Güya ''
Güya…
Sıradan bir ayrılık olacaktı bizimkisi. Önce, ‘’ ara verelim ‘’ dedi. Sonra, vazgeçti. Hep arayacaktı beni. Sarılacaktık hiçbir şey olmamış gibi. Ama asla ‘’ sevgili ‘’ olmayacaktık. Sonra ‘’ görüşürüz ‘’ dedi…
Ne tuhaf değil mi?
Başta bana kıyamadığını, beni anladığını sanmıştım. Ama zaman kendini öteleyince farkına vardım her şeyin. Araya ‘’ ayrılık ve mesafeler ‘’ girince herkes kaybedermiş kendisini. Mahrum kalmayacaktım onsuzlukta bile; söz vermişti, arayacaktı, buluşacaktık hatta. Çocuk gibi sevinmiştim, sesini duymak bile bu ayrılığa belki yeterdi.
Aradan tam tamına dört yıl geçti. Hiç unutmuyorum günlerden Çarşamba ve saat 10:25 – 29 sularında iki defa beni aradı. Müsait değildim telefonu açamadım olacak ya işte. Yanaklarıma düşen pembelikler, ellerimin titreyişi ve kalbimin yerinden çıkacak gibi olması hiç hayra alamet değildi. Geriye dönemedim tabii ki dakikamın olmadığını fark ettiğimde aradan zaman çoktan geçmişti. Anca üç gün sonrasında kendisine dönmek istedim. Telefonumun rehberinde duran numaraya baktım uzun, uzun. Aramak ve aramamak arasında gidip geldiğim heyecanla beraber korkuyu anlatamam size. Cesaretimi topladım ve çevirdim numarasını. Çalıyor sinyali bile neredeyse beni elden ayaktan kesecekti. Sonunda telefonu açtı, derin nefes aldım ‘’ Nasılsın ‘’ dedim. ‘’ İyiyim ‘’ dedi sert bir üslupla. ‘’ neden aradın ‘’ ile başlayıp, ‘’ şey… geçen aram,… ‘’ diyemeden, ‘’ bir daha beni arama ‘’ sözüyle sonlanan bir görüşme oldu. Olacak gibi değildi.
Güya… Görüşecektik. Müsait değildi sanırım çünkü ‘’ sonra görüşürüz ‘’ demişti. ‘ O mantıksız konuşmazdı, bekliyorum… ‘
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.