- 700 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜKLERE MASALLAR
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde güzel ülkelerden birinde,
bir padişah yaşarmış, padişah dediysem öyle bir padişah ki! Ağzını açsa kanun, kaşını oynatsa
davranış, bir şey yapacak olsa gelenek olurmuş. İktidar koltuğunda günleri bu şekilde geçip
gidermiş, insanlar pamuk ipliğinde padişahın iki dudağı arasında yaşarlarmış,
insanların ölüm sebepleri minik detaylardan olurmuş, tuzu az olan yemek için ahcıbaşı,
tek düğmesi eksik kaftan için terzi, hatta atı tökezlediği için seyis bile bu uygulamadan
nasibini almış.
Gel zaman git zaman padişah’ın aklına iktidar korkusu çökmüş. Kanun benim, yasa benim,
yönetim idare benden sorulur, ben istemeden kuşlar bile kanat çırpmaz ama ya vezirlerim
beni tahttan indirip yerime geçerlerse korkusu çökmüş. Vezirleri öldürürse hele sebepsiz
ölürse eski ihtişamı biter dikdatörlük’le suçlanacağını düşünmüş. Toplamış vezirlerini bir
toplantı yapmış.
“Bana öyle bir şey yapın ki! Büyüklendiğimde küçüleyim, küçüldüğümde büyüyeyim.”
Padişah’a bu mantıklı gelmiş böylelikle iktidarını güçlendirecek hem bu durumda bir
çözüm bulamayan vezirlerin kelleri gidecek, hem de halka gözdağı olacakmış. Vezirlere
bir hafta süre tanımış, bu verilen süre içinde bir gelişme olmadığı takdirde tek tek
kellelerinizi alırım diyerek toplantıyı terk etmiş. Bunu duyan vezirler kelle korkusuna
dört bir yana haberler salmışlar, nerede alim bilgili medyum büyücü vs… özellikleri
olanlar için bir festival tertip edip bu büyük sorundan kurtulmak için canla başla
koşturmuşlar. Lakin ne mümkün kim geldiyse olmamış, halim gelmiş, selim gitmiş,
cahil gelmiş, alim gitmiş ve bir hafta bitmiş. Ortada bir buğday tanesi kadar bile yol
gidemeyen on tane vezir, tek tek padişahın huzuruna alınmaya başlamış, ama her
girenin akibeti meçhule gidiyormuş.
Gele gele gelmiş bizim şaşkınlıkta rekor sahibi vezire ! içeri girdiğinde bir bakmış ki
tahtında oturmuş padişah, sağ yanında sultan hanım sol yanında şehzadeler ve prensesler
tüm halk, kapı kulu askerleri ve cellatlar karşılamış veziri, artık son nefese geldim diye
geçirmiş içinden, derken aslan gibi kükreyen padişahın sesi yankılanmış,
“ Eeeeee anlat bakalım vezir ne buldun” garibim bir evlatlarına bakmış bir padişaha
veda edecekken o gergin ortamda sultan hanımın kucağından ipek elbisesinin üzerinden
aynası kaymış ve ayağının dibine düşmüş, vezir hemen koşturup aynaya uzandığında bir
şey belirmiş aklında, ve padişaha dönerek sizin sıkıntınızı çözdüm demiş.
Padişah şaşırmış, hadi bakalım göster demiş, Vezir izin isteyerek padişahı yerinden
kaldırıp, salonun ortasında duran ve vezirlerin kanlarıyla göl olan baş kesme kütüğüne
oturtmuş, “padişahım demiş siz büyüdüğünüzde nasıl küçüleceğim, küçüldüğümde nasıl
büyüyeceğim demiştiniz ya” demiş. Padişah ne diyeceksen de artık diye hiddetlenmiş.
Vezir soğuk kanlı bir şekilde padişahın yanına gelmiş ve sultan hanımın aynasını padişahın
başının üzerine tutmuş bakın efendim demiş siz ne kadar büyük görünseniz de aynada
küçülmüş durumdasınız, ve aynayı ayağının dibine yere bırakmış ve işte demiş ne kadar
küçük görünseniz de başınız kubbeye dokunacak kudrettesiniz. Padişah durmuş düşünmüş
ve yaptığı hatayı aldığı canları düşünerek iktidardan çekilip yönetimin halka geçmesini
istemiş ve seçimlerden sonra halk tarafından tekrar seçilip uzun ve mutlu yıllar yaşamışlar.
Dip not: Bundan alacağımız ders ise ne kadar büyüklenirsek o kadar küçüleceğimiz,
ne kadar mütevazi olursak da o kadar yükseleceğimizdir….
Nevin KORKMAZ
14/02/2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.