- 798 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Bayan N' ye Mektup
Bir şeyler daha kolay olmalı Bayan N.
Söz konusu mutluluk olunca umut fiyakasını yitiriyor artık tamamen. Zamanın bana öğrettikleri içerisinde bazı kelimelere ne kadar yabancıyım, bir bilseniz? Mesela mutluluk...
Ama ikimizde hep bu duygunun peşindeyiz, değil mi Bayan N.?
Anılar göz kapaklarımı ağırlaştırıyor. Kirpiklerimin gölgesinde durup soluklanıyordum eskiden. Şimdi bunu yapmakta çok zorlanıyorum. Biraz daha dahasını hatta daha ötesini yaşamam gerek. Mutluluk... önce anıların içimde biriktirdiği özlemlerin yarattığı bu kaostan kurtulmam gerek.
Ama bu mektupta size anılardan bahsetmeyi deneyeceğim, yardımınızı isterken.
O güldüğünde dudağının kıyısında ufacık bir kıvrım oluşurdu. Öyle ki; hep gülsün, durmadan hep bir şeylere incecik sevinsin isterdim. Becerebilirsem o kıvrıma şiirler yazmak isterdim. Dahası adam akıllı sevişmek… Sevişmek falan neyse de gülüşü başlı başına mutluluğun tanımı olabilirdi bence. Şimdilerde ise ancak ve ancak o kadının bana geleceği tren istasyonları bu tanıma uyabilir diye düşünüyorum… yada giden o ayakların aksine, bana gelen ayakları mutluluğun tanımı olabilirler pekâlâ.
Bunların mümkün olmadığı diğer varsayımlar, hep mutsuzluk üzerine cümleler kurdurur bir adama. Yani o kadını seven bir adama kurdurur tabi ki… Size ve diğer kadınlara kimler aşık olur ve nasıl cümleler kurar bilemem. Yoksunluk gibi, fakirlik gibi, bitmek gibi, tükenmek gibi… vardır elbet hüzünlü kelimeleri bütün o adamların… Diğer kadınlar ve onlara aşık olan adamlar bilmezliğime verip beni bağışlasın lütfen. Sizde bağışlayın Bayan N.
Anılar, birtakım ihtimaller içindeki insanı yaz kış sıcak tutabilecek vaziyette artık, bana sorarsanız. Bizim anılara ihtiyacımız var Bayan N.
Mevsimler, dengeler, insanlar, nasıl da haddinden çabuk bozuluyor? Daha vahim olanı, bunu hiç bilmiyor bile olabiliriz. Ben hangi zamanda yaşadığımı bile bilemez haldeyim. Bilmiyorum. İçimden bu şimdiki zamanları bilmek filan gelmiyor. İçim anılara sığınmış. Hepsi bu Bayan N.
Bir de, kendimizi kandırmayalım. Şimdi artık, mutluluk satın alınabilir bir şey. Mutluluk şu an burada olmayan, peşinden koşarsan elde edebileceğin (belki) bir ideal. Şimdi her şeyin, mutluluğun bile, elde edilmesi gerekiyor. Mutluluk, uzakta bir yerde olmasından, ya da sevdiğinin kirpiklerinden öpmek yeterince ‘moda’ olmadığından sancılı bir ideal olarak kalıyor. Öyle değil mi Bayan N?
Bu konuda sizin düşüncelerinizi bilemiyorum. (Ve bunlar dâhil bütün genellemelerin canı mutlaka ki cehenneme! Başka da bir şey değil!) Belki de ben akıllı telefonum, araba anahtarım kadar mutluyum. Ben küçük zaferlerin peşinden koşuyorum. Olduğumca mutluyum, elde edebildiğimce değil. Kaybetmek, herkesin kazandığını kazanmamış olmak olarak çevrildiyse eğer, yoksunluğumun tanımı mut-suzluk değil, kapkara bir öfke… Okuyamıyorlar mı bunu? Öfkelendiğim ölçüde tehditkar ve bir o kadar düşman-perverim. Aramalardayım ve tabi ki de bulacaklardayım Bayan N. Bunu bilmiyorlar mı?
Eh, durumlar biraz da böyleyse, benim –yani hakikaten benim- dut ağacının altına uzanıp karşımdaki dağlarla sessiz bir sohbete girişmemin, olsa olsa delilik olarak adlandırılması gerektiğine inanıyorum Bayan N. Bu vurgu benim ancak sağlamamı alıyor.
Gerçi, ben bunları önemsememeyi çok iyi öğrendim. Hem de en çok dağlardan ve biraz da sevdiğim kadının çok özlediğim dudaklarından öğrendim. Biz o kadının dudaklarıyla öpüşürken, kıymet vermenin insani gerekliliğini, zamanla hikayenin kendisi olmuşluğumuza sevindik, şaşmıştık eskiden.
Okumuyorlar Bayan N. Küçük zaferleriyle, etiketleriyle, ölümcül ilgisizlikleriyle, meraksızlıklarıyla hep hayvanlaşıyorlar onlar! Biz sizinle ve eskiden ağzına taptığım o kadınla bildiğimiz en incelikli gülüşlerle direniyoruz. Direniriz de. Ben bizi biliyorum. İlla ki bir buğday tanesinde bulacağız suretimizi. Mutsuzluğu biliyoruz, anılar yaratma gücü bize de bahşedilmiş bir şey. Biliyorum, çünkü maddiyatta beş kuruş etmez bir sürü yaşamalar buluyorum aklımın köşelerinde. Çünkü kış geçiyor ve benim sıklıkla aklıma ihtiyacım oluyor. Hayatta kalmak için kartpostallardan hikâyeler, tepedeki çimenliklerde el ele tutuşmalar biriktiriyorum, kurulası en naif hayaller olarak. Mutluluğun ’bir an için’liğinin önünde boynum kıldan ince. Sizin için Bayan N, o eskiden bana aşık olan kadının gözlerinin güzelliği için, henüz görmediğim bütün tren istasyonları için anılarca mutlu oluyorum.
Eskiden bir anlamım vardı benim Bayan N. Bunu hatırlamak için gösterdiğim çabayı bilseniz dizlerinize başımı koymama ve saçlarımda elinizi gezdirerek ruhumu dinlendirmeme izin verirdiniz. Ne yazık ki biz ayrı öykülerin insanlarıyız. Ben kendi öykümde onmaz yaralar taşıyorum. Gizli yollar arıyorum kendime sevinçli zaman dilimlerine çıkacak… ve bilseniz çıldıracağınız birtakım şeyler yapıyorum. Mesela, İnsanların birbirini üzebiliyor olmasına haklı gerekçeler uydurmaya çalışıyorum bana kalan bu terk edilmişliklerle dolu öykümde. Ama hayır Bayan N. Maalesef yok… insanların birbirlerini üzebiliyor olmalarına haklı gerekçeler bulamıyorum.
Bana bu konuda yardım edemez misiniz Bayan N.?
Buna ne kadar çok ihtiyacım var tahmin bile edemezsiniz. Beni üzen insanların haklı sebepleri olduğuna inanmaya çok ihtiyacım var. Lütfen Bayan N. Bana yardım edin.
Kıymetli vaktinizi bunun için aldım. Başınızı ve güzel gözlerinizi ağrıttıysam beni bağışlamanızı dilerim.
Birde size bir kez daha teşekkür ederim Bayan N. Geldiğimde yüz yüze konuşmak için sabırsızlanıyorum.
Sevgiyle kalın
YORUMLAR
düştenadam
Kıymetli yorumunuz ve dilekleriniz için..