- 1818 Okunma
- 23 Yorum
- 4 Beğeni
Leyla bir ÖZGECAN dır.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Dün 14 Şubattı.
Benim nazarımda sıradan bir gün olmakla birlikte bazı insanlar için Dünya Sevgililer Günüydü. Hatta bırakın Sevgililer günü olmasını Dünya Sevgi Günüydü. Nitekim katıldığım bir şiir etkinliğinde de böyle tanımlandı ve şiir okumak üzere kürsüye gelenlerin pek çoğu ‘’Dünya Sevgi Günümüz kutlu olsun ‘’ dedi.
Evet..Dünya Sevgi Günüydü 14 Şubat…Kim bilir kaç sevgili en az bir kırmızı gül alarak sevgilisine uzatmıştı. Kaç gariban ‘’ Sana layık değil ama ‘’ diyerek bir işportacıdan aldığı kolyeyi, küpeyi, broşu sevgilisine hediye ederken kaç ensesi kalın yine aynı ifadeyle yani ‘’Sana layık değil hayatım ama’’ diyerek en pahalı tek taşları, hatta son model arabaları hediye etmişti sevgililerine. Kim bilir kaç tane kadın ‘’ Üzülme kocacığım, biz seninle sevgili miyiz ayol. Biz karı kocayız’’ diyerek kendisine bir hediye alamayan, ya da almayan kocasını ve daha doğrusu kendisini teselli etmişti. Kim bilir kaç kişi benim gibi ‘’Oh beee azıcık aşım ağrısız başım. Sevgilisinin de aşkının da canı cehenneme. Kafam dinç. Yaşasın özgürlük ‘’ demişti kedinin, uzanamadığı ciğere ‘’mundar’’ dediği hesap.
Aziz Valentin’in kemikleri huzur bulmuştu mutlaka dün.
Oysa ‘’ Dünya Sevgi’’ günü olarak ilan ettiğimiz o günde çok çok büyük bir sevgisizlik yaşanıyordu. Her şeyden önce 13 Şubat 2015 günü akşamı sosyal paylaşım platformlarını Özgecan Aslan’ın ölümü ile ilgili haberler, bu vahşice katliamla ilgili protestolar ile doldurmuş olan vatandaşlar 14 Şubatta yani Dünya Sevgi Günü olarak ilan etikleri o günde o şiir etkinliğinde adını bile anmadılar Özgecan’ın… Bir tane bile şiir onunla ilgili değildi. Sosyal paylaşımlarda olayı yeterince kınamıştı ya herkes; görev tamamlanmıştı. Ama vahim olan bu değildi. Hani derler ya ‘’ Hafıza-i beşer nisyanla malüldür’’ diye; insanların hafızaları çabuk unutmuştu ama dediğim gibi vahim olan bu unutkanlık değildi. Daha da vahim bir durum vardı.
14 ve 15 Şubat ( Yani bu gün ) tarihlerinde sosyal paylaşımlarda Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesine olan tepkiler devam ediyordu yine…Yok yok yanlış anlaşılmasın. Vahim olan şey bu tepkilerin devam ediyor olması değil. ‘’Ben insanım’’ diyebilen her canlının elbette tepki göstermesi gerekir. Vahim olan husus bu tepkilerin aldığı boyut.Bunu nasıl izah ederim bilemiyorum ama deneyeceğim bakalım.
Bilindiği gibi bu ülkede on beş yaşında bir çocuk öldürülmüştü. Adı Berkin Elvan’dı. Yüreklerimizi yaktı kırk dokuz kilo olarak hastaneye giren bir çocuğun on beş kiloluk bir kütle olarak cansız bedeninin o hastaneden çıkması. O zaman da aynı şeyler oldu. Hatta ben bile ‘’ Ama ekmek almaya gitmemişti. Polise taş atıyordu’’ dedim. Sonra bir kız öğrencim bana, yani öğretmenine hayatı boyunca unutamayacağı bir ders verdi. Dedi ki ‘’ Hocam ! ben çocuk diyorum, siz taş atıyordu diyorsunuz. Ben çocuk diyorum, siz ama Kürttü diyorsunuz ( Bu hitap bana değil tabii ki genel bir hitap. Çünkü ben hiç bir zaman ama Kürttü demedim), Ben çocuk diyorum, siz ama Aleviydi diyorsunuz( Ben hiç bir zaman Ama Aleviydi de dememiştim )’’ Öğrencim bir Aleviydi.
Başka tepkiler de aldım. Kaldırdım yaptığım paylaşımı: Tamamen haklılardı. Ortada bir acı vardı paylaşılacak ama biz oturmuş ekmek almaya mı gidiyordu yoksa polise taş mı atıyordu, On beş yaşında mıydı, yoksa aslında on sekiz yaşını aşkın mıydı, cebinde bir kaç cam bilye mi vardı yoksa bomba mı taşıyordu, Alevi miydi yoksa Sünni miydi onu tartışıyor, ölenin bir insan, dahası bir çocuk olduğunu unutuyorduk. Ama…Bu olayın bir de aması vardı.
Başladım beklemeye. Neyi bekliyorum peki? Bana hayatımın dersini veren bu öğrencimin ve onun kafasında olan insanların ne kadar samimi olduklarını görmeyi bekliyorum. Çünkü ben bazı insanlar ağızlarını açtığı anda onların bağırsaklarına varıncaya kadar içlerini görebiliyorum artık. Nitekim çok geçmedi ‘’ Öfkeni kalbine, kurşunu namluya sür gerilla’’ diye yazması, bahsettiğim öğrencimin. Bu tabii ki sadece ona ait bir ifade değildi. Benzerleri ‘’ Ben çocuk diyorum siz Kürt’tü, Aleviydi diyorsunuz’’ diyerek sevgi ve barış pıtırcıklığına soyunmuş daha pek çok kişinin sayfasında ya da sosyal paylaşımlarda vardı.
Bir müddet daha bekledim. Bu arada bir çocuk daha öldürüldü. Başı taşlarla ezilerek vahşi bir şekilde… Adı Yasin Börü’ydü. Bekledim ki profil resimlerini Berkin Elvan resimleri ile dolduranlar bu sefer de hiç olmazsa ‘’ Kınıyoruz’’ diye yazsınlar. Tık çıkmadı… Yasin Börü’ye Sünni olanlar sahip çıktı ise de kesinlikle ve kesinlikle Berkin Elvan gibi ses getirmedi onun öldürülmesi. Çünkü Sünniler de ‘’ Ulan şimdi Yasin Börü deriz, bizi de Hizbullahçı, İşidci yaparlar neme lazım. Si..tir et’’ diyorlardı. ( Yasin Börü’nün ailesinin Hizbullahçı olduğu söyleniyordu )
Ben aldırmadım bana İşidci ya da Hizbullahçı denilecek olmasına. Beni bilen biliyordu, bilmeyen de umurumda değildi. Dedim ki ‘’ Yasin Börü de çocuktu’’ Anında cevaplar gelmeye başladı çığ gibi ‘’ Ama o Hizbullahçıydı, Ama o İşidciydi’’ Cevap verdim ‘’ Hani ben çocuk diyorum, siz ama polise taş attı diyorsunuz, Ben çocuk diyorum siz Kürttü diyorsunuz, ben çocuk diyorum, siz Aleviydi diyorsunuz’’ Demiştiniz. Ne oldu şimdi? Şimdi de ben çocuk diyorum, siz ‘’Hizbullahçıydı, İşidciydi diyorsunuz’’ dedim. Tabii ki laf çok: ‘’ Hocam ! Lütfen acıyı acıyla kıyaslamayalım’’
‘’Eh öyle olsun..Acıyı acıyla kıyaslamayalım madem.’’ dedim sustum. O gün bu gündür de ağzımı açmıyordum. Lakin bu gün görüyorum ki dün bana ‘’Hocam acıyı acıyla kıyaslamayalım’’ diyenler bu gün kendileri acıyı acıyla kıyaslamaya başlamışlar bile. Hem de Özgecan’ın toprağa verilen bedeni üzerinden.
Bakar mısınız şimdi şu ifadeye:
Özge Can sünni kız çocuğu olsaydı cenazesinde reisleri dahil cemi cemaat orda olur muydu olmaz mıydı? Kabataş’da bi bok olmadığı halde başörtülü bacıma işediler sıçtılar diyen yalancılardan bahsediyorum umarım aklın fikrin vardır
Ali Tezel.
‘’Alın O Rabia işaretindeki dört parmağı, g.tüze sokun’’ Bunun kime ait olduğunu yazamayacağım. O kadar çok ki. Pek çoğu zamanında ‘’ Esma denen bir Arap orospu için ağlayıp durdunuz ama Berkin Elvan’ı yuhaladınız orospu çocukları ‘’ diyen, Berkin Elvan’ın yuhalanmasına haklı bir tepki verirken başka bir çocuk maktul olan Esma’ya orospu demeyi çocuk katliamlarına karşı olmakla - her nasılsa ! - bağdaştırabilen tipler.
Şimdi bu ifadeleri sadece ve sadece ‘’ Kabataş’ta benim örtülü bacımın üzerine işediler’’ diyen zâta karşı bir tepkinin dile getirilmesi olarak görmek mü? Ki o zât ‘’ Aleviler ‘’ diye bir ifade de kullanmamıştır. Yani ‘’ Aleviler Kabataş’ta benim örtülü bacımın üzerine işediler’’ dememiştir. Hal böyleyken şimdi ne alakadır ‘’Özgecan eğer Sünni kız çocuğu olsaydı’’ifadesi?
Bir başka husus:
Özgecan’ı öldüren şerefsiz bir zamanlar bir fotoğraf çektirmiş. Fotoğrafında da bir eliyle bozkurt işareti yapıyor. Şimdi bu resmi alıp ‘’Özgecan tecavüze uğradı, Katledildi ve yakıldı…Tanrı Dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanlarca’’ demenin bir alemi var mıdır? Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman biri olarak bu şerefsizlikten kendime pay mı çıkarmalıyım? ‘’ Ulan biz meğer ne kadar şerefsizmişiz’’ mi demeliyim? Yoksa Tanrı dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman olmayan bir başkasının dediği gibi ‘’ Nedir ulan…Yettiniz gayrı. Yavuz Sultan Selim keşke hepinizi yok etseydi’’ mi demeliyim? Ne yapmalıyım bu resmi gördüğümde Tanrı dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman biri olarak? Dinimi mi yoksa Türklüğümü mü değiştirmeliyim bu utanç batağında boğulmamak için?
Kaybolduğu haberini duyduğum anda ‘’inşallah sağ salim bulunur, annesine babasına kavuşur.’’ diye dua ettiğim, öldürüldüğü haberini aldığımda katillerine lanetler okuduğum Özgecan Aslan’ın şimdi bir Alevi çocuğu, öldürenin de bizden( Hem Sünni, hem de Ülkücü )(!) olduğunu öğrendiğime göre kınamamı, lanetlerimi, ‘’inşallah sağ salim bulunur ve evine döner’’ diye yaptığım duaları, hatta öldüğünü öğrendiğim anda yazmaya başladım ‘’Leyla bir ÖZGECAN dır ‘’ Şiirimi geri alıp. ‘’ Ulan bana ne öldürülmüşse öldürülmüş. İyi olmuş. O da Alevi olarak dünyaya gelmeseydi. Ben n’aapıyım.’’ mı demeliyim?
Yahut yakalarına mı sarılayım bazılarının ‘’Şu yukarıda resmini gördüğünüz Tanrı Dağı kadar Türk olmasa da Hira Dağı kadar Müslüman olan ve her nasılsa bozkurt’a gönül vermiş bu üç pırıl pırıl genç öldürüldüğünde sırf bozkurt işareti yaptıkları için mi sessiz kaldınız?’’ diye.
Bacım, Kardeşim,Dostum, Arkadaşım dediğim insanlarla selamı sabahı mı kesmeliyim ‘’Ulan şimdi ülkücü olduğum için bana da o şerefsiz katilmişim gözüyle bakar bunlar’’ diye?
Cümle kurmaktan aciz dangalağın biri çıkıyor artık ne demek istediyse ‘’ “Siz de Mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın” diyor. ‘’Siz’’ dediği kimlerdir ‘’Bağırmayacaksın’’ diyerek tekil yaptığı şahıs kimdir anlayabilene aşk olsun. Gelin görün ki böyle bir öküz bile muhatap alınıyor.
Yahut bir başkası… Bir bayan gazeteci beş tane tweet atıyor bu katliamla ilgili ve sırasıyla diyor ki:
1- KADINLARA UYGULANAN ŞİDDETİN CEZALANDIRILMASINDA YETERSİZ KALINDIĞI BİR GERÇEK, DİKKATE ALINMAK İÇİN TECAVÜZ YA DA YAKILMAMIZ MI GEREKİYOR?
2- ÖZGE’NİN KATİLİ CANİ OLDUĞU İÇİN BU CANİLİĞİ YAPTI ERKEK OLDUĞU İÇİN DEĞİL, MESELELERİ KARIŞTIRMAYA, TOPLU ERKEK DÜMANLIĞINA GEREK YOK.
3- DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ RAPORU: DÜNYADA 3 KADINDAN 1 İ YAŞAMLARININ BİR DÖNEMİNDE DÖVÜLMEKTE CİNSEL İLİŞKİYE ZORLANMAKTA VE TACİZ EDİLMEKTEDİRLER.
4- KADINLARA KARŞI ŞİDDET DÜNYADA EN YAYGIN, ANCAK EN AZ CEZALANDIRILAN SUÇ :’’ BRİTANYADA HAFTADA İKİ KADIN PARTNERLERİNCE ÖLDÜRÜLÜYOR’’ J. SEAGER
Bu dört tweewte bakılmıyor ama…Ya neye baklılıyor? 5. Tweete bakılıyor. Ne demiş 5. Tweette?
5- Müslüman ülke, tecavüz fırsatçılığına soyunmayın, Amerika’da her iki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Şimdi çenenizi kapatın lütfen.
Bu tweetin bile sadece ‘’ İki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Çenenizi kapatın’’ Bölümü alınıyor ve ‘’ Vay efendim sen ne biçimsin kadınsın, sen ne biçim ana ya da ana adayısın. Demek ki tecavüze uğrayanlar çenesini kapatmalı öyle mi? Sen nasıl sapık bir şeysin, sen nasıl fantezilere sahipsin ki iki dakikada bir tecavüze uğramak istiyorsun’’ mesajları yağıyor kadına.
Oysa kadın ne diyor? ‘’ Böyle bir katliamı bahane edip de Müslüman ülke- Tecavüz fırsatçılığına soyunmayın diyor. Kime diyor? ‘’ ’Özgecan tecavüze uğradı, Katledildi ve yakıldı…Tanrı Dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanlarca’’ Diyen kışkırtıcı alçaklara diyor. Böyle bir vahşi cinayetten yola çıkarak Müslüman=Katil fırsatçılığına soyunmayın diyor. Peki bundan kim rahatsız oluyor?
Beş tane tweetin dördünü görmeyen, beşincisinin ise sadece ‘’ ’ İki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Çenenizi kapatın’’ kısmını görenler rahatsız oluyor. Onlar kimler mi? Çok iyi tanıyorsunuz aslında…Kimileri ‘’ Öfkeni kalbine, kurşunu namluya sür gerilla ‘’ diyenler; kimileri de bizim bazı geri zekalı sözüm ona Ülkücü kardeşlerimizin de ellerinden düşürmedikleri gazetelerde köşe yazarlığı yapıyorlar… Aslında iyi tanırsınız onları.
Neyse…Söylenecek o kadar çok şey var ki aslında.Söylesem tesiri yok, sussam gönlüm razı olmadığı için yazdım bunları da zaten. Yine de bir şey daha diyeyim: ‘’ Özgecan’ın tabutuna erkek eli değmesin ‘’ diyenler acaba kocalarının eline değmeden mi girdiler akşam olunca onların koynuna, erkek evlatlarının, erkek akrabalarının ellerine dokunmuyorlar mı ‘’ Bu eller Özgecan’ı katletti’’ diye?
Allah akıl, fikir, feraset versin. Başka bir şey diyemeyeceğim.
Ah be Özgecen…Bir daha nasıl dinlerim o şarkıyı. Hani diyor ya:
Leyla Bir Özgecan’ dır
Kara gözlü ceylandır
Doyulmaz hüsn-ü andır
Kanılmaz bir içim su
Dillerde söylenen o
Yollarda gözlenen o
Yürekten özlenen o
Her gönülde o arzu
Aşıklar levend olsa
Sevdalar kemend olsa
Birbirine bend olsa
Ele geçmez o ahu
Ha Leyla ha Özgecan…Tüm dillerde söylenen sensin şimdi.
YORUMLAR
Sami bey;
yazınızı okudum. Yazdıklarınıza katılmamak mümkün mü? hele insanların iki yüzlü davranışlarını kabullenmek...
Ama,
yine de yazınızda beni rahatsız eden bir şeyler var. tam olarak tanımlayamıyorum ama var işte.
Yorumların çoğunu da okudum. Tanımlamakta zorlandığım bir öfke var anlatımınızda. O kadın gazetecinin yazdıklarını ben de okudum. Söylediklerinden ziyade nasıl söylediği de önemli. Elvan berkin'e ben de yazdım. Ölen diğer çocukla(Yasin Börü) ilgili bir şey yazmadım.iz, hep şunu sorguluyorsunuz? neden buna tepkide bulunurken buna bulunmuyorsunuz diye?
Sebebi çok basit. İkimizde edebiyat defterine üyeyiz hem de uzun zamandır.
İkimizde ölsek eminim siz benden çok ses getirirsiniz. Neden?
Gerek berkin gerekse Özgecan'ın ölümlerinde diğerlerine göre toplumun canını yakan daha çok şey var.
Bu çok doğal değil mi? O kadar asker şehit düştü. hangisi Özgecan kadar ses getirdi. D.bakır'da eşinin yanında şehit edilen astsubay ne kadar ses getirdi... Siz, benden daha milliyetçisiniz. çin'de öldürülen o kadar Türk için ne yapıldı? Hükümet ne yaptı? İstese hükümet bu konu her gün tv.lerde tartışılır, medyada konuşulur? Neden konuşulmuyor?
Ölen diğer çocuklar için eylem yaptılar da eleştiride mi bulunuldu?
İnsanlar Esma^ya tepkide bulunmuyorlar. Erdoğan'ın Esma'ya gösterdiği hassasiyeti niçin berkin'e göstermiyorlar diye tepkide bulunuyorlar.
Hepimiz biliyoruz ki günümüzde bir kadın tecavüze uğradığında hükümet kanadının medyası, din adamları hemen tecavüze uğrayan kadınla ilgili olumsuz haberler yapıyorlar.
Gibi gibi. Temelde sanların iki yüzlülüğü konusunda hem fikirim. Siz özgecan'ın annesinin özgecan'ın namuslu olduğunu anlatmak için çaba sarf ettiğini sanırım görmüşünüzdür. Ne kadar acı verici bir olay. Kadın, topluma tecavüz edilmek için kaçırılıp hunharca öldürülen kızının namuslu olduğunu, eve gelmek için dolmuşa bindiğini anlatmaya çalışıyor. özgecan o sırada eve geliyor değil de bara gitmek için evden çıkmış da olabilir. ya da çantasında iki kutu bira da çıkabilir. Ne olacaktı? iyi olsun mu diyecektik...
Ne kadar acı bir durum. Sizin de kızınız varmış. Elbette anlattığınız saçma sapan olayları, tepkileri esefle kınıyorum. Ama o tepkiler var diye de günümüzde erk'in kadına biçtiği rolü ve kadınlarla ilgili düşünceleri inkar etmemize imkan yok. ve de o seslendirdikleri düşüncelerin erkek milletine cesaret verdiği hususunu da.
Toplumun AKP kanadı dışında olan kesimi maalesef kendini dışlanmış hissetmekte ve bu dışlanmışlığı her olayda gözler önüne sermekte. Bu kabul etmesek de çok doğal. Sıkışan enerji bir yöne kanalize olur.
En basitinden biz sünniler namaz vakti gönül rahatlığı ile elektirik ve suyunun faturası devletçe ödenen camilerde(isteyenin gittiği) ibadetimizi yapıp namazımızı kılarken aleviler halen cemevlerinin ibadethane sayılması için uğraşmakta. kaç yıl oldu acaba bu sonuç vermeyen uğraşa girişmeleri...
ya da bizim alkışladığımız zorunlu din dersini görmek istemeyen Alevi ve diğer mezheplere mensup insanlar kaç mahkeme kapısından döndüler...
Ülkemizde bize sunulan nimetleri neden başkaları mücadele ederek almak zorunda bırakılıyor...
Neden...
tebriklerimle
sami biberoğulları
Detaylı yorumunu okudum. Buraya yorum yazan arkadaşlar sağ olsunlar eleştirmemişler yazımı. Buna karşılık özelden yazan bazı arkadaşlardan eleştiriler aldım.
Mesela:
Bir arkadaş ‘’ Nedir ulan…Yettiniz gayrı. Yavuz Sultan Selim keşke hepinizi yok etseydi’’ mi demeliyim?'' cümlemi alarak '' Bilinç altınızdaki alevileri yok etme düşüncesini nasıl da ortaya dökmüşsünüz'' Diye yazarken bir başka arkadaş '' Sen sadece yapılan protestoları eleştirmişsin. Olayın çirkinliği ve bu olayda ya da benzeri olaylarda hükümetin sorumluluğu üzerinde hiç durmamışsın, hatta bir yerde yazdığın yazı o gazeteciyi savunma yazısı olmuş '' dedi.
Baktım evet bir takım eksiklikler var. Hemen bir yazı daha yazdım bunun devamı olarak '' Maalesef yine Özgecan '' Başlığı altında.
İşte o yazımda niçin bu kadar öfkeli olduğumu da bir şekilde dile getirdim. ama öte taraftan da maalesef yine hükümetin sorumluluğu konusuna çok da fazla giremedim. Çünkü o konuya gelmeden önce konuşulacak öyle konular çıkıyor ki şaşarsınız.
Selam ve sevgilerimle.
ersinbaşeğmez
ama o yazınızı da okuyacağım
ayrıca;
eleştirilerime karşı olgunca yaklaşımınızdan dolayı teşekkür ederim
Vicdanımız yara aldı kanıyor Özgecan canımızı öyle yaktı ki; anne olsun olmasın hiç bir kadın hiç bir insan böyle bir acıya dayanamaz.... o cani başka bir ülkeden gelmedi ne yazık ki bizim ülkemizden, bizden bir kadın onu yetiştiren bizim toplumumuzda büyüyen bir erkek evlat. Önce bunu düşünmek lazım! ...şimdi toplum ayakta, herkes kendini sorgulamalı bence o caniyi yetiştiren de bir kadın ve bu toplum da büyüdü; bunda herkesin payı var ceza düzenleyicilerin, adaleti uygulamayan politikacıların ailelerin erkek evlat toleransı.....vs...zavallı Özgecanın annesi bir ömür kül kömür olacak evlat acısıyla o caninin annesi de utançla kendini nerede yanlış yaptım diye sorgulamakla pişmanlıkla yiyecek bitirecek artık onun içinde hayat eskisi gibi olmayacak...yazınızın her satırına katılıyorum acık yürekli ve samimi ayrıca doğru yerinde tespitler hepside....
sami biberoğulları
Aslında olay nedir biliyor musunuz arkadaşım?
Bir arkadaşımın mahkemesine onun lehine şahitlik için gitmiştim. Hakim arkadaşımı sevmiyordu aynı dünya görüşünden olmadığı için. Bana baktı ve ''Anlat bakalım '' demeden şu soruyu sordu:
Sakatsın..Vergi muafiyetinden faydalanıyor musun?
Şaşırdım bu alakasız soruya...
Hayır faydalanmıyorum dedim.
Küçümser gözlerle baktı:
Sen daha adam olamamışsın bir de şahitim diye buraya gelmişsin.
Sakat olmak, vergi muafiyetinden faydalanamamak , ve adam olamamak...Dava ile uzak yakın ilişkisi olmayan konular...
Şimdi de öyle...1983 ten beri değişen hiç bir şey yok.
Selam ve sevgilerimle.
Her zaman ki gibi yerli yerinde tespitler.Her zaman ki cesaret edip kimsenin dile getiremediği gerçekler.
İşi o kadar başka boyutlara çekiyorlar ki...Resmen erkek düşmanlığına soyundular...Ne demek ya erkek eli değmesin diye tabutunu taşıtmamak.Hangi dinin mensubuyuz...!! Nereye gidiyoruz. O erkek evladını da yetiştiren bir ana değil mi? O erkekleri bizler dünyaya getirmiyormuyuz...
Neyin kavgasını yapıyoruz neyin tartışmasını yapıyoruz.Alevi sunni kürt laz aldı başını gidiyor.Gerek dışdakiler gerek içerde ki düşmanlar muradımıza erdik ohhhh diyorlar .Bizlerde vay mini etekti vay erkekti vay sosyal medyaydı derken beynimiz yıkanarak bön bön akılları kıt yaratıklar olarak resmen dolduruşa gelerek güya yaşıyoruz.
Bir kadın olarak vatandaşın birinin dediği mini etek giyerse lafını bunun ardında olup böyle düşünenleri kınıyorum. Kalemine yüreğine sağlık sevgilerle babacuğum
sami biberoğulları
Ayşe arkadaşa yazdığımı sana da kopyalıyayım. ( Ayrıca bir yazı olarak da yazacağım)
Bir arkadaşımın mahkemesine onun lehine şahitlik için gitmiştim. Hakim arkadaşımı sevmiyordu aynı dünya görüşünden olmadığı için. Bana baktı ve ''Anlat bakalım '' demeden şu soruyu sordu:
Sakatsın..Vergi muafiyetinden faydalanıyor musun?
Şaşırdım bu alakasız soruya...
Hayır faydalanmıyorum dedim.
Küçümser gözlerle baktı:
Sen daha adam olamamışsın bir de şahitim diye buraya gelmişsin.
Sakat olmak, vergi muafiyetinden faydalanamamak , ve adam olamamak...Dava ile uzak yakın ilişkisi olmayan konular...
Şimdi de öyle...1983 ten beri değişen hiç bir şey yok.
Selam ve sevgilerimle.
http://www.seffafgazete.com/haberler/gundem/8967/nc-2003-te-verdigi-ifadedee-yurek-yakti-
Bu linki isteyen okur istemeyen okumaz çünkü...
Biz balık hafizalı bir milletiz çünkü dünlere ait herşeyi çabucak unuturuz! eğer bu linkte olan N.Ç olayın sanıkları ve binlerce tecavüzcü idam edilseydi veya HADIM edilseydi Bu gün ÖZGECAN yaşıyor olabilirdi.
Düşünce suçlusuna 8 yıl ila 12 yıl ağır ceza varken adi suçlara(kırsızlık, gaspçılık, yolsuzluk, talancılık, tecavüzcülük vb.) 3 ay ila 1 yıl kadardır.
Şimdi yaramız çok sıcaktır herkes bu olayı kınayacaktır tüm ülke ayağa kalkacaktır fakat çok değil bir hafta bilemedin bir ay sonra herşey unutulur bir başka KURBAN beklenir hale geleceğiz.
Peki bir çare yok mu?
Bence var; tüm Türkiye Ayağa kalkıp "teşvik edici değil etkili ve caydırıcı ağır cezalar isteriz" deyip haykırmalıyız...
Keşke bu olay olmasaydı da bu yazıyı da okumamış olsaydık... Yüreğine bin selam hocam
sami biberoğulları
sana 1.2.2012 tarihinde yazdığım bir şiiri gönderiyorum. Linkte verdiğin N.Ç davasıyla ile ilgili de yazmıştım ama bulamadım şimdi.
ÖYLE BİR NECASET Kİ YEDİK KEPÇE, KAZANLA
Diyarbakır’ın Ergani İlçesinde kocası 2007 de ölmüş olan %36 Zihinsel engelli Emine B. Adında bir kadın komşusu olan İbrahim H.T nin tecavüzüne maruz kalır. H.T tutuklanır ve yargılama başlar. Ancak Adli Tıp Kurumu Mahkemeye adalet tarihine örnek olacak bir rapor gönderir: ‘’ Mağdure Emine B. Tecavüz esnasında bağırmadığı için tecavüze uğramış sayılmaz. Kendi rızasıyla işlenmiştir bu fiil.’’ Ve tutuklu İbrahim H.T. nin tutukluluk hali sona erer. Yargılama tutuksuz olarak devam edecektir. ( Haber Türk Gazetesi 31 Ocak 2012 )
Tecavüze uğrarken ne diye bağırmadın?
Seyretsinler diyerek eş- dostu çağırmadın.
İnsan bir ses çıkarır. Sen ise geğirmedin.
‘’Belli ki bu fiili yaptın kendi rızanla.’’
ÖYLE BİR NECASET Kİ YEDİK KEPÇE, KAZANLA
Tecavüze uğrarken insan çıkarmaz mı ses.
Yok yok çok belli oldu. Sen de dedin buna ‘’yes.’’
Adalete de bakın. Yuh olsun. Vallahi pes.
‘’Belli ki bu fiili yaptın kendi rızanla.’’
ÖYLE BİR NECASET Kİ YEDİK KEPÇE, KAZANLA
Hem zihinsel engelli, hem de iraden varmış.
Senin de elin kolun tecavüzcünü sarmış.
Bak koskoca Adli Tıp nasıl karara varmış:
‘’Belli ki bu fiili yaptın kendi rızanla.’’
ÖYLE BİR NECASET Kİ YEDİK KEPÇE, KAZANLA
Selam ve sevgilerimle.
Değerli Hocam, öncelikle kaleminizi ve yüreğinizi kutlamak isterim. Lâkin, yazının içeriği nedeniyle 'Kutlama' kelimesini kullanmaktan duyduğum rahatsızlığı da anlayacağınızı biliyorum.
İlave bir söze yer bırakmayan yazınızın ardından bir şey söyleyip söylememekte tereddüt etsem de,
"Dert adamı söyletir" hesabı, ister istemez elim klavyeye uzandı.
Yıllar yılı yaşananlar yüreğimizi öylesine yıldırdı ki...
Ve öylesine sömürüldü ki duygularımız, inançlarımız, düşüncelerimiz...
Belki bu nedenle belki de acılara aşina olmaya başladığımızdan dolayı,
Ya da belki acılardan yorulan yürek yeni acıları taşıyamaz olduğundandır;
Ard arda yaşanan nice acılar çoktan unutulurken yeni acılara karşı da görmeyi umduğumuz tepkileri göremez olduk.
Fakat çok şükür ki yine de taş kesilmedi yüreğimiz. Ve nice yürekli insanları görmekle de yeniden yeşillenmeye dönüyor nice yürekler.
Yine her olayda canımız acıyor. Ve üstelik acıya neden olay kadar bir şey yapamamak ta acıtıyor canımızı.
Ancak neden görmeyi umduğumuz tepkileri göremiyoruz veya gösteremiyoruz?
Bu hususta topluma bakınca benim gördüğüm – kendimden hareketle - ;
Hani, Hz. İbrahim ateşe atılırken bir karınca ağzıyla su taşıyorken,
"Sen mi söndüreceksin bu yangını?" diyerek kendisini ve mücadelesini küçümseyenlere diyor ya;
"Biliyorum ki ben söndüremem bu yangını. Lâkin isterim ki safım belli olsun!"
Bu nedenle yaşanan her olayda;
Ne söyleyebilirim?
Ne yapabilirim?
Benim elimden ne gelir ki? Diyerek hiç bir şey yapmamayı mı?
Yoksa, "Safım belli olsun" diyen karınca gibi sonuç alamayacağını bilsen de gücün ölçüsünde mücadele etmeyi mi?
tercih etmeliyim gibi bir yol ayrımında buluyorum kendimi... Her seferinde yüreğim ikinci yolu seçmeyi istiyor.
Fakat, ne yazık ki artık SAFLARıMIZ SAF DEĞİL!
Hz. İbrahim' e inanan karınca gibi sarsılmaz bir inançla seçemiyoruz ki safımızı.
Hak, hukuk, adalet saf değil artık...
İnsanlık ta saf değil…
Tüm üstün değerler, ilkeler menfaatlerin gölgesinde kalır olmu ve buna göre yorumlanır, biçimlenir ve uygulanır olmuş. İlkesizlik ilke olmuş...
Tek tek sıralamaya lüzum yok... Herkes görüyor biliyor zaten.
Bugün 'Vatensever' diye bildiğimiz ve safında yer aldığımız kimse veya kimseler, bakıyorsunuz ki yarın
'Vatan Haini'
Yaşanan bir acı nedeniyle gözyaşı döken ve içimizi acıtan ve beni insanlığımdan utandıracak kadar insanca bir yürek sergileyen kimse, yarın bakıyorsunuz ki kin nefret öfke kusuyor.
Veya başka bir insanın benzer acısına dönüp bakmıyor ve baksa bile kılı kıpırdamıyor.
Velhasılı Değerli Hocam;
Biz karınca olmaya razıyız da İbrahim hangi saftadır onu bilemiyor ve bulamıyoruz artık.
Belki de bu en acısı…
Allah cc. Kuran-ı Kerim’ de;
“Aleyhinize bile olsa doğuyu, hakikati söyleyin” diye buyuruyor.
Oysa ki artık bırakın doğru söylemeyi veya söyleyemeyip susmayı…
Menfaati gereği, doğruyu, eğri-yanlış gösterebilmek eşsiz bir maharet sayılır olmuş…
Böyle olanlar güçlü safta yer alırken güçsüz kalanlar da onlar gibi güçlü olma hırsına kapılmış…
Hangi değeri savunursanız savunun o değer üzerinden öylesine istismarlar yapılmış ki
Siz o değeri savunduğunuz anda o istismarcılara gösterilemeyen tepki size dönüyor.
Amerika’ nın kendi kendine tezgahladığı 11 Eylül olayının ardından bütün Müslümanları terörist ilan etmeye kalkışması gibi…
Atatürk’ ü seven dinsizlikle suçlanırken,
Dini savunan şeriatçılıkla suçlanıyor.
Bugünkü Cumhuriyeti seven-savunanlar Osmanlı Düşmanı ilan edilmeye çalışılırken,
Osmanlı’ yı savunan seven kimseler Cumhuriyet Düşmanı ilan ediliyor.
Tarih türlü dalaverelerle saptırılırken günceli de satılık medya dilediği gibi yönlendiriyor.
Türküm demek suç sayılır olmuş…
Kürdüm diyene dil uzatmak suç…
Alevilik-Sünnilik
Çağdaşlar-Dinci gericiler…
Vs. vs.
Say say bitmez ikilikler, bölünmüşlükler…
Tüm acıların nedeni HaLK’ ın HaKK’ tan kopması ve koparılmasıdır…
Hak-Hukuk deyince bugün kimin içinde Adaletin tecellisi olabileceğine dair bir inanç-düşünce beliriyor merak ediyorum.
İşte karınca misali ben de su taşıdım bu yangına…
Lâkin yangın yine sönmeyecek…
Ta ki Bilelim!
Saygılarımı sunarım.
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve bu içten yorumunuz için çok teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
halimkok
Kaleminiz daim olsun. Yüreğiniz yürek versin canlara...
En içten saygılarımla...
Baştan sona güzel bir yazıydı . Dilerim alınması gereken dersler de alınmış olabilsin Sami bey.
Saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve bu içten yorumunuz için çok teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
BÜYÜK İNSANLIK
Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
tirende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.
Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.
Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.
Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.
Nazım - 7 Ekim, Taşkent, 1958
sevgiler...
CaNMaYBuLL tarafından 7/25/2015 5:14:03 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
İnsan için tanım yapılırken Kur'an-ı Kerimin iki ifadesi vardır
1- Eşref-i mahlukat: Varlıkların en şereflisi, senin de yazında belirttiğin husus yani. Varlıkların en üstünü.
2- Esfele safilin: Varlıkların en sefili, en alçağı, en düşkünü.
Demek ki sadece varlıkların en üstünü değildir insan.
Herhangi bir başka canlı sadece canlı iken insan düşünce denen özelliği ile en şerefli ya da en şerefsiz varlık olabiliyor.
Mesela komşusu aç iken tok yatmayan...O varlıkların en şereflisi olan insan...Eşref-i mahlukat.
Mesela Özgecan'a tecavüz eden: Varlıkların en şerefsizi: Esfele safilin.
Yani kısaca suret olarak insan olan her canlı mutlaka varlıkların en şereflisidir diye bir kural yok.
Selam ve sevgilerimle.
yine güzel bir yazı konusu cok acı ama detaylı ve anlaşılır tarafsız saygılarımla...
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
İLK DEFA BİR YAZIMIN GÜNÜN SEÇKİSİ OLMASINDAN GURUR DUYMUYORUM.
KEŞKE BÖYLE BİR ŞEY HİÇ YAŞANMASIYDI, KEŞKE BEN BÖYLE BİR YAZIYI YAZMAK ZORUNDA KALMASAYDIM.
YİNE DE OKUYAN, YORUM YAPAN HİSLERİMİ PAYLAŞAN YA DA ELEŞTİRİLERİNİ GEREK BURADAN GEREK ÖZELDEN YAPAN TÜM DOSTLARA GÖNÜL DOLUSU SEVGİ VE SELAMLAR.
Yazınızı sonuna kadar okudum.
Ve ne acıdır ki katılmamak elde değil.
Berkin e bende şiir yazdım..Çünkü sizinde dediğiniz gibi çocuktu.. Nereye yönlendirilirse oraya giderdi..Ama cebinde bir sümüklü mendili. Bir kaç misketi olurdu..
Ama Hocam gördüm ki her şey sadece bazı insanların reklam oyuncağı..Aslında reklamın iyisi kötüsü olmaz reklam reklamdır kafası bu.
Ben bayanım... Özgecan daha hayatının baharında bir hayvan demeyeceğim bu hayvanlara da hakaret olur bir yaratık tarafından katledildi.. Yazmadım Yazmayacağım.. Yazarsam bayanlığıma yakışmayacak kelimeler dökülecek sayfaya..
Ve ben hala o gencecik fidan aklıma geldikçe gözyaşımı tutamıyorum. Ama bunu ortalık yere sermeyeceğm.. Ülkemiz demeyeceğim dünyada çocuk istismarlığı tacizler tecavüzler gün geçtikçe artmakta...Bu durum hem erkeğe hem kadına oluyor. Sanki insanlar insanlığını kaybetmiş durumdalar.Ve birileri bu zavallı vahşete uğrayan insanlar üzerinden prim yapma derdindeler..
Neyse yine sinirlerim bozuldu.
Siz yazın Hocam.. Biz de sizin sayenizde buraya kibarca yazıp içimizden ağız dolusu küfür edelim.
Ayvazim Deniz tarafından 2/17/2015 12:33:15 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ayvazim Deniz tarafından 2/17/2015 12:33:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Biliyor musunuz benim de tam Özgecan'ın yaşlarında bir kızım var.
Durdu kafam inanın. Benim de kızım var dedikten sonra. Lütfen mazur görün.
Selam ve sevgilerimle.
herkes twitterde, feysbuklarda acılar paylaşıyor
beğen tıkla rekoru kırıyor belki
sonra güzellik salonlarına gidip hayatın keyfini çıkardığını sanıyor
ama benim içim yanıyor ...
çıkarlar konuşunca vıcdanlar yerlerde sürünüyor
sanaldan dışarı çıkınca herkes kendı hayatını konuşuyor
kâlem oynatmaya gelmez
kolay kolay oyuna gelmez
...
ölür ise ten ölür ...
canlar ölmez bilmez misin can
tenim ölümden gelir
...
ÖzgenCan nerden bilecekti
Şiire tek bir Can olacağını
insanlar şimdi mışıl mışıl uykularında uyurken
rahat ve sıcak ..
ateş düştüğü bir gönlü yakıyor sadece
ÖzgeCan nerden bilebilirdi ki her an insanlığın yarasına tek bir sevda olacağını
bütün insanlığın nefesinde yeniden bir nefes olacağını
insanlık o kadar ilerledi ki
özgecan ile birlikte İnsanlıkta gözlerimden düşüyor
damla damla
özdendi o özgecan
Allahtan Râhmet diliyorum ...
.
YAŞAYANKELİME tarafından 2/17/2015 12:11:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve bu içten yorumunuz için çok teşekkür ediyorum.
Dediğiniz gibi: İnsanlık yavaş yavaş düşüyor gözlerimizden.
Selam ve sevgilerimle.
YAŞAYANKELİME
Değerli Kâlem,
Bu gidişle ölülere ağlayacak göz kalmayacak hocam ...
sabahın 7.00 sinde CaymazCandan aldım haberi
uyandım ...
çaresizliğime üzüldüm
bir o kadarda kızdım
Ankarada bir yürüyüş vardı
Bütün Türkiye yüruyordu
Haykıran yoktu
Haykırış vardı
Anlayana ...
ne desem nâfile
anlamak yordu Beni
çok yorgunum çok
susuyorum kendime
insanlıktan ,
.
Son günlerdeki flaj konuları zülfiyare de değdirerek güzel bir analiz yapışınız taktire şayan Kalemine sağlık Sami Hocam.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Yazılacak yazılmış, görülmesi gereken çelişkiler, kötü niyetler, algı noksanlıkları gösterilmiş, her zaman olduğu gibi Sami Biberoğlu emeği, sorumluluğu ve aydınlığıyla...
Kimin, ne dansı yaptığı bu ışıkta yeteri kadar net görünüyor...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Doğruları yazan kaleminiz var olsun efendim... Bu gibi acılar, insanın yüreğini paralıyor. Acımız sonsuz.
Sizin de bahsettiğiniz gibi, yüreğimiz insan olduğumuz için, mağdurların mezhebi ne olursa olsun, insan oldukları için yüreğimiz yanıyor. Söyleyecek çok şeyi siz dile getirmişsiniz. Allah sizden razı olsun efendim. Benim yüreğim Berfin için nasıl kanadı,yandı ise, Yasin Börü için de yandı. Rabia için nasıl kan ağladıysam, Özgecan için de kan ağladım... Öldürülen o üç genç için de... Çünkü, onların hepsi insan... Tertemiz, su gibi berrak çağlarında öldüler...
Bu acıları siyasete alet edenleri kınıyorum. Hepsi insandı. Bizler de insan olduğumuz için üzülüyoruz...
Kaleminiz hep yazsın efendim... Gönülden kutluyor, saygılar sunuyorum. Sağ olun...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Haklısın..Allah ıslah etsin.
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Ben iki gündür yazıyorum yazıyorum çöpe atıyorum. Yok...Hislerimi anlatacak mısra yok. Böyle yazı ile döküyorum içimdekileri.
Selam ve sevgilerimle.
Bu Alevi konusu bezdirdi resmen.
Önce insan demeyi unuttuk artık.
Alevi mi, sünni mi konusu ön planda geliyor hep.
İşin tadı kaçıyor.
Yazıyı ibretle okudum.
Çok dersler aldım.
Kızımıza herkes gibi ben de çok üzüldüm.
Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesine de katlanma gücü versin Yüce Yaratan.
Babasının sözlerini dinledim dün akşam televizyonda.
Gerçekten mükemmeldi.
Bize, bu tür babalar, bu tür analar lazım.
Bölücü, kışkırtıcı değil; birleştirici, sevgiye, saygıya yönlendiren.
Bir zamanlar, öldürülen bir evladımızın anne-babası da çıkmıştı televizyonlara.
Resmen kin kusmuşlardı kendi inancında olmayanlara ve devlet yöneticilerine.
Acılarını yüreklerimizde hissetmiştik çoluk-çocuk sahibi olan insanlar olarak ama,
çizdikleri o sevimsiz portreyi de hiç unutmadık.
Sonuç olarak,
masum bir yavru daha sapıkların kurbanı oldu.
Gerçekten çok üzüldük.
Bu acı olayın, çeşitli fikirlerin gölgesine doğru çekilmek istenmesi de yine canımızı sıktı.
Tek tesellimiz,
acılı babanın sarf ettiği güzel sözlerdi.
Bir de şu Metin Fevzioğlu var.
Hani, başka bir kızımızı testere ile kasen caninin avukatı oluyor kendisi.
İçi yanıyormuş. Ölen de canı evladı imiş. Bu vahşetin hesabı da sorulacakmış.
Öyle diyor.
Bu konuda da bir kaç cümle yazsaydınız keşke.
Bir tutam hayat tarafından 2/16/2015 7:14:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Aslında herkes ateşin asıl düştüğü yerdeki sese kulak verse böyle her kafadan ayrı bir ses çıkmayacak, belki ilk kez tek bir ses çıkacak tüm yüreklerden ama maalesef( kendimi de katarak söylüyorum ) hepimiz '' Hele sen sus ben konuşayım derdindeyiz. Dinlemeyi bir türlü öğrenemedik.
Selam ve sevgilerimle.
Ben sizi alkışlıyorum Sami Hocam...
Bir insanın doğarken dinini, mezhebini seçme şansı yoktur.
Fakat kim ne ibadet yapıyorsa kendisinedir. Bundan bize ne, size ne. Bunu böyle düşünmemiz gerekir.
Öldürülen çocuklar: Sadece "Çocuktur" onların mezhepleri, dilleri, ne de dinleri hepsinden sonra gelir.
Utanmalıyız.
Kıymetli hocam
Maalesef tuhaf bir toplum olduk sizde bunu yazınızda çok güzel resmetmişsiniz kutlarım.
Özgecan kardeşimizin üzücü vefatından sonra televizyondan seyrettiğim kadın derneklerinin düzenlediği yürüyüşlerde mikrofon uzatılan bazı hanımların ifadeleri açıkçası hem üzücü hem de düşündürücü idi.
Gencecik bir kızımız hunharca öldürülmüş yani ortada insan olan herkesin üzüleceği bir durum var. Fakat bu durumdan fırsat çıkarmaya çalışan bazı insanlarda var
O insanların röportaj daki ifadeleri hayli ilginçti; hükümet derhal istifa etsin. Aile ve kadından sorumlu bakan derhal istifa etsin, türünden söylemler. Sanki bu ülkede ilk kez kadın cinayeti oluyormuş gibi işin içine her zaman yaptıkları gibi Atatürk’ü de katıp Atatürk Türkiye’sinde kadının düştüğü hale bakın, türünden siyaset kokan söylemler. Bu tür sözleri söyleyen hanımlar neyin peşinde orası malum Özgecan kardeşimiz gerçekte çokta umurlarında değil bu işin üzücü tarafı, düşündürücü tarafı ise muhalif olmak için muhalefet yapabilmek için insanların ölüm vakalarını bekliyor olmalarıdır.
Gerçekten çok üzücü ve düşündürücü!?
Oysa niye bizim ülkemizde insanlar şiddete bu kadar eğilimli, biz nerede hata yapıyoruz gibi durumlara kafa yorup sorgulasak çok sağlıklı sonuçlara vara biliriz. Demokrasi kültürümüzü geliştirip insan haklarını yasalarla koruma altına alıp o bilinci geliştirmeliyiz diye düşünsek ve bunun için çaba sarf edebilsek ülkemiz ve insanımız için çok iyi olur. Ama maalesef millet olarak riyakârlığa çok yatkınız. Bunun nedeni de On yıllarca bastırılmış sindirilmiş korkutulmuş savaşları ve şiddeti kutsallaştırmış silik kişilikli insanlar haline getirilmemizdir onun içinde bu yaşananlar normal olmasa da sonuçları itibariyle ne yazık ki gayet doğaldır.
Kaleminize sağlık hocam
Saygı sevgilerimle
Serhat BİNGÖL tarafından 2/16/2015 3:03:31 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
En çok üzüldüğüm konu nedir biliyor musun. Ne kadar samimi olursan ol, ne kadar içten olursan ol artık '' Yahu ben de insanım, ben de üzülüyorum, ben de kahroluyorum'' demenize de inanılmıyor. Sen madem ki bizden değilsin o halde üzülmezsin sen, hatta sevinirsin '' diyorlar resmen.
Allah yardımcımız olsun.
İşimiz zor.
ne zaman ki insanlar hak hukuk adalet söylemini her kesim ve her insan için yaparlarsa o zaman inanacağım samimiyetlerine.....
gerisi acıyı ve olayları siyasi emelleri için kullanmanın ötesine geçemiyor...
gencecik bir kızın maruz kaldığı bu vahşet insan olan herkesin içini acıttı 3 kız çocuğu olan benim de aynı ölçüde...
o annenin o babanın yaşadığı acıyı ve bunu ömür boyu çekeceklerini düşündükçe kahroluyorum..
bunun üzerinden bazı insanlara, bazı kesimlere, yönetime ve top yekün erkeklere saldırılması bunun kullanılması da aynı ölçüde içimi acıtıyor.
bu samimiyetsizliği hazmedemiyorum... ve sizi çok iyi anlıyorum.... sevgi ve saygıyla......
sami biberoğulları
Bilmiyorum kaçıncı kez söyledim bunu ama başka söyleyebilecek bir şey bulamıyorum:
'' Bu son olsun...Allah'ım yalvarıyorum..Bu son olsun''
Selam ve sevgilerimle.
Hocam daha yazıyı okumadım hani pencerede bekleyen kediler olur ya pencere açılsın da içeri girsin diye bekler aynı o vaziyetteyiz az kalsın Bedri tokul abime özelden mesaj atıp abi boşa bekliyoruz bu akşam bize ekmek yok diyecektim ki yazı sayfaya düştü)))))