- 611 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
7 Haziran genel seçim öncesi partilerin tutumu
7 Haziran genel seçim öncesi partilerin tutumu
7 Haziran’da tarihi yaklaşmakta, bu tarihte genel seçimler için sandık milletin önüne bir kez daha gelecektir.
Bu seçim Türkiye’nin önünü açması bakımından büyük önem arz etmesine rağmen, seçim starttı verip heybesinde bir şeyleri olan bir tek AK Parti var gibi…
AK Parti yeni bir Türkiye sloganının altına daha fazla demokratik özgürlükleri sıraladıktan sonra siyasi ve ekonomik politikaları ile ilgili projelerini sunmakta. Bu projeler ile Türkiye’nin dünyadaki konjonktürel göstergesinde elinin daha güçlü olmasını sağlamaya dönük olmakla birlikte yurt içine de seslenmekte.
AK Parti’de bunlar olmasına karşın CHP, MHP, HDP gibi diğer irili ufaklı partiler ise heybelerinden henüz bir şey çıkarmış değiller.
Parti söylemlerinde ise; bekle-gör AK Partinin ‘ak dediğine kara de’ projesinden başka bir şeyleri yok gibi… Yani AK Parti karşıtları toplanmış farklı yerlerden aynı nameleri söylüyorlar.
AK Parti seçimleri kazanırsa ‘direnme hakkı doğar, sokaklar karışır, savaş çıkar, bölünürüz veya darbe olur.’ Biz de savaş çıkmasın, darbe olmasın veya bölünmeyelim diye dediklerine kulak verip AK Partiyi seçmemek için tedbir almalıyız demeye getiriyorlar.
Anlattıkları tüm gerekçeler abartı ve uydurmadan ibaret. Sadece seçmenleri öfke ve nefretle doldurarak hakikati çarpıtmaktan ibarettir. Bunların yaptıkları Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’a duydukları nefretinin seviyesizlikleridir.
Sayın Kılıçdaroğlu CHP’nin son grup toplantısında şunları söylüyor: ‘’(…)Anayasası askıya alınmış, parlamentosu baskı altında toplum var. Bu süreç devam ederse, halkın direnme hakkı ortaya çıkacaktır…’’
Bu cümledeki ‘direnme hakkı’ 1960 askeri darbenin ardından yapılan Anayasa’nın başlangıç cümlesinde geçmektedir: ‘’Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimi’ni yapan Türk milleti…’’ diye devam eden cümlenin aslı yaptıkları darbeye hukuki zemin arayışıdır.
Şimdilik projesi bundan ibaret. Bir kısım milleti ötekileştirerek diğer kısmı ötekileştirdiklerinin üzerine salma tehdidinden ibaret.
Sol cephede durum ise; komşumuz Yunanistan’da yapılan seçimler sonucunda sol tandanslı/eğilimli partinin kazanması üzerine Türkiye’de de acaba ‘bizde de olabilir mi?’ düşünceleri kulakları tırmalamaya çabalıyor.
Bu durumdan CHP ve HDP nasiplenmek sevdasındalar. HDP’deki etnik vurguyu göz ardı edersek HDP’nin dinamizmi, bir miktar sol çağrışımı yapıyor.
Sol taraftan bakanlar bizde nedense ‘DİN’ kelimesinin ‘D’sini duysalar ortalığı velveleye verirler. Yunanistan’ın radikal Yunan solcusu Çipras’ın tutumu bizim solculara örnek olsa bari…
Kayhan Uygur 27.01.2015 tarihli köse yazısında Çipras’ın tutumunu şöyle yazmış; ‘Ortodoks Hıristiyanların en kutsal günü olan Epifani törenlerinde güvercin uçurma eylemi, Türkiye solcularına kendi halkının değerlerine hiç olmazsa saygı göstermede örnek olabilecek mi? Yoksa bizimkiler kendi marjinalliklerinin kabuğunda yaşamaya devam mı edecekler?’ diyerek devam ediyor.
‘6 Ocak 2015. Pire’de üç kişi. Hıncahınç dolu bir alanda, kalabalık bir grubun en önünde Atina Başpiskoposu Hiyeronimos yer alıyor. Yanında Pire Başpiskoposu Serafim elinde haçını sallamakta. Üçüncü kişi ise Radikal Sol Parti Syriza’nın Başkanı, elinde güverciniyle duruyor. Çipras son aylara kadar ‘endişeli laik’ görünümü vermesine rağmen Hıristiyan Köktencisi Hiyeronimos ve Serafim’le bir araya gelebiliyor. Adeta bir teslis, baba, oğul ve kutsal ruh üçlemesi gibi beraberler. Başpiskopos, bilinen formülleri tekrarlayıp ‘kutsal ruh güvercin biçiminde belirdi’ der demez de komünist ve laik Çipras, güvercini göğe fırlatıyor. Bu arada başının etrafında kuşlar daireler çiziyor, bu olay Çipras’ın radikal solcu ve aynı zamanda sıkı Ortodoks seçmenleri tarafından yeni bir seçim zaferinin işareti olarak değerlendiriliyor(!)
Seçim startı şimdilik medya üzerinden algı operasyonları oluşturma aşamasında. HPD’yi sol’a yaslayarak, sol bir HDP oluşturmak için HDP’nin barajı geçip geçemeyeceğini tartışmasını gündemine alıp bolca HDP reklamı yapılarak, algı operasyonları pompalanmakta.
Bu yüzden HDP’nin ülkenin tamamında temsil edilebilir olması için, HDP soldur diye kulaklara sesleniyorlar.
Bu bağlamda birileri de sol seçmen üzerinde algılar oluşturma gayreti içindeler. HDP baraj altında kalırsa, AK Parti 330 veya 367 üstüyle gelirse Cumhuriyetin kökünü kazır, ülkeyi böler endişesiyle uyandırarak sırf bu yüzden CHP içerisindeki sol seçmenin bir kısım oylarına talipler.
Gülay Göktürk 04.02.2015 tarihli köşesinde dediği gibi: ‘’ HDP’nin baraj altında kalacağını bile bile “Bu defa ille de parti olarak seçime gireceğim” diye diretmesini kötü niyetten başka nasıl yorumlanır? Peki, o zaman, seçmen yıllardır barajın etrafından dolanmak için bulduğu çözümü bu defa kullanmayacağım diye direten, üstelik bunu tam da Çözüm Süreci’nin en kritik aşamasında yapan bir yönetimin, bu tutumunu Süreç’i baltalamak için bahane aramak olarak algılamaz mı?’’
HDP’nin sicili de CHP den aşağı değil çatışma ortamına körüklemesine gitmiyor da değil hani… Oda varlığının borçlu olduğu şeyleri kaybetmeme peşindedir.
Yine Gülay Göktürk’ün 04.02.2015 tarihli gazete köşe yazınından; (…) AK Parti’nin bundan bir yıl kadar önce üç alternatifli bir seçim sistemi değişikliği önerdiğini; bu önerilerden bir tanesi olan sıfır barajlı dar bölge sisteminin HDP gibi gücü belli bölgelerde yoğunlaşmış partilere en büyük avantajı getirdiğini; ama bu önerilerin HDP dâhil muhalefet partileri tarafından hiç tartışılmadan reddedildiğini de gayet iyi hatırlar.
Bir başka olay HDP’nin Kobani düşerse diye çıkısını hatırlayalım.
Markar Eseyan 05.02.2015 tarihli köşe yazısında:
‘’(…) Kobani kurtulduktan sonra Barzani Türkiye’ye teşekkür etti. Çünkü ağır silahlı peşmergeleri Suriye’ye gönderen, ÖSO’yu Kobani’de PYD ile savaşmaya ikna eden, 200 bin Kobanili’yi ölümden kurtaran Türkiye’ydi. HDP ne yaptı? Peşmerge’nin geçişini sağlayacak tezkereye hayır oyu verdi. Tıpkı 12 Eylül 2010 referandumunda parti kapatmaları önleyecek maddeye destek vermedikleri gibi…’’
CHP’nin ve HDP’nin proje üreterek iktidara gelme diye bir derdi olmadığından onların dertleri sosyal kültürel sınıf imtiyazlarının kaybetme panik ataklığıyla varlığının borçlu olduğu şeyi korumaktan ibarettir.
Türkiye 7 Haziran seçiminde vesayet kaynaklı düzenden yeni bir düzene girmek için seçime gidecektir. Seçim sonucunda ya eski düzen devam edecek ya da halkın iradesi güvence altına alınmış demokratik bir düzene gidecektir.
7 Haziran genel seçimleri yeni bir Türkiye için olduğunu sakın unutma.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.