- 345 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ATEİST DEĞİLDİM ;AMA DİNDAR BİR İNSANDA DEĞİLDİM...
İnanca yönelik duygularım çok yoğun değildi herşeyin ardını merak eden kişiliğim
ve daima sorgulayan bir zihniyete sahip oluşum buna neden olan faktörler olarak
ifade edilebilirdi,evrenin bir düzenleyicisi yoktur iddiasında değilim bu ispatı
mümkün olmayan bir tezdi,açıkçası hayatta hiçbir şey de tesadüf değildi bakıldığında
yaşanılan hayatta bunu görebilmek pekala mümkündü,tanrısal bir gücün hakimiyetine sığınan
ve ellerini açıp ondan yardım dileyerek manevi yoğunluğu yüksek olan bir sürece kendini
teslim etmiş insanları çevremde ve yaşadığım toplumda görebiliyordum,onları inancından
dolayı sorgulamak ne kadar yanlışsa ve doğru değilse onlara benzemeyen benim gibi insanlarıda
dışlamak akıllıca bir iş değildi,kendimi hiç bir zaman dini hassasiyetleri yüksek olan bir kişi
olarak görmedim,aksini iddia edipte yalan söylemek ve dürüstçe bir tavrın dışına çıkmak zaten
karakteristik yapıma uygun olmayan bir davranış olurdu,belki dindar sıfatına haiz değildim dini
vecibelerin gereğini yerine getirmiyor olabilirdim,ama insan olarak hayatta var olmanın erdeminide
bilmeyenlerden değildim ahlak,merhamet,adalet,ve vicdan sahibi bir kişi olarak yaşamaya gayret gösteriyor
bir sineği bile öldürmekten imtina ediyordum,tüm canlıların yaşam hakkını sonuna kadar savunuyor,onları
katledip bundan zevk alan bir anlayışı lanetliyordum,yalan söylemeyi ve iftira atmayı namussuzluk
olarak kabul ediyor,bundan dolayı yüzü kızarmayanlar adına utanç duyuyordum,alın teriyle elde edilmiş
kazancın önemini kabul ediyor ve bu emeğe gözkoyan kapitalist iştahlı sermayaderleri midem bulanarak
izliyordum,haksızlık karşısında boyun eğmeyi şeref ve itibar kaybıyle eşdeğer görüyor,hakkı elde etme
uğruna ortaya konan direnişi soylu bir başkaldırı olarak görüyordum,sizi bilemezdim ama benim hayatta
izlediğim rotanın istikameti bu doğrultudaydı,bu doğru muydu yoksa yanlış mıydı ? elbette buna siz karar
veremezdiniz çünkü sizin üzerinize vazife değildi,yapılması gereken sadece birbirimize karşı tahammül
edebilme onurunu gösterebilecek dik duruşu sergilemekti,gideceğim yerin neresi olacağıda beni çok
ilgilendirmiyordu bir ödül beklentisiyle cennet ya da cezalandırılma korkusuyla cehennem düşüncesi
değildi benim derdim,bir derdim vardı evet ama o kendime karşı samimi olmaktan uzaklaşmamaktı,yada
inandığım değerlerin dışına çıkmadan ilkeli biri gibi hareket etmeyi şiar edinmekti,gözlerimizin
sonsuzluğa kapanıp bedenimizin hareketsiz kalacağı ana kadar büyük sır gizemini korumaya devam edecekti
ve o süre zarfında tüm insanlık hakikatın kendi düşüncesine ait olandan yana olduğu iddiasını savunmayı
hiçbir zaman bırakmayacak,anlamaktan daha çok anlaşılmayı bekleyenlerin safında yer tutacaktı.