- 1149 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
REFİKA
Zormuydu ?
Kolay değildi tabiki de..
Uzun yıllar ardından,kesin bir dönüş değildi !
Ama engellenemeyen bir özleyişin sona erdirme çabasıydı belki...
Asırlarca gelen bir hasretin ,vuslata dönüşmesiydi belkide...
Azımsanmayacak bir zaman,acılara garkolmuş bir yaşamın son çabasıydı aslında....
Alışılmamış bir toplumsal hikayeden çok ,Yaşanılmış bir romandı Onunkisi.....
Adı ; REFİKA ydı yaşlı kadının....
Gençlik çağlarının toyluğunda terketmek zorunda olduğu,doğduğu topraklara,Genç kızlığının tüm masumiyetini bıraktığı yaşadığı yerlere dönüyordu sonsuz özlemler içinde..bİR ÖMÜR SONRA OLSA BİLE..
Baharın son günleri..
Güneş yakmasada ısıtıyor alabildiğine...
Midilliden kalkan küçük bir motor yolcu getiriyor karşı kıyıya...
Günlerden perşembe..
Dolu olur bu gün motorlar..
Ayvalığın pazarı çünki..
Ada kendine yetsede her şey karadaki kadar bol ve ucuz değil..
Pazarda aradığı her şeyi bulur Adalılar...
Püfür püfür esen imbat yolculuğu bir başka güzel kılar aslında..
Kazdağlarını,Küçükkuyu,Altınoluk,Akçay sahillerini seyretmenin keyfiyse harikadır..
Motorda müzik son sesine kadar açıktır..
Motor,dalga ve rüzgar sesini bastırmak için....
Yaşlı kadın sigarasından bir nefes daha çekti,ta ciğerlerine kadar...
İçi pır pır ediyor gibiydi..Müziği dinlerken aklı çok çok uzaklardaydı...
Mesafe değil,yıllardı uzakta olan...
Ne kadar zaman olmuştu sahi !
Koca bir ömürdü harcanan...
Gözleri karşı kıyıları gözlüyordu,tanımaya çalışıyordu geldiği yerleri...
Usulca elini cebine attı..Küçük bir kanyak şişesiydi,çıkardığı..
Usulca dudaklarına götürdü,küçük bir yudum aldı...
Boğazını yakarak içine doğru bir sıcaklık yayıldı,hatta ateş içmiş gibiydi...
Gözleri daldı..Yangınlar vardı beyninde...Onca yangınlar içinde geçen bir hayat...
Evler yanıyordu Adatepe de..Ateşe verilmişti her taraf...İnsan çığlıkları geliyordu alevler arasından..
Gerçek bir can pazarıydı yaşanan.....
Kan akıyordu su yerine derelerden...
Alevler gündüzmüşcesine aydınlatıyordu etrafı..
Can havli ile kaçmaya çalışıyordu insanlar..
Savaşın acımasız yüzü bir kez daha gösteriyordu kendini....
Kötüydü yaşananlar,Dine,imana,insanlığa sığmıyordu..
Çok az kişi ulaşabilmişti onları bekleyen tekneye...
Ve çok azı hayatta kalmıştı yüzlerce yıldır yaşadıkları bu topraklarda..
Ayvalık iskelesine yanaştı motor.....
Yavaş yavaş değil,sabırsızlıkla inmeye başladı yolcular..
Acele etmiyordu yaşlı kadın...Gözleri ile süzüyordu etrafı...
İnanamıyordu belkide tekrar doğduğu topraklara ayak basacağına....
Balık tezgahları vardı iskelede...Çeşit çeşit balıkların olduğu..Lokantalar doluydu tıkabasa...Adaya göre kalabalıktı şehir...Trafik yoğun olmasada havanını güzelliğini fırsat bilenler tarafından doldurulmuştu çay bahçeleri..
Titreyen adımlarla iskeleye adı atarken,içinden toprağı öpmek geldi yaşlı kadının..Usulca diz çöktü ve secdeye varır gibi başını değdirdi taş zemine..
Bir gece vakti kaçarak gittiği topraklara kavuşmanın mutluluğu içindeydi besbelli..
O bu topraklarda yaşayan bir efsaneydi,kendisi bilmesede...Adına türküler yazılmış bir efsanenin ana kahramanıydı...Yıllardır unutulmadan söylenen bir türkünün ta kendisiydi....
Refikam....
Adatepe yolunda aman da refikam
Altın saat kolunda
Ay gibi doğdun karşıma mühür gözlü refikam
miralay kızımısın
Dereler aşmak ister aman da refikam
Al yanak yaşmak ister
Benim divane gönlüm sürmeli gözlü refikam
yare kavuşmak ister
Derelerin uzunu aman da refikam
Kıramadım buzunu
Aldım çerkez kızını sürmeli gözlü refikam
Çekemedim nazını....