Kara Lastik ve İnekler
Şu an yalnızlık ve hüzün kokan bir dağın vadisinde ineklerdeyim! Hafif bir rüzgar, bir uğuldama ve sonsuz sessizlik var. Böceklerin sesleri de bu sonsuz sessizliğin bir parçası. Ama otlatmaya getirdiğim inekler (mahluklar) bu sessizliği umursamıyormuş gibi kuru, yeşil ot ayrımı yapmadan otlanıyorlar! Midelerine inen ot geniş karınlarını daha da genişletiyor.
Yanımda ÖSS kitabım var. Çalışmaya niyetim yok! Sanırım çalışsam da bir işe yaramayacak. Yine de arada bir bakıyorum sessizlik beni rahatsız ettiği halde. Yapacak bir şey yok, bu dünya da böyle. Zaten bu dünyada işe yarayan ne var ki?
Güneş tam tepeden vuruyor şu anda. Güneş gölgeleri midesine indirmiş gibi.
Galiba …’yı seviyorum…
Herkes uykuda uyanık olan ben ve otları midelerine indiren inekler. Kara lastiğime dikkatlice bakınca bir canavar görüyorum. Lastiklerin ayaklarımı yakma sebebi de bu olmalı…
(9 Eylül 2000 Pazar, Cumali Celayır’ın kitaplarının arasından çıkan bir anı yazısından bir parçaydı.)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.