
-Sevgi, zorlama olmadan, yalnız özgür olduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir (Spinoza).
-Sevgi, kişinin kendi bütünlüğünü, bireyselliğini koruyarak gerçekleştirdiği bir birliktir. Sevgi, insana özgü dünyadan bir şeyler vermektir. Bunlar ilgi, sorumluluk, saygı ve bilgidir(Fromm).
-Sevgi, kolların her zaman açık oluşudur. Sevgi için kollarınızı kaparsanız, kendinizin dışında tutacak hiçbir şey kalmadığını görürsünüz(Buscaglia ).
-Olumlu benlik bilinci için koşulsuz sevgi gereklidir. Koşulsuz sevgi birey ne yaparsa yapsın onun sevgi ve saygıya layık olduğunun kabulüdür. Bu tür sevgi içinde büyüyenlerin benlik anlayışları, güçlü ve olumludur (Cüceloğlu ).
-Gerçek üretkenlik insanları olduğu gibi görebilmeyi onlara bu durumlarıyla saygı gösterebilmeyi içerir. Bir diğer deyişle sevgiyi içerir. Sevgi yalnız kalmış insanın dünyasıyla bütünleşme isteğinin anlatımıdır (Geçtan ).
-Sevgi; birlikte olmaktan zevk almak, anlayışlı olmak, birbirinden gurur duymak, saygılı olmak, birbirine özen göstermek, etkin dinlemek, ilgi göstermek, sabırlı olmak, paylaşmak, güvenmek, birbirine öğretmek, fırsat vermek, konuşmak, dokunmak, beraber vakit geçirmek, zaman ayırmak, affetmek, üretmek, iletişim kurmak, empati kurmak, duygularını çeşitli şekillerde ifade etmektir(Tuğrul).
Duyguların en nadide, en ucuz ve en değerlisi olan sevgi eğitiminin yeşerdiği yer ailedir elbette ki...
Böylesine gönül insanlarına selam olsun...Ve sizler gibi yüreklere, kalemlere binlerce teşekkürler...
yakamoz deniz
çocuklar, çocuklarımız...
bildikleri tek bir şey vardır onların hesapsızca sevmek
geri kalan herşeyi biz öğretiyoruz onlara..
çocuk nefret nedir bilmez, kin gütmeyi bilmez, korkuyu bilmez, endişeyi bilmez, kavgayı savaşı bilmez, çıkar ilişkisini bilmez...
bunların hepsini onlara biz öğretiyoruz...
sus diyoruz susturarak asiliği öğretiyoruz
ceza verdikçe korkuyu öğretiyoruz
şiddet uyguladıkça tehdit ettikçe savaşı, kavgayı öğretiyoruz
yalan söyleme diyerek yalan söylemeyi öğretiyoruz
şüphe ettikçe onlardan endişeyi öğretiyoruz
ısrar ettikçe; yemeğini ye, dersini çalış vs vs... inatçı olmayı öğretiyoruz
buna karşı sunduğumuz sınırsız imkanlarla doyumsuzluğu öğretiyoruz
dinlemeyip, önemsemedikçe sevgisizliği öğretiyoruz
özür dilemiyoruz onlardan ve bizden özür dilemelerini bekliyoruz...
karnını doyurmak sırtını pek tutmak yetmez ana baba olmaya...
çocuklarımız renkli oyun hamurlarımız değil ki bizim verdiğimiz şekli beğenmediğimizde bozup yeniden şekillendirebileceğimiz...
konu çok derin çok uzun...
sevginin kaynağı ailedir... kaynak kuruysa çocuk nasıl yol bulur hayatta..
güzel bir konuyu çok da güzel ele almışsınız...
tebrik ve teşekkürle
sevgiler...
yakamoz deniz
Hicran Aydın Akçakaya
gerçekten çok kişi tarafından okunması gereken bir yazıydı...
tekrar kutlarım sevgiyle...