- 434 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYA EVLADI ANASINDAN ALIR BAZEN
Zehra,
Ne kadar çirkin bir kız bebeğisin sen,ama o çirkinliğideki şirinlik,neşeyle oynamaların,ışıl ışıl bakan birçift göz...Bildiğin bebek,ama tatlımı tatlı,şirinmi şirin bir kız bebek.Neden bilmem ama,son zamanlarda kız bebeklere,kız çocuklarına karşı içimde dayanılmaz bir sevme isteği var.Yada Zehra ve Mervenin o tatlı hallerinden,yaşamıma kattıkları renkden böyle hissediyorum...Bir gerçekki çok seviyorum iki saçaklıyıda..Onların isimleri yüzümde bir gülümseme sebebi oluyor.Annemlere gittim bugün,öyle durup dururken aklıma düşdü,gideyim dedim.Aldım oğlanıda gittim.Annem cadı annem,güzel annem,blmiş annem,son zamanlarda beni görünce daha çok mutlu olan annem,benimde son zamanlarda daha çok toleranslı gördüğüm annem...Ben gideceğim diye pişi yaptırıyormuş ikiz kardeşime...Aslında yemek bahaneside,önemseme hissi çok güzel galiba...Herzaman beni sevdi önemsedi annem,ama hep benide öteki kardeşlerim gibi kafasındaki kalıpların içine oturtmaya,tabiri caizse dişlerini ruhuma geçirmeye,beni nasıl isterse öyle yaşamaya zorladı durdu..Bilmediği tekşey,onun kızı olduğum ve onun kadar inatçı,onun kadar dikbaşlı ve onun kadar güçlü olduğumdu..Hiçbir zaman yaşamımdaki hiçkimsenin kalıplarının içine girmedim.Ne yatağımı paylaşdığım adamın,ne anamın babamın,ne evladımın nede çok sevdiğim aşık olduğum insanların..Boyun eğmek bana göre göre bir durum değil bunu biliyorum...Sevmediğim hiçbirşeyi çok küçükkende yaptıramıyorlardı,şimdide yaptıramıyor kimse.Ne dayakdan nede ölümden korkdum bu durum için...
Annem yaklaşdıkça ölüme,yaşlandıkça,küçüldükçe bedenen,ben gözünde dahada değer kazandım belkide,belkide ölüm korkutuyor annemi,toprak kokusu burnuna geldikçe,tüm evlatları arasındaki şeçimleri,doğruyu yada yanlışı kalbinde sorguluyor olmalı.Ama benim evlat olarak yüreğimde sevgisi olsada,ben yıllar önce vazgeçdim ondan..Babamı konu dahi etmiyorum hiç bu satırlarıma...Kimilerinin babasızlığına olan öykünmesi,bana öyle boş ve banasız geliyorki,anlatamam...Gerçek bir babanın yaşam içindeki rolünü ve üstlendiği değeri inanın ben sadece çok anlamı yüksek filmlerden seyrettim.Yaşamımda ise babamı uzakdan seyrettim.Taki birgün bu adam benim babammı? sorusunu kendime soruana kadar...Hatta bir ara anneme bile sordum,anne bu adamdan olduğumuza eminmisin?Kız sütçü,yoğurtçu,yada ne bileyim başka bir adam varmıydı alakalın?diye sormakdan ve o aşağılık duruma kendimi sokmakdan alamadım...Yani sinirimi,kabuledemeyişimi yenemedim..Merak işde...Annem ne demek istediğimi anladı,güldü...Yok kızım gavur işde baban,napcen oda öyle demekle ve azıma bir parmak balı lafla çalmakla yetindi...Yetimliğinden ve öksüzlüğünden yüksünen biri gördümmü mideme kıramp giriyor birden.Birden içimden küfürler geçiyor katar katar..Benim varda ne işime yaradı acaba babalığı,demekden iç sesimi alamıyorum..
Yaşam işde,olmayanın gözünü yaşlı bırakıyor,olanın ise yüreğini yaralı,öfkeli,kızgın..Ama ilk defa yazıyorum ömrü yaşamımda,annem ve babamla ilgili bir yazı bugün buraya...Okadar içimde vazgeçmişim ki,onların evladı olma durumundan,ne konuşmak ne yazma gereği duymuyorum bile...
Ama bugün,annemin yüzüne uzun uzun bakdım...Benden önce ölürse diye,yüzünü hafızama kazımak istedim...O farkında bile değildi ama,ben içimden sessizce uzun uzun ağladım...Acıdım belkide..Belkide kızdım...Uzun uzun bakabilmemein sebebi,annemin yüzde 70 görme kaybı olması,son 6 senedir ege üniversitesinde sarınokda körlük tedavisi oluyor..Sonuç sadede bu kadar durdurabildiler tamamen kör olmasını.Defalarca göz anjiyosu oldu..Çok acılar çekdi..Ama birşey hatırlıyorum,benim çocukluğumdan taa gözleri hasta olana kadar milyonlarca kere birine birşeyi inandırması gerektiğinde:-- gözüm kör olsun ki,bu ekmek gözümü kör etsin ki,diye yeminler etmesini...Sanırım yeminlerinin önemli bir kısmı yalandı...Yada bilmiyorum,okadar çok kör olmayı istediki,sonunda körlük hastalığıyla debelleşiyor....
Annemi çocukluğumdaki kalbimdeki kadın olarak seviyorum ençok...Ozamanlar kayıtsız şartsız annemdi,nerde hatalı nerde kusurlu,yada nerde çıkarcı ve yancı davrandığının ayrımını yapamadığım günlerimden kalan anılarımdaki gibi...Şimdiyse sevgiden ziyade bir görev,ALLAHA veremiyeceğim hesabım olmasın diye,sevgi ve tebessümlerim eksik etmiyorum..Eskisinden daha merhametli ve soğuk kanlı davranıyorum.Haklılığım olsada,artık onun karşısında hakkımı aramıyor..Onu ve cahilce düşünüz tarzını eleştirmiyorum..Herinsanın yaşlılığında evladından saygı ve sevgi görmesi gerektiğine inanıyorum,evladı kendi benliğini çiğnemek zorunda olsa bile...Anne,ne güzel bir kelime..genede anne işde,kalbimde koca koca yaraların sebeb kaynağıda olsa..Şimdiden onsuz geçecek günlerime üzülüyorum bazen...İçimde bu yüzden ona karşı bir şefkat oluşuyor...
Bugün gittim vakit geçirdim onunla,sohpet muhabbet...
Sonrasında çocukluk arkadaşıma geçeyim dedim,hemen aynı mahalleden.Geçdim dünyalar güzeli Zehrada ordaydı,yeğeni onu sevdim,onunla oynaşdım.Şapşup öpdüm.Yaşamımda bu kadar çok içden ve güzel gülen bir bebek görmedim.Enson oğlumda bu kadar sıcakdı içim...Arkadaşımla kahve içdim.Sonrası annesi felç geçirmişdi,hemen yan evde onada uğrayayım dedim..Uğra dedi,gel beraber gidelim diyince,hayır ben konuşmuyorum,biraz burnu sürtülsün dedi...İçim bu cümleye okadar kırıldı ki,sanki evladımdan kendim için duymuşdum...Onu dinledim.Öfkeliydi,kızgındı,abisinin yüzünden annesinden gördüğü ayrımcı muameleye artık katlanacak sinirleri kalmamışdı...Anlattı,dahada anlattı...Dinledim,dahada dinledim...Sonra annesinin yanına geçdim..Dinledim,onuda dinledim.Kapıyı yarı aksak ve felçli yürüyüşüyle açdı.Bakıcısı yarım saat önce gitmişdi.Nasılsın Rabia abla,birşeye ihtiyacın varmı?evde yapılacak bir işin yada yemeğin varmı akşama diye sordum.Yok dedi yemeği varmış.Anlattı,anlattı.Dinledim,dinledim...Anlatırken ağladı,dinlerken ağladım...
İçim acıdı,nasıl bir dünya bu, evlatla anayı bu kadar birbirine kızgın,sinirli,öfkeli kılabiliyor dedim kendime.İnsan oluşumuzun bize nasılda acımasız ve bir okadar gaddarlık kattığını duyumsadım..Utandım insanlığımdan...
İki tarafı dinlemiş oluşumda,durumun netliği ve çıkmazlığı gözlerimin önüne serildi.Ama genede,insanların tamamen nefisleri etrafında çalışdıklarını,hiç ölmiyecekmiş gibi yaşadıklarını,yapılan hataları,cehaleti ve bu cehaletin nasıl bir çıkmaz sokaklar yarattığını hissettim...
Sınavlarımızı sadece ve sadece nefislerimizin yüzünden geçememek.Allahın bizden istediği,naiflikde ve güzellikde insanlar olamayışımız.Şeytanla sürekli çelik çomak oynayışımız kalbimi birkere daha yaraladı..
Anneme,anne biz senle çok iyiyiz,inşallah birbirimizden razı olarak ölürüz dedim,kapısından çıkarken ve sıkıca sarıldım..Öpdüm anne kokan yanaklarından...Elimde verdiği zeytin şişesini arabamıza koyarken birkez,birkez daha bakdım...Karanlıkda arabaya binip eve gelirken,içimde binbir türlü kırılgan yanlarımla yaşadıklarıma ve gördüklerime üzülürken yol aldım evim dediğim mekana...
Tek dileğim,yaşamımdaki hiçbir insanla zalimce küskün kalmamak...Bu kim olursa olsun.Zalim bir yürek taşımakdan ALLAHA sığınırım..Kibrimden ALLAHA sığınırım...
Dünyanın kocaman bir günah kazanı olduğunu düşünüyorum son iki saattir..brn
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.