- 605 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayal,düş ya da rüya.
Oldum olası sevdiğim üç kavram olmuştur hep bunlar:hayal,düş ya da rüya.
"Hayal etmek,bilmekten iyidir."diyen Einstein gibi.
"Hülyası kalmayınca,hayatın ne tadı var."diyen Yahya Kemal gibi.
"Bir alem kurulur gibi yeniden/Baştan başa hayal,düşünce ve rüya."diyen Tanpınar gibi.
"Uzak düşün,yakın yaşa."diyen Çuvaşlar gibi.
"Umut ölürse,şeytan güler "diyen atasözümüz gibi.
"Eğer hayal edebildiğin bir şeyse,yapabilirsin."diyen W.Disney gibi...
Gibileri çoğalmak mümkün tabi ki.Ancak gereksiz uzatmaların da sıkıcı olduğu aklımdadır.Bu arada yazar Orhan Pamuk’un Kar romanını kızı Rüya’ya ithaf etmesi ayrı bir güzelliktir de.
...............................
Üçüncü binyılın ya da milenyumun henüz başındayız.2000’li yıllar yaklaşırken,eğitimciler,bilim insanları,akademisyenler,çocuk gelişimcileri,program geliştirmeciler ve psikologlar oturup,yeni eğitim anlayışı nasıl olacaktır "sorusuna" cevap aramışlardı.Dört konuda ittifak ettikleri ortaya çıkıp,basında yer almıştı.
Yeni eğitim,
1-Alışılmamış özellikler taşıyacaktır.
2-Sağlam ve mantıki bir temele dayanacaktır.
3-Eğlendirici olacaktır.
4-Hayal dünyasını geliştirici olacaktır.
...............................
Çocuktum.
Evimizin önünden geçen Teke deresi (Şimdi üzerinde Kayalı Barajı olan su.)kuzeyden güneye doğru akmakta,aşağılarda Ergene’ye kavuşup,birlikte Meriç ile birleşmekte idi.
Sonra Enez’in dibinde geniş bir delta yaparak Ege Deniziyle "vuslat"ı yaşaması...
Hayal ederdim.
"Acaba bu sular İzmir’e de varır,Kordon’da sahile vururlar mıydı ki?"
Ve kışa doğru Balkanlardan gelen "ördek"," kaz sürüleri" İpsala ve Enez’deki göllere ulaşmak için de gökte bir yolculuk ederken,aklıma,"Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru "türküsü gelirdi.
Tek başına bundandır denemez ama duygusal dünyamda İzmir’e karşı bir sempatim oluşmuştu.İlk öğretmenliği de burada yapmıştım.
...........................
Hayal,düş ya da rüya/rüyalar cezbediyordu beni.
Meraklarım vardı.
Dağın görünen yüzünü değil,"ardını" merak ederdim/ediyorum hep.Hani Yunus’un bilgece dediği iki satırındaki gibi:
-Göz odur ki dağın ardını göre/Akıl odur ki başa geleceği bile!
.........................
ABD’nin eski Başkanlarından Bill Clinton da bizim yaş kuşağındandır.Milenyuma girerken,uzunca bir konuşma yapmış ama özetle şöyle demişti:
-Anılarımız,rüyalarımızın önüne geçmemeli!
Galiba bu söz çok da doğru.
Hayal,düş ya da rüyanın önemine dair önemli bir kapı açmakta bana ve benim kuşağıma.Unutmayalım ki "duvar" tek başına hiçbir şeydir.Esas olan onda açacağımız kapı ve pencere sayısıdır.
2005 yılında aramızdan ayrılan tarihçimiz Stefanos Yerasimos’un şu sözüne kulak verebilirsek eğer hayal,düş ya da rüya/rüyalara hep yer olacaktır.
Sözdeki "duvar" yerine,"hayat"ı koyarak okumanızı isterim:
-Duvar,kendi başına olumlu ya da olumsuz bir öge değildir,her şey onda açacağımız kapı ve pencere sayısına bağlıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.