- 802 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
PİRAYE' YE...
Piraye ile 7 yıl yaşadım. Nişantaşı’ nda bir binanın çöplüğünün arasındaki asil yaşamından binbir vaad ile evimize prenses yapmak için koparıp getirdik.
Başlangıçta, birbirimize alışabilme sürecimizde çok canlarımız yandı. İğne ile aynı acıyı bırakan dişlerinin ve tırmıklarının bedenimizde hissizlik ve sonrasında zevk vermesi bir kaç ayımızı aldı. Aile büyüklerince kar kış kıyamet bitene kadar bir kaç hafta diye verilen süreyi, kendine has yöntemlerle 7 yıllık ömrüne çekmeyi ustalıkla başarmıştır. Piraye her dişi kedi gibi tuhaftı. Çok sevecen ama bir o kadar da çok soğuk, çok sağdık ama bir o kadar da çok özgür. Onunla birlikte geçirdiğimiz zaman içinde evsahibi olarak her zaman bir misafir olduğumuzu o aramızdan ayrılınca çok iyi anladık. Bize hissettirmeden evin gerçek sahibi olmuş, evin tüm düzenini kendine göre değiştirmişti.
Onunla birlikte her sabah erkenden uyanmayı, uyanır uyanmaz mama kabını dezenfekte etmeyi, özenle buzdolabında saklanmış en fazla iki günlük özel mamasını hijyenik olarak kabına koymayı, yemeği biter bitmez tuvaletin önündeki yemek alanının halısı üzerinde 10 dakika tüylerini taramayı, ardından balkonu açıp bir pancuru aralayıp onu dış dünya ile buluşturmayı, 1 saat sonra onunla saklanbaç oynamayı, öğle yemeği, ikindi de top oynamayı, akşam babamın geliş saatlerinde ona dokunmamayı, onun kapının önünde yarım saat put gibi babamı beklemesine ses çıkarmamayı, babamın gelişini mırıltılarla ifade edişini bir alarm olarak algılamayı, eve giren babamın ayaklarıyla sevişmesini kıskanmamayı ve nihayetinde akşam 10 oldu mu babamın yatak odasına gidip miyavlayarak onu yatağa çağırmasını, yatağa yatıp sağ eliyle kitabını eline alan babamın hemen yanına sırtüstü yatıp karnını tatlı dokunuşlarla sevdirişini bir sevgi olarak görmeyi, kıskanmamayı, babamın uyumasından sonra yanıma gelip hadi yatağa ısırıklarını seni de seviyorum yatak arkadaşım olarak algılamayı, yatağa yatınca da ayak baş parmağımı tırtıklı dili ile hatır hutur yalamasını bir arkadaşa olan sevgi gösterisi olarak algılamayı öğrenmiştik.
İşin ilginç tarafı tüm bunları ailenin diğer fertlerinin istemesi durumunda bir sömürü olarak göreceğimiz halde, onun tarafından yapılmasında bunu çok doğal süreçler olarak görmemizdi.
Piraye evimizin ana kraliçesi idi. İki yaşında iken babamın okyayışları sırasında sol üst memesinde farkettiği minik kitle onun 5 yıl sonra tüm vücudunu saran bir tümoör olarak aramızdan ayrılmasına neden olmuştu. Farkeder farketmez gittiğimiz veteriner tehlikeli bir durum olmadığını belirtmişti. Ama dediği doğru çıkmadı.
Evimizde tatlı heyecanların yaşandığı bir dönemde Piraye’ miz ciddi olarak rahatsızlanmış, sabahlara kadar durmadan miyavlamaya başlamıştı. Bir hafta sonra bir sabah babam Piraye’ nin onu uyandırmadığını evin içinde onu bulamadığını söylemesi, bir anlık şaşkınlık sonrasında içimde büyük bir acı yaratmıştı. Saklanmıştı Piraye. Dakikalarca süren aramalar sonunda onu yatağımın altında, en arkadaki sepetin içine girmiş olduğunu farkettik. Gözleri yarı açık, hiç hareketsiz yatıyordu. Bİr acı feryat ile tuttuğumuz gibi onu hastaneye götürdük.
Ultrason çekelim dedi doktor. Tamam dedik, tüm karnınındaki tüyleri traşladılar. Babam içeride onların yanında olanları izliyordu. Yarım saat kadar sonra içeri girdi, ağlıyordu; ” tüm vücudunu sarmış, çok kötü, Piraye çok hasta, çookk…” dedi. O anda kalakaldım. Annem babam ve ben bir iki saniye donduk. Nefesim kesilmişti sanki. Onu kendi heyecanlarım içinde farkedememiş, son zamanlarında ona yeterince sevgi verememiştim. Onu unutmuştum. Kendimi tutamadım ağlamaya başladım ki doktor girdi içeri ; ” İsterseniz uyutalım, uyutmazsanız bir iki gün ancak yaşayabilecek ve çok acılar çekecek” dedi. Koşarak içeriye girdim. Yanlamasına gözleri açık sedyenin üstünde yatıyordu. İki gözünün üstünü, alnını öptüm, patilerini öptüm ve ağlayarak dışarıya kaçtım. Babam evet demiş. Ve hemen orayı terketmişler annem ile. Arabaya bindik, Pirayemizi bırakarak sadece üçümüz kalmıştık. Bir saat arabada ağladık. Eve gittik.
O anda kendimden nefret ettim. Biz Piraye’ yi orada terkedip gitmiştik. O ki bizi 7 yıl boyunca bir kez bile terketmemiş, bize hoşgörüyü, bize sevginin şartsızlığını kabul ettirmiş, bize yoldaş, bize bir evlat, bir arkadaş olmuştu. Ve biz ilk dakikada onu bırakıp gitmiştik. Hemen bir telefon açtım hastaneye. Ne yapacaksınız diye sordum. Kartal’ a imha yerine yollayacağız. Orada yakacaklar dedi. Hemen geliyorum dedim .
Teslim almak için beklerken bana bir poşet getirdiler, Naylona sarılı Pİraye’ nin bedenini bir poşete sarmışlar üstüne ; Piraye, 1999, Velena Pruva yazmışlardı.
Kaptığım gibi eve getirdim, arkadaşımı da yanıma alıp, apartmanın kazma küreği ile boş bir arsaya gittim.
Arkadaşım elinde kazma ile yeri kazıyor, ben elimde Piraye, ağlıyordum. Bir çoban vardı adaklık koyunları otlatan, şüphelendi bizden ve yanımıza geldi. Merakla bakarken kedim öldü dedim. Açtım gösterdim.
“Amaan be kızancığım ağlama be ya, sana enik mi yok, alırsın bir dane daa…” dedi. Bana enik mi yok? Yok elbette benim hayatımda kaç tane Piraye gelebilirdi. Ben şehir çocuğu idim, ben büyüttüğüm elimle beslediğim koyunlarımı kesip yiyen biri değildim ki. Piraye benim hayvanım değildi. Benim kızım, arkadaşımdı…..
“Yok amca yok, bu senin bildiğin eniklerden değil, bunun adı Piraye, Nazım’ ın Piraye’ si gibi. Ben de onu Nazım’ ın Pirayesi’ ne olan aşkla sevdim. Anladın mı?”
Anlamadı, güldü ve gitii…
YORUMLAR
bu çok daha farklı bir yazı...
birazda kendiniz hakkında ip uçları veriyor..insan yanınızın ince yanlarını serpiştirmiş satır aralarına...
sevmesini bilmiyoruz
bir garip toplumuz...
çiçek sever,koparırız
kuzuyu sever,keser yeriz...
garibiz,garıp...
iyiki geldiniz buralara...
bak neler paylaşır olduk...
ah o dostlarda buralarda olsalardı da çatlatsaydım onları))))
güzel yazı...
içinde sevgi olan herş ey güzeldir...
yüreğinize sağlık...
Hüzünle karışık sevgi duygularıyla okudum..o kadar iyi anlıyorum ki duygularınızı..benim de çok kedim oldu..ve halen var..Ama..şeyma hiç unutulmadı..belden aşağısı tutmayan şeymaya aylarca baktım..ama dayanamadı..uyutulmak zorunda kaldı..o gün arabamı çarptım ..ve ben uzun bir süre hep uyudum...Piraye..anladım onu da sizi de..Sevgilerimle..