- 715 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Türk Dilinin Yalağuzluğu
Bilge Kağan,kardeşi Kül Tigin ve vezirleri Tonyukuk, Çinlilerin sömürgesi durumuna düşen Türk topluluklarını yeniden bir araya getirip,bağımsız Göktürk Devlet’ni kurunca,Türk toplumunun gelecekte tekrar sömürge konumuna düşmemesi için ne yapmaları gerektiğini de baş başa verip uzun uzun düşünmüşler.Sonunda kocaman heybetleriyle gökyüzüne uzanacak taşlara nasihatler yazıp,ibreti alem anıtlar olarak toprağa dikmeye karar vermişler.Ama gelin görün ki bu taşlara yazı yazmayı bilen bir Türk bulamayınca ,esaretinden kurtuldukları Çin Kağanından rica minnet ederek Çinli usta bulup Orhun Abideleri’ni yazdırırlar.O anıtlarda Türk toplumunun bağımsızlığını kaybedişinin nedenlerinden biri şu sözlerle belirtilmiştir: ‘Atalarımız kendilerine Çinlileri örnek almış,çocuklarına Çince adlar koymuşlardır.Günlük hayatlarında Çince sözler kullanmaya başlamışlardır.Bu özenti sonunda bağımsızlıkları ellerinden gitmiştir.’
Bu nasihatlerin yedi yüz on yılları civarında yazıldığı tespit edilmiş.Aradan tam bin iki yüz doksan sekiz yıl geçmesine rağmen o taşlara kazınan nasihatler maalesef bugün hala tazelğini koruyor.Çünkü Türkçe bugün İngilizcenin tehdidi altındadır.Başkasının dilini kullanmayı modernlik sayan tarih bilinci ve bağımsızlık vicdanından yoksun bir grupla,parasal kazanç uğruna her şeyi mubah gören ekonomi magandası bir başka gurup Türkçe’yi kendi öz yurdunda yabancı dil durumuna düşürmüştür.Dükkan camekanlarından gazetelere,oradan televizyonlara kadar halkın direk karşı karşıya geldiği alanlarda neredeyse halkın anlayamayacağı bir dil türetilmiştir.Artık o güzelim kasabalara,köylere ‘welcome’ ile giriyor,’goodbye’ile çıkıyoruz.
Vurgunculara spekülatör,haydutlara eşkiyalarara mafya denilmeye başlandı.
Bir işe destek verenlere sponsor,küçüğe mini,ortaya midi,büyüğe maxsi denilmeye başlandı.
Edebiyatımızın güzel sözcükleri hasrete ve özleme nostalji deniliyor.
Özgeçmişe cv,sergi alanlarımıza center-show room ,sevimsize antipatik,sevimliye sempatik deniliyor.
Dükkanlar bir anda store,bakkallar market,mağaza ve alışveriş merkezleri süper,hiper,gros market oldular.
Uğraşın merakın adı hobby,saygınlığınadı prestij oluverdi.
Her türlü gösteri show,gösteriyi yapan kişi showman,sunucu spiker,televizyon ana haber sunucusu ise anchorman oluverdi.
Sanat ve meslek ustalarına duayen diyorler.Radyo sunucusuna dj,bir şeyi tanıtmaya demo,kısa görüntüye vtr,sese sound,ses yankısına eko demeye başladılar.
Ucuzluğa damping,alışveriş yapmaya shoping,korumalara bodyguard,çıkışa start,varışa finish deyince kendilerini daha kültürlü sanıyorlar (!)
Etkileyicilik karizma,ölçüt kriter,uzlaşma konsensüs,sözleşme kontrat,dönüşüm transformasyon olunca daha elit mi görünüyorlar?
Büyük şehirlere mega kent,iş hanlarına plaza,sayı tablosuna skorbord,ilan tahtasına bilboard,bilgi akışına brifing,bildirgeye deklarasyon deniliyor.
Sadece bununla da kalınmayarak yabancı imlayla yazma eğilimleri de başladı.Efendy,Eskidji,Neshe,Kebachi,Taxim vs. gibi işyeri adları ilk göze çarpanlardan birkaçı. İstanbul’dan aldığım bu işyeri adları Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarındaki işgal dönemini hatırlatıyor.
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda on beş,yirmi bin sözcüklü dilimiz bugün yetmiş beş,seksen bin sözcüğe ulaşmıştır.İngilizce’nin altı yüz bin sözcükle konuşulduğunu hatırlatırsam dilimizin yalağuzluğunu daha iyi anlarsınız.Türk Dil Kurumu’nu kurarak dilimizin gelişimine bilimsel bir katkı sunmaya çalışmış Atatürk’ün bu çabaları ne yazık ki dönem dönem kesintiye uğratılmıştır.Bilimsel,felsefi,sanatsal ve entelektüel alana sözcük üreten bilinçli dil çalışmaları bir dilin kelime hazinesinin gelişmesinde önemli bir duraktır.Bilgisi oluşturulmayan bir dil hep eski kalır.Hayatın yeniliğine ayak uyduramayarak küçülür.Yabancı sözcüklerin istilasına uğrar.Ve gün gelir anadili başka ,dolaşımdaki kırma dili başka iki dille,üç dille karşı karşıya kalırsınız.Evde konuşulanlar okulda veya devlet dairelerinde,oralarda konuşulanlarda evde işe yaramaz olurlar.İşte bir dilin ölümü de bu noktadan başlar.
Geçmişte bizimle yaşamış halkların anadilinin inkarına harcanan gereksiz çabanın,anadilimiz Türkçe’nin geliştirilmesine harcanması daha hayırlı bir iş değil mi?
Her milletin ana dili, ananın kendisi değil de nedir?
Dünyada var olmak nasıl bir anaya bağlıysa,her ülkenin edebiyatı da anadilin torunu gibidir.
Anadilim Türkçe edebi bir sevinçtir.
Yüreğinde ana sevgisi olan herkes bu sevinci büyütmelidir.
Türkçe’miz bugün içine doluşmuş onlarca yabancı sözcüğün etkisiyle bir yalağuzluğa itilmiştir.
Türkçe’nin bugün analarımızın dilinde durulaşarak yalnızlıktan kurtulma zamanıdır.
Lütfen Karaman Oğlu Mehmet Bey’in sesini bir kez daha duyalım.
Vahdettin Yılmaz