- 2466 Okunma
- 7 Yorum
- 2 Beğeni
Sana bi acayip mektup yazdım Secalettin...
Ah hayat güzelsin hoşsun da,
sormadan büyütmeseydin bizi, olmaz mıydı ?
Yükünü kanatlarına verdin serçelerin,
bizim yükümüzü de serçe kadar yüreğimize…
Hangi can dayanır ki ömrünün ellerinden akıp gitmesine.
Kim düşlemiştir kendi cenazesinde sevdiklerinin halini.
Oğlum en çok oğlum . . .
Annem, babam . . .
Aşkım, kızkardeşlerim . . .
Kaç gündür ölüm başucumda yatıyor, kirpik uçlarıma yaslanmış gibi Azrail.
Hayatı, gülmeyi, sevmeyi ve sevilmeyi ne kadar sevdiğimi bilenler, çatlak olduğumu bilenler, bu hastalıktan önceki Seçil ‘i bilenler bilirler; içliyimdir aslında, takmaz gibi görünür uykularımı zor bulurum sabahlara karşı, çocukluğumu hep özlerim, en çok hayatımdan biri gittiğinde, silindiğinde canım acır. Kendi çektiğim sıkıntıyı birinde görürsem duramam sokarım burnumu, karışırım, yol gösteririm, vazgeçmem, unutmam sürerim izini, ta ki düzlüğe çıkana dek…
Atılırım bazen bir köşeye, kınanırım hatta ama en azından duygularımla yaşadığımı ve var olduğumu bilir beni bilenler… Herkes gibi herkesi sevmem mesela, sevilmem de öyle herkesçe ! Seviyorum dediğimde iliklerimde hissettiğimi karşımdakine de aktarmadan duramam mesela. Şiir yazarım, yolda yürürken şarkı söylerim, arabamda müziği hep son ses dinlerim, dikiş dikmeyi severim, bir zamanlar ebru sanatıyla ilgilendim, hala pizzayı iyi yaparım, fena halde Halil Sezai dinlerim…
Ortam insanı olmayı beceremeden gitmiş olacağım sanırım bu hayattan, hani yalakalık, dalkavukluk, etinden süründen faydalanacak kişilere yağcılık yapmak falan işim değildir, olamaz. Ne sevgi ne de saygı makama değil insanın şahsına duyulan şahsiyetli bir erdemdir bence. Doğru söyler dokuz köyden kovulurum kardeşim tarzındayım ne yapayım ! Ama gün gelecek sadece iyilerin ve doğruların dünyası olacak bu dünya bunun için umudum var ve hepimizin de olmalı…
Şimdi gelelim cenazem alanına…
Kuzum anlamamıştır daha, ona anlatmak öyle zor ki, çevresindeki tüm arkadaşlarının anne babası varken neden bu durumda kendinin olduğunu düşünüp ahret soruları sorabilir ilk gördüğüne… Annem ve babam kuzumu sarmıştır saklamıştır bağrına eminim. Aşkımın bir damla dökse kan çanağı olan gözleri iflas etmiştir. Aliş’im, Işıl’ım, Nazlı’m bizi hala dört kızkardeşiz şimdilik gitti ablam diyorlardır. Burağın 3 annesi daha var artık diye karar almışlardır eminim. Arkadaşlarımı burada yazamayacağım, olur birini unuturum okursa ayıp olur ama Ayşeannem ve dayım ben ebediyete yol alırken dahi okuyacaklar yüzümdeki hüzünden en son yazdığım şiiri… Ya kalbimin yarısı, yoluna gözümün aktığı Tecellim, duysa gelir hemen ama sarılmasan koklaşmadan ayrılmış olmak yakışır mıydı bize? Çok sevince her zaman istediğin gibi ayrılamıyor insan hem ölümün vedası mı olur?
Hakkını helal etmeyenler çıkar mı acaba diyorum !
Allah kerim…
Hepsinin gözlerinden toprağıma damlayan yaşlar besleyecek belki başucuma dikilen limon ağacını. Evet evet limon ağacı diksinler başucuma, yanına birde mavi ladin ki ne severim o acı kokusunu. Hele limon çiçeğinin o şahane çiçekleri açınca ben topraktan alırım o mis kokuyu, uyanırım belki yarım bıraktığım masala kaldığım yerden.
Ayağıma taş değse yüreği hoplayan yavrum bensiz yirmili yaşlara gelmiş kocaman adam olmuştur, belki de, sevdiği bir can ile mutludur... Annem, pamuk şeker gibi olmuş saçlarıyla arada şiirler yazıyordur bana “ İlkgözağrım” diye. Aşkım, belki benden daha az cadaloz, daha az gülen ve konuşan, daha az deli, daha uyumlu biriyle birleştirmiştir hayatını, mutludur... Babacığım, kesin penceresinin önüne konan serçelere her sabah yem veriyordur Seçil’im severdi kuşları diye. Prenses Aliye’min, güzelliğine güzellik katmıştır her doğurduğu çocuk, 3 tane vardır sayısı ama ilk canım yeğenimde dünya güzeli kocaman bir genç kız olmuştur; Lara… Işıl Işıl’ım anne olmuştur artık, kocasıyla çocuklarıyla musmutludur, evin her köşesine Nazarköy’den aldığım nazarlıkları asmış anıyordur beni her baktığında… Annelik stajım, yavru kuzum bildiğim Nazlı Can’ım, amacına ulaşmıştır artık sevdiği işi yapıyordur, sevdiği insanla evlidir ve bebek bekliyordur eminim…
Oğlumu kim alacak şimdi hergün okuldan, kim bırakacak?
Kim yapacak ona 3 katlı karışık tostu, yumurtalı ekmeğinin üzerine kim eritecek kaşarını. Sütüne propolisi kim damlatacak her sabah.Tırnaklarını kim kesecek, banyo suyunu kim ılıtacak? Ya çok sıcak olursa, ya çekinir diyemezse sıcak olmuş diye ! Saçlarını kim kurutacak, sabahları ellerine ayaklarına kim masaj yaparak uyandıracak. Aşkım bu hayatta benim de en büyük yardımcımdı ama çalışırken anne olmak zordu, hem anne hem baba olmak mı kolay olacak ?
Hepsi olur diyorsunuz değil mi içinizden şimdi…
Onurlu bir Özlem taşır bazi yürekler sırtında, kimselerin hiasedemeyeceģi...
Ya çok özlerse…
O zaman ne olacak?
Bir minik serçe kadarcık yüreğine, ağır gelmeyecek mi annesizlik…
Ya hasta olduğum günleri hatırlar da üzülürse kim bilecek ki neye daldı gitti bu yavrucak…
Bu masal bitmez ama hayat öyle mi!
Ah her gülüşünde içimde ıhlamur çiçekleri açtıran evlat,
sen canımın yongası…
Allah her iki cihanda bildiğimiz bilmediğimiz tüm güzellikleri yağdırsın üzerimize,
ömrümüze bereket, bedenimize sağlık sıhhat ile…
Seçil Nimet…
fotoğraf: Seçil Nimet...
YORUMLAR
Bir cenazeyi resmetmek kolay değil ancak doğum gibi ölüm de gerçek. Ondan kaçışımız yok. Giden gider arkasında kalanlar enkazdır, kolayına toparlanamazlar ama zaman herşeyin ilacıdır. Küller acıları, özlem ve boşluktur artık zamanla kalan.
Umarım ki sağlık sıhhattesinizdir. İnsan böyle duygulara kapılıyor zaman zaman.
Sevdiklerimiz başımızdayken kıymet bilmeli ki, keşkelere yer olmasın hayatımızda.
Sevgiyle
Sevdiklerimizle çoğalan anların bereketi yağsın üzerine...Güçlüydü bu yazı...Her okuduğumda gözlerimin önünde beliriyor yazdıkların...Allaha emanet ol...
(( Seçil Nimet ))
Of ooof offff sağolasin cann...
Oylesine içimden geldiği gibi, musvettesiz hatta...
Teekkurler...
Çok hüzünlüydü bu yazı iyi geldi bana...
Siz ve sevdiklerinizle birlikte cümle yakınlarınıza sağlıklar sıhhatler huzur ve mutluluklar diliyorum Seçil hanım.Yaşadığımız ömürlerde , her film, beklenmedik bir yerlerinden kopuyor maalesef.Elden geldiğince, yaşarken hakkını vermeli sevginin ve sevdiklerimizin.
Selam ve saygıyla.
(( Seçil Nimet ))
Allah ayirmasin sevdiklerimzden ne diyeyimmm...
Teşekkürler. ..
Şimdi sana desem ki Seçil, bu kadar duygusal olma...
Biliyorum, hemen önüme geçecektir TETE.
-Hooop evlât, hayırdır? Diyecektir. Hatta o da yetmiyecektir ona, onu da biliyorum.
-Eee evlât, ne oldu sana, daha önceki gün sen değil miydin televizyondaki Kayahan ile Nilüfer'in onları aynı çizgide buluşturan ortak kaderlerinde ki barışmalarında ağlayan. Diyecektir.
Ne tuhaf: Kader alınlara ne yazdıysa yollar oraya sürüklüyor... Sen istediğin kadar mektup yaz, yırt at...
Fakat ne kadar üzülüp ağlarsan, bu yumurtayı oğluma kim yapacak diye: Bir de bakmışsın ki, torunun senden aynı yumurtanın tarifini istiyor.!!!
Diyeceğim o ki:
-Yaa evlât, görmek güzel şey...
(( Seçil Nimet ))
Var yaaaa beni zırlattın , sırf seni zırlattığım için...
Torunu veren gosteren Allaha kurban Güzelimmmmm ♥♥♥♥♥♡♥♥
(( Seçil Nimet ))
Iyi ki ♥♡
Davidoff
Kız Kulesini özledim.
-Garson, iki simit, iki de çay.