- 1101 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Haydi bakalım! takın at gözlüklerinizi ... Şiir dünyası sizlerden hizmet bekler!
Şiir, bir sesleniştir. Kendi kuralları içerisinde, sanatın bir dalı olarak, insanlık aleminin
en yoğun biçimde erişebildiği yazın biçimidir ayrıca.
Şiirin evrensel yanı , dil , din , ırk , cinsiyet ayırmaksızın tüm insanlığa hitap edişi nedeniyle ;
kapsayıcı , bağlayıcı , kültürleri birleştirici , bütünleştirici bir yanı da vardır.
Yapısı itibariyle , sanatçılar dik duran insanlardır. Değerleri olan , onlardan kaynaklanan da
mesajları olan insanlardır sanatçılar , yazar , çizerler , şairler .
Şiirden, şairden devam edersek , eser olarak üzerinde emek verilen , çaba gösterilen şey ,
bir şiir’dir. Şair o emeği yalnızca kendisi verir ve eserini üretir. Bu eserin oluşumunda ise
hiç bir kimseye ya da kuruma vefa borcu yoktur. Şiir , bir biçimde bütünlüğü olan bir eser
olarak ortaya çıktığında , yayınlandığında , seslendiği tüm insanlık aleminin ortak malı olur.
Gün gelir , bazı insanlar yüz yıllar sonrasında bile bir tek ya da bir kaç etkili şiiriyle bütünleşen
isimleriyle anılırlar.Yine de o şiirler dahi aslında tüm insanlığın ortak kültür değerleri
arasına girmiş , tüm insanlığın ortak malı olmuştur.
Bilinçli olarak geri bırakılmış , az gelişmiş toplumların sorunu ; yeterine okuyamama , düşünme ,
anlama , değerlendirme kabiliyetlerinin de gelişemeyerek , gerilerde kalmasıdır aslında.
Bireysel çıkar endişeleri , bireysel bakışlar , etkilenişler , bireysel ortak sürü davranışları ,
önü alınamaz biçimde yaygındır . Değerler ve değer yargıları ; üç beş kişilik küçük zümrelerin
çıkarlarına hizmet etmek üzere , o küçük zümreler tarafından , geri bırakılmış o toplumun
tüm fertleri üzerinde, algı yönetimleri ve baskılarla , ele geçirilmiş basın ve medya kanalıyla
oluşturulur.
Toplum yapısında, dindar , dinsiz , bizden , onlardan , dost , düşman gibi keskin ayırımcılıklar
yapılarak birlik ve bütünlük duyguları , birleştirici bütünleştirici ortak değerler yıpratılmaya ,
yok edilmeye çalışılır. Amaç , ortak ahlaki ve kültürel değerleriyle birleşmiş bütünleşmiş bir
toplum yapısının oluşumuna engel olmaktır. Gücü elinde bulunduranlar için bu bir var ya da yok
yok olma mücadelesidir.
Bizler bu şiir ve edebiyat sitelerinde ; şiirler üretmeye çalışan kalem sahipleriyiz sadece .
Toplumu cehalete sürükleyerek , sürü davranışlarına doğru yönlendirmeyi, değerlerini yok etmeyi ,
ve sonra , onlara hükmetmeyi amaçlayan bir yol çizmedik kendimize.
Kalem sahipleri, düşünce ve şiir emekçileri olarak bizler dik dururuz her ortamda , her biçimde .
Onun bunun adamı olmayız , kula kulluk etmeyiz . Bu kapsamda , hiç kimseye karşı da ödemek
zorunda olduğumuz bir vefa borcumuz yoktur.
Şiirlerimiz , kişisel olarak bizlere değil , insanlık alemine mal olmuştur. İnsanlığın kültür değerleri
arasında iyisi kötüsüyle yerlerini almaktadır.
Şimdi benim bir şiirim , ya da bir şair dostumla birlikte kaleme aldığımız bir şiirimiz , bu site ya da
herhangi bir başka sitede , takdir görse ne olur , itilip kakılsa ne olur ? Şiir bir tek nokta ya da
virgülünden neyi kaybeder , ya da ben , biz neyi kaybederiz sizce ?! Şiir şiirliğinden ya da yazın
değerlerinden ne kaybeder ?... Ya da kaybeden kimdir o durumda ?...
Yani azizim , bu adam , bu kadın , ya da her neyse bu insanlar bizden değiller , bize biat etmezler ,
bizim otoritemize tabi olmazlar öyle mi , vurun kellesini! , vurun şiirini! , görmezlikten gelin ,
dışlayın , itin kakın anlayışı mı olmalı bu tür sitelerin yönetiminde ya da seçici kurullarında ?
Bu bir soru işareti’dir bana göre ... Ben bu tür anlayışlar olmamalıdır diyenler tarafındayım.
İnsanlığa ve insanlık aleminin kültür değerlerine bakış açılarında " eşit , adil , tarafsız , objektif
değerlendirmeler yapabilmekten uzaklaştırılmış ; beyinsel yapıları yalnızca dışla, böl , parçala ,
yönet ya da yakın çevrendeki kendi oluşturduğun grup çıkarları için at gözlüklerini tak görevini
yap " çizgisinde konumlandırılmış ,algı düzeyleri acınası düzeylere indirilmiş kişilerle asla uğraşmam.
Onlar da bu durumu bilsinler istedim işte burada yazdıklarımla... Şimdi herkes görev başına .
İtin , kakın , görmezlikten duymazlıktan gelin bu adamın şiirlerini ...
Çok da komik hallere düştüğünüzün, bilmem ki farkında mısınız ?
Dostlar bu yazım vesilesiyle , son bir hafta içerisinde , itilip kakılarak , bir biçimde "at gözlükleri " nin
görüş alanına giremeyen , sıradan , her hangi bir değerlendirme ya da ödüle de layık görülmeyen
şiirlerimizden paylaşalım dilerseniz. Bu şiirler uğur böceği ile dahi değerlendirilmeyen şiirlerdir ...
BU BOZGUNCU ŞİİRLER AŞAĞIDADIR :
Bir ses versen ...
ay ışıltılı saçlarını gecenin ruhuna deva ettiğim susuşlarım var
bir ses ver sen
dermansız dertlerimle giymişliğimi ah keşke bir görsen
gün ve ateşin kor yangınlarını
bir avuç toprağına muhtacım şimdi
gönül ayaz kışta dar mevsim sonbahar
bir ney’in sesine sarılıp gitmişliğin geceden sabahı çağıran huzuru
yokluğunu dokumak duvar duvar yıkık odasında acılarımın
arasam da bulamamak , bilsen nasıl bir acıdır
ki, sokak sokak seni mevsimlerde
bilemezsin ...
ah tanrım!
gitti mi gidenler şimdi
kalanın alnına yazıldı mı hikayesi
ne ağır bir hüzün bu
sema’ ya uzanan ellerin çaresizliği
kim anlar şimdi
geceden sabaha asırları bağlayan
ilmik ilmik dokuyan ruhları
her yüreğin kanı damlayan gözlerden yaşları
kim alır
kim çıkarabilir beni şimdi düştüğüm çukurlardan
bir ses versen dua gibi
alıp götürsen beni ellerimden tutsan da
bıraksan ne olurdu çocuk günlerimize
koklasa koklasaydı şimdi
o gül goncası , gün gün toprak kokan tenlerimizi
gülümseseydi yıldızlar yine
bitimsiz rüya gibi
yaşatsaydın yeniden
yeniden o masum düşlerimizi
ah tanrım!
duysan da sessizliğimi
şimdi yalnız ve sevgisiz virane
ruhumun çorak iklimlerine
ne olur , bir ses versen
ne olur sesinden
bir ses ver sen
bir ses ver
sen …
Mert YİĞİTCAN
26 . 01 . 2015
İstanbul
.....
Kar Yangınları Senfonisi
( Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın )
bir ocak yangınında kavrulmuş bulutlardık ikimiz
toz gibi dağıldık
ölgün
umutsuz
soluğu çıkmayan
nilüfer çiçeklerine ağlardık biz
onlar da bize
umutlardık
bir buluta takılmış ses idik
ben sadece bana sarıldığın günkü gibi yağmuru seviyordum
sen gidince o yağmuru aradım
hangi kentin gece hikayelerine gizlenmişti
Ya da hangi çocuğun gözpınarı yangınlarına
bulamadım …
serin maviydi geceler birlikte düştük
üşüdük sonra
bir türlü ısınamadı ellerimiz
bir karış sularda boğulduk çaresiz
zamanı bizden geriye savuran kimdi
kim di bilemedik ki
rüzgarıyla alıp götüren mazi çıkmazlarına ellerimizi
ben sadece umutlarımızı seviyordum
tunami renkli yumuşak umutlarımızı
şimdi, eskimiş bir radyo da şarkımız biz’siz
çocukluk yıllarımızdan kalma bir mavi bere
üzerinde kardan bir ask bir iz
bir şehrin yıkıntıları arasında sahipsiz gülücüklerdi
gözlerimiz
kırık bir camdan hayatın ipine asılmış bir kedi
kuşlar
kedilerimiz
ben yine sadece hayallerimizi seviyordum
roma da , pariste dans
venedikte gondolda’ymışız
İstanbul Yeditepe de bir çay bahçesinde
yana yakıla şiirlerin kanatlarına binmişiz
yeditepe , yedi kere sallanmış
anilarimizi çalmış
şarkilarimizi notasız
bizi bizsiz bırakmış
Yeditepe yalanmış
kuşlarımız yanmış yanmış …
ocak yangınıydı çaresizdik
işte biz de onda yanmışız
nefessiz rüzgarlara vermişiz hayallerimizi
denizi özlemişiz
okyanusun azgın dalgalarındaymışız oysa
martılar neden ölürdü bilmem ki
geçerken üstümüzden
yoksa düşlerimiz miydi onlar
sevinçlerimiz mi
dinle simdi toprak kokulu mevsim
içime dikenleri dolduran hayat
bir fotoğrafa girdim
gördüm kendimi
bir zamanlar ben de gülümsermişim
ben belki sadece deniz iklimlerinin
bize vuran gölgesini seviyordum
martı kanadında dünyayı seyretmeyi
kumsalda gitar sesleri ve yakamozlar
yakamozu ısıklar sanalim yine olur mu Jose
ve dalgalar eşliğinde tangolar
Temmuz aydınlığını özlemiştim
yaz telaslarımızı
yıldız kaymalarında
ışıyan hatıraları
ben en çok seni sevmiştim işte Jose
biliyor musun Jose ,
ben en çok gözlerime dolan
görüntünü sevmiştim
buzdan bir el alıp da kalbimi donduruncaya kadar
ve her yaz sonu üzüm buğularında
hatıralarımızı içime çekmiştim
Mevsimler yaslı denizleri soldurana kadar
hep gizlice uyumanı izlerdim
ve batık gemiler misali anılarımıza devrilirdim
şimdi, geceler sensiz dinlediğim şarkılar gibi
sesleri duyulmayan hazin bir yalnızlık koyu hayat
çaresiz demirlediğim
haydi artık tut ellerimi Jose
melodilerini dinle geçmişin
lütfen çok bekletme beni
uzanalım bir meleğin kollarına
çürüyen güllerin toprağa yatışı gibi …
Ayşegül Aşkım KARAGÖZ – Mert YİĞİTCAN
kuşları ve kedileri çok seven iki şair
27 . 01 . 2015
...
Sanma ki Unuturum Seni ...
sanma ki unuturum seni
toprağınım yağmurlarda çiçek kokan
sarmışım seni
menekşeler sarı güllerim
yapraklarında çiğ tanesi
karanlık gecelerinde ışığımla yangın bir mum
pencerende yuva yapmış bir serçeyim ben
sen ,
serçe sanırsın belki
o serçe ki ,
seni canından çok seven
senin için dünyayı yerinden oynatırdı bu yürek bir bilsen
şebboylar damlarken gün batımlarına
şebboylar ağlarken
ellerin diyorum ne kadar hüzünlü
ve gözlerin aşkla bakmak için
ah ne kadar geç
ne kadar erken
rüzgar rüzgar eserim baş ucunda
ışıldayan ay ışığı saçlarında
kırık kanatlı kuşlar ağacında
uçup gitmem merak etme
seni bekliyorum ben
senden öte uzaklarda
mevsimleri giydiririm sana
üşütmesin zaman seni
sesine vururum kendimi
eskimiş şarkılarda
öldüğün sabahın buz dagında kaldım şimdi
bir şarkı söylesen bana
biraz hicazdan
zamanda akıp geçen bir yazdan
sarsan kollarına yine eskisi gibi
"kuzum" desen bana
üzülmesen
gül bakıslım , sen ağlama desen
ağlamasan
çınlayan bir fotoğraf sesiyim ben artık
gözlerine oturmuş bir manzara
kucağında bes yaşimin ihtisamı
yüreğinde askımız
saclarında annemin sevgi ormanı
ah ben
yeniden dogsam gözlerinden
seni bekliyorum eskimiş anılarda
şimdi harap ve uzayan tren raylarında
öylesine yakınsın ki sen
ama neden öylesine de uzaksın bana
uzatsan şimdi ellerini
dokunsan saçlarıma
çocuk olsam yeniden salkım saçak ellerin ellerimde
dur dedim zamana
dur ki
yanındayken ellerinin sıcaklıgı ile
göz pınarlarının ırmak ırmak
suyunu saklayayım ki
sığınayım yine
sen yokken içine
ve gözlerin bir ıssız tepeden
mevsimler dokuyor şiirlerime
içimi ısıtan bir rüzgarsın
esintinle dalıyorum hülyalara
geceyim aslında ben
asılmış bir kuş gibiyim şehrin sokak lambalarına
ve bir zaman sonra
saba rüzgarıyla geleceğim yanına
beni karşıla
o ışığın gecirgenliğiyle dolu boyutta
anılarımıza sarıldığımda
lütfen sen yine saçlarımı okşa
bak , gülümseyişlerimizi getirdim sana
kırlardan gelincikler papatyalar
gün ışığı biraz pencerenden
sevinçlerimizi getirdim asırlar öncesinden
yorgun bir kumru kondu bu sabah pencereme
ve bir ayna gibi yansıttı ruhunu bana
o sen’din bir tanem
sevgi dolu yüreğinle sen
beyazlaşmış bir ışığa yürüttü beni
karşımda gölgen
hala gitmemiş ellerimde teninin kokusu
saran yüreğimin evini
her yerinde gölgen ve ışık işte anla
gitmedin ki benden
gitmedim ki senden
bir şarkı yumağına dolandık
ve akşamsefaları içinde gizlendik
artık kimse ayıramaz bizi bizden
yağmur desenleri çiziyorum bulutlara
içinde desen desen
hep sen
bulutlar ki bir gülden soyutlanmış
gökyüzüne saplanmış
ben ise yaşamdan soyutlandım
yüreğine saplandım
her ayrılık zamansızdır gülüm
zaman sevmedi biliyorsun bizi
dönmedi göçmen kuşlarımız
kaybettik bütün kedilerimizi
anlamazdı hiç kimse bir damla suya hasretimizi
dinmeyen o çöl yangını mevsimlerimizi
birlikteyken bile bilmezler ki
hasrettik birbirimize
biten bir kum saatinde durmuş bir zamandık ikimiz de
umutlarımız karlı bir dağ yamacı
eriştiğimizde kopar düşerdi üstümüze
belki adı konmamış bu hüznü ilk kez yaşıyorsak da ikimiz
biz dünyayı kucaklardık o muhteşem sevgimizle …
Ayşegül Aşkım KARAGÖZ – Mert YİĞİTCAN
kuşları ve kedileri çok seven şair
27 . 01 . 2015
Bu vesileyle sitemizin çok değerli! çok objektif olan seçici kurul üyelerine de saygılar! sunalım ...
Evet ... Onlar da görevlerini yapıyorlar tabi ...
Mert YİĞİTCAN
28 . 01 . 2015
İstanbul
YORUMLAR
Ben de yazdıklarınızın bir kısmına katılıyorum. Saygılar.
Ayşegül Aşkım Karagöz tarafından 1/29/2015 11:59:42 AM zamanında düzenlenmiştir.
Mert YİĞİTCAN
bence seçici kurulun göz önünde bulundurduğu şey daha önce günün şiiri seçilmemiş şairlerin nisbeten daha iyi olan şiirini seçme uğraşıdır. bu şekilde o kişiyi sayfaya bağlamış oluyorlar. birçok değerli şairler var. mesela her şiiri günün şiiri olabilecek mükemmellikte yazan birçok şair var. yazdıklarınıza genel olarak katılıyorum.
Mert YİĞİTCAN
Saygı ile.