Şeref, Eşref ve Şerif'in yaşamın kıyısındaki ölüm dansı
Erkeksen mutlaka oku. Hayatın bu ibretlik hikâye bağlı!..
Şeref, Eşref ve Şerif’in yaşamın kıyısındaki ölüm dansı.
Şeref; 55 yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi yağlıboyacılık yaparak geçimini sağlayan ortaokul bir’den terk, ancak nefsi kendisinin çok önünde giden, inadına cahil ve inadına yobaz, üstelik de din ve bilim açısından seviyesiz sıfır bir kişilik idi.
Eşref; Şeref’in iki yaş büyük abisiydi. Şeref ile beraber ayni meslekte ve ortak olarak çalışırdı. Lise son sınıfdan ayrılmış İzmir’de askerliği sırasında bitirme imtihanlarına girmiş ve bitirmeğe sadece iki dersi kalmış, fakat İzmir Buca lisesi, önceki okul, kayıtlarını kaybetiği için, bir türlü bu iki dersi verip diplomasını alamamış, çok okuyan çok yazan, dini ve ilmi seviyesini oldukça geliştirmiş, etrafına mümkün mertebe her açıdan yardım yapan, oldukça seviyeli ve yalnız yaşayan, boş zamanlarında şiir yazmakdan hoşlanan entellektüel bir kişiydi.
Ve Şerif ise; İzmir’in merkezinde elektronik işiyle uğraşan, 52 yaşında emekli bir astsubaydı. Eşref ile çok eski yakın arkadaştılar ve sık sık görüşerek dertleşirlerdi...
Eşref, bir gün Şerif’e uğramış ve onu çok üzgün olarak görünce sormuşdu.
-“Hayrola Şerif kardeş, nedir seni bu kadar üzen şey?” dedi.
- Şerif; “dün doktora gittim. Prostadımdan parça aldılar ve kanser teşhisi koydular, eğer biraz daha gecikseymişim, kemiğe atlayacakmış ve bir ay içinde kesin ölecekmişim. Yani, hayatın son durağından son anda ve bir dostumun uyarısiyle tesadüf eseri olarak geri döndüm. Eğer az daha geç kalsaydım, şimdi ruhuma dua okuyor olacaktın..” dedi.
Eşref beyninden vurulmuşa döndü. Çünkü, yıllardır idrara çıkma problemi ile yaşıyor ve utandığından bir türlü de doktora çıkmıyordu. Hazır yaşadıklarını anlatırken, Şerifi iyice dinledi ve sorular sorarak epeyce bilgilendi. Artık şakası yoktu ve sabah ilk iş olarak Bozyaka S.S.K. doktoruna gidecekti. Sabahı zor etti. Doğruca doktorun muayenesinden ve sevklerinden sonra, prostaddan parça alma için gün verdiler. Eve gelince, ilk işi kardeşi ve iş ortağı Şeref’i aramak ve onu da bu hastalıkdan haberdar edip muayane olması için, hemen doktora gitmesini önerdi. Lakin Şeref, cehaletinin verdiği cesaretiyle abisi Eşref’in tavsiyelerini çok ters karşıladı. Ağzına gelen bütün bedduaları yaparak, “inşallah, sen kanser olursun, benzeri sözlerle abisini çok azarladı..” Bu konuşmadan sonra Eşref, Şerf’I yine dafalarca arayıp; hep bir defalık doktora görünmesi iste de, lakin sonuçda hep ayni terslenme ile karşılaştı...
Gün geldi, olayı ilk başlatan Şerif prostaddan kapalı, Eşref ise açık ameliyat olarak sıhhatlerine kavuştular. Fakat Şeref, idrara çıkamamakdan dolayı 6 ay sonra bir gün ACİL’e zor yetiştrildi. Muayene, tahlil ve parça alma işlemleri prosödürü tamamlandıkdan sonra, KANSER teşhisi ile prostadında timör tesbit edildi. Ancak, ameliyat yerine hastane dışında olmak kaydiyle “IŞIN TEDAVİSİ”ne gönderildi.
Eşref, bu işden huylanmadı değil. Çünkü, hep kendi kendine soruyordu. “Bizi neden ameliyat ettiler de, Şeref’e ışın tedavisi gibi çok daha kolay olan bir tedaviyle yetindiler?.. Sorunun cevabını bir hafta bile geçmeden anladı. Çünkü Şeref’in, önce kol kemikleri kırılmaya başladı ve sonrada bir gün ansızın vefat etti. Meğer teşhisde geç kalmış ve kanser bir defa kemiğe atlamıştı. Bu durumdan geri dönüş yoktu..
Aradan 6 yıl geçmişti… Eşref, kardeşi Teyfik ile Arefe günü akrabalarının mezarlarını ziyaret etmek üzere mezarlığa gelmişler ve girişe en yakın mezarı olan Şeref’in mezarının başında, ilk dualarını ederlerken; kör inadın, cehaletin ve ihmalin.. ağır bedelinin mezardaki mermer üzerindeki izdüşümünün kahredici üzüntüsünü yaşıyorlardı.
“ŞEREF AKMAN RUHUNA FATİHA 1949- 2008”
Saygı, sevgi ve selâmlarımla.
25 - 02 - 2014
Mürsel Münevveroğlu
[email protected]
Surprizsite.com Genel Yayın Yönetmeni
Konak-İZMİR.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.