Şarkılar Seni Söyler..
Bazılarımız gitmişlerdi.. Gidecek olan bazılarımız gibi..
Şarkılar seni söyler dillerde nağme adın derken şair herhalde aynı şuan ki ben gibiydi.. Biraz nahoş ve biraz da buruk.. Hani bazı haller vardır baktığın her yerde onu görürsün ve onu duyarsın ses ayırt etmeksizin.. Havadaki koku hep onun kokusudur; kokladıkça onu hatırlar hatırladıkça bir nefes daha çekersin.. Her köşe başı ve her kaldırım taşı bir ah olarak geri döner sana.. Yeşiller sarı, beyazlar ise gri gibi gelir.. Şairin de dediği gibi dinlenen her şarkıda başrol oyuncuları olursunuz birden ve her ayrılık şarkısı daha da hüzünlü olmaya başlar.. Evden çıkarken kapıyı kapatışına bile hüzünlenir, izlerken ağlanmayacak filmlerde bile gözyaşlarına boğulursun.. Size hiç olmadı mı? Ben bu halleri çok yaşadım.. İşte bunun adını daha koyabilmiş değilim.. Bunalım? Yok değil bunalım sayılmaz.. Depresyon? Yok yok o da değil.. Bunun adını ben kendim koydum; “Hüzünlü Gurbet”.. Gurbette yaşananlar ne kadar güzel olursa olsun gönlün skor tabelasında memleket her maça 1-0 önde başlar.. Memleketten her ayrılış başka bir hikaye, memlekete her dönüş ise başka bir bayramdır.. Çünkü memleketten her ayrılışta iyi kötü bir hikaye yaşanır geri dönülünce anlatılacak ve ne yazık ki ancak bayramlarda geri dönülebilir yaşanan ve bir daha yaşanamayacak olan çocukluğun geçtiği yere.. İlk dayak orada yenmiş, ilk önlük orada giyilmiştir.. Derste kadrosu hazırlanıp, teneffüslerde hayata geçirilen on dakikalık tek devreli maçlarda alınan ilk galibiyet ve hazmedilemeyen malubiyetlerden doğan ilk kavga.. Hayattaki en masum aşk olan ilkokul aşkına ne demeli? Sınıftaki bütün erkeklerin sevdiği bir kız varsa işte o fena.. Gelsin kavgalar gitsin atışmalar.. İşte hepsi memlekette yaşanır bu masum duyguların ve hepsinin insan için ayrı bir değeri vardır.. Fakat hayat o kadar da masum değildir bazılarımıza karşı.. Yeni bir yaşam kurma hayalleri ile memleketten adımını dışarı attın mı onun sonu gelmez.. Her gidilen yer gurbet, her mesai ayrı bir hasrettir artık.. Bakkal Orhan Amca yok, Tostçu Fatih Abi yoktur.. Orhan Ali olur; Fatih Rasim.. Gökhan gider yerine Mustafa gelir.. Renksiz ekran televizyonunuzun üstüne renkli hayatını verir bir renkli ekran televizyon alırsın.. Ama roller değişmiştir artık izlenen renkli izleyen renksizdir.. Hayat böyle sürer gider.. Sonra arkana bi bakarsın ki memleketinden çıktığından beri aslında hep misafirmişsin.. Hep başka memleketlerde misafir bir adam.. Aslında her maçta yenilmiş, her yarışı kaybetmişsin.. En sonunda anlarsın ki; lüks villalar, yatlar, katlar hepsini toplasan baba evindeki bir sert yatak etmezmiş.. Sonra da bir şarkı duyulur hafiften, cızırtılı, taş plaktan çevirme “Şarkılar seni söyler..” demektedir sanatçı. Alır götürür seni ve şarkılar aslında seni söylemektedir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.