- 579 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZGECAN'A
ÖZGECAN’A
Henüz korkunun hüküm sürmeye başlamadığı zamanlar diyelim en iyisi bu öykümüzün başlangıcına.
Hayır hayır, neden gerçekçi olmuyoruz. Korku iliklerimize kadar işlenmişti. Cinsel açlık bir balgam gibi yapışmıştı pantolon paçalarımıza...
Üzgünüm, bu öyküyü tanrısal bakış açısıyla yazmayacağım, çünki bütün erkekler gibi ben de suçluyum bir parça. Evet evet ben de suçluyum siz bu öyküyü okuyan erkekler gibi...
Küçük bir kızdı o bir zamanlar. Annesinin kollarnda girmişti bir yaşına. Yürümeyi ( en güvendiği erkek olan ) babasının yardımıyla öğrenmişti belki de. Belki hastalanmıştı o da bir gece yarısı.
Babasının kollarında bir hastaneden başka bir hastaneye koşturmuştu. Özge de diğer bütün kızlar gibi saçlarını taratmıştı okulun ilk gününde cennet kokulu annesine...
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi ? Daha bir kac gün öncesine tanımıyorduk hic birimiz özgeyi. Böyle bir öykü yazmak gibi bir niyetim de yoktu doğal olarak. Özge daha bir kaç gün önce hepimiz gibi sıradan bir bireydi bu genetiği(miz) bozulmuş toplumda. Ve bozuk genlerden biri ona denk geldi...
Özgeyi yenebileceğini sandı belki. Bu yüzden gerçek yüzünü gösterdi. Ama özge savaştı bir kadın gibi savaştı ve yendi bu dünyada olmaması gereken o bit yeniğini. Bu yüzden özgeyi haykırırken milyonlarca kadının başı dikti, sesi gürdü; çünkü özgenin önderliğinde o gün kadın kazandı...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.