- 398 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İdealize Etmek 5
Yavaş değişen çevreniz, sizin hızınıza göre monoton kalır. Çevrenin değişmesi içinde siz yüzlerce binlerce kez, tensel-tinsel değişmelerinizi çevreye göre hızlı oluşuyla, çevre üzerinden akıştı geçirişle çevreniz size monoton gelir. Çevre, monotonluktan olaylaşma ufkuyla kurtulur. Çevredeki olaylaşma ufkunda sizin, size göre kesikli sürekli olma durumlarınız da vardır. Ya da çevre olan yavaş devinme; hızlı devinmeye, olaylaşma ufku olurlar.
Pencereden baktığınızda her gün aynı kişiler de oradan geçseler, her gün aynı araçta oradan geçse; bunlar değişmeyen mekâna göre hızlı hareket eden durumlar olmakla size seyirlik gelir. Zamanınızın akışı öznel ruhi bağlamda monoton olmaktan çıkar. Olaylaşma ufku, değişmeyen (çok yavaş değişen) bir çevreye göre, hızla değişen olay ve olgularla oluşan, dolan hareketlenmedir. Yani ilişkinliktir.
Çevre monotonluklardan olay ve olgularla kurtulur dedik. Bu nedenle durağan yatağına göre sürekli olan ırmakta, binlerce kesikli sürekli olay akışları seyirliktirler. Olay ufku yavaş olan (durağan olan) referans sistemiyle, yavaş referans sistemine göre hızlı olan ilişkinliğin girişme farkı oluşuyla belirir. Durağanlık, devinme ve ikisi arasındaki fark; kesikli sürekliliğe parçalanan olay ve olgu olmakla, olay ufku belirlenimciliğidir.
İttifaklar, “ittifakı sentezci imanı “ durağan kılmakla olay ufukları içinde girişme yapabilmişlerdi. Köleci sistem, “takdiri olan köle emeğine dayalı imanı, saltıkçı durağan” kılmakla, olay ufkunu hızlı bir şekilde efendi köle oluşla giriştirdiler. Mana ve anlam sistemleri (dini sistemleri )de buna göre oluştu.
Köleci sistem nasıl bir üreten ilişkili yaşamsal süreçle başlıyordu? Bunu bir hatırlayalım. Yani köleci sistemi güden düşünce neydi? Mal-mülk ve köle sahipliğiydi. Yani kabaca burası benim demeydi. Köleci sistemde kimi kişiler bu benim diyordu. Ben diyordu mal sahibi olan efendiyim diyordu.
"Kura çekildi benim payıma mal mülk düştü; sizin payınıza da köle olmak düştü" deniyordu. Buna sabredip boyun eğeceksiniz (tevekkül edecektiniz). Bu sahiplenişin meşrulaşması; dolaylı çevrimli mantık edilmesi; imanı ittifaklı ahitsen mantığı kılınma ideolojisi; söz konusu vahiy içinde nasıl başlıyordu?
"Ben benim". Diyordu. "Ben mülkün sahibi olanım" diyordu. Mülkümü dilediğim kuluma dilediğim gibi takdir edişle dağıtırım" diyordu. "Ey kullarım" diyordu. İşte din bu zaman zemin düzlemli ilişkilenişler üzerine inşa oluyordu. Hâlbuki ön ittifak ilahları mal mülk sahibi olmakla, kendilerini ihale etmezlerdi. İlahlar, zaman zemin düzey ilişkisine bağlı oluşla, ön ittifaklar içinde böyle bir seslenme düşüncesini bilmezlerdi.
Ön ittifaklar imanı, ittifak bilincine sadakatten ve ittifak ahdine tanıklık etmenin sosyo toplum sözleşmeli ittifak genel bağıntılı manifestoydu. Hâlbuki köleci dönem ittifakı sınıf eksenli ayrışmanın efendi köle edilme çabasını ikame etmenin inandırılmasıydı. Köleci sistem, öncülündeki referansları kendi tutumuna referans edişle ilişkili açıklıyordu.
Günümüz, malı olmayı kutsamakla; malı olmayı, rantı ilişkin eden durağan referansçınıyla iş bitiriciliği, faizi, yatırımcılığı, anlam ve mana etmekle olay ufkunu hızlı bir şekilde modern kölelikle inşa etmekle giriştirme yapmıştır. Bu nedenle modern kölelik içindeki değerler sisteminde yargı karşısına rantçı (hırsız) değil, rantçı (hırsız) olmayanlar çıkabilmektedir. Sürüyle götüren değil, restoranda tabaktaki müşteri artığı patates atıklarını yiyen yakalanıp, dövülüp, ailesiyle ayıplanışla 10 yılla cezalanmaktadır.
Bu anamalcı anlam değerleri dışında, durağan bir sistem ve olay ufku girişmelerini var edemezsiniz. Bu nedenle bu sistemi saltık ve doğru görmeye ya da göstermeye başlarsınız. Anlam ilişkisi kuramaz olduğunuzdan dini anlam değerleri üretip ona sarılırsınız.
Söz gelimi diyanet reisi çıkar, kaçak elektrik kullanımını dini mana ilişkisiyle; “haram oluşla” ilan eder. Sanki insanlar kaçak elektriği “hela olduğu için kaçak kullanıyorlarmış” gibi insanı bir anlam akıl yozlaştırma sapması içinde bırakırlar. Bu yüzden analizci kişi düşünmesi kıtlaştırılır.
Sistemin yasal ilişkilerle yürüdüğü unutulur. Sistemin aksayan, bozulan kısımları görmezden gelinişle alım gücü kalmayan insanların zorunlulukla kaçak elektrik kullanımı yaptığı çözümsüz kılınır. Yöneten siyasetler sorumsuz kılınır. Sistemin köleci düzen referansına göre işlediği akıllardan uzak tutulur.
Böylesi imanla, sistemin muhafazakârı olursunuz. Yan statükocu olursunuz. Sosyo toplumun sözleşen birbirine göre karşılıklı bağıntılarla işlerleşen bir bilinç düzeyi olduğunu unutursunuz. Bu unutmanın üzerine tüy dikişle sistemin totem alanlı ve ön ittifaklı dönemi içinde olmayan gerçekliğinin öznel bir kırılma yaptırılmasıyla “rantçının günah işleme özgürlüğü denen deli saçmasına” gelirsiniz.
Durum referans sistemine göre belirtişle, orantılı kavramdır. Orantı durağan olanla, devingen olan arasındaki nicelikti (saymaca ölçmece olan) yanla, nitelikti (sıçramalı aşama durum, kalite, sağlamlık) olan yandır.
Bin bir hal içindeki enerji, yeni düzlem ilişkinliklerine bağlı oluşla; akla hayale gelmeyen yeni bin bir kılıklı akışlıklara büründü. İşte erkenin bin bir kılık içinde akışlın olanından bir tanesi durağanla statüko kılındı. Bu durağanlığın özneli anlaması da; özneli meşrulaşması olan “takdiri” durağanlıktır. Takdir ediş değişmezliği temsil eden, ilahlardan gelen sentezle; köleci sistemde ”ilahi” yasalara büründü.
Bu açıktan bir sınıf egemenliğinin inşalaşması üzerinde sınıf çıkarlı o durağanlığa göre olaylaşma ve olaylaştırmaları tartışmalarıydı. Bu nedenle günah özgürlüğünüz vardı. Günah özgürlüğünüz rantiyeci sınıfa göre çalma iken köle sınıfa göre çalmama özgürlüğüdür.
Burada özgürlük kavramını bilmemekte bambaşka bir cahilane garabettir. Özgürlük kişilerin değil toplumsal gücün ve toplumsal bilincin ortaya koyduğu bir kullanım düzeyi sürecidir. Söz gelimi araba kullanma özgürlüğü ancak ve ancak toplumsa güçle toplumsa bilincin karşılıklı bağıntıyla ortaya koyabileceği bir kullanım özgürlüğüdür. Siz bu kullanım özgürlüğünü kullanmayı ve kullanmamayı seçimlik yaparsınız.
Yani hırsızlık yağma özgürlüğü ya da hırsızlık yapmama özgürlüğü gibi kaçık bir düşünce karşılıklı bağıntılı işlerleşen toplumsal sözleşmeli ittifakın hiçbir yerinde yoktur. Bu nedenle nesnel ölçekli ilişkilenişler üzerine değil de, yapının temelinde olmamakla dini mana üzerine kotarılan kıytırık, tırlak sözlerle güzide halk soyulup soğana çevrilmekte. Toplumsal bilinç ve toplumsal güç olan toplumsal ego; salt sandık demokrasici iradeye dönüştürülmektedir.
Anlam burada teselsül etmişti (birbirine bağlı oluşla zincirleme). Böylece takdir olan; “köleci emeğe dayalı zenginliği ele geçirme biçimini meşrulaşma” olan olaylaşmalar mana edildi. Mana içinde mana edildi. Bu idealize ediliş evrenin de özü sanıldı. Çoğunluk bunun dışında düşünülemeyeceğini zannetti.
Sosyo toplum kendi inşası içinde genel bir durumdur. Yani her türlü yansıyabilir, her türü yansıtılabilir bir enerji akış yapabilirle potansiyelliktir. Sosyo toplumun öznel egemenleri genel durumu yani köleci anlayışı saltık sayışla (değişmezlik, sabite sayışla) potansiyel enerji akışını, köleci kinetik enerjili ilişkiler üzerinde akıtıp, biçimlediler.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.