- 494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
O mermi
Yıl:1986
Yer:Tankograd/SSCB
Tankogradda her kış gibi insanın bedeninden ruhuna işleyen insanları insanlardan soğutan ürkütücü sibirya soğukları vardı.Tabi soğuk memleketin soğuk sovyetleri.
Eri her sabahki gibi çocukları kaldırdı her zamankinden yarım saat geç kalkmıştı.En küçük çocukları Levinko tüm gece ağlamış eri sadece 1 saatlik uyku uyuyabilmişti.Kahvaltıyı yarıda kesip Sovyetlerdeki 550 kadar silah fabrikasından biri olan Tankograd mühimmat fabrikasına gitti.Kendisini Şef Açenkov karşıladı.
Bayan Eri bugün erkencisiniz.Eri bundan sonra iyi bir azar işiteceğini biliyordu.Açenkov da Sovyetlerde yükselmek isteyen herkez gibi alttakileri ezmesini iyi biliyordu.
Herkez 20 dk 15 sn işe geç kalsa ne olur bayan Eri 1 milyon işçiden 20dk 15sn ne yapar biliyor musunuz?
Eri bunları dinleyecek halde değildi ince bacakları yorgun bedenini zar zor taşıyordu.Evdeki işleri düşünüyordu.Derken Açenkov küçük düşürücü nutuğunu sovyet komiserinin duymasıyla bitirdi.
Git işine ve 10 ruble düştü maaşın diye de söyledi.10 ruble 1000 kopek 20 ekmek demekti.
Eri bu söylediğini de duymadı duyamazdı da o sırada çocukların dert anlatışlarını dinliyordu fabrikanın homurtulu sevimsiz sesleri arasında
Açenkov bu durumu vurdum duymazlık olarak gördü nasıl olurda bir şefi dinlemezsin diye bir tokat attı.Eri bu tokat sonrasında anlamıştı yerine gitmesi gerektiğini öylede yaptı.
Mesai saati bitimine son 15 dk kala Eri o mermiyi her zamanki 7.62 lik kalaşniof mermisini gördü.Önü biraz yamuktu defolu mu diye baktı.Öyleydi de ama onun o mermiyi defoluların yanına koyacak gücü çok önceden tükenmişti.Mermiyi tekrardan üretim bandının üzerine koydu.
Fabrika kapandıktan sonra yüzbaşı Detromoviç geldi her zaman ki gibi bütün üretilen malzemeleri alıp depolara konulmak üzere 15 eski Zis 5 kamyona yükledi tabi rüşvet almayıda unutmadı.Detromoviç bütün malzemeyi Voslok taburunun deposuna koydu.Tabi 15 kamyon malzemeyi 20 kamyon malzeme kadar yazmayıda unutmadı.
1990 da depolar büyük bir gürültüyle açıldı içeri çok pis bir ölüm kokusuyla doluydu.Silahlar cepheye Çeçenistana gidiyordu.O mermi Sovyet çavuşu Yakomoviçin Ak 47 sinin şarjöründeki ilk mermiydi.Grozniyi kuşatıyordu Ruslar Çeçenlerin kalbine girip o kalbi parçalıyacaklar ve bir daha Çeçen diye bir sorun olmayacaktı.Büyük bir idea ile gireceklerdi.Voslok taburundaki askerlerin çoğu Çeçendi karşılarındakiler de öyle ama bu Çeçenler Rus ateşinde pişmiş deli adamlardı.Tabur Grozniye ilerledi Ruslar zaten hiç direniş beklemiyordu o sıralar tanklarına güveniyorlardı sert çeliğe karşı et ne yapabilirdi ki.Yakomoviç mangasıyla belirtilen yere tank desteğiyle gitti gittiği her yer yıkıktı zaten 3 gündür Rus topçusu ve uçakları hiç durmamış namlular hiç soğumamıştı.Yakomoviç ve mangası tam olarak Groznini kalbindeler tren garındalardı.Belirtilen yere varılmış görev tamamdı hemde hiç direniş yoktu.Tankçılar soğuk tanklarından inip biraz kestirmek birşeyler yemek e tabi votka içmek için dışarı çıktılar.Tam o an çavuş Yakomoviç kendilerine doğrultulan 3 roketli Çeçeni gördü ama artık çok geçti.Geç olduğunu bildiği için son bir yudum daha aldı matarasındaki votkadan.
Grozni kuşatması bitmiş iki tarafta ölülerini topluyordu Yakomoviçin ölüsü tanınmayacak haldeydi bir roket mermisi tam kafasını vurmuş mermi delip geçmişti kafasını.Silahı tekrar Voslok taburuna gitti.Envantere geçti ve tekrar depoya atıldı.
Sovyetler dağıldı.Artık bir hükümet yoktu.Milyonlarca silah milyarlarca mermi ortada başı boştu ve komutanların maaşı artık gelmiyordu.
Silah kaçakçıları için dünyanın en büyük hazinesi yatıyordu burda Voslok taburu komutanı General Yukesku gibi biri için rüşvet yemek olağan bir şeydi.Amerikalı bir silah kaçakçısına 4 depodaki silahların hepsini 50 bin dolara sattı.Bu daha başlangıçtı sırada tanklar ve helikopterler vardı.
1991 de savaş olağan bir hal aldı balkanları ortadoğu her yer savaş doluydu ama bu yerlerin hazırda silahı ve cephanesi vardı en karlı yer elmasın olduğu kara toprak Afrikaydı.
Afrika hem açlıkla hemde savaşla uğraşıyordu.Aç olmak insanları insanlıktan çıkartıp hayvana çeviriyor insanın hayvansı genlerini ortaya çıkarıyordu.Doğa kanunları geçerliydi burada ya ölücek ya öldürüceksin.Silahlar soğuklar ülkesi Rusyadan sıcaklar ülkesi Angolaya savaşın baharında geldi.Silah kaçakçısı john iyi bir kar almak istiyordu.Angola ise en fazla silahı,John bütün silahı burdaki bir sözde Albaya 20 kanlı elmas karşılığı sattı.2 tarafta memnundu.50 bin dolara alına silah 2 milyon dolar değerindeki taşlara eşdeğerdi.Tabi zengin Avrupalı evli çiftlere satıldığı taktirde.
Çavuş Yakomoviçin silahı bir Angolaılı sözde özgürlük savaşçısına gitti.Tabi içinde yine aynı mermi vardı.Erinin eline aldığı atmayıp geri koyduğu o mermi.Yakomoviçin atamadığı bir yudum votkaya değiştiği mermi.Fererria o mermiyi atmaya kararlıydı o bir özgürlük savaşçısıydı.Yeri gelmiş soykırım yapmış yeri gelmiş kılıçla adam öldürüp yemişti.
Savaşta kaybettiği babasının öcünü almaya yemin etmiş Güney Afrika ordusunun yenildiğini görmeye and içmiş bir adamdı o.
Sınırda küçük bir kasabaya girdi Fererria orda Güney Afrika ordusundan bir manga adam olduğunu biliyordu ve hepsini öldürmek için ordaydı.Savaş onun için bir iddaa olmuştu pek çok kez iddaa ya girmişti hepinizden fazla öldürücem diye hiçte iddaa kaybetmemişti de zaten.
Fererria bir adam gördü kasıkıyla bir Güney Afrika askeri silahı doğrultup tek el ateş etti.Silah kask es geçti.Askerin 100 metre ilerisindeki küçün kızın kolunu ikiye ayırdı dirseğinden sonrası yerdeydi kızın.
Kız yere düşen şey ne diye baktığında yerde kolunu gördü hiç bir acı hissetmemişti ama kolu yerde duruyordu o an bayıldı küçük Anna.
Abisi hemen kardeşini alıp kilisenin rahibine götürdü o ne yapacağını bilir diye düşünüyordu yanında kardeşinin küçük kolunu da getirmişti.Rahip ne yapılması gerektiğini biliyordu ne yapılmaması gerektiğini de hemen dışarıya çıkıp ateş yaktılar hala çatışma sesleri geliyordu ama kimsenin bu duruma aldırış edecek halide yoktu zaten.Bıçağı alıp ateşte kızdırdılar kor olmuştu artık demir kıp kırmızı kan kırmızısı olmuştu.Tam zamanı geldi derken rahip,küçük Anna ayılmaya başladı.Ne oldu bana diye söylenip duruyordu.Rahip tam ayılmasını beklemeden göz yaşları içinde küçüğüm beni affet diyerek bıçağı annanın kan damlayan dirseğine değdirdi.Hem rahibin hemde Annanın dirseğinden bir ses geldi.Bir anda ka buhar oldu uçtu ama rahibin hala gözleri ıslaktı Annanın abisi her şey iyi olacak yeniden çıkar kolun diyordu ama nafile Annanın çığlıkları bütün kasabada yanlılanıyordu.Kor kırmızısı kan kırmızısına karımıştı bikere Anna tekrar bayıldı.
Artık Angola madenleri satıyordu sınırdaki Elmas madenini Yahudi bir tüccara satmıştı.Karşılığını da tabiki silah olarak almıştı.Maden çalışmalarını başlatmak üzere oraya kadar gitmeye cesaret edebilecek Avrupada ve Amerikada çok az yetişmiş adam vardı.Onlarda zaten tecrübesiz yeni mezunlardı.İçlerinden Siyahi olan Afrikayı görmek isteyen Emanuel için tam bir fırsattı hem atalarının memleketi Afrikayı görücek hemde para kazanıcaktı.Yanında yeni mezun 2 beyaz arkadaşıyla gitti Emanuel o elmas madenine.
İncelemelerini yaptı.Otele dönüş yolunda kolsuz Annayı gördü indi yardım etmek istedi.Annanın abiside bir şey istercesine atladı arabanın önüne.Bir şey sorabilri miyim dedi ingilizce Emanuel sor dedi.
Yanlız sideğil bayım ben beyaz adamlara sormak istiyorum diye atladı Anna.
Kolum tekrar çıkar değil mi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.