- 2821 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MASON BİRADERLERİN KARANLIK DÜNYASI!!.....
Temelleri Ortaçağa dayanan masonluk 18.Yüzyılda belirgin bir biçimde kendini göstermiştir.Masonluğun savunduğu fikirler İbranidir.
Dünya çapındaki bu hareket localar şeklinde teşkilatlanmış,gizlilik prensibini özenle uygular.Her derecenin bir sırrı vardır,oraya yükselmeden o sır verilmez.
Masonlukta öğretim sembol ve işaretlerle yapılır.Sembol ve allogoriler Tevrat-Talmut ve Kabbaladan alınmıştır.
Masonlukta yahudilik gibi beynelmileldir.Derece derece sınıflandırılan masonluk gizli,kapalı bir kutudur.
Çok sıkı bir iç disipline sahiptirler.Yeni mason olan bir Başbakan,müdüründen bilgi alır,ona itaat eder.Yeni gelenin sıfatı ’Hamtaş ’tır.
Her mason locaya daimi bir aidat öder.Kendilerine özel işret,simge,jest ve lügatleri vardır.Siyasetle yakından ilgilidirler. ...Ali Uğur-israil..
Mason [ Macon ] sözlüğü Fransızca’dır.- Taş yontucusu, duvarcı - anlamındadır. Ortaçağda kentlerde yalnızca taş yontucuları -Masonlar- rahatça dolaşırdı.
İzin almadan kentler arasında serbestçe dolaşabilir, farklı kent yönetimlerinin bulunduğu coğrafyalarda iş alabilir, pazarlık yapabilir, fiyat ve ücret belirleyebilirdi.
Bu ayrıcalıklı konumlarından ötürü Masonlara, Fransızca Frank Macon, bu kelime zamanla "FARMASON" şeklini aldı. İngilizce Free Mason (Hür Mason) deniyordu. 18. yüzyılda Mason localarına Mason olmayan burjuvalar alınmaya başlanmıştı. Bunlara da "KABUL EDİLMİŞ MASONLAR" denildi.
100 yıl önce, Siyonistlerin ve Masonların yönlendirdiği bugun kü CHP’nin anası İttihat-Terakki’yi kullanarak Sultan Abdülhamit’i devirmişlerdi.100 yıl sonra da , ittihat-Terakki’nin evladı CHP’yi kurdurmuşlardı.
Sultan Abdülhamit’in, "İslam Birliği" düşüncesi etrafında "Hilafet merkezli" bir dış politika yürüttüğünden, Müslüman ülkeleri, özellikle Hindistan’ı işgal eden İngiliz emperyalizmine karşı ayağa kalkmalarından çok rahatsızdı.
Hicaz Demiryolu projesinin gerçekleştirilerek, İslam dünyasının uyandırılmasından uykuları kaçıyordu. Ne yaptılar? Siyonizmin kurucusu THEODOR HERZL, Filistin’i almak satın alabilirim diye yanına gittiği Sultan Abdülhamit tarafından saray’dan kovalamıştı.
Not defterine, "Siyonizm’in amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı’nın dağılmasını beklemeliyiz.Bu sureci hızlandıracak girişimlere ağırlık vermeliyiz."diye yazmıştı.
Abdülhamit karşıt çevreleri içinde barındıran İttihat-Terakki’yi, Selanik’teki Makedonya Risorta Masonik Locası’nın kurucusu olan Selanik mebusu Mason Emanuel Karusu tarafından yönlendirdiler.
Abdülhamit’i tahttan indiren darbeyi gerçekleştirdi. 100 yıl önce, CHP’nin anası olan İttihat ve Terakki Cemiyeti lideri Enver, azil kararını bildirmek için,4 kişilik tuhaf ve manidar bir heyeti MASON Emanuel Karasu, Aram Efendi (Ermeni), Esat Toptani (Arnavut) ve Ahmet Hikmet Paşa (Sultan Abdülhamit’in uzun süre yaverliğini yaptıktan sonra muhalefet saflarına geçen paşa) Yıldız’a göndermişti.
Mason Karasu "Millet seni azletti" deyince, Abdülhamit "Bir Türk padişahına ve İslam halifesine azil kararını bildirmek için bir Yahudi, bir Ermeni, bir Arnavut ve bir nankörden başkasını bulamadılar mı?" diye bağırmıştır.
Devletin dağılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu, iç ve dış mihrakların her türlü tezgâha başvurduğu bir sırada,
Emperyalist İngiliz-Fransızların kurdurduğu İttihat-Terakki’nin Mason Yahudi elemanı Emmanuel Karasu’nun Padişaha azil kararını bildirmesi, tarihin bir kara lekesidir.
***
Masonluk, kökleri her ne kadar 16. yüzyılın sonu ve 17. yüzyılın başlarına kadar dayanıyor olsa da, 24 Haziran 1717 tarihinde Londra’da bir araya gelen dört locanın girişimiyle Londra Büyük Locası’nın kurulması ile başlar.
Masonlara göre masonluk akılcılık, bilimsellik ve insanlığın oluşumundan bu yana ortaya çıkarak, insanlığın gelişimine ve bilgi birikimlerine katkıda bulunmuş bir kültür ve fikir üst yapı kurumudur.
Ezoterik ve sadece üyelerine açık olan örgüttür. Dünyanın birçok ülkesinde 5 milyon üyesi ile değişik biçimlerde mevcuttur. Sadece İngiltere, İskoçya ve İrlanda’da 480.000; Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 2 milyonu aşkın üyesi bulunmaktadır.
Masonluğun ilk dönemlerdeki gelişimi biraz tartışmalı bir konudur ve tahminlere dayanmakta. İskoçya’da ilk Mason localarının 16. yüzyıl başlarında var olduğunu söyleyebilmek için kanıtlar bulunmaktadır. ve İngiltere’de 17. yüzyılın ortalarında var olduklarına dair kesin kaynaklar mevcuttur.
Masonik Elyazması isimli şiir yaklaşık 1390 yılına tarihlenmiştir ve en eski masonik belge olarak bilinmektedir
İlk Büyük Loca(İngilizce:Grand Lodge of England), Londra’nın daha önceden faal olan dört locası akşam yemeği için bir araya geldiği 24 Haziran 1717 tarihinde kurulmuştu.
Bu yapı, çoğu İngiliz Localarının katıldığı bir düzenleyici organa dönüştü. Ancak birkaç loca, yeni yapının bazı modernleştirmeleri tasvip etmesi ve Üçüncü Derece’nin oluşturulması gibi bazı kararlar almasına gücenerek 17 Temmuz 1717 tarihinde "İngiltere’nin Kadim Büyük Locası (Antient Grand Lodge of England-GLE)" isimli rakip büyük locayı kurdular.
İki rakip Büyük Loca, 25 Kasım 1813 tarihinde "İngiltere’nin Birleşik Büyük Locası (İngilizce: United Grand Lodge of England-UGLE)" adı altında birleşinceye kadar "Modernler" (GLE) ve "Gelenekçiler(İngilizce:Atiens-Ancients)" diye anılan iki loca üstünlük için birbirlerine hasım oldular.
GLE’yi kuran Londra Locasının Merkezi.
İrlanda ve İskoçya’nın Büyük Locası 1725 ve 1736 yıllarında peş peşe kuruldu. Masonluk 1730’lu yıllarda Gelenekçiler ve Modernler tarafından Kuzey Amerika’daki İngiliz Kolonilerine ihraç edildi.
Ayrıca, İrlanda ve İskoçya Büyük Locaları pek çok bölgesel büyük localar altında organize olan kardeş localar kurdu. Amerikan Devrimi’nden sonra eyaletlerde bağımsız ABD Büyük Locaları oluştu.
FELSEFE..
Masonlar arasında ortak bir felsefi tutum ve insanlık ülküsünden söz etmek mümkündür.
Masonlara göre masonluk, bütün insanlar için ortak koşulan insanlık ülküsü noktasında insanlar arasında sevgi, saygı, tolerans, hak eşitliği, evrensel kardeşlik ve bilimsel gelişmenin gerekliliğini kabul eder.
Yine masonlara göre masonluk, "Bütün insanlar arasında, sevgi, hoşgörü ve kardeşliğin kurulmasını hedefleyen ve çalışmalarını hakikatin araştırılması yolunda yoğunlaştırmış bir fikir üst yapı kurumudur."
Masonlara göre, bir masonun amacı her bakımdan gelişmiş, ideal bir insan olmaktır. Bu doğrultuda masonik felsefe, daha iyi bir birey olmaya odaklanmıştır.
Öyle ki masonlukta, kötü bir bireyi iyi bir birey haline getirme uğraşı söz konusu değildir. Nitekim masonlara göre, masonluk bir tekâmül sürecidir. Masonlar kendi aralarında kardeşliklerini ve bağlılıklarını dile getirmek amaçlı, birbirlerine karşı birader ya da kardeş olarak hitap ederler.
Bununla beraber yine kendi aralarında mesaj niteliği taşıyan birtakım mottolar da kullanırlar. Bu mottolardan biri olan: "Audi, vide, tace" yani dinle, gör ve ketum ol anlamına gelen Latince motto, masonların genel yaşam biçimlerini şekillendiren tavrı özetlemektedir.
Masonlar arasında; dinlemek, görmek yolunda bir adım olarak kabul edilmekte ve bu eylem neticesinde kişi yaşam üzerine düşünüp gerçeği kendi içinde aramaya başlamasının gerekliliği vurgulanmaktadır.
Masonlar arasında sık kullanılan bir diğer motto olan V.i.t.r.i.o.l. de ise yine aynı şekilde insanın içine bâtın bir yolculuğa çıkıp, kendi ve evren üzerine derin bir düşünceye sevk edilmesi gerektiği anlatılmaktadır.
Masonlar benzer bir düşünce sevkini, aralarına yeni katılan adayı bir gün boyunca sadece bir mumun yandığı ve bir kitap ile kuru kafanın bulunduğu karanlık bir odada ölüm ve yaşam üzerine düşündürmek amacıyla yalnız bıraktıkları mason adayına karşı gerçekleştirirler.
Masonlukta genel olarak tanrıya Evrenin Ulu Mimarı denmesi, evrenin sistematik ve nizami bir şekilde ilerlediğini belirtmeyi amaçlar.
Ancak Skoç riti masonlarının aksine Fransız riti’nden olan Özgür Masonlar bir tanrı arayışını ve dogmatik gördükleri birtakım görüşleri kabul etmez ve sadece bilimselliğin ışığında yaşadıklarını ifade ederler.
Masonlar aralarında sıkça kullandıkları ışık sözcüğü ise farkındalığa vesile olan aydınlığın asıl kaynağı olarak ele alınır. Sonuç olarak masonlar, masonluğu dogmatiklikten uzak, akıl ve bilimin öncülüğünde belli erdem değerleri ile ideal insana giden tekâmül yolu ve de yetkinleşme sanatı olarak tanımlamaktadırlar.
OPERATİF MASONLUK ..
Masonluk, Ortaçağ’daki ve Rönesans’taki zanaat örgütünün değişik bir biçimde devamı olarak ortaya çıkmaktadır. Operatif masonluk, duvarcılık mesleğini beden çalışmasıyla ve elle yapılan zanaatkarların kurmuş olduğu meslek birliklerinden ortaya çıkmıştır.
Ortaçağ’da katedral ve kiliseleri inşa eden duvarcı ustalarına mason diye hitap edilmiştir. Bu zanaatkarların mesleki sırları saklamaları için aralarında kullandıkları sembolik anlamlar taşıyan kelimeler ve rumuzlar olmuştur.
Aynı zamanda Tanrı’nın evini inşa ettikleri için halk ve din görevlileri arasında masonlar yani duvarcı işçileri kutsal olarak kabul edilmişlerdir.
Operatif masonlar toplandıkları loncalarda çalışmalar yapıyorlardı. Aralarında Çırak, Kalfa ve Usta olarak belirlenmiş, becerilerine ve bilgi birikimlerine göre şekillenen bir derece sistemi mevcut olmuştur.
TAPINAK ŞÖVALYELERİ..
Masonluğun kökleri ile ilgili bir başka çokça tartışılan ve öne sürülen konu ise, Masonların, şövalye kökenli bir topluluk olması ile alakalıdır. Tapınak Şövalyeleri’ne 1307 yılında Vatikan ve Fransa başta olmak üzere çoğu Avrupa krallığı tarafından açılan açık savaşın ardından 1314 yılında İskoçya’nın İngiltere’ye karşı kazandığı Bannockburn zaferinde Tapınak Şövalyeleri’nin kendi kıyafet ve kılıçları ile İskoç kralı Robert Bruce’un yanında savaştıkları, tüm tarih kitaplarında yerini almış bir gerçektir.
Rosslyn Şapeli başta olmak üzere Tapınak Şövalyeleri tarafından yapıldığı bugün net olarak bilinen nice kilise ve kale de, bahsekonu şövalyelerin bu dönemlerde Britanya’daki varlıklarını açıkça göstermektedir.
Yoğunlukla, Avrupa ve ABD’de çalışmalarını sürdüren çok sayıda Masonik rit ise Şövalye Masonluğu denen bir janrı kabul etmişler ve çalışmalarını Masonluğun şövalye kökenleri üzerine sürdürmeyi tercih etmişlerdir. Şövalye Masonluğu doğrultusunda çalışmayan ritlerin bile hemen hemen tamamı şövalyeliğe mutlaka bir atıf yaparlar.
Örneğin, Türkiye’de de uygulanan, dünyanın en yaygın riti Skoç Riti’nin yüksek derecelerinin çoğunluğu şövalyelik üzerinedir ve şövalye isimleri taşır. İkinci en yaygın rit olan ve özellikle ABD’de yoğun olarak izlenen York Riti’nin en yüksek derecesinin adı Tapınak Şövalyesi’dir.
Masonların kullandıkları pek çok sembolün şövalyelerden gelmiş olması bir sır değildir. Örneğin, Masonların bazı törenlerinde kullandıkları kılıçlar, gerek şekilleri gerek anlamlarıyla bu geleneği yansıtmakta olan şövalye kılıçlarıdır.
Masonluğun köklerini şövalyelere dayandıran görüşlere göre, kimlikleri ortaya çıkan Tapınakçılar, kendilerine -daha önce kıta Avrupasında olduğu gibi- yönelebilecek saldırılardan korunmak için, duvarcı loncaları kimliğine bürünmüş, sembollerini ve çalışmalarını eski duvarcıların sembolleri ile birleştirmiş ve eski sembollerine bu yönlü anlamlar da yüklemiş, duvarcı kimliği ile kendilerini tanıtmışlar, fakat çalışmalarını ve esas yüzlerini her zaman, hatta sonradan aralarına kabul edilen ve henüz belli bir dereceye gelmemiş olan üyelerinden bile gizli tutmuşlardır. Belki bu yüzdendir ki, günümüzde halen izlenilmeye devam edilen Masonik ritlerde de şövalyeliği esas alan dereceler hep yukarılarda yer alır.
Masonluğun kökenleri ile ilgili konular bugün Masonların dahi kesin olarak görüş birliğine varabildikleri bir konu değildir. Farklı obediyans ve ritler, farklı görüşleri öne sürerler.
Bugünkünden çok daha gizli olan geçmişlerinde herhangi bir yazılı kayıt tutulmamış olması bunun en önemli sebebidir.
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın da dahil olduğu dünya Masonluğu da, Özgür Masonlar Büyük Locası’nın dahil olduğu obediyanslar da, ritüellerinde Masonluğun köklerini Operatif Masonlara dayandırır, ilk 3 derece ritüellerinde -şövalye yaşam tarzı denebilecek bir anlayışa atıfları saymazsak- şövalyelikten, ismen, bahis açmazlar. Şövalyelik kökleri ile ilgili konular yüksek derecelerde işlenilir.
Bu konuda kimse tarafından reddedilmeyen bir gerçek vardır ki, Masonluğun geçmişinde şövalyeliğin öyle veya böyle bir etkisini yok sayabilmek mümkün değildir ve Masonluk -eğer bütünüyle onlar tarafından kurulmamışsa- Ortaçağın ünlü şövalyelerine çok şey borçludur.
İLK BÜYÜK LOCANIN KURULUŞU...
24 Haziran 1717’de İngiltere’de 4 Loca bir araya gelerek, ilk Büyük Loca’yı, İngiltere Büyük Locası’nı kurdular. Kısa zaman içinde İngiltere’deki diğer Locaların da katılması ile genişlemiş ve 1723 yılında Büyük Loca, geleneksel ve kadim yasalarını derleme görevini Protestan bir Rahip olan James Anderson’a vererek ilk yazılı anayasasını oluşturdu.
Masonluğun, ara vermeden sürdürülecek olan, yazılı tarihi ve ilk yazılı yasaları böylece resmen başlamış oldu. Anderson Anayasası (veya Anderson Yasaları veya Nizamnamesi) adı verilen bu kuralların ana hatlarına, bugün halen dünya düzenli Masonluğunca riayet edilmektedir.
Her ne kadar Anderson Anayasası kısa süreli bir anlaşmazlığa yol açmış ve York Locası’nın önderliğinde bir grup İngiltere Büyük Locası’ndan ayrılarak ayrı bir Büyük Loca kurmuş olsa da, ancak 1813 yılında bu iki Büyük Loca tekrar bir araya gelerek, bugün varlığını halen sürdüren ve düzenli Masonluğun ilk Büyük Locası olarak kabul edilen İngiltere Birleşik Büyük Locası’nı oluşturmuşlardır.
Geleneksel olarak, günümüzde de sürdürüldüğü şekliyle, İngiltere Birleşik Büyük Locası Büyük Üstatları kraliyet ailesi ile soylu dük veya lordlar arasından seçilir.
DERECE SİSTEMİ..
En üstünde mason simgesi bulunan İnsan Hakları Beyannamesi
Geleneksel dünya düzenli Masonluğu Büyük Locaları, Çırak, Kalfa ve Üstat olmak üzere Masonluğun üç remzi derecesinde çalışırlar.
Üstat derecesi, Masonluğun en üst derecesi olarak kabul görür ve localarda Üstat derecesinin üzerinde herhangi bir derece ne konuşulur ne de bulunur.
Genel olarak 33 dereceli bir sistemin çeşitli tarikat ve cemiyetlere bağlı kimseleri aynı localarda çalıştırmak amacı ile Elias Ashmole’nin düşündüğü kabul edilir. Ashmole, bu sistem içinde, insan düşüncesinin çeşitli dereceleriyle ilgili bilgileri bir gelişim içinde anlatmak, uygulamak amacını gütmüştür.
Fakat 33 dereceli sistemi Ashmole’den önce Fransız Masonlarının düşündüğü ve Dante’nin, düşüncelerinden yararlanarak hazırladığı da Jean Palou gibi bazı masonluk tarihini inceleyenler tarafından ileri sürülmektedir. Derecenin bulucusu kim olursa olsun, gerçek olan bugün için 33 derecenin geniş ölçüde kabul edilmiş olması ve belirli görüşleri ve öğretilere işaret etmesidir.
Yalnız Ashmole’nin önerdiği 33 derecenin gruplandırılması ile şimdiki gruplandırma arasında fark vardır. Ashmole, 33 dereceyi dört gruba ayırmıştır. Birinci grup 1-3. dereceleri içerir. Operatif Masonluğun çırak-kalfa-usta derecelerine gelmektedir, ikinci grup, 15 dereceli olacaktır ve geçmişe ait bütün ananeler parça parça açıklanacaktır.
Esası Rose-Croixlardan alınmıştır. Üçüncü grup 13 derecelidir ve Templier Şövalyelerinin geleneklerini yansıtmaktadır. Sonuncusu dördüncü grup, Simyagerlerden alınmıştır ve bütün derecelerin sentezini belirtmektedir. Ashmole’nin bu ayrımına karşılık, şimdiki 33 derece 7 kısma ayrılmaktadır.
Türkiye’deki Mason Localarının da kabul ettiği İskoç Ritüeline göre masonluk 33 derece üzerine düzenlenmiş bulunmaktadır. Her derece belirli bir öğretinin temelini oluşturmaktadır ve kendine özgü sembolleri, kutsal kelimeleri, ritüeli ve ikaf töreni vardır.
Masonlukta 33 derece her zaman kabul edilmiş değildir. Eski Operatif masonlar, yalnız çıraklık ve kalfalık arkadaşlık sınıflarını kabul etmişlerdir. Ustalık ise bir derece olmayıp, yalnızca bir yöneticiliktir.
Bu yöneticilik, likayat ve ehliyet esaslarına dayanmıştır. Masonluğun fikri çalışmalar durumunu almasından, Londra Büyük Mahfilinin kuruluşundan sonra da, iki derece kabul edilmiştir. Buna karşılık Ramsayın reformcu davranışları ve mükemmel üstatlar mahfili kurmak isteği, dördüncü dereceyi ortaya çıkartmıştır.
Bu arada, masonluğun yalnız Hristiyanlık etkisinde kalmadığını göstermek için, o çağda (XVII. yy.) var olan bütün dini ve fikri temayülleri masonluk içinde temsil ettirme endişesi, birdenbire dereceleri 91’e kadar çıkartmıştır. 1758 yılında, II.Frederick (1712-1786), 33’lüler Süprem Konseyi kurmayı ve İskoç ritinin muntazam bir dereceler sistemine kavuşmasını istedi.
Sonunda, 1800 yılında, ilk defa bir 33’ler konseyi Charleston’da kuruldu. Bu konseyden yetki alan masonlar, 1804 yılında Fransa’da, 1805’de italya’da, 1813 yılında Kuzey Amerika’da, 1817’de Belçika’da, 1824’te de İrlanda’da, 1829’de İskoçya’da ve 1861’de Türkiye’de, 33’ler konseyi kurmuş ve 33 derece hemen hemen ortak bir derece sistemi olmuştur. Buna rağmen günümüzde, yalnız dört dereceyi uygulayan bazı Alman Ritleri vardır.
Farklı bir dernek hüviyeti altında ve farklı bir yerde toplantılarını gerçekleştiren, 3. derecesinin üzerindeki dereceler için rit adı verilen Masonik yollar ve öğretiler izlenir. Bu ritlere katılmak veya katılmamak Üstat derecesine sahip Masonların kendi isteklerine kalmış bir seçimdir, zorunlu veya yapılması gereken bir yükümlülük değildir. Bu derecelerin çalışmaları, Masonluğun ilk üç derecesinde verilen öğretilerin gizlerine ve sırlarına daha vakıf olabilmek için yapılan araştırmaların yanı sıra yüksek felsefi ve spiritüel çalışmaları da içinde barındırır.
"Ateş Evi" olarak bilinen bir Mason tapınağı. Genellikle Skoç riti düşüncesine sahip Masonlar için hizmet vermektedir.(Washington, D.C., ABD, 12 Ocak 2009)
Türkiye’de de takip edilen 33 dereceli Skoç Riti dünya üzerinde en fazla üyeye sahip olan ve bu yönüyle en fazla tercih edilen felsefi dereceler ritidir. Onu, özellikle ABD’de geniş bir kesimce benimsenen York Riti takip etmektedir.
Dünya üzerinde var olan çeşitli ritler içerisinde 99 dereceli Memfis-Misraim Riti gibi yoğun bir çalışma gerçekleştirenleri var olduğu gibi, tek dereceden oluşan bazı ritler de vardır.
Herhangi bir ritte, dördüncü derece ve yukarısına devam edebilmek için Büyük Loca’ya bağlı olarak çalışan düzenli bir Locada Üstat derecesine sahip olmuş olmanın yanı sıra, bu ana Loca ile ilişkilerinin herhangi bir dönemde düzensiz olmaması ve yükümlülüklerinin aksatılmadan yerine getirilmesi gerekir. Kendi Locasında düzensiz ilan edilen bir üyenin, yüksek derecelerdeki üyeliği de otomatik olarak düşer. Ayrıca bu localarda sadece erkekler ve akraba olmayanlar bulunmaktadır.
MASONLUKTA DERECELER..
1. Derece: Çırak2. Derece: Kalfa3. Derece: Usta 4. Derece: Ketum Üstat5. Derece: Mükemmel Üstat
6. Derece: Sır Kâtibi 7. Derece: Nazır 8. Derece: Bina Emiri 9. Derece: Dokuzlar’ın Seçilmiş Üstadı
10. Derece: Onbeşler’in Seçilmiş Üstadı 11. Derece: Yüce Seçilmiş Şövalye 12. Derece: Üstat Mimar
13. Derece: Solomon Krallığı’nın Şövalyesi 14. Derece: Yüce Üstat (Kutsal Kubbe Büyük Seçilmişi)
15. Derece: Doğu Şövalyesi (Kılıç Şövalyesi) 16. Derece: Kudüs Prensi 17. Derece: Doğu ve Batı Şövalyesi
18. Derece: Salipverdi Şövalyesi (Güllü Haç Şövalyesi) 19. Derece: Büyük Pontif (Yüce İskoçyalı)
20. Derece: Düzenli Locaların Büyük Saygıdeğer Üstadı21. Derece: Prusya Şövalyesi
22. Derece: Lübnan Prensi (Krali Balta Şövalyesi)23. Derece: Sır Sandığı Başkanı
24. Derece: Sır Sandığı Prensi25. Derece: Tunç Yılan Baş Şövalyesi26. Derece: İskoçyalı Papaz (İnayet Prensi)
27. Derece: Kudüs Tapınağı’nın Hakim Amiri28. Derece: Güneş Şövalyesi
29. Derece: Saint Andre Büyük İskoçyalısı 30. Derece: Seçilmiş Büyük Kadoş Şövalyesi
31. Derece: Büyük Müfettiş Kumandan32. Derece: Kutsal Sır Yüce Prensi
33. Derece: Büyük Genel Müfettiş
***
MASONLARIN YALAN HAKKI..
Masonlar, kendilerini daima farklı görür. Elbette bu Loca’nın kendilerine sağladığı özelliklerden kaynaklanır.Loca, Masonlara yalan söyleme hakkı bile vermiştir. Örneğin, bir Mason herhangi bir yerde kendisine yöneltilen"Mason musun?" sorusuna ’Hayır’ cevabını verebilir. Bu durumlarda yalan söylemen her ’Birader’e sunulan bir haktır.
Bir Mason bu durumu şöyle açıklıyor: Çünkü ’ben Masonum’ demek her bakımdan tam ve mükemmel bir insanım anlamına gelir. Yani biz farklıyız. Her ne kadar kabul etmesek de, Mason olmayanlardan üstün olduğumuzu söylemekte sakınca görmüyorum. Masonlar, kendi kimliğinin açığa çıkması gibi durumların dışında da yalan söyleme hakları vardır. Öyle ki, Loca’nın zor durumda kalacağı her durum için söylenen yalanlar kabul edilir. Ancak Masonların birbirlerine yalan söylemeleri kabul edilmez. Bu durum hiçbir zaman hoş karşılanmaz.Peki Masonların kafatası, kemikler, kılıç, kum ve ateş kullandığı iddiaları doğru mu?
İşte 29. derece bir Masonun bu sorulara verdiği cevap: Elbette doğru. Kafatası her insanın kaçınılmaz sonu olan ölümün sembolü olarak kabul edilmektedir. Mal, mülk, şöhretin geçici olduğu da bir gerçek. Masonluk yoluna giren kişi, ölümünden sonra da anılarda yaşamak istiyorsa hırslarını yenip insanlığın yararına çalışmak zorundadır. Kılıç, Masonlukta sınıf farkı olmadığını anlatır.
Bunun doğruluğu hiçbir zaman tartışılmaz. Ateş ise insanların hırslarını ve güçlerini, hemcinslerinin yararına kullanırlarsa dünyaya faydalı olurlar, ama içlerindeki ateş bencilliğe dönüşürse yakar kül eder, anlamındadır. En azından biz buna inanıyoruz. Her Mason da buna inanmak zorundadır. Kum ise birgün toprak olacağımızı ama, geride bırakacağımız eserlerin toprakta kök salarak yarının insanlarına kalacağını simgeler. Bu bazı Masonlar tarafından kabul edilmese de hiçbir zaman dillendirilemez.
Masonlukta çalışma yöntemi kuruluşlar arasında farklılık göstererir. Özgür Masonlar kendi çalışma yöntemlerini kendileri belirlerler ve Masonca düzenlerinin egemenidirler. Kurumsal gücün simgesel temsilcisi büyük üstattır. Tarihten gelen töresel bir ilke uyarınca büyük üstat topluluğun egemenidir.
Masonların birbirlerini tuttukları, daima destekledikleri doğru mu? Birbirini yakın tanıyan her insan, aynı okulun aynı yıl mezunları, çeşitli kulüplerin üyeleri de birbirlerini tutar ve destekler. Bu son derece olağan bir durum. Biz Masonlar arasında da bu bağ son derece güçlüdür. Biraderler, her kardeşinin daha güçlü olmasını ister.Elinden gelen her türlü yardımı da yapar, yapmak zorundadır. Loca, bu konuda açık olarak bunu desteklemez ama. Her Masonun bildiği bir sırdır aslında yardımlaşma.
Masonlar’ın her ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak istediği bilinen bir gerçek... Özellikle Loca bu konuda çok önemli görevler üstlenir. Kimi zaman devletin üst kademesine bir ’Kardeş’in atanmasını sağlar, kimi zaman ise"devlete maddi destek kılıfı" altında yönetimde söz sahibi olmak ister. Ancak bunun gerçekleşmediği zamanlarda, yurt dışında çok önemli transferler yapılır. Tabi her seferinde bu maya tutmayabiliyor. Örneğin, 2004 yılında Türkiye’ye transfer olması beklenen çok önemli bir Mason, yaşadığı engellerden sonra tarihinin en önemli kararını aldı.
TÜRKİYE’DEKİ YAPILANMA ...
Şu anda ABD’de görev yapan çok önemli bir Türk, 2004 yılında Türkiye’ye gelmesi için emir aldı.
Tam Türkiye’ye gelecekti ki, ağırladığı bir misafir hayatının yeniden şekillenmesine neden oldu. İşte o ünlü Türk Mason’un yakın bir dostuna anlattıkları: "Türkiye’de iki Mason Locası var. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası ile Özgür Masonlar Büyük Locası...
Maalesef bunların ayrı olması, yurt dışında da büyük eleştirilere neden olan bir durum. Benim görevim, Türkiye’ye gelip bu iki Loca’nın üstatlarını bir araya getirmekti. Ardından da devlette görev alması gereken Masonlar’ın önünü açmaktı. ABD’deki Mason Locaları, bu konuda ortak bir çalışmaya imza attı. Tam harekete geçmek üzereydim ki, yazlık evime bir ziyaretçi geldi.
Türkiye’ye yapacağım seyahatin tüm detaylarını bilen bu kişiyi ilk kez görüyordum. Kendini tanıttıktan sonra beni şaşkına çevirdi: ’Türkiye’ye gidebilirsin. Ancak, Loca’nın planlarını uygulamak için çalışmaya başladığın anda bizim de sessiz kalmayacağımızı aklının bir kenarına not et.’ Dehşete düşmüştüm. Türkiye ziyaretimi inkar edemedim. Kim olduğunu sordum. Bunun hiçbir öneminin olmadığını ve Türkiye’yi çok seven biri olduğuna dikkat çekti. Ben de Türkiye’yi çok seviyorum. Türkiye’nin daha güçlü olması için bu ziyareti gerçekleştirecektim."
’SİYASİ’ AYRIŞMA..
Türkiye’de neden 2 farklı Mason Locası var? Bu ayrışma neyden kaynaklanıyor?
İşte bu sorunun cevabını "Büyük Üstad Ömer Köker" veriyor. Köker’in açıklamaları şöyle: "1965 yılına kadar Türkiye’ de tek bir Masonik anlayış vardı. Farklı yapılanmalar oldu ama Masonluk anlayışı tek bir yapıda Felsefi Dereceleri de kapsayan Yüksek Şura’nın yönetimindeki anlayışla değerlendiriliyordu. 1960’lı yıllara kadar olan süreçte Yüksek Şura’nın Locaları mutlak bir hâkimiyet içinde yönetmesi çok sorgulanamadı.
Fakat 1965’e gelindiğinde daha önce yapılan birtakım farklı değerlendirmeler iyice tartışmaya açıldı. Çünkü masonluğun ezoterik yapılanması kişilerin birleşip loca kurması, localarında birleşip Büyük Loca kurmaları şeklindedir. Bir başka kurumun Masonlar’ın yerine geçerek Büyük Loca kurması düşünülemezdi. Fakat Türkiye’de bu gerçekleşmişti. Piramit aşağıdan yukarıya oluşacağı yerde, yukarıdan aşağıya doğru oluşmuştu. Bu şiddetli bir tartışma yaratmıştı. O dönemin Yüksek Şurası yeni yapılanma taleplerini benimsemeyince, tartışmalar şiddetlendi.
Bir siyasetçi için ’Masondur, Mason değildir’ şeklinde verilen belge üzerine iyice şiddetlenen tartışmalar sonuçta ayrılığı da beraberinde getirdi. Bana göre asıl sebeplerden biri, Masonluk örgütlenmesindeki görüş ayrılığı ve yönetimin paylaşılmasındaki direnişti. Diğeri ise alt yapısı oluşturulmadan masonluğun daha bir inanca dayalı temeller üzerine oturulmasına çalışılmasıydı."
MASONLAR ÖLÜNCE...
Masonlar, genelde çok önemli mevkilerde görev alır. Ardından, yüklü bir servete sahip olan Mason öldüğünde, 33. Derece Masonların özel bir ritüeli devreye girer. Öncelikle bir mason hayatını kaybettiğinde, diğer kardeşler onun için, "Öldü" demez. "Kardeşimiz, Sonsuz Doğu’ya doğru gitti" denir. Hatta gazete ilanlarında,"Üzüntümüz SONSUZDUR" cümlesi kullanılır. Sonra görev Loca’ya tahsis edilir.
Özellikle mirasının paylaşımı konusunda işaret edilen kişiler, vasiyetnameye girer. Belki de ailesinin hayatında hiç görmediği kişi veya kişiler mirastan pay alır. Aileler genelde bunu sorgulamaz. İşte Türkiye’de 2000 yılında hayatını kaybeden çok önemli bir Masondan miras alan kişinin anlattıkları:
’Henüz 7. derece yani Nazır mertebesine yükselmiştim. Sonra bir avukat, misafirim oldu. Bana, 3.7 milyon dolar miras kaldığını söyledi. Kaybettiğime çok üzüldüğüm bir Mason, bana miras bırakmıştı. Mutlaka onun hoşuna giden çalışmam dolayısıyla bu mirasın kaldığını düşündüm.
30. derecede bunun nedenini öğrendim. Evet, Loca’nın kararı ile miras kalmıştı. Şimdi ben de vasiyetimi hazırladım. İnan hayatımda sadece 3 kez gördüğüm iki Mason kardeşim de vasiyetimde yer aldı.Zamanı gelince eşime yani Hemşire’ye bu konuda detay vereceğim. Bu ilk bakışta biraz tuhaf gelebilir ama son derece başarılı bir proje. Bu uygulama Türkiye’de çok daha gizli yapılmaktadır. Bunun nedeni Loca’nın zor durumda bırakmamak için alınan bir önlemdir. ’
TÜRKİYE VE İSKOÇ RİTİ...
Türkiye’deki Masonların, 33 dereceli İskoç Riti uyguladığı bilinen bir gerçek. Bunun 1-3. dereceleri "Çırak","Kalfa", "Usta" diye bilinen dereceleridir. Öncelikle temel kurallar ve idealler öğretilir. "Operatif Masonluk" diye bilinir. Daha üst derecelere "Felsefi Masonluk" yaftası uygun görünmüştür. Bunun da 4-14. derecelerinde ünlü Hiram (usta) felsefesi işlenir. Araştırmacılara göre 15-18. dereceler, bir ara mertebedir. Daha genel bilgiler verilir. 18-30. derecelerde ise "son üst felsefe" işlenir. 31-33. dereceler, ise son derece üst mertebelerdir. Yönetim mertebelerdir... Buraya girmek çok büyük emek ister, başaranlar ise çok önemli kişiler olur.
NASIL MASON OLUNUR?
Masonluk, niteliği gereği, üyelerini özenle seçerek alan bir kurumdur. Bu nedenle Masonluğa girmenin çok zor olduğu düşünülebilir. Fakat öyle olursa, çevremizde pek az sayıda "Mason" var demektir. Aksine, çevremizdeki çok Mason varsa, bu kez de Masonluğa girmenin hiç de zor olmadığını düşünmemiz gerekir. İşin doğrusu, Masonluğa girmenin "zor" ya da "kolay" olarak nitelenmesinin yanlış olduğudur. Mason olabilmek için gereken bireysel nitelikleri olan ve isteyen her kişi Masonluğa girebilir. Mason olmak isteyenler değil, seçilenler Loca’ya girebilir.
AĞZINI TUTMAYAN CEZALANDIRILIR...
Masonlar bir Loca için Loca yerine Masonik Tesisler, Localar veya Tapınaklar (Felsefe ve Sanat amaçlı)terimlerini kullanabilir. Birçok ülkedeki Localar günümüzde ön yargı ve şüphe oluşturmamak için bu tür terimleri kullanmaya başladı. Farklı Masonik kuruluşlar veya Localar genellikle farklı zamanlarda bu tesisleri kullandı. Localar’da yapılan toplantılarda alınan kararların dışarıya sızmaması için çok özel tedbirlerin alınması kararlaştırıldı. Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu tür toplantılara cep telefonu ve herhangi bir kayıt cihazının sokulması yasaklandı.
MASONLARDA GELENEKLER DEĞİŞMEZ..
Bu yasağı bilenlerin aksi davranması halinde Loca’da atılacağı net bir şekilde anlatıldı. Peki Localar, diğer Localar’la nasıl irtibat kuruyor? Masonlar, yüz yıllardır bu geleneği hiç değiştirmedi. Teknolojinin ilerlemesine inat, hala haberleşmeyi ulaklarla yapma yönteminden vazgeçilmedi. Örneğin, 2009 yılında İstanbul’daki Loca, Londra’daki Loca’dan yardım talebinde bulunmak için Türkiye’den bir ’Birader’i, yola çıkardı. İşte o ’Birader’in anlattıkları: Çok özel bir talep için Paris’e gitmem gerektiği bilgisini aldım. Loca’da gerekli tüm bilgiler verildi.
Konunun ne olduğunu anlatmak istemiyorum. Her ne kadar artık Mason olmasam da, geçmişe saygımdan dolayı bu konu benimle mezara gidecek. Neyse, eşime Londra’ya gidiş nedenimin konu başlığını söyledim. Sonra gittim, harika bir geziydi. Londra’da çok iyi karşılandım. 28. Derece olmam da bunda çok etkiliydi. Sonra gerekli görüşmeleri yaptım. Londra’dan talep ettiğimiz yardım, kısa sürede geldi. Ancak daha sonra eşime konu başlığını söylediğim ortaya çıktı. Loca’daki mahkeme, benim için karar verdi. Artık Mason değildim. Kurallara uymadığım için cezalandırıldım.
Localar’ın, üyelerine ’gizlilik’ konusunda son derece sert uyarılar yaptığı bilinen bir gerçek. Bu kuralı hiçe sayanların da hiçbir zaman affedilmediği ortada. Ne kadar saygın da olsa, kurala uymayan herkes cezalandırılır.
MASONLARIN CENAZE RİTÜELİ..
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın eski Büyük Üstadı Kaya Paşakay, Masonlar’ın cenaze namazıyla ilgili bazı anekdotlar verdi. Paşakay, "Elbette her Mason, ait olduğu dinin icaplarına göre sünnet veya vaftiz edilir, evlenir ve zamanı geldiğinde cenazesi de törenle kaldırılır" dedi. Paşakay, "Masonların cenaze törenlerinde el ele tutuşmasının anlamı var mı?. Bu çok ilginç görünüyor" şeklindeki bir soruyu ise şöyle cevapladı: Buna tören demek yanlış olur.
Cenaze toprağa verildikten ve tüm dinsel dualar okunduktan sonra, masonlar zincirlerinden bir halkanın koptuğunu simgelemek üzere, mezarın etrafında el ele tutuşarak daire oluştururlar, ölen kardeşin bulunması gereken yerde zincir kopuktur. İkinci harekette, hayatın devam ettiğini, hiçbir şeyin ölmediğini simgelemek üzere de, açık kalmış zincirin iki tarafındaki eller birleştirilerek zincir kapatılır. Bu hareketin folklorik değeri vardır, ritüellerde yeri yoktur ve yalnızca Akdeniz ülkeleri masonluklarında uygulanır. Anglosakson ve Kuzey Avrupa masonluklarında bu gelenek yoktur.
LOCALARA KADINLAR KABUL EDİLMEZ...
İngiltere Birleşik Büyük Locası odaklı ve Masonluğu değişmez kurallar bütünü olarak algılayan bir başka anlayış var. İnanç zorunluluğuna dayalı, kadınları kabul etmeyen, eski geleneklerin öngördüğü uygulamaları dokunulmaz sayan, kısacası "geleneksel yapıya sıkı sıkıya bağlı" bir Masonluk. Türkiye’de de ağırlıklı olarak bulunan bu. İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın uygulamalarından rahatsız olan bir grup İngiliz Mason, ayrılıp yeni bir mason kuruluşu oluşturdu. Buna engel olmak için yapılan çalışmalar, amacına ulaşamadı. Ancak İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın gücüne ulaşamadılar.
Masonlar, gizli bir kurum olduklarını asla kabul etmez. Ancak gerçekte son derece gizli bir kurumdur. Genelde isteyen herkesi Loca’ya üye yaptıklarını söylerler. Ancak gerçek bu değildir. Üye yaptıkları Loca genelde Mavi olur. Kırmıza Loca’ya üye olmak neredeyse imkansızdır.
DEVLETE NASIL SIZDILAR?
Masonlar, bazı görevler için belli ülkelere transfer olur. 1999’da İstanbul’a CEO olarak atanan Fransız bir Mason, devlete 3 Loca üyesini yerleştirdi ve gitti
MASONLUK, kendi sitelerinde "Rönesans ve Reform süreçlerini izleyen Aydınlanma Çağı’nda kurulmuş; akılcılık, bilimsellik ve insanlığın oluşumundan bu yana ortaya çıkarak, insanlığın gelişimine ve bilgi birikimlerine katkıda bulunmuş bir kültür ve fikir üst yapı kurumu" olarak tarif edilir.
Ancak gerçek böyle değil.
Masonlar, bulundukları ülkelerdeki en önemli makamlara Loca üyelerinin atanması için çalışır.
Bu konuda çok gizli ama bir o kadar da güçlü adımlar atar. Kimi zaman yasaların dışına çıkan Localar, yüzde 100 başarı için her yolu dener. Bazı dönemlerde ise transfer gündeme gelir.
Örneğin, Fransa’da görevli bir Mason, görev için bir başka ülkeye gönderilir. Bunun yöntemi de şirketler arası transfer olarak gösterilir. Görevli olarak geldiği ülkedeki şirketin en üst makamlarına yerleştirilen Mason, kısa sürede kendinden istenileni yapar. Ardından Loca’nın onayıyla tekrar ülkesine döner. Paris’teki Grand Loge Nationale Française’in çok önemli üstadlarından biri, yıllar önce geldiği Türkiye’de yaptığı görevlerden birini detaylı şekilde anlattı.
İşte o Mason’un anlattıkları:
Paris’te görev yaptığım şirket, Türkiye’ye gitmemi istedi.Bunun Loca tarafından talep edildiğini o akşam öğrendim.1999 yılında İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olan Bebek’te bir köşke yerleştim.Adını açıklamak istemediğim bir şirkette de görevim hazırdı. 2 yıl boyunca sık sık Ankara’ya gittim. Uzun süren çalışmalar sonunda, 3 Türk Mason kardeşimi, devlette önemli konumlara yerleştirmeyi başardım. O kişiler de birkaç yıl boyunca bu kurumlarda görev yaptı. Sonra tekrar Paris’e döndüm. Başarımın karşılığını çok önemli bir hediye ile aldım.Başarılı olmak daima ödüllendirilir.
Bağlılık yemini içme..
Masonlar, birbirlerine mutlaka yardım eder. Ailece görüşmeler yapılır, buna özendirilir. Üstat bir mason, derece olarak kendinden düşüklere yol gösterir. Kardeşler, birbirlerine bağlılık yemini eder ve bunu mutlaka uygular.
Hemşireler için,Masonlar, birbirlerinin eşleri için ’Hemşire’ tabirini kullanır. Biraderler birbirlerine her konuda yardımcı olurken, bu yakınlık ’Hemşireler’ için de geçerlidir. Hiçbir Hemşire, diğerini resmi olarak şikayet edemez. Buna yeltendiği anda, eşine büyük bir ceza uygulanır. Elbette bu ceza, son derece sert olur.
İTALYADA MASONLAR 14 HÜKÜMET DEVİRDİLER...
İtalya’daki P2 Mason Locası, Malta Büyük Locası ve İskoçya Büyük Locası, birçok suikast emrini verdi... Elbette bu 3 Loca içinde en önemlisi kuşkusuz P2 Mason Locası’ydı.
İtalya’da birçok operasyondan sonra medya gücüyle gündemi istediği tarafa çekmeyi başaran P2 Mason Locası, 14 kez hükümet istifa ettirdi.
Ardından kendi üyelerini Başbakan yaptı. P2 Mason Locası’nın üsdadı Licio Gelli, İtalya’nın en etkili gazetesi Corriera della Sera’nın kontrolünü ele aldı.
P2 Locası’nın medya ve yargı üzerindeki kontrolü her geçen gün arttı ve İtalya’da istediği atamaları yaptı. Bu olaylar, yıllar sonra başlayan Gladyo davasıyla ortaya çıkmaya başladı. Gladyo’ya bağlı olan gazeteler, gazeteciler, televizyoncular ’kayıtsız-şartsız’ destek verdiklerini itiraf etmek zorunda kaldı. 1966 senesinde İtalya Büyük Şark Locası’nın o zamanki üstad-ı azamı Giordino Gamberini’nin emriyle kurulan P2 Mason Locası, İsrail ve özellikle de MOSSAD’la olan "ittifakı" eski Mossad ajanı Victor Ostrovsky’nin The Other Side of Deception adlı kitabında ortaya çıktı. Licio Gelli, yani P2 Mason Locası’nın ünlü üstadı, İspanya İç Savaşı’nda faşistler safında harbe katıldı. Mussolini’nin ateşli bir destekleyicisi oldu. P2 Mason Locası, Gelli’nin emriyle suikast, bombalama gibi pek çok terör eylemini organize etti.
MİLAN SAVCISI ARAŞTIRDI
Loca için her şey mükemmel işledi. Ta ki, 1981’deki operasyona kadar. 1981 yılının Mart ayında, iki Milan savcısı, 1979 yılında sahte bir kaçırılma olayıyla ortadan kaybolan Sicilya doğumlu uluslararası banker Michele Sindona’nın durumunu araştırıyorlardı. Vatikan’ın mali danışmanı olan Sindona’nın aynı zamanda mafya ile de yakın bağlantıları olduğunu düşünüyorlardı. Araştırmaları sırasında ilginç bir şey buldular:
Sindona polisten kaçarak Palermo’da saklandığı sırada tam 600 mil kuzeydeki Arezzo kentine gitmiş ve orada Licio Gelli adlı bir tekstil üreticisi ile görüşmüştü.
Sindona gibi bir kişinin, "yeraltında" olduğu bir sırada, kendisiyle görüşmek için 600 mil yol teptiği bu Licio Gelli, kuşkusuz önemli birisi olmalıydı. Bu nedenle savcılar Gelli’yi araştırmaya başladı.
Ofisinin basılmasına karar verildi. 17 Mart günü polisler bu ilginç sanayicinin ofisinde gizli bir liste buldular.Listede tam 962 isim vardı. Ve bu liste sıradan bir liste değildi; Propaganda 2, ya da kısaca P2 Mason Locası’nın üyelerinin listesiydi. Yasadışı ve gizli P2 Mason Locası’nın başı ve İtalya banka skandallarının karanlık ismi Licio Gelli, 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
ÖNEMLİ İSİMLER...
Listeyi bulanları şaşkına çeviren şey ise, locanın üyelerinin İtalya’nın en önemli kişileri olmasıydı. P2 üyeleri arasında; 3 bakan, 43 Parlamento üyesi, 43 general, 8 amiral, gizli servis şefleri, yüzlerce üst düzey bürokrat ve diplomat, İtalya’nın dört büyük şehrinin polis şefleri, sanayici ve finansörler, ünlü Corriere Della Sera gazetesinin editör ve yayıncısı da dahil olmak üzere 24 gazeteci ve ayrıca bazı ünlü televizyon yıldızları yer alıyordu. Michele Sindona da locanın üyesiydi. Bir başka loca üyesi ise daha sonra Londra’daki Blackfriars Köprüsü’nde, (ki bu köprü Ortaçağ’da Tapınakçılar’a ait olan bir kilisenin yalnızca birkaç yüz metre uzağındaki anlamlı bir köprüydü) masonik ritüellere göre asılarak "infaz" edilecek olan banker Roberto Calvi idi.
NETİCE OLARAK..
Masonluk Türkiyede uzun yıllar gizemini koruyan bir yapılanmaydı.Türkiyede yapılan her karanlık işin perde arkasında masonların olduğu bilinip söylenmekteydi.Bütün askeri darbeler,Osmanlı Devleti Aliyesinin yıkılışında masonların yahudilerin ve gizli yahudi dediğimiz Türkiye yahudileri dönmelerin parmağı olduğu yazılıp çizilirdi.
Bugün bilginin yaygınlaştığı,bir çok şeyin sır olmaktan çıktığı ortamda masonlar hakkında mesnetli mesnetsiz
bir çok bilgi gün ışığına çıktı.On beş senedir dergilerde,makalelerde bilen kişiler Türkiyedeki masonik yapılanmayı,mason localarını deşifre etmeye başladılar.Yukardaki yazılanlar masonluk hakkında internette yaptığım bir gezintiden ve bir gazetede peşpeşe çıkan yazı dizisinden alıntılardır.
Türkiye Özgür Mason Localarıda bunlara yakın bilgileri artık halkımızın gözleri önüne sergilemektedirler.
Mason Biraderlerin gizli dünyaları onların her zaman söyledikleri gibi insani değerleri amaçlayan,dünya barışına hizmet eden bir topluluk olarak gösterilmekte,yapılan kirli,karanlık tezgahlar ört bas edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlının son yüz senesine maalesef hakim olarak onu şekillendirme gücünü kendilerinde gören bu küresel yahudi kurumu masonluğun siyonizmle,komunizmle,yahudilikle iç içe olduğu ortak aklın eseri olduğu herkesin malumudur.
Yahudiliğin dünyayı ele geçirme taktiğinin 17. Yüzyıldan sonraki adımı masonluk-Farmasonluktur.Türkiyede yapılan tüm karanlık işlerin arkasında bu kurumların çatısı altına bilerek isteyerek veya bilmeden girip görev alan Türk aydınları,sanatçıları,siyasileri bulunmuş,halkın önünde bunlar aydın,kahraman olmuş bunların çocukları yıllarca başımızda idareci olmuşlardır.
Askeri Darbelerin planlayıcıları,ekonomideki çalkantıların müsebbipleri,medya darbelerinin en büyükleri bu tehlikeli kanserden daha belalı örümcek yuvası diyebileceğimiz çatıların altında bir araya gelen sözde aydınlarımız tarafından tezgahlanmıştır.
Türkiyede masonlar listesine baktım hepsi yanlış doğru denilmez isede yakın tarihimize damga vurmuş,yaşantılarıyla dünyevi hayatı benimsemiş,28 Şubat Post Modern Darbesini tezgahlamış ne kadar kişi varsa bu kurumların içinde olduğunu görmekteyiz.Bunlar bir tesadüf olamaz.Küresel bir güç haline gelmiş bu masonik yapılanmanın içerisinde siyasetci,aydın,sanatçı,artist,gazete patronları,enellektüel,işadamları,turizmciler,askerler,din adamları,bilim insanları,doktorlar ne ararsanız mevcut pek tabi olarak.
G.M.Kemal masonaların tehlikesinin farkına vararak bu locaları kapatmışlarsa da masonlar uykuya geçmiş,bir süre sonrada onun hayatına son vermek istemişler,başarılı olmuşlardır.
Masonlar Türkiyemiz için tehlikelidirler.Devlet içinde paralel yapılar olarak örgütlenmişlerdir.Dış uzantıları vardır.Türkiyemizin hayrına gibi görünen Lions-Rotaryen lerde masonluğun bir başka hümanist görünümlü yapılarıdır.Bir çok ticari faaliyetin yapılışına zemin hazırlama aşamasında bunlar hazırlık yapıp,parsayı toplarlar.Nerede faaliyet gösterdiklerine bakıldığında kime hizmet ettikleri görülecektir.
Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca 1996 da iktidara geldiğinde bizim boyalı medya,dönme gazetesi-En şık Başbakan-manşeti atmıştı.Hocada-Bunlar bizi iktidara getirip orada bitirecekler demişti,yeni öğrendim.Bunlar herşeyi yaparlar,Türkiyemizde el an bunlar hakim.
Cumhuriyetin kuruluşunda,Osmanlının yıkılışında yer alan yahudiler,masonlar devrimlerde,yeni Cumhuriyetin inşasında,Harf İnkılabında,Lozanda,Musul-Kerkük Meselesinde,laiklikte,Ayasofyanın müze yapılmasında,askeri darbelerde,Tarım,Eğitim ,Devrim arabası fiyaskosunda,sağlık aşı planlamasında her zaman karar mekanizmasının içinde,yanında olmuşlardır.Başkaları yoktu henüz,Anadolu insanı savaştan çıkmış ve yorgundu,Anadolu insanı fakirdi,yoksuldu.Anadolu insanı bir gecede cahil bırakılmıştı...
Allahım bu masonları,lionsları,rotaryanları,farmasonları ıslah etsin.
Islahı mümkün olmayanlarıda bildiği gibi yapsın.
Bizim eli dualı insanlarımızın duaları hürmetine dinsizleşme tehlikesinden Rabbim korumuş bu ülkeyi..
Onların planı varsa Allahında bir planı var.
Allahın planı elbette hepsinden daha büyüktür.
Hak-batıl mücadelesi Hz.Ademle şeytandan beri devam ediyor.
Kıyamete kadar da devam edecek.
Kazanan hep müslümanlar olacak.
Allah cc.bizi şeytanın ve şeytanın yolunda gidenlerin tuzaklarından korusun...
01.02.2015//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.