Uğur Mumcu ağabeye mektup...
Uğur Mumcu ağabeye mektup
Mektuplar taş gibi yerinde ağırdır,
hikayeler de öyle.
Sevgili Uğur ağabey,
mektuplar konuşmak gibidir,
insanın ağusunu alır,
hikayeler de öyle,
sevineceklerimize sırt çevirip birbirimizden,
hayattan zarar etmeyi siyaset bellediğimiz,
bildiğimiz şu günlerde birbirimizle açık görüş yapmayı,
birbirimizi mektup gibi açıp okumayı öneriyorum
Sevgili ağabeyim,
günlerdir,
şu soruyla dolaştığımı itiraf edeyim:
geldiğimiz durumu yaşayıp gördükçe,
sen gibi göçüp gidenler mi,
geride kalanlar mı?
şanslıyız bilemedim...
İçeride mi iyiydik,
dışarıda mı?
bir işe yoğunlaştığım da,
ama daha çok şarkı söylerken,
’’başımı kaşı bir lira vereyim’’ diyen annem,
eminim gülerek toprak hattından kulağıma şöyle fısıldıyor:
’’Siz sorularınızın ve birbirinizin anahtarların kaybedeli hanginiz devlet hanginiz devrim,
hanginiz içeride hanginiz dışarıda,
hanginiz kapı hanginiz duvar,
hanginiz soru hanginiz cevap ben de şaşırdım...
Sevgili Uğur ağabeyim,
İçeriyi bilemem,
ama içimizde daha iyiydik sanki,
dışarıyı da pek bilemezdim,
amma,
dışımıza çıktığımızda bir şeyler oldu bize,
dışarının ağusu dilimize de işledi gülüm.
Biliyorum,
ve de üzülüyorum,
yüreğim kan revan içinde,
kapı-duvar olduk birbirimize.
Nereden mi biliyorum ?
tam sen deşifre etmeye başlayınca,
o hain bombaların,
seni gök kubbeye yolcu ettiği andan sonra,
ben halklar arasına duvar örmeye gidiyorum diyen,
kuryeciliği ’’devrimcilik’’ sanan,
MİT’le cilveşelmeyi örgütcülük,
megalomanın çöküşünü görmeyen,
devletçi Kürtler o kadar çoğaldı ki iki gözüm...
Yazacağım,
diyeceğim,
inadına yazmaya devam edeceğim,
Amerika’nın kucağına oturandan bir cacık olmaz !
Atilla Yüceak Ocak 2015 (Düzenleme)
Araştırmacı Yazar-Şair
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.