- 1929 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYAK TAKIMI ARASINDA
Ayak Takımı Arasında, Maksim Gorki’nin ilk kez 1902 yılında sahneye konulan dört perdelik dramıdır. Büyük yazar bir piyes yaratıcısı olarak dünya çapında üne kavuşturan bu yapıtın konusu, Gorki ’nin öteden beri üzerine dikkatle eğildiği bir ortamda geçer:Pis kokulular mahzenlerde yaşayan serserilerin ve ayyaş dilencilerin ortamında. Yaşlı tefeci Kostilev, mahzenlerinden birini bu kimselere geceleri barınak olarak kiralamaktadır. Kiracıları arasında da hırsız Vaşka hem zeki, hem de en güçlü kuvvetli olanıdır;tefecinin karısı Vasilisa’nın kız kardeşi Nataşa’yı sever. Vasilisa, aşkları uğruna kocasını öldürmeye teşvik eder onu. Vaşka, tefeciyi öldürecektir; ama Vasilisa’ya beslediğ aşk uğruna değil, Nataşa’yı genç kızdan nefret eden Kostilev ve karısının şerrinden korumak için öldürecektir.
Ayak takımı arasında, bir ayrı bakımdan da, aksiyonun ikinci plana alınıp çeşitli şahısların felsefe ve karakterlerini ortaya koyan diyalogların ön plana çıkarılması bakımından da önemli bir yapıttır.
Örneğin, ihtiyar Luka, bütün şahısların hemen hepsi üzerinde kesin bir egemenlik kurmuştur. Hem bir serseri, hem de bir çeşit ermiş tipi olan bu adam, insanlara birer çocuğa davranır gibi davranarak ve her birine umut aşılayarak başarmıştır güvenlerini kazanmayı.Nitekim Luka, acı dolu bir hayattan sonra ölmek üzere olan bir kadına, öbür dünyada sonsuz bir huzur ve mutluluk vaad eder. Alkolik bir yaşlı aktöre alkolün tüm zararlı etkilerinin kolayca yok edildiği bir sanatoryum bildiğini anlatır tatlı tatlı; ve ayyaş aktör içkiyi bırakıp söz konusu sanatoryuma gidebilmek için para biriktirmeye koyulur.
Ne var ki, Kostilev’in ölümünden sonra Luca kaybolacaktır ortadan;ve mahzencilerde uyandırdığı hayaller de uçup gidecektir onunla birlikte. Kahramanların en kül yutmazı olan baron’un gözünde Luca, artık ’bunak bir şarlatan’ dan başka bir şey değildir:Yaşlı aktörse, bunca umut bağladığı sanatoryumun bir efsaneden başka bir şey olmadığını anlayınca intihar eder.
Böylece, toplumsal adaletsizliğin sonucu olan bir sefalet dansının, ışık ve çamurla yoğrulmuş son figürleri başlar.
Gorki, bütün bunları olanca çıplaklığı ve çiğliği içinde sermektedir gözlerimizin önüne. Amacı, bizde dehşet ve tiksinti yoluyla da sevgi ve acıma uyandırmak...Gerçekten de büyük yazarın yapıtında rastladığımız her ’piçlik betimlemesi’nin altında, insanlar için duyulan sınırsız bir sevginin ürperir gibi olduğunu duyarız. Luka’nın:’Asıl yaşayanları sevmek gerekir!’ şeklindeki sözlerinde özetini bulan bir derin yaşama arzusu da diyebiliriz buna.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.