- 534 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Öylesine Yazılmamış Parçalar
Zamanla büyüsü bozuldu işin. Rengi soldu natürmort bir tablo haline geldik seninle. Zihnini okuyamaz beynini tekmeletemez oldum sana. Bir ay kadar büyüdük, biraz eskidik biraz demodern kaldık galiba. Aslında biz iyiydik sadece bir tık ileriye gidemedik. Hep aynı yerde durduk bu yüzden başladı tekrarlar. Bayatladık desem daha doğru çünkü sen açmadın kapını, içeri giremedim. Girişte kaldım,bekletildim.Hayıflandığımı sanma bunlar sadece düşüncelerim. Senin kafesinin kırk bir kapısı vardı ben ilk kapıdan öteyi göremedim hiç içeri giremedim. İzin vermedin ,açmadın kapının kilidini bilemedim ötesini, kalakaldım. En önemlisi de labirentlerinde boğuşmama , doğru yolu bulmak için çırpınmama, sonrasını düşünmeme, sana salt kalmama, izin vermedin. Yine hayıflanıyorum sanma bunlar sadece düşüncelerim. Ne güzeldik önceleri. Uzun uzaya konuşmalar yapardık. Türlü türlü yazışırdık ben uyuz olurdum sen pisleşirdin en temiz halinle. Genelde susardın ben konuşurdum yerine anlatırdım seni sana ve kendime. Çoğunda tükenirdi kelimeler , yetmezdim senin sevgine. Sırf kapanmasın diye telefon sar başa yapardım her gece. Uçan balonlar alırdım sana dolaştır diye gökyüzünde. Hava karanlık olmazdı, mavi olurdu gecenin birinde, sen uyumazdın ben izlerdim balonları penceremde. İpini izlerdim bulmak için pencereni ve sonra oyalardım seni anlama bulduğumu diye. Yarına bir sözümüz yoktu, yatak senindi kaçta istiyorsan o saatte kalkardın benimle. Oyalanırdın sanki öyle günlerce hissettim yine, hep oyalandığım gibi. Aynı penceredeyim yine. Kaldırımlarda yürüyen insanlara bakıyorum.Bir de sigara yakıyorum rüzgara karşı. İki parmağımı birleştirip insanları parmaklarım arasına alıyorum. Dayanamıyorum, iniyorum aşağıya. İki yürüsem yol kenarı. Karşıya geçme azmi de var bende, bilirsin ilerlemek isterim her yerde. Trafikte bir telaş sorma gitsin. İstanbul’u geçti buralar çok ciddiyim. Vızır vızır geçen arabalar önümde, bir adım atsam altındayım herhangi birinin. Sen o adımdın işte, atmadığım halde altında kaldım senin. Sonraları mecburiyetler doğdu güneş yerine. Uyanma çabaları, mecbur yetişmek için işe. Azalmaya başladık,paylaşamamaya başladık konuşmaları aynı günde. Sıkıştıra sıkıştıra yaşadım seni az buz sevmelerim başladı içimde. Uykuyla uykusuzluk arasında aramaya başladın beni, öncelerine dair en fazla" napıyorsun"du bildiklerim, yalan soyluyorsam dilenci olayım, inan. Bir tık eksik kaldık işte, malum işte eklenince işin içine; ertesine umduk şimdileri, ertesine uyanmak için birlikte.Yine hayıflanıyorum sanma bunlar sadece düşüncelerim. Şimdi sen uyuyorsun ve uyumak güzel herkese, sana ayrı bir güzel çünkü ben karanlığı sevdim seninle. Sen uyuyorsun diye gökyüzü mavi değil, siyah ve siyah karanlığın tek gerçeği. Benimde tek gerçeğim sende.
Mehmet Ali Orhun