Kinaye Nasıl Yapılır?
Kinaye de mecaz sanatlarındandır.
“Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.”
“Tedbirsiz taharete oturan, domala domala taş arar.”
Daha iyi anlaşılsın diye dikkat çekici atasözleriyle başladım. Dilimizde çokça kullandığımız ya da kullanmak istediğimiz bir sanattır. Özellikle atasözlerimizde kinaye çok fazladır ve en güzel şekilleriyle kullanılmıştır. Genelde somut bir şeyleri, bir olayı söyleyerek bir fikir, bir öğüt verir.
“Hamama giren terler”
“Her koyun kendi bacağından asılır.”
Kinayede, kelimeler gerçek manası ile düşünüldüğünde söz anlamlıdır ancak asıl denmek istenen sözün mecazi manasıdır. Bu edebi sanat, muhatabın itirazını önleyici zeka ürünü sözlerdir ve söyleyen kişi taşı gediğine koymuştur. Argo tabirle laf sokmuştur veyahut kapak yapmıştır vs.
"Sen kiminle dans ettiğini sanıyorsun?"
"Siz benim tellerime hangi notadan vuruyorsanız, ben o makamdan çalıp söylerim."
TDK’ ye göre kinayenin anlamı: 1. isim Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz 2. Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz 3. Bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma sanatı.
Başka kaynaklarda “bir şeyi bir şeyle örtmek” anlamına geldiği edebî sanat olarak “örtülü anlatım” olduğu da vurgulanır.
Kinaye deyimlerimizde de çokça kullanılır.
Ocağına incir dikmek → onu mahvetmek (mecazi anlamı)
Ayağını kaydırmak → Bir yolunu bularak birini bulunduğu işten, mevkiden uzaklaştırmak.
Aşağıdaki örnek metinlerle ufkumuzu biraz daha açabiliriz.
“Yahya Kemal yokuş tırmanırken terlemiş, şişman ve ağır vücudunu taşıyamaz olmuştu. Tam o sırada mahalle bakkalının önündeki sandalyeyi görüp oraya oturdu. Yağlı bir müşteri kazandığına memnun olan bakkal kibarca sordu:
- Ne alırsınız efendim?
- İzin verirseniz biraz nefes alacağım.”
Bu parçada “yağlı” sözcüğü ve “nefes almak” sözleriyle kinaye yapılmıştır. Gerçekte Yahya Kemal şişman olduğu için yağlı bir vücuda sahiptir. Ama esas anlatılmak istenen onun paralı biri olmasıdır. “nefes almak” gerçekte soluk almaktır burada “dinlenmek” anlamı kastedilmiştir.
*
Divan şairlerinden Fuzuli ve Ruhi, sokakta yürüyorlarmış. Yolun ortasında uyuz ve miskin bir köpeğin yatmakta olduğunu görürler. Ruhi bu durumu görünce şöyle der:
- Şu ite bak, orada yatıyor fuzûli...
Fuzûli de cevabı yapıştırır:
- Tut kuyruğundan, vur duvara, çıksın kıçından rûhi.
Sırada mecaz sanatlarından "Teşbih" var. Onu da yazayım da sonrasına bakacağız artık.