- 436 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sel Edirne'yi değil,yüreğimi de bastı!
25 Kasım 1965.
Edirne’nin Kurtuluş Günü törenlerine okulca katılmış ve soğuktan ağladığımı hatırlarım hala.
Basit bir ölçü vardır ya:
Parmaklarının beşini elinin ayasının üstünde toplayabilirsen üşümemişsin demektir.Dene dene bir araya gelmediler hiç...
.................
Birkaç gündür Edirne’yi basan sel haberleriyle iç içe olduk ya...
Sanki o mekanlardan ziyade bizim kuşağın yürekleriydi basılan!
Edirne Erkek Öğretmen Okulu,hemen setlerin kenarında ve Kaleiçi Mahallesindeydi.Şimdi sel basan ve Meriç’in kenarında olan bir bahçeye "öğretmen okulunun elmalığı" tabelasını da asmışlığımız olmuştu.Yıllar sonra gezmeye gittiğimde de aynı yerde "Öğretmenler Çay Bahçesi" vardı.
İlginç ama güzel bir tesadüf diye düşünmüştüm.
Arda,biraz "uzakta" kalmasına rağmen,Meriç ve Tunca nehirleri hemen okulumuzun "dibinde" sayılırdı.Ve iki nehrin birleşme noktasına kadarki "ayva "bahçeleri de sanki kendi malımız gibiydi.
Tunca’nın üzerindeki Gazimihal Köprüsünden geçip,sola döner,ayva bahçelerine yastık kılıflarımızla "dalar" ve keyfimizce dolana kadar da toplardık.Yükümüz ağırlaşınca da Meriç’in oraya varır,okula dönerdik.
Bu arada bir grubun,mal sahibi rolüne girip,diğer grubu kovalaması da işin eğlenceli yanıydı.
Ve ayvalar da bavullara!
Ama bazen "bavulları" elden geçirmek de "geleneklerimiz" arasında vardı.Kolayca,zahmetsizce....
Haberlerde sık sık adı geçen Tunca,Arda,Meriç,Karaağaç,Sarayiçi...adları beni oralara çekti bir an.
Hayale davet eder gibi.
Hem suların çekilmesini düşledim,hem de suların "soğukluğunu" yüreğimde hissettim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.