- 1977 Okunma
- 25 Yorum
- 1 Beğeni
ÜŞÜYORUM
“Peki, hanım bizim güvencemiz hiç olmayacak mı?”
“Ne yapalım beyim bir tek çocuğumuz var”
“Tamam, işte neyimiz varsa onun olacak”
“Olacakta ne zaman”
“ Haklısın da acil bir durumları yok ki”
“Aman olmasın, çok istiyorlar. Evleriyle arabasını değiştireceklermiş.”
“Bak kadın daha yaşları kaç bu yaşta bu konfor fazla değil mi?”
“Şimdi zaman böyle çok istiyorlar kafalarına takmışlar işte”
“Hep sen şımarttın, insanın bu kadar üstüne gelinmez ki”
“Sende onu hiç kırmazdın bir gövdede tek çıban derdin ya”
“Arsayı satmayıp müteahhide versek tam dört daire veriyor”
“Aman onlar bunu istemiyor satalım parası lazım diyorlar
Alacakları ev bir sitenin içinde çok lüks ve yüzme havuzlu”
“Desene sende onlardan yanasın, yarınların ne getireceğini
Biliyor musun”?
“Ne diyeyim bey laf dinlemiyorlar ki”
Sessizce yatak odasına gitti.
Pijamalarını giydi.
Arsa dedesinden kalma çok değerlenmişti.
Hiç beklemediği bu istek ve baskıya ağırlığını koyamıyor, ne yardan nede serden vazgeçiyordu.
Kafası karışık alabildiğine canı da sıkkındı.
Bankada yüklü parayı damadının verdiği hesaba aktardı. Telefonda kızına bilgi verirken sesi cılız titriyordu.
Yol boyu yürürken çok dalgındı.
Eve geldiğinin farkında bile değildi.
Dokunsalar ağlayacaktı.
Eşinin hoş geldin sözüne:
“Üşüyorum” dedi.
“Ne üşümesi bey sıcaklık gölgede 30 derece”
Cevap vermedi.
Odasındaki divana sırtüstü uzandı.
Gözünden akan yaşlara hakim olamayıp kollarıyla yüzünü kapadı.
Her şey çok kısa bir zaman içinde olmuştu.
Damat memnun, kız memnun, anne memnun, baba ise mutsuzdu.
Anne ne kadar istese de baba alınan evi görmeye gitmedi.
“Bey zil çalıyor ben bulaşık tayım. bakanımsın?”
Hızlı adımlarla salonu geçip kapıyı açtı.
Gelen kurye idi.
“Bir koli niz var efendim”
Adresi kontrol etti koli kızın dandı.
Eşinin bulamadığı ilaçları kızı tedarik edip göndermişti.
İstenen yeri imzaladı. Teşekkür etti.
Dönüp giderken:
“Efendim kargo ödemeli otuz sekiz lira”
Sapsarı kesildi.
Elindeki paketi kuryeye verip kapıyı hırsla kapattı.
“Kimmiş bey”
Titreyen sesiyle:
“ Bana hiç bir şey deme kadın, inan çok üşüyorum”
YORUMLAR
Bu yazınızı kaçırmışım komutanım ama geç de olsa okumaktan mutlu oldum. Günümüzde ders konusu olacak bir yazı yazmışsın.
anne - baba sağlığında evlatlara mal paylaşımı yapılmasına şiddetle karşıydım, hele bu yazıyı okuduktan sonra temelli karşı oldum. Ben öldükten sonra kim neyi alır satarsa satsın. Bir kutu hapa muhtaç edeceklerse neyin malını paylaştıracaksın değil mi :(
Tebrik ederim
saygılar.
Okudum, yüreğim burkuldu.
Acaba kim bu baba diye düşündüm. Üzüldüm.
Ama bir şey değişmedi.
Epeydir yazmayan Komutanımı görünce mutlu oldum.
Bedros Komutanımın yazısını da okudum.
Allah sizlere sağlıklı uzun ömürler versin. Yazın, paylaşın, bizler de okuyup ders alalım.
Ellerinden öpüyorum Komutanım.
Yazınızı okurken çok duygulandım.Gayri ihtiyari gözlerimden yaş geldi.
Kıssadan hisse hesabı.bu anlattığınız gerçek olay.Bütün ana babalara bir ders olsun.
Diyeceğim ama maalesef hepimiz aynı şeyi yapıyoruz.
Gelecek günlerimizde Allah Kimseye muhtaç etmesin.
Bir atasözü vardır aklıma o geldi.---Baba oğula bağ bağışlamış da oğul bir salkım üzüm
vermemiş babasına---
Zaten sizin her yazdığınız bizlere ibretlik oluyor
Allah canınıza sağlık.Gönlünüze huzur ve mutluluk versin.Eşinizle sağlıkla bahtiyar yaşayın.
Selam saygılar efendim.
Not: Çoktandır yazılarınızı özlemiştik.Kaleminiz daim olsun komutanım.
gül peri tarafından 1/29/2015 3:43:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ben bu yazdıklarınızı çok duydum ve gördüm Komutan. Nerede diyebilirsiniz?
Hayatın içinde...
**
Davi bir hayat kalemi. Nerede, ne görürse yazar.
Bugün İstanbul'da tanınmış iş yerlerinin bulunduğu arazilerin, yine aynı şekilde büyüklerin elinden küçük paralarla iş adamlarına satılıp, içki sofralarında, çocukların tarafından alemlerde yenildiğini bilirim.
O insanların üzüntüden öldüklerini, felç olduklarını, üç beş kuruşa muhtaç olduklarını bilirim.
Tefecilerin eline düşüp, çaresizlikten Anadolu'nun kıyılarında, köşelerinde yaşadıklarını bilirim.
Buralarda yaşasalar, bir kuru ekmeğe muhtaç olacaklarını bilirim.
O yüzden, eğer bir insanın çocuğu olmuyorsa üzülmemeli...
Vardır Cenab-ı Allah'ın bir bildiği derim.
Allah her şeyin iyisini versin insana, evlâdın bile.
Tebrik ederim.
Dostum,
duruyor, duruyor,
vaktini-zamanını kolluyor,
sonra da bir boşluğumuzu yakalayıveriyor,
en hassas yerimizden indiriyorsun yumruğu.
Toprak gibisi var mı?
Kendine ait bir toprak.
Avcuna alıp koklayabileceğin,
bir kenarına oturup, hiç kimsenin rahatsız edemeyeceğinin bilincinde,
öylece uzakları seyredebileceğin bir toprak parçası.
Şeker var bende az buçuk.
Bir de kendimizi emekliye ayırdık ya,
fırsat buldukça yürüyüşler yapıyorum Doğu Karadeniz'in güzel doğasının kucağında.
Geçenlerde,
sanırım yeni bir site yapılacak olması nedeni ile boşaltılmış ve kısmen yıkılmış iki katlı bir kaç evin önünden geçiyordum.
Nefis çiçekler var kapısında evlerin.
Zamanında yaşayanlar gerçekten güzel bir yaşama alanı oluşturmuşlar kendilerine.
Üzüldüm doğrusu onların adına.
Bu güzelliği bırakıp,
apartman dairesinin sevimsiz ortamına taşınacaklar muhtemelen yakında.
Sözü uzatmayalım,
bir kaç kök çiçek aldı eşim oradan, nasıl olsa koparılacak, zayi olacak düşüncesi ile.
Almasına aldı da, dikecek bir toprak parçasına sahip olmadığımız sonradan geldi aklına.
Ne yapsak, nereye diksek diye düşünürken,
aklımıza sahip olduğumuz tek toprak geldi.
Mezarlığımız.
Gittik oraya diktik çiçekleri.
Bu mahzun hikaye, bu anıyı getirdi aklıma.
İnsan, kendi emeği ile sahip olmadığını çabuk harcayabiliyor.
Çok yazık.
Üzücü bir durumdu.
Hele de son bölümde gelişen olay, tuzu biberi oldu sevimsizliğin.
Ne demeli?
Allah, hepimize akıl fikir versin.
Bir atasözünü anımsattı yazınız ama gerek kalmadı bir arkadaş yazmış. Bir veya daha çok hiçbir şey farketmiyor, anne babalar görevini yapacak beklenti içine girmeyecek, yoksa günler zehir oluyor. Hemen herkesin en az bir defa da olsa başına gelen bir olay buna benzemese de. Gençlerin de okuması gereken bir anı, ama okuyanların da kendilerince sebep bulacağına eminim. Selam ve saygılar.
selam komutanım....yazınızı okuduktan sonra yüregim sızladı ve bu kış günü üşüdüm..dilerim gerçekle alakası yoktur güller diyarından selam ve dualarımla
-IspartaGülü- tarafından 1/28/2015 1:54:03 AM zamanında düzenlenmiştir.
-IspartaGülü- tarafından 1/28/2015 1:54:24 AM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli abim.
Bu yazının bir kurgu olmasını dilerim her şeyden önce.
Bu site ile tanıştığım günden beri aşağı yukarı hiç bir yazını kaçırmamaya çalışan biri olarak senin yazılarının her birisinden ayrı bir hayat dersi aldım. Bu da onlardan biriydi.
Senin yazdıklarının en bariz özelliği okuyucuyu hemen olayın içine çekmesi. Bu yazıyı okurken de sanki kendim yaşamış gibi oldum ve kendi kendime '' İyi ki çocuklarıma bırakacak selam sabahtan başka hiç bir malım mülküm yok dedim. Evet. Böyle bir şeye iyi ki dedim. Çünkü çocuklarımın bana olan sevgisinde menfaat diye bir husus yok.
Ne diyeyim ki başka abi...
Bazen üşütüyorlar böyle işte ama yine de her şeye rağmen onlar için yaşamaya devam edip gidiyoruz.
Selam ve sevgilerimle.
Bu bir kurgu değil .Hayatın acı gerçeklerinin taa kendisi ...
Bu vefasızlığın ,nankörlüğün yazılı resmi
Bu,*Babası oğluna bir bağ bağışlamış,oğlu bir salkım üzüm vermemiş *sözünün tercümesi ...
Bu yürek üşüten gerçeklerin hikayesi ....
Ve bu muhteşem yazı ,Hayat dürbününden insanları çok iyi gözlemleyen duyarlı bir komutanın kıssadan hissesi ..Aldık payımızı komutanım ...sağ olasın var olasın ..
Usta kaleminden öykün eksik olmasın ...kutladım selam ve saygımla ..
Şöyle Defter'e bir göz atıp kaçacaktım, ama...
"Baba evlâda bir bağ bağışlamış, evlat bir cıngıl üzümü vermemiş" der bir atasözümüz. Cıngıl, salkımdan daha küçük, beş- on taneli parçalara denir, bizim buralarda.
Günümüzde sık rastlanır hale gelen bir konuyu yazınıza taşımışsınız ve öyle güzel bir hikâye ortaya çıkarmışsınız ki, içim parça parça oldu. Kaleminize, kelamınıza sağlık Tacettin Bey. Tebrik ve teşekkür ediyorum.
Selâm ile.