- 376 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İdealize Etmek 7
Fakir olanın has bel kader zengin, zengin olanın has bel kader fakir durumlara dönüşme piyangosu sistemin ana özünü değiştirmiyordu. Birilerinin, hem de hatırı sayılır bir çoğunlukla birilerinin mutlaka fakir kılınıp emeklerinin şu veya bu yolla iç edilmesi gerekiyordu. Ana gereksemelere doğru yöneltilen alan içindeki zaman zemin düzlemi bu yönelimlerin kesikli boşluk zemin devindirilmeleriyle belirlendi. Bu yönelimi gerçekleyecek çaba ve gayretlerden biri olan düzenlemeler de, üreten ilişki sonrasındaki ürünle; farklı ürünü takas etme sürecinin arası; mal sahibi olma fikriyle enfekte edilmişti.
Artık her şey bu enfeksiyona göre belirtilerle enfekte olacaktı. Enfeksiyon kendi gerisini veya üzerine ikame olduğu alanın ana devinme bağıntısını gizliyor hep kendisini söz konusu yaptırıyordu. Artık hep enfeksiyonla uğraşılacaktık. Enfeksiyon gerisi referansları ve sapma açısı görülemeyecekti. Görülür olanı da çok pahalıya mal olan bir sınıf mücadelesine dönüşecekti.
Enfeksiyonun kaynağı da üreten ilişkilere göre paylaşım değildi, takdir edişle paylaştıran güç olan ilahi güçtü. İlahi iradeli güç kader, kısmet, şans, talihi yaratışla bu kurayı çekmişti. Dilediğine dilediği kadar mal-mülk verip; dilediğine de mal, mülk vermemişti. Bu öznel ve ilahi belirlenimcilik içinde malı mülkü olmayanlar sabırla, tevekkül içinde olacaklardı. Bunlar çok önemli bir köleci teşhis vurgulamasıydı.
Köleci sistem ana gereksinmeler karşılamakla genel bağıntın olan sistem özeğine; bu genel bağıntıyı toplumsa bilinçli bağıntıyla kesikli sürekli olacak biçimle kılmak yerine; toplumsal süreci bu referansla parça olaylar düzenlenmesine dönüşme nesnelliği yerine; bu gerçekliği ilahi öznel irade ile kılıflanmakla enfekte etmişti.
Köleci ittifaka dek sürece egemen olan ve süreci belirleyen insandı. İnsan köleci sistemle toplumsal olan egemenliği yitirmişti. Toplumsal egemenlik içindeki genel bağıntı sistem içinde çalışma; meslek bilgisi edinme; birim sürede üretme; üretilenleri bu birim süreye göre takas etme; takas için ürünü bir yerden bir yere bu birim sürelere göre taşıma yapma; Ticaret etme gibi bir yığın kesikli sürekli olaylaşmaların parçalılığı ile özel bağıntıya çevrilmişti.
Sistemin bu özel bağıntılı örgütlenme ve kurumlaşması; sistemin bu nesnelliği; takdir eden ve bunları ilkten beri böyle kılan ilahı, öğrenme şekline döndürüldü. Artık ilahi anlayışla nesnel oluşunu; olgusal ve somut oluşunu yitiren süreç; bilinmez olan süreçle, insana egemen olmuştu. Emek eksenli üretim ilişkisi, kendi özel bağıntısını taşırken; bu nesneli özel bağıntı, bilinmez bir ilahi gücün takdir etme bağıntısyla yer değiştirmişti. Oyun burada oynanmıştı.
Ana bağıntı özelliği içinde emeklerin karşılıklı değişilmesi vardır. Yani üretim vardı. Üretimle kullanım değerleri farklı üretilen ürünlerin değişilmesi vardı. Değişilen ürünle tüketimin özel yaşantılaması vardı. Toplum içinde genel bağıntı, bu türden özel bağıntılara bölünerek üretim hareketi oluşuyordu. Onlarcası yapılan ön ittifakların ana nedeni neydi?
Ön ittifaklarla, bir grup; kendi totem mesleği olan ürünlerini, kendi grubu dışındaki ittifak ettikleri gruplar içinde üretmeğe başlamışlardı. Karşısındaki için üretmek hem grubuna (kendisine) yetenden fazlasını üretmekti. Hem de karşıdaki için üretileni, yine karşısındakinin de kendisi için ürettiğiyle değiştirmekti. İşte süreç içinin genel bağıntısı, bu şekilde kendiliğinden parçalı sürekli organize oluşun özel bağıntısına dönüşüyordu.
Üretim hareketi ittifak içinde ürünleri değişme yapmaktadır. İttifak içindeki bir grup; kendi grubunun sosyal kültürlü sosyal alanı içine, karşı gruptan zorunlu transferler yapıyordu. Bir grup kendi kültürünü özel durum yapmakla, bu takas ürünlerini ve bir kısım kendi ürünlerini tüketiyordu. İttifak uygarlıktı. Uygarlığın sağlamalarını tüketen özel durumlu yaşantılaşmalar da, kültürdü.
Bir referans sistemine göre oluşan ekseni çevrim, o referans sistemine göre genel bağıntı olarak anlam edilir. Bu genel bağıntı evrensel genel bağıntı olmayıp, evrensel genel bağıntının o referans sistemine göre özel bağıntı olma durumudur.
Yani Dünyamız referanslı, insana özgü üretim ilişkili genel bağıntı; evren boyuttaki genel bağıntı içinde insan emeği ve emeklerin değişilmesi ilişkisi olmamakla; evrensel olan genel bağıntı gibi davranamaz. Köleci sistemin bu özne-nesneli olan genel bağıntıyı; idealize edişle takdirli özne ve takdiri özneli kılan bağıntısı, süreci öznel nedenle idealize yapmanın çelişkisidir.
İttifakların temelinde mülk yoktur. İttifaklar totem meslekli ürünü ittifak ettikleri grup içinde o ürünü üretmeyi taahhüt eder. Ve karşı ittifaklı grup için ürettiklerini, karşı grubun da kendileri için ürettikleri ile değişmeyi taahhüt etmenin deklarasyonuydu. İttifakın özü totem meslekli ürünlerin farklı kullanım değerli olmalarındaki büyüleyici çekimle eksenlenmiş olmalarıdır. Bu hal, tapınak buluşmalarıyla başlayıp, giderek düzenli, kurallı bir sistem işleyişine dönüşmeye başlatılmıştı.
Süreci bu ana temelden kopartılışla tarihsel olanı karartan idealize ediş enfeksiyonu, olgucu gerçekleri gizleyişle, gerçeğin yerine; mülkü esas alan ilahi bir tek yanlılığı, ana eksenin çevrimi gibi sunmuştur. Oysa hiçbir grup, bir başkası mülk sahibi olsun diye ittifak içine gelmemişti. Bu akıllarının ucunda geçen bir belirme de, değildi. Zaten böyle bir anlayış, nesneli üreten ilişki olmamakla kendilikten bir ekseni çevrimde olamazdı. Ancak mücbiri bir özneli gayret ve baskıyla bu adım adım kotarılabilirdi.
İnsanlı doğanın, insanlı seyrediş tarihi; kendi özel bağıntısı içinde bir sorunla karşılaşmıştı. Bu sorun mülkü, kendi emeğini yerine koymakla; mülkü sistemin ekseni çevrimi kılma zorbalığıydı. İçine insan emeği katılmayan mülkün, hiçbir değeri yoktu. Mülk hiçbir değer üretmezdi. İnsanlar doğada topladıkları dönemde, bir mülkün muzuyla bir başka grup elindeki mülkün üzümünü değişmemişlerdi.
Değeri yaratan mülk değil, insan emeğiydi. Mülkün değerlenmesi, üreten bir ilişki yaratmıyordu. 50 liraya aldığınız mülkü 100 liraya satıp, rant kazanırsınız ama o mülk hiçbir artı kullanım değeri üretimi yapmadan idealistçe bir değer kazanıştı.
Ekonomik değer; bir şeye insan emeğinin sokulmasıyla başlar; o şeyin farklı kullanım değeri olan bir başka emek ürünleriyle trampa edilmesine dayanır. Bir birim sürede ürettiğiniz değiştirme değeri elli lira olan bir kumaş; durduğu yerde iki birim sürelik 100 liralık emek değeri üretmez. Oluyorsa burada oyun oynanıyor demektir. Hiç emek vermeden bir kısım insanlar, diğer emekçi insan emeği üzerinde oyunlar oynayıp, sömürme işi yapıyor demektir.
Aksine mülkün değer kazanması, rantı ve soygunu yaratıyordu. Ve idealize edilmiş olan köleci sistem başkasının emeğine konmuş olmasını meşrulaştırma sorunu yaşıyordu Bu nedenle ilahi yolla kendisini ihale ediyordu. Köleci iktisap (mal ediniş biçimi) böylesi mülke hakim oluşçu sorunu izah edemiyordu. Ancak işi ilahi tandanslı enfekte kılmalarla, bu işin içinden çıkmaya çalışıyordu.
Kendisi, şimdiki köleci sistemle mülke ve sömürülü emeğe sahip olan kişi oluşuyla, bir zamanlar mülke ve sömürülen emeğe sahip olunmayan bir düzey ve düzlem kodlanması içinde geliyor olmasıyla aykırı çelişiyordu. Köle kişiler, bu yeni köleci kodlanmaya göre değer yargılarıyla iktisap edinme olan özel malı mülkü olmayı anlayamıyordu. Böyleyken böyle olunmuştu. Ve efendilere soruyordu; “ sen neden ve nasıl böylesin?” Yani genel toplumsa sağlananın yapıldığı yerlerde benim olan emek, nasıl senin oluyordu”. Kısaca köleci düzleme göre senin neden mülkün var? Diyordu
İşte buna cevap doğal akışlı yaşam değerlerini içinde buldurulmamakla gözlere idealize edilmiş bir illüzyon yapmakla olgusal gerçeklik baş aşağı oturtulmakla; köleci oluşla süren durum olan bitene göre değil de, idealize edilişiyle açıklamasını yapabiliyordu. Bu nedenle idealize edilen takdir vardı.
23.01.2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.