Bir tecavüz hikayesi “Maktul belli... fail belli... suçlu kim?”
“bak bu da suçu kızcağıza havale edecek” diye zıplama hemen okuyucu. Otur oturduğun yerde. Suçlu, mevzu üzerine ancak işler bu notaya geldikten sonra mesai harcama zahmetine girdiğin için sensin. Harcadığın mesainin gerzekliği, attığın sloganların yüzeyselliği, mevzuya olan ilginin basit bir öfke nöbeti şeklinde gerçekleştiğini belirtmeme gerek var mı bilmiyorum.
İçinde neşrü neva bulduğun, tapınasıya bağlandığın, renklerinden gözlerinin kör olduğu şu çürümüş çağa ve topluma toz kondurma cesaretin olmadığı için bütün öfkeni failden çıkaracak, o’nun caniliğinden, hayvanlığından dem vuracaksın. Kendini işaret etme cesareti bulamayan parmakların hep faili gösterecek. Suçlayacak bir yabancı arayacaksın. Fail ile arana aşılmaz mesafeler koyacak ve git gide bu mesafeyi sonsuza doğru büyüteceksin. Faili canileştirdikçe kendin normalleşeceksin, insan olacaksın. Failin çıtayı bu kadar aşağıya çektiği insanlık meydanında artık sen daha özgür daha pervasız varolacaksın, ne yapsan da nafile, artık göze batmayacaksın.
Midemi bulandırıyorsun okuyucu. Başkası değil, tam da sen... Allah aşkına bırak sağa sola bakınmayı, bir şeyi de üzerine alın be arkadaş.
Sözümün sadece erkekleri muhatap aldığını düşünüyorsan gerzekliğinde sabitsin demektir. Erkeği de bacak arasının anatomisine göre tanımlıyorsan artık senin için yapılabilecek bir şey yok. Sana suç ortaklarınla birlikte mutlu mesut bir ömür dilerim... pazar ola.
Meğer ki, zihninin bir köşesinde, olmaz ya, hadi oldu diyelim, küçücük bir kıvılcım ile “yok aga, bu kadın erkek meselesi değil, cinsiyet meselesi değil, ortada bir insanlık sorunu var, bütün halinde insanlıkta bir sorun var, bir varoluş problemi var” deme cesaretini gösterebiliyorsan... işte o zaman sorunlu dahi olsa insanlık için hala bir umut var demektir.
Gel önce avamı basiretleri nispetince gösterdikleri tepkiden dolayı kutlayalım. İki güne kalmaz normal hayatlarına dönecek ve gerzekçe bir vurdum duymazlık içinde, toplumun, yaşanan bu olaya zemin hazırlayan ocağına odun taşıyarak devam edecek olsalar da. Onlar bu oyunda asla dolgu malzemesi olmanın ötesine geçemeyecekler. Mevzu seninle benim aramda çözülecek... mevzu ancak sen düşünmeye, ama korkmadan düşünmeye, kendi başını Davut’un elinde görmekten imtina etmeden düşünmeye başladığın zaman çözülecek.
Kendine sövmeye ve sıkı sıkıya sarıldığın konfor alanında vazgeçmeye hazır değilsen bırak bu işleri. Bırak okumayı, yazmayı... rezil hayatına olanca rezilliğiyle devam et. Senden, başta kendin olmak üzere kimseye bir fayda gelmez. Bunu böyle bil.
Öte yandan, mevzunun ayak izlerini bugün ki haliyle insanlığın, yani senin, genel kabul görmüş tanımında buluyorsan konuşmaya devam edelim.
Fail ölsün! Zerre miskal umurunda olmasa gerek insan olanın. Peki ya sonra? Faili ölümle cezalandırmış olmanın ötesine gidemeyeceksek, bu ölüm, toplumsal bir intikam duygusunun bir fert üzerinden tatmin edilmiş olmasının dışında ne katar insanlığa. Kustuğumuz kin ve haykırdığımız ölüm naralarının arkasında vahşeti failin kimliği ve kişiliğinde toplayıp, maddeleştirip, kendimizi işin içinden sütten henüz çıkmış ak birer kaşık olarak sıyırma refleksimiz olmasın sakın. Faile gösterdiğimiz tepkinin şiddetiyle kendi rezilliklerimiz arasında doğrusal bir ilişki olmasın sakın. Bu münferit olaya gösterilen bu seviyedeki bir toplumsal tepki, madalyonun öteki yüzünde, bundan bir nebze daha az vahşi olayların kabul edilebilirliğini, insan zihninde uyandıracağı öfke ve nefreti göreceli olarak aşağıya çekecek, onlara alan açacak olmasın sakın.
Sağ olsun TDK, “tecavüz”ün ilk anlamını “saldırı” olarak veriyor. Ama biz biliyoruz ki, bizim toplumumuz, biraz da kendi zihniyetini ele vermek pahasına TDK bünyesindeki ikinci anlamıyla, yani “namusuna saldırma, sarkıntılık” şeklinde algılıyor. Tecavüzü, ne birinci ne de ikinci anlamıyla bir topluma, bir medeniyete veya toplumsal sınıfa mal etmek beyin hücrelerini henüz yitirmemiş herhangi bir insan oğlunun yapacağı iş değil. Tecavüz, her iki anlamıyla da dünyanın her yerinde, günlük hayata sirayet etmiş bir mevzu. Asıl soru işareti de burada zaten. Toplumun icazet verdiği tecavüz/saldırı biçimleri, toplumun devamlılığı ilkesi çerçevesinde hayatımızın birer parçası ve vazgeçilmezi haline gelirken, günlük hayatı ve toplumsal düzeni tehdit eden tecavüz/saldırı vakıaları infiale sebep oluyor. İnsanı bir et yığını olmanın ötesinde tanımlama kabiliyetinden yoksun günümüz evrensel mutabakatı bizi yalnızca bedenlerimiz vasıtasıyla uğradığımız tecavüzler karşısında harekete geçmek hususunda cesaretlendiriyor. Bir bütün olarak insanlığın gün be gün uğradığı zihinsel tecavüz/saldırı, fiziksel tecavüzlerin kendisini takip edecek olması gerçeğine karşın kimsenin umurunda değil. Tecavüz/saldırı, yani bir anlamıyla şiddet günümüz toplum yapısının ne yazık ki kaçınılmaz bir yan ürünüdür. Yeni bir şey mi? Tabi ki değil. Fakat dünya tarihinde ilk defa fail bu kadar geçişken ve bu kadar “herhangi biri”. İşte tam bu nedenle sen, okuyucu, henüz hiç kimseyi minibüste bıçaklayıp, kafasını levyeyle patlatıp, ellerini kesip sonra da yetmezmiş gibi vücudunu ateşe vermediysen de, kuralları doğrultusunda yaşadığın bu hayat sayesinde seri bir tecavüzcü ve aynı zamanda bitip tükenmek bilmeyen bir tecavüzün kurbanı konumundasın. Bu bağlamda, faile beslediğin öfkeden çalmamak kaydıyla, biraz da kendinden nefret etmeni salık veririm.
Erkek egemen toplum, kadının binlerce yıllık mağduriyeti, günümüz kadınının umut vaat eden ve fakat bir o kadar güdük, bir alternatif önermek yerine toplumda erkeğin kokuşmuş yerini almayı hedefleyen aciz çabası, erkeğin vurdumduymaz yapmacık toplumsal nezaketi vs...bunlar, her biri çok önemli fakat hep ikincil mevzular. Tamam, çık sokağa ve “hepimiz maktulüz” diye bağır, slogan at, boy göster. Fakat kendi kendinle baş başa kaldığın zaman, en azından içinden “hepimiz biraz da failiz” diye geçir. Değilse, kendini tatmin etmiş olmanın ötesine geçemezsin.
Televizyonu açtığında, eline gazeteni aldığında, her reklam arasında kendini tecavüze uğramış hissetmiyorsan eğer zaten senin için yapılabilecek bir şey yok demektir. Bari zevk almayı bırak...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.