- 564 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OKULLARDA NÖBET EYLEMİ
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda 2014-2015 eğitim öğretim yılının ikinci yarısı itibariyle şimdiye kadar pekde alışık olunulmayan bir uygulama, sendikaların desteği ile masaya yatırılmaya ve bunun karşılığında da “nöbet hizmetleri” adı altında bir ödenek talebi dile getirilmeye çalışılmaktadır.
Bu uygulamanın adı nöbet tutmama eylemidir. Hemen hemen bütün sendikalar bilhassa “kanunla”belirlenmemiş bir hükmün olduğunu ama yönetmeliklerle ayrıntıların taslak olarak ortaya konulduğunu ifade etmekte, tuttukları nöbet hizmetleri karşılığında öğretmenlere mutlaka bir getirisi olması gerektiğini savunmaktadırlar.
Sendikaların taleplerini yasal bir çerçeve içerisinde ele alıp neyin kanuna uyup uymadığı veya yönetmeliklerin niçin var olduğu vs.konusunda tüm bildiklerini ortaya koyup, bu konuyu yasal zemine çekmek isterken de elbet hukuk dilini kullanmaları ve hukukun çerçevesi içerisinde mücadelelerini yine yasal yollarla sürdürmeleri gerektiğini de belirtmek isterim.
Ben sendikaların nöbet eylemleri konusunda yasal yolları hukuk diliyle kullanmalarını söylerim ama onlar bu işin hukuk dilini kullanırken asıl benim kullanmak istediğim dil, “gönül dili” olacaktır.
Sendikaların nöbet konusunda haklı bir talepleri olduğunu kendim, vicdani anlayışıma göre kabul ediyorum. Fakat kabul etmediğim esas husus, bu eylemi yapanların adını koydukları” nöbeti mahallinde tutmama” ya karşı bu konuda onlarla hem fikir olmadığımdır.
Benim zihniyetimde öğretmenlik mesleği hakikaten bir vicdan mesleğidir.
Bunun ederi asla para ile ölçülemez, biline.
Bizler toplumun gönül insanları ve aynalarıyız. Toplumu şekillendiren bir nevi geleceğini hazırlayan toplum mühendisleriyiz. Yaptığımız işin gönül ve vicdan işi olduğu şekliyle değil de, sadece para karşılığı getiri amaçlı bir iş meslek olduğu tasavvuru algı haline dönüşürse işte asıl tehlike burasıdır ve vicdanın da ayaklar altına alınması demektir.
DEĞMEZ Mİ?
Mana yüklü bir orduyuz vicdanımız elimizde
Hiç düşünmedik orasını bir elimiz cebimizde
Geleceği şekillendiren usta mimarsak eğer
Bizim için şereftir alnımızdan akan ter……(Yusuf Erdoğan)
Demiştim bir dörtlüğümde…
Değerli öğretmen arkadaşlarıma sesleniyorum. Ne kadar canımız acısa hatta yansa da üzülsek ve dışlansak da, hiçbir şey toplumu şekillendiren bizlerin arzusunu asla parayla değişir hale getirmemeli eş değer tutmamalıdır.
Öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu burada sizlere uzun uzun anlatacak değilim. Biliyorsunuz zaten bunları. Öğretmen olurken de elbette birçok zorluğun olacağını biliyordunuz, öyleyse hem okulu zor durumda bırakmak hem de öğrenciyi kendi haline bırakarak “ben eyleydeyim”düşüncesiyle hareket etmek ne bizlerin şahsına ne de mesleğimizin incelik ve zarafetine yakışmaz. Öğretmen; mesleğiyle özdeş hale gelmiş insan demektir. Bizim ne polis ne jandarma ne de gardiyanlık gibi olanlarla işlevsel olarak herhangi bir şekilde benzetilmemiz ya da ilintili hale getirilmemiz olamaz, asla da olmamalı. O meslekten olanların durumları ile bizlerin durumları ve çalışma alanları elbette farklıdır. Ne yazık ki; içimizde böyle düşünenler var. Bunlar doğru değil.
Düşünsenize siz nöbet eylemindeyim diye öğretmenler odasında yahut ta pasif direniş halindesiniz ve öğrencileriniz gözünüzün önünde hoş olmayan davranış örneği gösteriyorlar! Hangi akıl hangi mantık hangi vicdan bu olay karşısında sus pus olup, sendikamın eylem kararını uyguluyorum diyerek belki de önü alınamayacak başka olaylara yol olacak bu tür durum ve tutumlar karşısında sessiz kalır, yapabilir misiniz bunları?
Asla siyasi versiyonlara yorumlamak/bağlamak istemiyorum ama nedense şimdiye kadar bu nöbetler konusunda niye sesiniz çıkmadı?
Nöbet konusu yeni olan bir şeymiydiki? Ya da yeni mi geldi aklınıza?
Neden sustunuz? Şimdiye kadar niye gündeme getirmediniz?
Okullarda nöbet tutulduğunu bilmiyor muydunuz da şimdi mi işi, kanunlardan bağlamaya yönetmelikleri göz ardı etmeye ne biliyim bir tırnak ucu misali bir şeyler tutturmaya çalışıyorsunuz.
Evet, hiçbir şey uygulama babında yasalara bakıldığında yasa da yoksa şayet uygulanamaz ama yasalarda yazılı olamayanlarında yasal zemine yardımcı olma cihetinde tüzük ve yönetmeliklerle düzenlemeye gidildiğini her hukuk devletinde yaşayan bilir.
Ülkemizin ne badirelerden geçtiğini bilmez misiniz? Siz kanunda yoksa, yazılı değilse uygulanamaz diyorsunuz ama kanundamı yazılıydı sanki bugüne kadar bu ülkede kendilerince çeşitli gerekçelerle öne çıkıp silahlı kuvvetler yönetime el koyup demokrasiyi tatil ederken, o zaman bu ülkede okullar yokmuydu? Bu okullarda nöbet tutan öğretmenler nerdeydi? Neden o zaman dile getirilip hakkımızı talep ediyoruz denmedi şimdiye kadar da, insan hakları ve özgürlükler konusunda, beğenmeseniz de yasal zeminler oluşturulmaya çalışılan bu dönemde; akla ve vicdana uygun olmayan bir davranışı hele okul gibi kurum ve zeminlere siyaset bulaştırmak suretiyle işi çığırından çıkarmaya azmediyorsunuz? Bu ne ülkemizin geleceğine ne de çocuklarımızın istikbaline uygun bir hareket olur. Ha derse girmemiş boykot etmişsin ha nöbet tutmamışsın benim için ikisi de aynıdır. Ders ve nöbet bir bütündür ve okulun içtimai hayatına tesir eder… Sevgi ve selamlarımla…
Yusuf Erdoğan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.