Aşık İçin Maşuk
Nasıl da güzel görünür maşuk aşığına… Nasıl da korkusuz olur âşık olduğu için seven… Nasıl da gözü kararır, Nasıl da farklıdır “o” onun için.
Gece doğmaya korkan bir yıldız. Işığını herkesten gizlemek isteyen. Yalnızca 1 kişi olmalı ışığını gören. O da kör olmalı gördüğü güzellik sonrası yaşayabilmek için. İşte ben bu yüzden kör oldum.
Üstüne basılmamış bir toprak. Sapsarıl… Ama öyle sarı ki üstünde umutsuzluğu sarısını taşıyan bir sarı. Binlerce parçadan oluşan. Dokunmaya kıyılamayacak kadar narin, üstüne basılmayacak kadar güzel, dokunulmak istemeyen bir toprak. Dokunanın elleri olmaması lazım, dokunduğu zaman hissettiğinin ne olduğunu anlamaması için… Zulüm mü lütuf mu dokunuş anlamaması lazım toprağıyla bir hayat geçirmek için. İşte ben bu yüzden ellerimi yok ettim…
Bir kar bembeyaz. İnsanı kendinden geçirecek kadar beyaz, bakmaya kıyılamayacak kadar güzel, dokunulduğunda ısıtan bir kar… Tenine değdiği zaman, dudağına dokunduğu zaman iç ürperten bir kar… Yere düştüğü an erimemek için çırpınan bir kar. Eline almak için kahraman olmak lazım. Eridiğinde ağlamamak için. İşte ben bu yüzden korkusuzluğu öğrendim.
8. harika değil, olamaz da zaten… Neyle kıyaslanabilir ki o? Neyle kıyaslar ki bir insan âşık olduğunu? Ne durabilir ki karşısında o anda? Ölüm mü? Yaşam mı? Ahlaki değerler mi??? Ne?... Hiçbir şey. Ne kıyaslanabilir bir şeyle ne de engel tanır…
Kör olan âşık, ona acıyarak bakan maşuk… Maşuk için ellerini yok eden âşık, başkasının elini tutan maşuk… Her şeyi göze alan âşık, ondan korkarak kaçan maşuk… Maşukunu kimseyle kıyaslayamayan âşık, aşkı sokakta bulan maşuk… Her iki taraf da acı çeker biri sevdiği, diğeri sevildiği için.